Sırlarla doludur gönül kapımın ardı ben bile aralamaya korkarım ki seni nasıl buyur ederim derinliğime, mabedime. Kaç şair tarif etmiş aşk sızısını benim tükenmez sandığım kalemim tükendi mi ne? Hükmedemem benliğimdeki el kadar yüreğime, dur derim durmaz, sus derim susmaz, kaç yiğit çaldı zamanlı zamansız kapımı yavan iki söz için bu can kurban olmaz.
Ellerim çatlak anılar yer etmiş yıkamakla çıkmaz. Kerpiçten mi ördüm duvarlarımı yıktın bu kadar kolay, oysaki yıllardır ağır işçiyim ben çamur çorak demeden, gün kavruk yüzümü öpmeden uyandım çalıştım tüm duvarlarım ve kapılarım geçilmez zırhtan sandım…Yanıldım....
Hoş geldin, davetsiz de gelsen sen başımda yıldızlardan taçsın artık ey aşk… varsa cesaretin gel gir içeri kapılarım sonsuzluğun eşiği. Neydi telaşın, çıplak ayak, kan ter içinde düşmüşün kapılarıma, sorgusuz sualsiz nöbettesin.
Kalıcımı yoksa gidici misin? belli ki uzun yollardan gelmişin incili kaftanlar sererim esmer tenine yeter ki bir solukta sende beni bitirme, anlat bana geldiğin kurak toprakları…yada sus hiç konuşma. Ey can …sus!
Yasla yorgun başını kızıl saçlarıma, göm kirpiklerini beyaz gerdanıma.
Sende anladın sonunda bu can senin nefesin tenime vurdukça güzelleşir.
Doru taylar koşar,
Adı gönül dağlarında.
Çayır çimen kan olur irin olur akar.
Toza dumana umut karışır.
Iğıl ığıl çamur yağar gök kubbeden.
Bir mermi sesi çocukluğumun tam ortasına düşer
On beş yaşındayım bu davayla tokalaşalı
Yaşıtlarım sokakta kovalamaca’ da
Ben yeni tanışmışım soğuk bir makine ile
Dostumuz yok, düşmanımız pek çok
Dudaklarımda koyu kırmızı bir mühür
Çok direndim / istemedim.
Ben bu dünyaya gelmemeliydim
Kim sordu, ya adımı kim koydu?
“Neşe’li” mi oluyor insan
Kütüğünde neşe yazınca?
Kurşuni sevdalar yaşadım.
Seksenli yılların sonuydu sanırım,
Tam hatırlamıyorum ….
Döve döve unutturdular hatıralarımı.
Bir delikanlı sevdim,
Nihavent makamında gece
Ağır, işveli narin elleri
Maviye çalan saçlarında matem
Uykulu gözlerinde özlem var.
İnce bir çizgi ömrümde
Düşmeli mi dudaktan ila ki kelâm
Başta taç, yürekte sultan idin
Bir çift ela gözde, hüznü âlem
Gönülde sızlayan, düşte yârimdin
Unutulmak kolay unutmak zormuş
Denk bilirdik sevdalı yürekleri
Aşkın kitabında sözcükler anlamsız
Yaşananlar hilâf ve sahteymiş
Büyüdükçe anlar oldum
Tek gerçek aşk erişemediğinmiş.
Yıl 1980 onun adı Can’dı.
Hatıralarımın arasında hep canlı kalmayı başardı.
Evlerini bizim lojman duvarları bölerdi.
Geceye bir tek rugan ayakkabısının sesi düşerdi
Dudaklarındaki tebessümü bıyıkları gizlerdi.
Onu herkes severdi, ama o en çok beni…
Hüzün limanında bir yolcuyum
Gitmeye her an hazır
Vedalaşmayı sevmem ben
Gözyaşı benliğime ters
Sevmeden sevilen
Sevildiğini bilmeyen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!