Şiirin takılmış düşüncemin ağına
Uyku yok, kurtaramazsam mısraları
Her işi ustaca yapan elim titrek,
yazıyorum bu dizeleri bir gece yarısı
Yaslı ormandan yanık ağaç kokuları odamda
Yaşanası şeyler vardır dilinizin ucunda
Çocukluk anılarına takılı kalmış
Gökkuşağı gülüşler.
Bir bisikletin üzerinde yokuş aşağı
Uçarken
Dibine vurduğunuz kaldırım taşları
Rüyamda babamı ölmüş gördüm.
Soğuk teniyle dokundu gözlerime
Gözlerini kapattı annemin eli,
"Kimi bekliyordun da gelmedi".
Çenesinin altından tülbent
kar beyaz
Bu şiir yazıldığında
dışarıda rüzgâr vardı
ve uçuşan çınar yaprakları.
-Üşümek en son rüzgarla alakalıydı-
Alaca karanlık
silik yüzler,
Kanatları kirli beyaz
aşkı getirdi kıyılardan
-masum ve boynu bükük-
aldım
kapımın önündeydi
açtı, rengi kırmızı
Her gece başka bir boşluğa açılır kolları
Karanlığı sever,
Sessizliği okşar, korkuya sarılır.
Atsa kendini
Her boşluk bir uçurumdur.
Her seferinde
Anlayacağın şeyler değil
okuyacakların
yaşadıklarımız gibi...
Koca demirkapıların
soğuk yüzleriyle kapattığın
anılar gibi.
Kıyıda bir sandal
sallanır durur anılarda
Sıcak soluklardır meltemine gizlenen
şimdilerde saçlarımı dağıtıyor
Tüm kıyılarını çaldım
ayrılıkların
Aşk;
Bir akşam uçup gitti
Açık unuttuğum kapıdan,
Koca bir ömrün yorgunluğunu bırakarak.
Bir yıldız kaydı ardından,
Dallarda hafiften kıpırdanma.
Kan bulaştı beklemelere
sıcakta kokuştu özlemek, çatladı,
çatladığı yerden kan...
Kırmızı dudaklara
hasret yakışmadı.
Dikiş tutmadı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!