ki başka bir baharda; toplayıp satır aralarından, hayalet bir şehri uyandırmadan ve, zihin kıvrımlarımı süslemeden, veballi ayaklarımın parmak uçlarına basarak utangaç tebessümlerle, sessizce şiirler yazarım ben size…,
nebevî nefesinizin siy/ah hırkası, sarsın ne olur; şaşkın yüzümü, sonsuzlukta açılan iftar sofranızda…,
yağmur duaları kifayetsizken, bir mücrimin muhabbet gözyaşlarıyla, gözlerimi nazarınıza temaslayıp, cemalinize teslim edebilmektir ruhumu niyazım..., ah;
Varolanlar, varoldukları için vardırlar, sadece düşünemediklerimiz yokturlar, zihnin unsurları gerçekleşmemişse, potansiyel olmadığını göstermez, henüz sahneye çıkmamıştır, ondan bir paçavra, ancak tutuşturulunca, gerçeğin ayırdına varabilir, önce davranan, zihninin imkanlarından fazlasıyla yararlanabilir, o da ancak, yükümlülüklerini yüklenmekle olur, topu taca atarsan, kendinde birlikte gidersin, maçta yenilgiyle biter, hem en acısıyla.
Gezmek ve okumak dışında icat edilen eylemler insanların can sıkıntısından olsa gerek. Oysa gezseler ve okusalar hiç sıkılmazlar. Hatta âşık bile olmazlar.
-Neden bana örnek olacak bir ablam yok acaba? +Ablalar örnek olmak zorunda değildir çünkü. Belki örnek olmak yerine ördek olmak istiyordur abla. Ya da belki ben ördeğimdir mesela. -Evet herkes abla olmamalı zaten. +Bunun kararını da abla veremez zaten. -Tipine bakıp "buna kardeş yapmayalım" deselerdi keşke. +sen de bana bi kaave yapsan keşke.
Çocukluğa ait bir şeydir. En sevdiğin arkadaşın gelir, hiç bir şey yapmaksızın, bütün gün yalnızca yanında olsun istersin. Konusma, yürüme, durma, düşünme. Yanında dursun. Yanında olsun.
Çocukluk hafızası acımasızdır. Çocuklukta her ne yaşanmışsa bütün yaşananlar artık onun izdüşümü olacaktır. Boyle bir kitap okudum işte. Mezar taşından okunabilecek bir hayat kadar sert. Bloklar halinde iniveren anılar. Gerçeği yontmadan veren ustadan...Piramit- William Golding
Ölümlü Nesneler- Jose Saramago Kırmızı Kedi yayınları. Bütün kitaplari ayni kapakla bastiklari için ve ben de delirmiş gibi Jose Reisi okumamdan mütevellit görenler hep aynı kitabı okuyorum sanıyorlar. Kırmızı Kedici gardaşlar. Biraz daha yaratıcı kapaklar pliiz.
Şu herkese kırmızı puan vererek hayattan intikam aldığını sanan ultra depresif ablaları siteden çıkarsak yeminlen bir grup deli kalırız şurda. İyi ki varsınız ulan. Hep diri hep iri olacaz sayenizde :P
Bana benzediği gerekçesiyle arkadaşımın hediye ettiği John Lennon posterini duvarıma astım. Aylar sonra posteri ilk kez gören yeğenim "çıkar su seçilmiş kişiyi duvardan, gece görüp korkuyorum" dedi. Meğer yeğen john lennon'ı Harry potter sanıyormuş. Yuvarlak gözlüklüler olarak kaderimiz bu. Yaa cool oluyoruz, ya harry potter :)
Erciyes kalp kırığı granit bir dost göğsü gibi. Tastan bir kudret, kıvılcımdan bir suret, berrak bir gökyüzünün altında heybetli bir dost başı gibi. Suskun bir kaya çatlağı Erciyes. Donmuş bir kül gibi..
Su an İc Anadolunun bir şehrindeyim ve yolculuğum boyu dikkatimi çeken ilk şey gökyüzü oldu. Defalarca geçmeme ve meslek icabı bölgeyi cok iyi tanımama rağmen sanki gökyüzünü ilk kez görmüş gibi şaşkına döndüm. İç Anadolunun en cok nesini sevdin deseler düşünmeden "gökyüzü"nü derim artık.
ki başka bir baharda;
toplayıp satır aralarından,
hayalet bir şehri uyandırmadan ve,
zihin kıvrımlarımı süslemeden,
veballi ayaklarımın parmak uçlarına basarak
utangaç tebessümlerle,
sessizce şiirler yazarım ben size…,
nebevî nefesinizin siy/ah hırkası,
sarsın ne olur; şaşkın yüzümü,
sonsuzlukta açılan iftar sofranızda…,
yağmur duaları kifayetsizken,
bir mücrimin muhabbet gözyaşlarıyla,
gözlerimi nazarınıza temaslayıp,
cemalinize teslim edebilmektir
ruhumu niyazım...,
ah;
Varolanlar, varoldukları için vardırlar, sadece düşünemediklerimiz yokturlar, zihnin unsurları gerçekleşmemişse, potansiyel olmadığını göstermez, henüz sahneye çıkmamıştır, ondan bir paçavra, ancak tutuşturulunca, gerçeğin ayırdına varabilir, önce davranan, zihninin imkanlarından fazlasıyla yararlanabilir, o da ancak, yükümlülüklerini yüklenmekle olur, topu taca atarsan, kendinde birlikte gidersin, maçta yenilgiyle biter, hem en acısıyla.
