Kimi yer kimi bakar, kıyamet ondan kopar, Zengin malı götürdükçe, fakir çenesini yorar, Zengin işini bilir, her şartta götürür hamuduyla, Fakir ne karışır bu işe, elinin nasırıyla.
Haset etme zengine, çalışmış kazanmıştır, Ya amcandan miras, ya babadan kalmıştır, Servet düşmanımısın, anarşistmisin nesin? Üç kuruşluk malını zengin, yemeyip sana mı versin?
Son model arabalar, belki bir kaçta villa, Sende olmayan para, onda tomarla, tonla, Zaten yiyememiş garip, perhize başlamıştır, Sense iyisin, bak evinde patates haşlanmıştır.
Şu üç günlük dünyada, huzursuzluk çıkarma, Sende gerçeği varken, onun huzuru çakma, İhale çek senet derdin yok, ye iç yat çaka sat, Neyine yetmez senin, at, silah ve avrat.
İnsanlar genellikle zengin olunca mutlu da olacağını sanırlar...ve bu yüzden paraya giden her yolun mübah olduğunu düşünürler..para uğruna haram yerler, kul hakkına tecavüz ederler, hak ve hukuk çiğnerler,devleti dolandırırlar,uyuşturucu ve alkol satarlar,gerekirse kadın satarlar,silah satarlar,ihaleye fesat karıştırırlar ve daha nice pislikleri legal gösterebilme yetenekleri oldukları için zengin olurlar..ama tüm bu yaptıklarının karşılığında bilmeden cehennemde ebedi kalmak için rezervasyon da yaptırmış olurlar..O cehennem azabı onları yaşamlarında bile huzursuz etmeye başlar...artık ne yediklerinden ne de içtiklerinden bir tad alabilirler..Hiçbirşey onları mutlu edememektedir..Herkesten şüphelenen,insanlara güvenemeyen,ölümden ve hastalıklardan aşırı derecede korkan,yiyecek ve içeceklerden tat alamayan,huzursuz, ve mutsuz biri haline gelirler..İlk parayı buldukları zamanki neşe ve mutluluğun tümüyle sahte olduğunu anlarlar..En basitinde bir inşaat içkisinin bir bardak çaydan aldığı tat ile zengin birisinin aldığı tat hiç bir olur mu? Fakirin gerçek olan umutları ve hedefleri onu dimdik ayakta tutarken zenginin sahte hedefleri kendisini ayakta tutamaktadır..Mesela Sabancı'yı örnek alalım..Adamların dünya kadar malı,mülkü ve parası var...Gazete ve dergilerden okuyoruz adamlar hala paranın derdine düşmüşler...Şu ülkede yatırım bu ülkede yatırım..Bunların hepsi onların kendilerini kandırmalarından başka birşey değil..Yatırım yapsalar şu anki servetlerinin on katını kazansalar ne olacak ki? Sonuçta yiyebilecekleri şey bir tas yemek bir bardak su değil mi? daha çok paranın onlara daha çok mutsuzluk getireceğini onlar da çok iyi biliyor..Sakıp Sabancı dünyalar kadar zengin bir adamdı, ne oldu? ? ? Öldü gitti..Adı bile anılmıyor artık..mezarda kemiği bile kalmamıştır..Allah zenginlere acısın..başka birşey demiyorum.. o kadar malın mülkün hesabını bakalım nasıl verecekler?
Manevi anlamda değerlendirirsem gerçek dostlarım aklıma gelir ve küçük şeylerdende mutlu olduğum için benim gönlüm zengin derim. Ama maddiyat açısından bakarsam parasız olmaz ama paraylada saadet kurulmaz derim.
Zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. 'Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum' diye vasiyet etmiş. Öldüğünde 'Kim birlikte kabre girip sabahlamak ister? ' diye araştırmışlar. Kimse çıkmamış. Nihayet bir hamal, 'Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar durursam zengin olurum.' diye düşünerek kabul etmiş. Vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. Sorgu sual melekleri gelmiş. Bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. 'Nasıl olsa bu ölü elimizde... Biz şu canlı olandan başlayalım' demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar. 'O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın? ' Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. Sabahleyin kabirden çıkmış. - Tamam, servetin yarısı senin, demişler. - Aman,demiş hamal, istemem, kalsın. Ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. O kadar servetin hesabını nasıl veririm?
Sabahları kahvaltıda sıcak sıcak poaça yemektir.. Öyle ya artık kuzinede pişmiş sert ekmeği soğan yahnisine batırarak kahvaltı yapan kalmadı. O halde epey bir çoğumuz zengin.. Özellikle kahvaltısını işyerinde poaça ile yapmak zorunda kalanlar :)
kıskanılan ve hamaset duyulan işçi sınıfının karnını doyuran bu arada vergi vermeyip çalan çaldıklarını barlarda mankenlerle yerken yediği haram lokma kursağında kalarak acilen uçakla amerikaya yetiştirilen mühterem zevatlarımızdan olup dini dili ırkı farketmeyip dünyanın her yerinde aynı özellikleri sergileyen insandır bu arada paranın dini olmaz söylemlerine bakmayın onunda dini vardır adıda para dinidir para dininde uyulması gereken kurallar günde 5 vakit nakitleri saymak sayarkende parmaklarını tükürüklemek gerekir bunları yapanın kısa zamanda kurtuluşa ereceği söylenir
zengin, paranın olması demek. zengin olmak iyi birşey.
zengin bir babanın oğlu olarak doğmadığın için sen sorumlu değilsin, lakin zengin bir kayınpedere sahip olamadığın için sen sorumlusun! ;)
Zengin Fakir
Kimi yer kimi bakar, kıyamet ondan kopar,
Zengin malı götürdükçe, fakir çenesini yorar,
Zengin işini bilir, her şartta götürür hamuduyla,
Fakir ne karışır bu işe, elinin nasırıyla.
Haset etme zengine, çalışmış kazanmıştır,
Ya amcandan miras, ya babadan kalmıştır,
Servet düşmanımısın, anarşistmisin nesin?
Üç kuruşluk malını zengin, yemeyip sana mı versin?
Son model arabalar, belki bir kaçta villa,
Sende olmayan para, onda tomarla, tonla,
Zaten yiyememiş garip, perhize başlamıştır,
Sense iyisin, bak evinde patates haşlanmıştır.
Şu üç günlük dünyada, huzursuzluk çıkarma,
Sende gerçeği varken, onun huzuru çakma,
İhale çek senet derdin yok, ye iç yat çaka sat,
Neyine yetmez senin, at, silah ve avrat.
(Nusret ORHAN/30.02.2008/İZMİR)
Zenginin kedisi olmaz! ! !
' Sang ' den gelir, sang farsçada değerli taş anlamındadır. Zengin ise (sengûn) bu taşlara fazlasıyla sahip olan demektir.
Malın, mülkün ve paranın getirmiş olduğu rahatlık ve konforla birlikte, aile bireyleri arasında uçurumlar girmeye başlar..
Önceki Kardeş, Abla ve Abi kavramını önemini yitirmiştir, herkes kendi dünyasında gemisini yürütme telaşesindedir..
Anne ve Baba evlatlarının ihtiyaçlarını karşılamanın vermiş olduğu rahatlıkla (!) hiçbir şeye ihtiyaçlarının kalmadığını zannederler..
Süslü avizeler, pahalı arabalar ve yazlıklar bunlar egemenliğini kurmuş, artık iyi bir uşakları olmuştur aile..
Allah zenginliğinde hayırlısını versin diyerek, Kardeşlerimle beraber yemek yediğim yer sofrasını hiçbir tada değiştirmem...
Zengin olmak,bir başkasının emeğinin ürününe el koyma ayrıcalığınasahip olmaktan başka bir şey değildir.
hamakatim (ahmaklığım) o kadar ağır ki sanırım zamanın Karunu benim...
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
'Zenginlik mal çokluğuyla değildir. Bilakis zenginlik göz tokluğuyladır.'
eğer kişide kanaat yok ise bu cihanın zengini o olsada doymaz.....
kanaat en büyük zenginliktir......
Allah iman zenginliği versin gerisi boş...
evet zengin nedir nedegıldır kımler zengındır....zengınlık maddı ölçülermıdır yoksa manevi olarak biryerlerde olabilmekmidir evet çelişkiler silsileside deneblir aslında.... kimler zengin saglıgı yerınde olanlar ve umu8du olanlar!
Beni,ondan.Onu benden ayıran en büyük özellik; benim dünyam gönlüm,onun dünyası ise DÜNYA...! ! !
İnsanlar genellikle zengin olunca mutlu da olacağını sanırlar...ve bu yüzden paraya giden her yolun mübah olduğunu düşünürler..para uğruna haram yerler, kul hakkına tecavüz ederler, hak ve hukuk çiğnerler,devleti dolandırırlar,uyuşturucu ve alkol satarlar,gerekirse kadın satarlar,silah satarlar,ihaleye fesat karıştırırlar ve daha nice pislikleri legal gösterebilme yetenekleri oldukları için zengin olurlar..ama tüm bu yaptıklarının karşılığında bilmeden cehennemde ebedi kalmak için rezervasyon da yaptırmış olurlar..O cehennem azabı onları yaşamlarında bile huzursuz etmeye başlar...artık ne yediklerinden ne de içtiklerinden bir tad alabilirler..Hiçbirşey onları mutlu edememektedir..Herkesten şüphelenen,insanlara güvenemeyen,ölümden ve hastalıklardan aşırı derecede korkan,yiyecek ve içeceklerden tat alamayan,huzursuz, ve mutsuz biri haline gelirler..İlk parayı buldukları zamanki neşe ve mutluluğun tümüyle sahte olduğunu anlarlar..En basitinde bir inşaat içkisinin bir bardak çaydan aldığı tat ile zengin birisinin aldığı tat hiç bir olur mu? Fakirin gerçek olan umutları ve hedefleri onu dimdik ayakta tutarken zenginin sahte hedefleri kendisini ayakta tutamaktadır..Mesela Sabancı'yı örnek alalım..Adamların dünya kadar malı,mülkü ve parası var...Gazete ve dergilerden okuyoruz adamlar hala paranın derdine düşmüşler...Şu ülkede yatırım bu ülkede yatırım..Bunların hepsi onların kendilerini kandırmalarından başka birşey değil..Yatırım yapsalar şu anki servetlerinin on katını kazansalar ne olacak ki? Sonuçta yiyebilecekleri şey bir tas yemek bir bardak su değil mi? daha çok paranın onlara daha çok mutsuzluk getireceğini onlar da çok iyi biliyor..Sakıp Sabancı dünyalar kadar zengin bir adamdı, ne oldu? ? ? Öldü gitti..Adı bile anılmıyor artık..mezarda kemiği bile kalmamıştır..Allah zenginlere acısın..başka birşey demiyorum.. o kadar malın mülkün hesabını bakalım nasıl verecekler?
neden degilim, nefret ettigim için mi? yoksa olmadigim için mi?
allah gönül zenginliği versin............ aminnn.......... :))))
ZENGİNLEŞTİKÇE(maddi anlamda)
FAKİRLEŞİYORUZ(manevi anlamda) ......
Manevi anlamda değerlendirirsem gerçek dostlarım aklıma gelir ve küçük şeylerdende mutlu olduğum için benim gönlüm zengin derim.
Ama maddiyat açısından bakarsam parasız olmaz ama paraylada saadet kurulmaz derim.
gönlü zengin olan..
sağlıklı olan..
mutlu ve huzurlu olan...
nimetlerin yoksunu
zahmetler zenginiyim
saygıların mimarı
dostluğun delisiyim
'Öncelikle finansal sorunlarınızı çözmelisiniz. Böylece diğer sorunlarınızı çözmeye limuzinle gidebilirsiniz'...:P
el-Muğni
Zengini O zengin eder.
ne bir kürk ister bu şen gönlüm ne bir han ne de saray...
lalalaayyy.....
olsam...nolcak ki? umrumda değil...
Zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. 'Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum' diye vasiyet etmiş. Öldüğünde 'Kim birlikte kabre girip sabahlamak ister? ' diye araştırmışlar. Kimse çıkmamış. Nihayet bir hamal, 'Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar durursam zengin olurum.' diye düşünerek kabul etmiş. Vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. Sorgu sual melekleri gelmiş. Bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. 'Nasıl olsa bu ölü elimizde... Biz şu canlı olandan başlayalım' demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar. 'O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın? ' Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. Sabahleyin kabirden çıkmış.
- Tamam, servetin yarısı senin, demişler.
- Aman,demiş hamal, istemem, kalsın. Ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. O kadar servetin hesabını nasıl veririm?
Gereksiz insanlar topluluğu..
Mesela bizim bi komşu vardı çok zengin, bayramlarda evden kaçardı, şeker isteyen olmasın diye..! !
zenginiz biz çok çoookk
paranın bittiği yerde bi yerdeyiz
Sabahları kahvaltıda sıcak sıcak poaça yemektir..
Öyle ya artık kuzinede pişmiş sert ekmeği soğan yahnisine batırarak kahvaltı yapan kalmadı.
O halde epey bir çoğumuz zengin.. Özellikle kahvaltısını işyerinde poaça ile yapmak zorunda kalanlar :)
kıskanılan ve hamaset duyulan işçi sınıfının karnını doyuran bu arada vergi vermeyip çalan çaldıklarını barlarda mankenlerle yerken yediği haram lokma kursağında kalarak acilen uçakla amerikaya yetiştirilen mühterem zevatlarımızdan olup dini dili ırkı farketmeyip dünyanın her yerinde aynı özellikleri sergileyen insandır bu arada paranın dini olmaz söylemlerine bakmayın onunda dini vardır adıda para dinidir para dininde uyulması gereken kurallar günde 5 vakit nakitleri saymak sayarkende parmaklarını tükürüklemek gerekir bunları yapanın kısa zamanda kurtuluşa ereceği söylenir
harcayamayacağın kadar benzin
birkaç calibra ve impreza
birde gerçek dostlara sahip olma
Ne kadar zengin olursan ol ancak yiyebilecegin belirli miktar para yiyebilirsin. Denize testiyi daldirsan da bir testi kadar su alir.