Gönülden niyet ettiysen ilahi mabet güzergâhına,
Aç bak ne var, kalbin varacağı âlemin kıblegâhında,
Yolculuk ne ister, kalbin ne verir, sen ne alırsın?
Kâinat nuru, en sevgili resulün istirahatgâhında.
Niyet olunca nasip,
Vereceksin diline tertip,
Edeceksin kendini şükür namazı ile münasip,
İhtirasını, nefsini, dünya hevesini ıslah edip,
Edeceksin Şair Nabi’nin edebini, kendi edebine baştabip.
Yetiştin mi, alemin nur dolu kıblegâhına,
Alacaksın gül kokusunu, Muhammed Mustafa’nın yanında,
Tüylerin diken diken olup ağlayacak kalbin orda.
Onsuz geçen günlerin yaşları,
Damla damla dökülüp akacak bağrında.
İçinde bir ürperti, vicdanın diz çöktürecek seni o anda,
Kendini kaybedeceksin, uyanınca ellerin semada,
Utangaçlık ve mahcubiyet içinde dilin duada...
Kalbin anlayacak ki orası nazargâh-ı ilahi,
Duaya senle âmin diyen de Muhammed Mustafa,
Gönlün teskin olsun diye sırtını sıvazlayan da,
İki cihanda ümmetine elini uzatan da,
Nebiyy-i Zişan Muhammed Mustafa...
Kayıt Tarihi : 6.5.2024 02:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!