Raki devrilmis masalarda yoklugun Veya benden önce kalkip gitmisligin Gece boyu dolandigim barlarda Sarhoslara tekrarladigim adin Balikçi kahvesinde, çorbacida, kenarlarda
Sakin göllerin kuğusuyduk, Salınarak suyun yanağında. Ve okşayarak nilüfer saçlarını gecenin. Sonumuzun adım-adım Yaklaştığını görürdük...
Yarılan ekmeğin buğusuyduk; Paylaşılan zeytin tanesinin, Yüzümüze saldıran yağmur avanesinin. Biz hep üşüyen burnumuzu Avucumuzda hohlayarak yürürdük.
Hiçbir hesabımız yoktu kimseyle. Hiçbir aykırı yanımız, Hiçbir yalanımız... Gözüm yaşarıyor, Yüreğim kanıyor... Olmasaydı sonumuz böyle! ..
Biri, saksımızı çiğneyip gitti. Biri, duvarları yıktı, Camları kırdı. Fırtına gelip aramıza serildi. Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri Her şeyi kötüledi, Bizi yaraladı...
Biri şarabımızı döktü, Soğanımızı çaldı. Biri, hiç yoktan vurdu, Kafeste garip kuşumuzu! Ciğerim yanıyor, Yüreğim kanıyor... Solmasaydı gülümüz böyle! .
Dağlarda çoban ateşiydik, Sarmalayarak acı bir sevda masalını Ve hıçkırarak Hırçın rüzgârların kavalını... Namlunun, bağrımıza Sinsice sokulduğunu bilirdik...
Ceylanın pınara inişiydik, Vedalaşan birkaç damla gözyaşının; Tenine kan bulaşan O masum çakıl taşının... Oysa biz dualarımızda hep Birbirimizden daha önce Ölmeyi dilerdik...
Bazı sorumluluklarımız vardı, Hayata ilişkin. Bazı basit sorularımız, Anlaşılır bazı sorunlarımız... Göğsüm daralıyor, Yüreğim kanıyor... İncinmeseydi gençliğimiz böyle...
Birer yolcuyduk, Aynı ormanda kaybolmuş. Aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe. Hep aynı kaderde buluşurduk Sevmeye tutuklu gibi...
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında. Birer çiğ damlasıydık, Bahar sabahında, Gül yaprağında... Dedim ya, Hiç yoktan susturuldu şarkımız! Yüreğim kanıyor, Yüreğim kanıyor... Bitmeseydi öykümüz böyle! ..
yusuf hayaloğlu, dersimin bağrından kopmuş, aşkı, sevgiyi, hüznü, ayrılığı, hasreti, çelişkileri.... şiire çok iyi dökebilen bir gönül işçisi.
Pencereden baktigimda görüyorum
Senin yüzün incir yapraginda
Senin ürkekligin duvar üstünde yürüyen
Bir kedinin kivrakliginda
Aynada dururken görüyorum
Kirmizi öpüsün sol yanagimda
Disimi firçalarken senin agzin
Serin sularin berrakliginda
Raki devrilmis masalarda yoklugun
Veya benden önce kalkip gitmisligin
Gece boyu dolandigim barlarda
Sarhoslara tekrarladigim adin
Balikçi kahvesinde, çorbacida, kenarlarda
Dökülmek istemiyorum hayir! ..
Çingene çiçekçiler habire yaltaklandiginda
Bilmedigim sorularin açtigi çukuru
Yalanlarla doldurmak istemiyorum
Seni kaybettim galiba
Iki tasin arasinda kaldim
Bu, benim hatam degildi
Seni ben çook geç tanidim
Derin acilar bahçivani
Yüregime ne ektin böyle...
Ask korkagini bagislar mi?
Söyle...
Aramak ne kötü herkeste seni
Her gözde bulup yanilmak seni
Ah turuncu rüyalar güzeli
Hem kendini yok ettin
Hem beni
Baska ne acitabilir içimi
Yasim kirki devirmisken
Seni böyle patavatsizca sevmisken
Ve, tam aynayi günese çevirmisken
Baska ne...
Seni vefasiz asklara birakiyorum
Yüzümü kirilan bardaklarda ara
Düsünme ben ne olurum
Sanirim bi daha onarilmaz
Incinen gururum
YÜREĞİM KANIYOR
Sakin göllerin kuğusuyduk,
Salınarak suyun yanağında.
Ve okşayarak nilüfer saçlarını gecenin.
Sonumuzun adım-adım
Yaklaştığını görürdük...
Yarılan ekmeğin buğusuyduk;
Paylaşılan zeytin tanesinin,
Yüzümüze saldıran yağmur avanesinin.
Biz hep üşüyen burnumuzu
Avucumuzda hohlayarak yürürdük.
Hiçbir hesabımız yoktu kimseyle.
Hiçbir aykırı yanımız,
Hiçbir yalanımız...
Gözüm yaşarıyor,
Yüreğim kanıyor...
Olmasaydı sonumuz böyle! ..
Biri, saksımızı çiğneyip gitti.
Biri, duvarları yıktı,
Camları kırdı.
Fırtına gelip aramıza serildi.
Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi,
Bizi yaraladı...
Biri şarabımızı döktü,
Soğanımızı çaldı.
Biri, hiç yoktan vurdu,
Kafeste garip kuşumuzu!
Ciğerim yanıyor,
Yüreğim kanıyor...
Solmasaydı gülümüz böyle! .
Dağlarda çoban ateşiydik,
Sarmalayarak acı bir sevda masalını
Ve hıçkırarak
Hırçın rüzgârların kavalını...
Namlunun, bağrımıza
Sinsice sokulduğunu bilirdik...
Ceylanın pınara inişiydik,
Vedalaşan birkaç damla gözyaşının;
Tenine kan bulaşan
O masum çakıl taşının...
Oysa biz dualarımızda hep
Birbirimizden daha önce
Ölmeyi dilerdik...
Bazı sorumluluklarımız vardı,
Hayata ilişkin.
Bazı basit sorularımız,
Anlaşılır bazı sorunlarımız...
Göğsüm daralıyor,
Yüreğim kanıyor...
İncinmeseydi gençliğimiz böyle...
Birer yolcuyduk,
Aynı ormanda kaybolmuş.
Aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe.
Hep aynı kaderde buluşurduk
Sevmeye tutuklu gibi...
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında.
Birer çiğ damlasıydık,
Bahar sabahında,
Gül yaprağında...
Dedim ya,
Hiç yoktan susturuldu şarkımız!
Yüreğim kanıyor,
Yüreğim kanıyor...
Bitmeseydi öykümüz böyle! ..
YUSUF HAYALOĞLU
yürekten kalpten gönülden tam bir şair ! ! !
Aşığım bu adama...
O anlatılmaz...dizelerinde yaşanır...