Bir bahanedir bahar.
Ömrünün kıyısında dururken
geçit geçit yollar...
Serseri bir rüzgar eser,
yüzüne gülümseyerek.
Aynaların buğusu kadar taze.
Birlikte yol alıyoruz hüzüngülüşlü düşlerden .
Bir hüzünkıran yürek atıyor sol yanımızdsa.
Sağımızda, cephesiz kardeş zulmü zaman.
Ve elinde kalan son bir gönül yarası.
Ne zaman göğe açsam avcumu uçacak gibi.
Sevdalardan birlikte yol alıyoruz.
Bacağı çatlamış bir sandalyede
Oturuyorsun sanki, ha düştü ha düşecek...
Ya da balkonda tek başına gece vakti...
Parkta, sokakta mı gördüm en son seni?
Hatırlayamıyorum bile.
Bir hayal miydin yoksa sadece?
Kulağımda çınlayan sesin kalp atışıyım.
Sözümün ucunda, akan heyecanın sevdasiyim.
Gelmis gecmis ne varsa icimde senli sensiz.
Her birine koksuz bagsiz asılıyım.
Sadece bir heves mi serkeşliğim?
Başı bos yılların sancısı zaman.
Bir şarkının nota vuruşunda büyür hayat.
Bir kızıl yelpazenin gün ışığı oluşunda ...
Siyaha çalan yeşilin güneşe sığınışında...
Bir hüznün kilidini kıran kalp atışında büyür hayat.
Gün ışığında sevdanın demi.
İçli melodiler sesi gibi.
Sesime ses verir sanki.
Suya hasret gülün dikeni.
Kendimle oturdum yeni.
Sohbet ettim, ey sevgili!
Bir ah çeksem,eskiden yıkılan dağlarım!
En sulu keşkelerimin pişmanlık vadileri.
Sulamayı geçe bıraktığim çiçeklerim.
Gözümün nuru yaban güllerim...
Annemin o atmaya kıyamadığı eşyaları...
Kapıdan geçerken seslenemediğim gururum.
Sonsuzluğun rengi mavi.
Gökyüzü, bulut ince ince.
Gözümün buğusu mavice.
Başım efkâr, fikrim serkeşçe.
Yüreğim mavi, delice.
Dilimden dökülür kelimeler, binbir hece.
Bir ağaç gölgesinde oturdum da,
Özledim kuytusunu sevdanın.
Sana yâr diyorlar diye diye,
Bekledim uykusunu isminin.
Ne nağme, ne seher kandırmaz beni meğer.
Ey sevgili gönlümden teker teker,
Ruhum gökyüzünde uçurtma uçurup
salıncakta sallanan çocuk hala...
Kelebeklerin peşinden koşan umut,
güneşi görünce gözlerini ovalayan
yüzüne yağan yağmur tanelerini kovalayan
heyecan adım...
Güzel bir şiir.