Dünya döner biz döneriz
Bu alemin çarkındayız
Bir çıkarız bir ineriz
Gidişatın farkındayız
Çemberlinin hırkasında
Şifadır gülen yüzü, ilaçtır merhabası
İşi çok zordur ama, kutsaldır her çabası
Belki yakına düşer belki uzak yöreler
Meslekte her zorluğa, alışır hemşireler
Demiş bu işin başı 'insan sevmekle başlar'
Gülümsemek bir sihirdir
Yansıması nura benzer
Öfke her dem bir zehirdir
Yakıp yıkan kora benzer
Sevgi olsun ki işimiz
Ey felek ben sana kahpe diyemem
Kahpenin bile var dini imanı
Bağırıp da şimdi sayıp sövemem
Onun da var elbet yeri zamanı
Bir baksana felek şöyle kullara
Ömrü uzun güller dermek istersen
Güllere can veren dala bak yeter
Ortak ürün eser görmek istersen
Arının yaptığı bala bak yeter
Her dem düşünme ki parayı mülkü
Gün erken inerdi
Bizim oralara eskiden
Kendi kendime mesela
Hiç uyanamazdım
Tembellikten değil be gardaş
Dünden kalma yorgunluktan
Işılarken son yıldız tana
üşüyen yüreğimi ısıttı.
Aylâsıyla gülümserken bana
senin yüzünü hatırlattı.
O, gökyüzünün öbür ucunda
ben, koca bir dağın
Asırlardır hor görülüp çiğnendi
Çiğnenen çiçekler solar bilesin
Cehalet zehirle batan iğneydi
Her battıkça güller, kanar bilesin
Varlığıyla bozkır bile süslenir
Altı Mart akşamıydı,
Ankara Metrosunda;
Bir şairin kafası biraz çakırdı.
Ve aynı zamanda
Ve aynı vagonda
Ve kontrplak zulasında,
BİR OTUZBEŞLİK
HİKAYESİ
Mart ayının içinde
Çok sıradan bir gündü
“Otuzbeşlik” açıldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!