neler yapmazdık ki;
kışın kardan adam yapardık,
kızaklarımızı alır yol boyu kayardık
bazen amcalar kızar
sobaların közünü dökerlerdi yollara
o bile güzeldi.
hep birlikte maç yapardık
kar kış soğuk sıcak demeden
yakan top oynardık.
köşe kapmaca.. dalye.. bilye (misket) oynardık..
öğretmenlerimiz sertti ama baba insanlardı...
sıcaklarda parklarda bahçelerde ders yapardık.
pikniklere giderdik..
bahçemizde tavuklarımız vardı.
horozlar bazen babayiğit olur üzerimize atlarlardı
korkardık.
karton kutularda minik civcivler beslerdik.
üzerine lamba takardık
üşümesinler diye.
'baba' derdik 'illada kara civciv al kara tavuk olsun'
onlarda ne hikmetse pek dayanıksız olurlardı
yaşamazlardı.
bahçeye giderdik.
pek sevmezdik
oyun oynayacağız diye kaçardık.
kaçamadığımız zamanlar ise
bahçede yapılan çay ve bulgur pilavının tadına bakardık.. daha neler yapmazdık ki....
kör ebe oynardık.
enne menne davul zurna deyip
kımıldayan arkadaşları yakalardık.
ip atlardık.
uzun eşek oynardık
okul günlerimizde pek güzeldi
öğretmenlerimiz bizleri yeteneğimize göre seçer
güreş, hentbol. futbol takımları kurarlardı
her türlü imkansızlıklar içinde çalışırdık
zor imkanlarla alınan o formaları giymenin heyecanıyla uyur
sabah şehirdeki diğer okul takımları maçlar yapmaya giderdik
Allah bütün öğretmenlerimizden razı olsun
onlar serrti ama baba gibi anne gibiydiler.
adlarını hala biliriz unutmayız.
hayatta değiller ise Allahtan rahmet dileriz.
biz onları çok severiz...
şimdi mi.
nerde o eski öğretmenler.
nerde o eski anne babalar. veliler.
kızsa çocuğa öğretmen
' hoca hoca sen niye kızıyosun çocuğa psikolojisi bozulacak 'diye
çalım atarız..
çocuklarımız evden başka bir mekan bilmez..
hayatları okul, kitap ve bilgisayar arasına sıkışmıştır.
anti sosyal çocuklar geliyor..
tavuk görse horoz diyor.
ördek görse hindi...
eski oyunlarda yok artık eski arkadaşlıklar, paylaşımlar.
Artık çocuklar internet oyunları bilgisayar oyunları ile yaşıyor
savaşıyor, vuruyor kırıyor
anne babada seyrediyor. hatta beraber oynuyorlar
terörist olan mı dersin, polis vuran mı
neler yokki
bu çocuktan vatana millete ne hayır gelir ki
bir dur diyen var mı ki
bu böyle nereye gidecek.
sonumuz sonları ne olacak.
anne babaya sevgi saygı da yok.
öğretmeni seven sayan da yok
öğretmeni anne baba gibi gören hiç yok..
çocuklarımıza da bizede bu vatana bu millete de yazık
yazık.....
aklıma başka birşey gelmiyor
daha neler neler yapardık
eskiden diyoruz ya eskidi işte
yeniler ise yeni ama
ama bir toplum oluyoruz ama....................
Gözlerimizin açılması dileği ile.....
satılmış turgay karabacak
[email protected]
Kayıt Tarihi : 7.4.2011 23:54:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
facede paylaşılan aşağıdaki yazının içeriğini çok beğendim ve devam edeyim dedim işte o yazı: 'Neden böyle olduk..... Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı. Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anah...tarla kapıyı hiç açmadım. Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi. Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı. Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani. Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık. Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik. Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi. Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık. Annelerimiz bu durumu bildiklerinden, kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi. Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik. Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik. Kısacacı evine girip gelen (ki sadece çişi gelen giderdi evine) elinde mutlaka yiyecekle dönerdi. Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi. Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu. Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık. Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi. Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı. Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık. Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık. Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik. Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim. Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum. Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem. Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri. Evlerimiz var içinde yaşayan yok. Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok. Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar… Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz.. Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu. Ben kapılarında ” vale ” lerin, ” bady ” lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir. Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana. Benim değildir bu kültür. Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder. Nedir bunlar? Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk. Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk. İyi de neden böyle olduk? Biz mi istemiştik? Yoksa hak mı ettik? Ya sizce_? '
![Satılmış Turgay Karabacak](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/04/07/neler-yapmazdik-ki.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!