Kendisini apaçık biçimde tinsel özsellik olarak, insan bedenselliğinin dönüşümünde bulur ve zarifçe ışıldar, en kaba insanlar bile bu zarif ışıltı karşısında dirençlerini kaybeder, onun ne olduğunu anlayamasalar bile, en azından etkilerini hissederler, bu nedenle zarafet kalbindeki canlı, etkin, ve fiziksel varlık bilinmeden anlaşılamaz, onda maddenin ilk ortaya çıkışındaki ilahilik tecelli eder. Bu bütün yaşamın yazgısıdır, yaşam, kavranılabilir olmak için kendini kısıtlamaya çalışır, kısıtlılığı genişliğe tercih eder. Ama, kendini kısıtladıktan ve bünün nasıl bir şey olduğunu deneyimledikten sonra tekrar açıklığa dönmek ister, kendini daha önce ikamet ettiği dingin hiçliğe dönme özlemi içinde bulur. Ama, bu imkansızdır, bunu yapması için kendi kendine bahşettiği yaşamı yok etmesi gerekir, aynı şekilde ilk etkin irade tarafından varoluşun içine sokulan kadim saflık da bırakılmak ister. Etkin irade özen ile nesneyi tek bir varlıkta birleştirmiştir ve bu eylemle varoluş meydana gelmiştir. Bu irade basitçe tek bir varlık değildir, o sevgi, ve öfkenin eşit ağırlığa sahip olduğu bir çifte varlıktır. Demek ki varoluşun irdaesi, bu öteki iradeyi bırakamaz, çünkü o iki iradenin merkezini oluşturduğu ölçüde bir edimselliğe sahiptir.
Zarafet, şıklık çok önemli. Bir insan şöyle teoeden tırnağa şık olmalı. Zarefet, şıklık insanın içinde barındırdığı, bedeniyle bütünleştirdiği, bütün davranışlarına yansıttığı duruşudur. Fazla söze ne hacet...
Yanlış olarak 'zerafet' olarak kullanılan söz. 'Zarif' kelimesinden türemiş olup doğrusu elbette 'Zarâfet'dir.
Ya benim derdim var ya.. Söylicem işte duramıcam.
'Gurebâ' kelimesi de 'gurabâ'nın yanlışıdır (aslında böyle yanlış kullanımlara da halk arasında Galat-ı Meşhur (meşhur yanlışlar) denir ama.. ben duramıyorum işte) . Gurabâ ise garipler demektir. Yani garip kelimesinin çoğulu. Neyse konuya dönelim.
Zarâfet, kadınlarda bulunması daha kolay olan bir haldir. Erkeklerde çok zor bulunur. Neden? Çünkü onlar erkek! Onlarda fizîkî güç, kadınlarda da rûhî güç daha baskındır. Kadınlar daha ince düşünen varlıklar olup, bu iş erkeklerin ilgi alanı olmayı bırak, kabaca çizilmiş konturlarında bile yoktur. Halbuki nezaket, incelik, kibarlık, hislilik.. Ne güzel dimi? E bunların hepsi bi erkekte olsa ona erkek denmez zaten.. Ama bari bi tanesi olsun be? ?
asaleti bakışta duruşta konuşmada yansıtmaktır. bu ne bir bedendir nede görünüş. bu bir karekterdir, yaşayıştır. asaletin içten çıkıp dışarı yansımasıdır.
Kendisini apaçık biçimde tinsel özsellik olarak, insan bedenselliğinin dönüşümünde bulur ve zarifçe ışıldar, en kaba insanlar bile bu zarif ışıltı karşısında dirençlerini kaybeder, onun ne olduğunu anlayamasalar bile, en azından etkilerini hissederler, bu nedenle zarafet kalbindeki canlı, etkin, ve fiziksel varlık bilinmeden anlaşılamaz, onda maddenin ilk ortaya çıkışındaki ilahilik tecelli eder. Bu bütün yaşamın yazgısıdır, yaşam, kavranılabilir olmak için kendini kısıtlamaya çalışır, kısıtlılığı genişliğe tercih eder. Ama, kendini kısıtladıktan ve bünün nasıl bir şey olduğunu deneyimledikten sonra tekrar açıklığa dönmek ister, kendini daha önce ikamet ettiği dingin hiçliğe dönme özlemi içinde bulur. Ama, bu imkansızdır, bunu yapması için kendi kendine bahşettiği yaşamı yok etmesi gerekir, aynı şekilde ilk etkin irade tarafından varoluşun içine sokulan kadim saflık da bırakılmak ister. Etkin irade özen ile nesneyi tek bir varlıkta birleştirmiştir ve bu eylemle varoluş meydana gelmiştir. Bu irade basitçe tek bir varlık değildir, o sevgi, ve öfkenin eşit ağırlığa sahip olduğu bir çifte varlıktır. Demek ki varoluşun irdaesi, bu öteki iradeyi bırakamaz, çünkü o iki iradenin merkezini oluşturduğu ölçüde bir edimselliğe sahiptir.
Schelling, 1854
Zarafet incelik kibarlık anlamina gelmektedir
Zarafet; incelik, zariflik ve şıklık anlamlarinda kullanılır...
ZARAFET
ZİYARET
ZİYAFET (başkalarına sunma anlamında)
insanda olması gereken üç haslet
Zarafet, şıklık çok önemli. Bir insan şöyle teoeden tırnağa şık olmalı.
Zarefet, şıklık insanın içinde barındırdığı, bedeniyle bütünleştirdiği, bütün davranışlarına yansıttığı duruşudur.
Fazla söze ne hacet...
Yanlış olarak 'zerafet' olarak kullanılan söz. 'Zarif' kelimesinden türemiş olup doğrusu elbette 'Zarâfet'dir.
Ya benim derdim var ya.. Söylicem işte duramıcam.
'Gurebâ' kelimesi de 'gurabâ'nın yanlışıdır (aslında böyle yanlış kullanımlara da halk arasında Galat-ı Meşhur (meşhur yanlışlar) denir ama.. ben duramıyorum işte) . Gurabâ ise garipler demektir. Yani garip kelimesinin çoğulu. Neyse konuya dönelim.
Zarâfet, kadınlarda bulunması daha kolay olan bir haldir. Erkeklerde çok zor bulunur. Neden? Çünkü onlar erkek! Onlarda fizîkî güç, kadınlarda da rûhî güç daha baskındır. Kadınlar daha ince düşünen varlıklar olup, bu iş erkeklerin ilgi alanı olmayı bırak, kabaca çizilmiş konturlarında bile yoktur. Halbuki nezaket, incelik, kibarlık, hislilik.. Ne güzel dimi? E bunların hepsi bi erkekte olsa ona erkek denmez zaten.. Ama bari bi tanesi olsun be? ?
Nokta (soru işaretinin altındakinden) .
asaleti bakışta duruşta konuşmada yansıtmaktır.
bu ne bir bedendir nede görünüş. bu bir karekterdir, yaşayıştır.
asaletin içten çıkıp dışarı yansımasıdır.
zarafet benim bedenimdir.
Ara da bul.