Buğulu bir sabah ve biraz da ayazlı
Güneş parlamak istiyor fakat nazlı.
Sesler geliyor dağların arkasından,
Titrek,durgun ve hafif ağlamaklı...
Yüzler buruk bir tebessümle gülüyor
Kâfir ölümü bekler Müslüman silahından,
Sen kardeşi vurursun,vurursun acımadan.
Bu dava çarşaf değil; harmane,şalvar değil
Gel Allaha dayan sen,Onun önünde eğil.
Belki uzaklarda aradığım içindir bulamayışım,
Kimbilir içimdeki seslerin kirinden arınmayışım...
Gözyaşlarım gibi akıvermekte belki asıl kurtuluş,
Ve belki ızdırabın basamaklarını yek tırmanışım...
2012 Nisan
Sonu gelmez bir dehliz,uzadıkça uzuyor,
Düşümdeki paklığı bu karanlık bozuyor.
Sükûnet arasa da gözlerim,
Görünen karmaşa! Alabildiğine tozuyor...
1.Ekim.1991 Ankara
Asırların geçmesi perçinliyor sevgini,
Aydınlık kalpler doğduğun günden beri.
Yürüdüğün yol ayakların rehberi
Nurunla can bulur tenler En Sevgili...
Derd-i derun olmuş hicranın belki
Nice pişmanlıklara af kapısı aradık.
Nice belâları başımızdan savdık.
Yine yaktı masiva biz yandık.
Döndükçe dünya,aldandık ha aldandık...
27.07.2006
Gözlerimde olan hep o ağırlık
Zihnimi yolan bağırgan sağırlık
Açmadan solan ruh dünyamda
Doldukça boşalan aynı sırlılık...
Yalnızlık,yaraya basılan kor misali
Belki de sadece yazmalıyım içimde kalan ne varsa...
Kimseye tek laf etmeden,dökmeliyim mısralara.
Ve bir tek yalnızlığım teselli olarak benimle kalsa...
Kelimeler beni anlatsa bana, kalemim beni yazsa...
Kimseler duymasa sesimi,sadece yalnızlığım dinlese
Biz birer zerre bütünün içinde,
Bilinmeze doğru akışımız neden?
Gönüller sönük,hiçlerin hiçinde,
Nura sırt çevirip,bakışımız neden?
Nefsi mi dost edindik,şeytanın peşinde?
Her hüsranda, öfkeyle kaçışımız neden?
Biz iki muhabbet kuşu uçamadık seninle.
Kanatlarımızı kırdılar,
Gökyüzünü çaldılar,
Özgürlüğü aldılar...
Kırılan kanatlar uzamıyor,
merhaba