Orlando_Virginia Woolf.
İvan ilyiç öldü mü, Isız acun kaldı mı Tolstoy baba. Şimdi hangi urek ırtılur?
Zorba_ Nikos Kazancakis. Bizi iyileştirmese de iyi bir şeyler olduğunu bilmek güzel.
Gezmek ve okumak dışında icat edilen eylemler insanların can sıkıntısından olsa gerek. Oysa gezseler ve okusalar hiç sıkılmazlar. Hatta âşık bile olmazlar.
"Bu havada gidilmez
Aslında hiç gidilmez.."
-Neden bana örnek olacak bir ablam yok acaba?
+Ablalar örnek olmak zorunda değildir çünkü. Belki örnek olmak yerine ördek olmak istiyordur abla. Ya da belki ben ördeğimdir mesela.
-Evet herkes abla olmamalı zaten.
+Bunun kararını da abla veremez zaten.
-Tipine bakıp "buna kardeş yapmayalım" deselerdi keşke.
+sen de bana bi kaave yapsan keşke.
Belki de herkesin umudunun kalbidir Yüzüncü Ad..
#Yüzüncü Ad - Amin Maalouf
Niteliksiz bir zaman parçasını eğip büküp kristal bir şamdana dönüştürür gibi. Işıklı, durgun zamanlar..
Çocukluğa ait bir şeydir. En sevdiğin arkadaşın gelir, hiç bir şey yapmaksızın, bütün gün yalnızca yanında olsun istersin. Konusma, yürüme, durma, düşünme. Yanında dursun. Yanında olsun.
#Doppler
Erlend Loe_ YKY
Kitabın devamı niteliğindeki "Bildiğimiz Dünyanın Sonu" yakın zaman önce çıktı.
#Mezbaha No.5
Kurt Vonnegout
#Kayıtsızlık Şenliği
Milan Kundera
#Spinoza Problemi
Çocukluk hafızası acımasızdır. Çocuklukta her ne yaşanmışsa bütün yaşananlar artık onun izdüşümü olacaktır. Boyle bir kitap okudum işte. Mezar taşından okunabilecek bir hayat kadar sert. Bloklar halinde iniveren anılar.
Gerçeği yontmadan veren ustadan...Piramit- William Golding
Usta ile Margarita..
İthaki ve bilimkurguları. Çok tatlısınız. Sen de ursula. Sen de ray. Evet dünyayı siz yönetmeliydiniz.
Spinoza Problemi_ Bir Nazi Subayının Paradoksu
Irvin Yalom/ Kabalcı
Ray Bradbury. Önümüzdeki ay boyunca kalbim senin.
Ölümlü Nesneler- Jose Saramago
Kırmızı Kedi yayınları.
Bütün kitaplari ayni kapakla bastiklari için ve ben de delirmiş gibi Jose Reisi okumamdan mütevellit görenler hep aynı kitabı okuyorum sanıyorlar. Kırmızı Kedici gardaşlar. Biraz daha yaratıcı kapaklar pliiz.
Kimse almasun seni oy kimse almasun seni
Yine bağa kalasun.
Şu herkese kırmızı puan vererek hayattan intikam aldığını sanan ultra depresif ablaları siteden çıkarsak yeminlen bir grup deli kalırız şurda. İyi ki varsınız ulan. Hep diri hep iri olacaz sayenizde :P
Günaydın genşler :)
Bana benzediği gerekçesiyle arkadaşımın hediye ettiği John Lennon posterini duvarıma astım. Aylar sonra posteri ilk kez gören yeğenim "çıkar su seçilmiş kişiyi duvardan, gece görüp korkuyorum" dedi. Meğer yeğen john lennon'ı Harry potter sanıyormuş. Yuvarlak gözlüklüler olarak kaderimiz bu. Yaa cool oluyoruz, ya harry potter :)
-Uzakta ruzgar gülleri var. Don kişot traktör almış. Herkes kendi işinde..
+Don kişot da is güç sahibi olmuşsa , teslim olmaktan gayri bir şeyi kalmıyor insanlığın..
-Belki de traktörle savaşıyordur. Ümidimizi yitirmeyelim.
+Traktörün vergisiydi, mazotuydu, bakımıydı, takim taklavatiydi.. Kurdu kuzu eder...Don kisotluk mu kalır insanda .. Sonra çiftçiliğe başladıysa kesin evlenmiştir, yandı gülüm keten helva :)
-Oysa bu bulut da ordaydı. Ama para vermeyince pek kiymeti harbiyesi yok sanırım. Ortalık yerde duruyordu.
+Ha şöyle göğe bakalım..
-O zaman biraz da izleyelim :)
+Beşikler vermişim nuha,
salincaklar, hamaklar..
Havva anan dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum, tanıyor musun!
-E hoşgeldin o zaman. :)
Erciyes kalp kırığı granit bir dost göğsü gibi. Tastan bir kudret, kıvılcımdan bir suret, berrak bir gökyüzünün altında heybetli bir dost başı gibi. Suskun bir kaya çatlağı Erciyes. Donmuş bir kül gibi..
Su an İc Anadolunun bir şehrindeyim ve yolculuğum boyu dikkatimi çeken ilk şey gökyüzü oldu. Defalarca geçmeme ve meslek icabı bölgeyi cok iyi tanımama rağmen sanki gökyüzünü ilk kez görmüş gibi şaşkına döndüm. İç Anadolunun en cok nesini sevdin deseler düşünmeden "gökyüzü"nü derim artık.