Elimdeki kalemle törpülerken bu aşkı, tövbe ediyorum aşklara.
Aşk uzak dursun bana, ben düşerken yollara.
Aşktan uzağa fırlatıyorum elimdeki umutlarımı...
Yakınlarına düşmesin, elimde kalan son umudum.
Aşk, kalbimi bozar üşütürüm.
Ve ayazda kalır cümlelerim…buz tutar…baharlarımda erir…
Senin dar zamanlarında, daracık yollarında yalandan yol aldık.
Kestirme yollarda ayrıldık, sen o sokağın duvarını yıktığında.
Sen ağladı gözüm, kan oturdu gözüme...
Kan kustum kan..
Kanayarak sustum...
Acılarımı tükettim,
Küstüğüm günlerle barıştım, geceye alıştım.
Aya, süslü – püslü masallar yakıştırdım.
Ben kendime yakıştım.
Aşındı keder, bu ruhtan taşındı, sana – bize yakındı.
Gün gecenin ardından çıkan,
salkım tanelerine tutuşturduğum,
dolunayın ışığıyla beslediğim,
gözümden yaş olup düşen,
sana adadığım paçavralarımı astım,
dalları kurumuş aşkımı.
Yalnızlık, neyden önce - neyden sonra yanıma kalan...
Herkes yalnız.
Peki nerde bu kalabalık?
Herkes haklı, peki kimde bu haksızlık?
Herkes aşk peşinde.
Gözlerimin altında saklarım ben seni.
Yıkık dökük merdiven altlarında ayak seslerini saklarım birde.
Çünkü yüzüme bulaşan kirpiğimin rengindedir benim sana sevdam.
Koynunda beslediğin vitamini eksik bir aşk bu.
Tüm saflığını yitirmiş, başka tatlara karışmış,
tadı bozuk, belki biraz hileci
ve belki biraz taklitçi
ve belki de biraz yapmacık
ve bildiğim tüm aşklardan geride duran, bir aşk bu.
Bir acı değil bıraktığın,
Üfleyip geçerdi zamanla acı nasılsa...unutulurdu.
Bir yalnızlık değil bıraktığın,
Yalnızlık, bir kalabalıkta terk edilirdi nasılsa...unutulurdu.
Senden sonraydı, yalnızlıkla tanışıklığım.
Sanaydı yalnızlığım...
Üstü sende kalsın dediğin, kalbime zarar bir alışveriş bu...
Bozarım gözümün contasını üstünü öderim... üstü bende kalmasın...
Contası bozuk gözüm,
Kim bilir?
Sen bilemezsin...
Ben, kaderimin özetini çıkartırım okuduğum kadarıyla
ve önsöz olur yapışır dudaklarıma.
Merakımsa henüz okumadıklarıma...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!