Sen benim hayallerim,düşlerim,
Sen benim dudağımda gülüşlerim,
Sen benim umutlara dönüşlerim,
Sen benim yangınlardan sönüşlerimsin...
Sen benim sancılarıma ilacım,
SERZENİŞ
Gözyaşı dökmeden ağlıyorum.
Ne karalar bağlıyorum,
Ne yanıp yakınıyorum.
Öyle işte…Kalbimin kırıldıklarına…
Anlamı anlamayanlara alınıyorum.
Issız bir çölde bir kum tanesi gibiyim
Ne bir ırmak var önümden geçen,
Ne bir damla rahmet üstüme düşen
Kuru,kupkuruyum! Ama ve lâkin diriyim.
Biliyorum o büyük çölün esiriyim,
Nice seraplarla dolu hayat çölünün...
Senin geçtiğin o yerlerden
Geçmek var mı Ey Rasülüm?
Senin içtiğin o zemzemden
İçmek var mı Ey Rasülüm?
Geçenlerden,içenlerden,seçenlerden olayım ben...
Bilmem ki ne olacak benim halim?
Yok Yaradan huzurunda hiç yerim.
Tövbekar ehliyim,Mevala'ya tövbeciyim.
Af Rabb'imden,af Rabb'imden...
İşledim bilmeden bir yığın günah.
Sancımı dindiren namaz,kaygımı bitiren namaz.
Her kim onu tanımaz,huzurdan ruhta eser kalmaz.
Secdede alnım,ötede ruhum; ona hiç doyulmaz.
Hasta gönlümün ilacı,kalbimin miracı namaz.
Âlem başka âlem,söz konusu değil mekan.
Kısa bir dünya hayatı,verilen zaman.
Önünde zorlu hayat,çetin imtihan.
Seni yenmeye yeminli koca şeytan!
Ve sen! Kalabalık yalnızı zavallı insan...
Biliyorum aslında bu dünya sahte ve yalan.
Anlamnı kaybetmiş kelimelerin zerreleri,
Noktalar...
Varlığını yitirmiş isimlerin katreleri,
Noktalar...
İfadeden noksanlığın belki de tek tarifi,
Noktalar...
Kırıldı şuursuz sarıldığım her dal,
Ulaşamadım huzurun zirvesine.
Allah! deyip bindiğim küreksiz sandal,
Taşıdı beni ötelerin ötesine...
Zihnimde yaptığım yolculukların verdiği ferahlık belki de huzurumun mayası...
Kalabalıkların tenhasında,susmanın lisanıyla gördüğüm,gözlerimin ziyası...
7 Aralık 2012
merhaba