Mühendis bey kısa dönem askerliğinden dönünce askeri gazinoda nişan, Halk eğitim merkezinde düğün, tabii baba ikisinde de yok. Paraları sen ver millet eğlensin, sen gitme, Sözde gelmek istememiş. Bizimki bunu duyunca düğünü terk etmiş..
Zaten kalabalık sevmezmiş.. Okuyanlar hayırlı evlat oluyor demek ki. Artık şaşırmıyor bizim ki. Düğünden sonra zorbela işe kabul. Tabii olarak paralar suyunu çekmiş, cüzdan çöl olmuş. Bir kamyon ağaç kesilmiş, Sayın büyüğümüze kışın yakacak olacak, yeni memur ya geçinemezmiş. Memur bey kendini kurtarmış da, geriye kalanların durumu ne olacak düşünen yok. Bahçede ki ürünlerden ne gelirse idare edilecek. O arada birde bahçeli evden, tarlada yaptırdıkları beyaz eve taşınmak var. Beyaz ev yol kenarında kahve hanelere lokantalara çok yakın. Bizimki birde ayakkabı boyama işine girmek ister, bir tanık boyacıdan anlaşır onun ayakkabı boyama sandığını satın alır, o gün akşama kadar çok çalışır. Ayakkabıları çok güzel boyar, cilayı da biraz fazla kullanır birde iyice fırçala, kadife bezle parlat müşterileri çok memnun, 1 tl boyama 2 tl den aşağı para veren yok. Hatta 5 tl verenler bile olmuş. Bizim ki o gün boyama sandığının parasını çıkarı vermiş.. Çok neşeli olarak eve varır. Anası oğlum o sandık ne boyacımı oldun şimdi de. Baban kızmasın sonra. Niye kızsın ana çalışmak ayıp mı? Biraz sonra babası anasına, ayakkabı boyacılığı bize yakışmaz yarın götürsün sandığı sahibine versin, kendi bağında bahçesinde çalışsın.. Anası bizimkine ben sana ne dedim baban razı değil. Yarın götür geri ver. Baban kendi bağında bahçesinde çalışsın diyor.. Çalışalım anada para veren yok. Bize harçlık lazım değil mi.. Baban onu da dedi. Yarın gidip yeni diktiğimiz fidanları sulasın, ben ona harçlık veririm. Yeni fidan ne zaman dikildi. Ben hiç görmedim. Sen C. Amcana gitmiştin.. Abin için kesilen ağaçların yerine, Baban yeni fidanlar diktirdi. Her fidana bir kova su vereceksin yoksa kururlar. Bir ay sonra bir daha sularsak. Artık kurumazlar. Tamam yarın o iş tamam ama paramı alırım ha… +++++
ADAMIN HASI
Bedelli askerlik ağırmadı başı,
Beyime nişan, düğün, iş başı,
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta