Zen (…) «tek-bir» tanrısı olmayan bir dindir – bir «tek» tanrının içinde bulunabileceği yer, Zen’de boş tutulur: orada bir şey yok-tur / orası hiç’tir; mu’-dur: Başka dinlerin yaptığı gibi, anlamı; yaşamın amacını, ölümün anlamını, «sağlam» «tek-bir» yere dayandırmaya çalışmaz Zen – daha doğrusu, bunları, hiçbir yere dayandır(ma) maya çalışır: Anlam uçucudur; yaşam geçicidir; ömür sonludur; ölüm zorunludur. Dolayısıyla, kişi yalnızdır – Zen ona bu yalnızlığı sağlamanın yollarını geliştirir – onun bu yalnızlığı kavramasını sağlayacak Yol’u – yürüye yürüye sonuna varabileceği; sonunda da, kavrayabileceği biricik Yol’u…
Bir zamanlar büyük bir savaşçı yaşarmış. Oldukça yaşlı olmasına rağmen hala herkesi yeniyormuş. Ünü dört bir yana yayılmış ve onunla çalışmak isteyen bir sürü. öğrenci etrafını sarmış.
Bir gün tanınmamış genç bir savaşçı köye gelmiş.Büyük ustayı yenecek ilk kişi olmaya kararlıymış.Gücünün yanında, rakibinin zayıf noktasını yakalamak ve kullanmak gibi bir beceriye de sahipmiş. Rakibinin ilk hamleyi yapmasını bekler, zayıf noktasını görür, amansız bir güç ve şimşek hızıyla vururmuş.Hiçbir maçında ilk hamleden öteye geçebilen bir rakibi olmamış.
Öğrencilerinin karşı gelmelerine rağmen, yaşlı usta, genç savaşçının maç teklifini sevinçle kabul etmiş.
Karşılaşma başlar başlamaz genç savaşçı yaşlı ustaya hakaretler yağdırmaya başlamış.Üzerine pislik atmaktan suratına tükürmeye kadar herşeyi yapmış.Saatlerce bilinen bilinmeyen tüm küfür ve hakaretleri sıralamış.Yaşlı usta sadece sakin bir şekilde hareketsiz olarak öylece durmuş.Sonunda genç savaşçı kendini tüketmiş.Yenildiğini anlamış ve utanç içinde oradan ayrılmış.
Döğüş olmadığı için hayal kırıklığına uğrayan öğrenciler, ustanın çevresini sarıp sormuşlar: “Bu kadar hakarete nasıl dayandın? Onu nasıl uzaklaştırdın? ” Usta cevap vermiş: “Birisi size bir hediye getirirse ve siz de bunu kabul etmezseniz, hediye kime ait olur? ”
Zen (…) «tek-bir» tanrısı olmayan bir dindir – bir «tek» tanrının içinde bulunabileceği yer, Zen’de boş tutulur: orada bir şey yok-tur / orası hiç’tir; mu’-dur: Başka dinlerin yaptığı gibi, anlamı; yaşamın amacını, ölümün anlamını, «sağlam» «tek-bir» yere dayandırmaya çalışmaz Zen – daha doğrusu, bunları, hiçbir yere dayandır(ma) maya çalışır:
Anlam uçucudur; yaşam geçicidir; ömür sonludur; ölüm zorunludur.
Dolayısıyla, kişi yalnızdır – Zen ona bu yalnızlığı sağlamanın yollarını geliştirir – onun bu yalnızlığı kavramasını sağlayacak Yol’u – yürüye yürüye sonuna varabileceği; sonunda da, kavrayabileceği biricik Yol’u…
bir baş kaldırış.yeni bir düZEN.yeni bir yönetim.herşeyin doğrusu özgürlüğün diğer adı ve yakında çıkacak grubumuzun ismi....
dü'zen'li evde düzen olmaz.......... :)))
not: zen, arapça kadın demektir.........
lazca da düz yer küçük düzlük anlamına gelir
Bir zamanlar büyük bir savaşçı yaşarmış. Oldukça yaşlı olmasına rağmen hala herkesi yeniyormuş. Ünü dört bir yana yayılmış ve onunla çalışmak isteyen bir sürü. öğrenci etrafını sarmış.
Bir gün tanınmamış genç bir savaşçı köye gelmiş.Büyük ustayı yenecek ilk kişi olmaya kararlıymış.Gücünün yanında, rakibinin zayıf noktasını yakalamak ve kullanmak gibi bir beceriye de sahipmiş. Rakibinin ilk hamleyi yapmasını bekler, zayıf noktasını görür, amansız bir güç ve şimşek hızıyla vururmuş.Hiçbir maçında ilk hamleden öteye geçebilen bir rakibi olmamış.
Öğrencilerinin karşı gelmelerine rağmen, yaşlı usta, genç savaşçının maç teklifini sevinçle kabul etmiş.
Karşılaşma başlar başlamaz genç savaşçı yaşlı ustaya hakaretler yağdırmaya başlamış.Üzerine pislik atmaktan suratına tükürmeye kadar herşeyi yapmış.Saatlerce bilinen bilinmeyen tüm küfür ve hakaretleri sıralamış.Yaşlı usta sadece sakin bir şekilde hareketsiz olarak öylece durmuş.Sonunda genç savaşçı kendini tüketmiş.Yenildiğini anlamış ve utanç içinde oradan ayrılmış.
Döğüş olmadığı için hayal kırıklığına uğrayan öğrenciler, ustanın çevresini sarıp sormuşlar:
“Bu kadar hakarete nasıl dayandın? Onu nasıl uzaklaştırdın? ”
Usta cevap vermiş:
“Birisi size bir hediye getirirse ve siz de bunu kabul etmezseniz, hediye kime ait olur? ”
Bir zen oykusu
Baba Zula'nın çekirdeği