Uzatmış ellerini, Güneydoğu Toroslar,
Bu Kenti sevgi dolu, kollarıyla sarmışlar.
Kuzeyde Akdağ ile dorukta Beklik tepe,
Mihraba yönelmiş hep, çevredeki ağaçlar...
Yükseltiler selâmda, Zülküfl dağı, Dutdibi,
Bilginler ve uzmanlar, uyarıyor durmadan,
Yeryüzünün suları, yok olmasın dünyadan,
Görmüş bu günleri de, uyarmış beyazları,
İki asır öncesi ' Kızıl derili Adam '.
Gala varken yanında, topraklarımız ıslak,
Gönüllerde bir özlem,
Akıncılar... Sevecen,
Yedikleri üzümün,
Bedelini ivecen,
Kütük diplerine,
Bağ içinde terk eden...
Bir Ulu Kubbe ve dört minare,
Dendi mi akla gelir Edirne,
Be Ozan! … Neden suskun kalemin?
' Dizeler eğilmiş bak! ... Önlerinde Seccade.... '
İşte sedef kakmalı, oyma güzel bir kapı,
Edirne ' de bin çeşme,
...
Hamidiye caddesi,
Kaleiçi...
Kartlara konu olmuş.
Kırkpınar Sarayiçi;
Tüm Evrende tanınmış,
Edirne kırmızısı,
Seccadeye gül olmuş,
Mutfaklara da elma...
Şu yaşantım boyunca, çektiğim acılar bunca,
Hep sorarım kendime; hoşuma mı gidiyor ne?
Acılar diye size, yazdığım bir kaç dizeme,
Kaynak oldu sonunda, şu Serhad kenti Edirne!
Öfkelendi ansızın ve söylendi bana Tunca,
Sazlıdere üstünden, bir bakarsan denize,
Suya yansımış sanki, Afrodit ' in o tacı,
Meriç ' ten ötelere, barışı sunmak için,
O körpecik bedeni, eğmiş zeytin ağacı...
...
Saros Körfezi ' ndeki, karmaşık akıntılar,
Gerek duymaz kimseye, kendi kendini paklar...
Tarihini sorarsan, nal izinden anlarsın,
Şimşek gibi bir hızla, geçmiş burdan atlılar.
...
Özlem duyar da bir gün, Saros ' gelirsen eğer,
Beş bin yıllık geçmişi, sunacak sana Enez.
Salt uygarlık yatağı, değil bu güzel belde,
Doğasında o günler, yaşanılmakla bitmez...
Duydum ki Ergene ' ye, benzemiş Gala Gölü,
Antep ve kahramanlık
destan.
kutlarım
namık cem
* Anlam yüklü perfekt bir şiirdi sonsuz kutluyorum *,
* 10 Antoloji Yıldızı *
* Anlam yüklü perfekt bir şiirdi sonsuz kutluyorum *,
* 10 Antoloji Yıldızı *