Nilgün Akçay Şiirleri - Şair Nilgün Akçay

Nilgün Akçay




Artık mevsimsiz yaşamayı öğrendim.
Sonbaharı yaşadım, kışı özledim.
İlkbaharla yazı hiç bilmedim...

Devamını Oku
Nilgün Akçay





Bir masaldı O.......
Hayallerde doğan

Devamını Oku
Nilgün Akçay




Bilir misiniz...?
İnsanların ne kadar acımasız...
Ne kadar vicdansız olduğunu

Devamını Oku
Nilgün Akçay




Günler geçiyor sensiz..
Günler geçiyor bensiz..
Ben yaşıyor muyum ki sensiz ve bensiz..

Devamını Oku
Nilgün Akçay






Gözyaşları,umutlar,sevinçler

Devamını Oku
Nilgün Akçay




'............... Bu satırlar ve dizeler...Işıksız yüreklere ithaftır.'

Sabah ilk ışıklarında denizden gelen hafif bir esinti ile perdeler dans ediyordu..Martılar ise çığlık çığlığa denizle şakalaşıyordu..Pencerenin kenarındaki koltukta oturan kadın başını kaldırdı ve titreyen ellerle perdeyi araladı.Martıların dansını seyretti bir an; gözlerinde sönmeye yüz tutmuş mumun ışığı vardı sanki.Sonra iç geçirdi..Elinde itinayla tuttuğu kağıda yazmaya başladı.Hasta ve yorgun bedeni koltuktan güç alıyordu sanki..

Devamını Oku
Nilgün Akçay





Gözümün feri..
Yüreğimin sesi..

Devamını Oku
Nilgün Akçay



Hayata isyan etmemeliyiz.Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki; hayat asla adil değildir. Hiç birimiz,hiç bir canlı eşit yaratılmamıştır.Başımıza gelenler,yaşadıklarımız da eşit değildir.Ancak öncelikle hayatın adil olmadığını kabul etmeliyiz.”Guguk Kuşu” filmindeki Jack Nicholson,akıl hastanesinde çok ağır bir mermer havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer ve havuzu kaldırmaya çalışır; tabi sonunda kaldıramaz.Diğer hastalar onunla alay ederken o “ben en azından denedim.” der.
Tabi bu anlattıklarımız bir film senaryosundan alıntı.Hayat da bir film değil midir? Kimimizin as oyuncu kimimizin de figüran olarak oynadığı ancak senaryosunu bizlerin yazmadığı,süresini de bizlerin tayin edemediği bir senaryo…Ama rolümüz ne olursa olsun, süflörü,dublörü olmayan ve iyi oynamadığımız takdirde tekrar oynamayacağımız için rolümüzü layıkıyla oynamamız gereken bir senaryodur hayat.Bu nedenle hayata ne isyan etmeli,ne de ondan korkmalıyız.Sadece hayata sarılmayı denemeliyiz.? .
Peki ya siz … Siz denediniz mi? Yoksa siz hayatı sadece pencerenizden mi seyrediyorsunuz? .Yoksa hayata bilgisayar ekranlarından mı bakıyorsunuz?
Tercih sizin.Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde.Kimimizin nasır tutmuş parmaklarında,kimimizin boya bulaşmış ellerinde,kimimizin iş yorgunluğunun sindiği gömleğindeki ter kokusunda…Kısaca hayat benliğimizde.Nasıl istersek,neye karar verirsek hayat orada vardır.Güneş her sabah yeniden doğar.Gün ise her şafakta yeni umutlara gebe…Ve siz eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz.Yeter ki isteyin deneyin ve her ne olursa olsun her sabah uyandığınız da gülümseyin.Bu dünyadaki varlığımızın, dostlarımızın var olmasına bağlı olduğunu,bazen bir çiçek bazen küçük tatlı bir sözün bile kırık bir kalbi tamir edebileceğini,özür dilemenin,teşekkür etmenin ve şükretmenin “erdem” olduğunu asla unutmayınız.

Devamını Oku