ZOR VE KÖTÜ OLAYLARDA ZAMAN DURUR VE İLERLEMEZ.. HİÇ VAKİT GEÇMİYOR SANDIĞIMIZ ANLARDIR... AMA HUZURLU VE KENDİMİZİ İYİ HİSSETTİĞİMİZ ZAMANLARDA OYSA VAKİT NE ÇABUK GEÇER İNANAMAYIZ... İNANILMAZ GELİYOR HERŞEYİN SEBEBİ BİR ANLIK ÜZÜNTÜ.. ZAMANI DEĞİŞTİRECEK KADAR ETKİLİ... ZAMANIN DURMASI BİR ANLIK ÜZÜNTÜ..!
'...şairler, gençliğimizde yaşadığımız bir eve, bir bahçeye girdiğimizde, bir an, o çok eskideki benliğimize kavuştuğumuzu iddia ederler... Bunlar son derece tehlikeli ziyaretlerdir ve bunların sonucunda, elde ettiğimiz başarı kadar hayal kırıklığı da yaşarız... Çeşitli yıllarda denk düşen sabit yerleri kendi içimizde bulmak daha iyidir... Büyük bir yorgunluk ve ardından güzel bir gece uykusu, bir ölçüde bunu sağlayabilir bize... En azından bunlar, iç monoloğu - kendisi hiç kesilmediği halde - bir gün öncesinden hiçbir yansımanın, hiçbir hafıza ışıltısının aydınlatmadığı, uykunun en dipteki, en karanlık dehlizlerine bizi indirmek için bedenimizin toprağını, özünü öyle iyi karıştırırlar ki, kaslarımızın içine daldığı, dallanıp budaklanarak taze hayatı emdiği yerde, çocukluğumuzun bahçesini buldururlar bize... Bu bahçeyi tekrar görmek için seyahate gerek yoktur; onu bulmak için derine inmek gerekir... Toprağın üstünü kaplayan şey artık üzerinde değil, altındadır; ölü bir şehri ziyaret etmek için yolculuk yeterli değildir, kazı yapılması gerekir... Yine de, kimi kaçak ve beklenmedik izlenimlerin bizi geçmişe bu organik çözülmeden çok daha başarıyla, daha kesin bir doğrulukla, daha hafif, daha maddesiz, daha başdöndürücü, daha etkili, daha ölümsüz bir uçuşla götürdüğünü ileride göreceğiz...'
algımızın dışında bir zaman varsa da hızı kesinlikle algımızla ilgilidir. uygun koşullar ve mekanlarda yavaşlatmak durdurmak veya kat kat hızlandırmak mümkündür.
su gibi akıp giden - nasıl geçtiği farkedilmeyen - ya da bir türlü geçmek bilmeyen veyahut 'dakik' işleyen zamanlar dışında kalan ve daha sonra ifade ederken: ' o an gözümün önünden gitmiyor ', ' herşey bir film şeridinin kareleri gibiydi' tarzı kalıplaşmış cümlelerle aktardığımız, daha çok olan - bitenle ilgili bir durumdur: zamanın durması.
'Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar, ' Bir garip rüya rengiyle / Uyumuş gibi her şekil, / Rüzgarda uçan tüy bile / Benim kadar hafif degil.' derken zamanın durağanlığını, olan - bitenle ilişkilendirmeden anlatmış.. ama hep orada kalamıyor insan, yaşama sarılıyor, yapılacak çok iş var, aklımız yerinde.. en güzeli; 'onu görünce kalbim duracakmış gibi oluyor' halleridir gene de..
zaman durdu herşey bitti dediğim anda bile akşamken sabah oldu..durduğu falan yok sadece hayal kırıklıkları kalıyor:(
Zamanın durması diye birşey farzımuhaldir.
Zaman milyarlarca yıl hep aynı, akıp gider.
İnsan ise durmasını ister, sanki mümkünmüş gibi..
Onun yanında durmalı...
İnsan şiddetle arzuladığı bir şeye sonunda kavuştuğunda zamanın durmasını istiyor.
yaşlandığını belli etmemek
ZAMAN ZAMAN ARZULADIGIMIZ FAKAT BİR TÜRLÜ BAŞARILI OLAMADIGIMIZ ANLAR
şu kısacık ömrümüzün
nesi varki aşk olmasa
ne olurdu şu dünyayı
ayrılıklar soldurmasa
gönül istiyor ki, sevip sevilirken
bir mucize olsa, zaman dursa
ORHAN GENCEBAY'dan
zamanın durması; sevdiğin kişinin yanındayken, eli elinin içindeyken yaşanan andır bence...
ZOR VE KÖTÜ OLAYLARDA ZAMAN DURUR VE İLERLEMEZ.. HİÇ VAKİT GEÇMİYOR SANDIĞIMIZ ANLARDIR...
AMA HUZURLU VE KENDİMİZİ İYİ HİSSETTİĞİMİZ ZAMANLARDA OYSA VAKİT NE ÇABUK GEÇER İNANAMAYIZ...
İNANILMAZ GELİYOR HERŞEYİN SEBEBİ BİR ANLIK ÜZÜNTÜ.. ZAMANI DEĞİŞTİRECEK KADAR ETKİLİ...
ZAMANIN DURMASI BİR ANLIK ÜZÜNTÜ..!
'Chung Hing sam lam' (1994)
Kar Wai Wong
'...şairler, gençliğimizde yaşadığımız bir eve, bir bahçeye girdiğimizde, bir an, o çok eskideki benliğimize kavuştuğumuzu iddia ederler... Bunlar son derece tehlikeli ziyaretlerdir ve bunların sonucunda, elde ettiğimiz başarı kadar hayal kırıklığı da yaşarız... Çeşitli yıllarda denk düşen sabit yerleri kendi içimizde bulmak daha iyidir... Büyük bir yorgunluk ve ardından güzel bir gece uykusu, bir ölçüde bunu sağlayabilir bize... En azından bunlar, iç monoloğu - kendisi hiç kesilmediği halde - bir gün öncesinden hiçbir yansımanın, hiçbir hafıza ışıltısının aydınlatmadığı, uykunun en dipteki, en karanlık dehlizlerine bizi indirmek için bedenimizin toprağını, özünü öyle iyi karıştırırlar ki, kaslarımızın içine daldığı, dallanıp budaklanarak taze hayatı emdiği yerde, çocukluğumuzun bahçesini buldururlar bize... Bu bahçeyi tekrar görmek için seyahate gerek yoktur; onu bulmak için derine inmek gerekir... Toprağın üstünü kaplayan şey artık üzerinde değil, altındadır; ölü bir şehri ziyaret etmek için yolculuk yeterli değildir, kazı yapılması gerekir... Yine de, kimi kaçak ve beklenmedik izlenimlerin bizi geçmişe bu organik çözülmeden çok daha başarıyla, daha kesin bir doğrulukla, daha hafif, daha maddesiz, daha başdöndürücü, daha etkili, daha ölümsüz bir uçuşla götürdüğünü ileride göreceğiz...'
algımızın dışında bir zaman varsa da hızı kesinlikle algımızla ilgilidir. uygun koşullar ve mekanlarda yavaşlatmak durdurmak veya kat kat hızlandırmak mümkündür.
su gibi akıp giden - nasıl geçtiği farkedilmeyen - ya da bir türlü geçmek bilmeyen veyahut 'dakik' işleyen zamanlar dışında kalan ve daha sonra ifade ederken: ' o an gözümün önünden gitmiyor ', ' herşey bir film şeridinin kareleri gibiydi' tarzı kalıplaşmış cümlelerle aktardığımız, daha çok olan - bitenle ilgili bir durumdur: zamanın durması.
'Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar,
' Bir garip rüya rengiyle / Uyumuş gibi her şekil, / Rüzgarda uçan tüy bile / Benim kadar hafif degil.' derken zamanın durağanlığını, olan - bitenle ilişkilendirmeden anlatmış..
ama hep orada kalamıyor insan, yaşama sarılıyor, yapılacak çok iş var, aklımız yerinde..
en güzeli; 'onu görünce kalbim duracakmış gibi oluyor' halleridir gene de..
durduğunda bile içinden geçilememesi..
evet bazen dursa iyi olur en olmadık zamanlarda......