yılmaz erdoğanın neden bu kadar ünlü olduğunu hep merak etmiştim soununda yalçın küçüğün bir kitabı var ismini hatırlamıyorum hülya avşardan ylmaz erdoğana hepsinin sabetayist kişilikler olduğu gerçeğini öğrenince anladım yahu.
ask yasaklandi artik halka acik yerlerde el tutmak yol aciyor diye hesapsiz susmalara kaldirdik tum tutusmalari yasak kelime oyunu yapmak yalan soylemek mecburi ve serbest ayyuka cikmak artik yagmur sonralari toprak kokmak yok tomurcuklanmak gunah ve bir insan gozu yuzunden yuz gun ard arda uyumamak kimse olmesin diye kimsenin aklinda her sevdali verdigi sozu geri alacak gunesi ayi ve hatta hicbir tabiat olayi sahit gosterilmeyecek hicbir sevdaya ne deniyorsa onu atacak kalp ve suresi yirmi dort saate cikarilacak meskun mahallerde aglamanin
Birçok sanatçıya örnek teşkil edecek özellikte olan,şiir gibi şiir yazan,filmlerini müthiş beğendiğim ender insanlardan biri...seni çok seviyorum YILMAZ abi. Hep böyle olduğun gibi görün ve toplumu ilgilendiren konuları film ve şiirlerinde işlemeye devam et...'ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum suni teneffüs saatlerinde...' sözü harikulade.
Adam gibi adam.Herşeyin bittiği yerde başlayan şehirden Hakkariden güneydoğudan doğan ışıktır.Onu anlamak için belli bir kapasiteye sahip olmanız gerekir.Sahip olmazsanız onun hakkında yalnış şeyler söyler durursunuz.
Namert bas kaldırmıs aziz vatanda Çakallar şaşırıp kurda çatanda Üç beş kanı bozuk nara atanda Eşkiya baş olmaz eğilir başı
Dağdaki itlere name yazanlar Aslan Mehmetçiğe mezar kazanlar Sanatçı(!) ,dönme,satılık ozanlar Eşkiya baş olmaz eğilir başı
Gdip yankilerden yardım aldınız İti çakalıda dağa saldınız Beş aylık bebeğe kurşun çaldınız Eşkiya baş olmaz eğilir başı
bu da o hem ekmeğini yediği topraklara ihanet edipte insan bile olmayan(cünkü insan olan cana kıymaz. Nasıl kıydınız cana? beş aylık bebeğe? onlara kıyan insan olamaz zaten! ! !) kaba bir tabirle itlere name gönderene olsun okusun.
tiyatroyu tv ekranına taşıyarak belkide tiyatroyla daha tanışma imkanı olmamış amcalara teyzelere belki abilere ablalara tiyatronun havasını gerçek anlamda teneffüs ettiten ilk kişi.
sevmek gibi geliyordu her şey, sevmek gibi gidiyordu kadın.. adının anlattığı, canın teni yakmasıydı.. bir bulut eve ama asıl olan bulutun suyu yağmasıydı... bir insanı sevmekle başlıyordu her şey ve boşanmak için en az iki şahit gerekiyordu! ...
yılmaz erdoğan bence mutluluk, kararsızlık, aşk, sevgi ve daha bir sürü içiçe duygu...
şiirlerinde kont-gerilla'dan bahseden..güvenlik kuvvetlerimizle dalga geçen..hatta ordumuza resmen hakaret eden komik adam..
'yaşasın halkların sevgililiği' diyordu bir şiirinde...
parayı bulunca hidayete erenlerden...............
sana siirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama sen yoktun...
yılmaz erdoğanın neden bu kadar ünlü olduğunu hep merak etmiştim soununda yalçın küçüğün bir kitabı var ismini hatırlamıyorum hülya avşardan ylmaz erdoğana hepsinin sabetayist kişilikler olduğu gerçeğini öğrenince anladım yahu.
ask yasaklandi artik halka acik yerlerde
el tutmak yol aciyor diye hesapsiz susmalara
kaldirdik tum tutusmalari
yasak kelime oyunu yapmak
yalan soylemek mecburi ve serbest ayyuka cikmak
artik yagmur sonralari toprak kokmak yok
tomurcuklanmak gunah ve bir insan gozu yuzunden
yuz gun ard arda uyumamak
kimse olmesin diye kimsenin aklinda
her sevdali verdigi sozu geri alacak
gunesi ayi ve hatta hicbir tabiat olayi
sahit gosterilmeyecek hicbir sevdaya
ne deniyorsa onu atacak kalp
ve suresi yirmi dort saate cikarilacak
meskun mahallerde aglamanin
Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak
-ne yapıyonuz la devrimciler?
tuba sorar
-senin gözlerin ne renk
-ehe.. hangisi sağdaki mi soladaki mi? ehe..
(vizontele tubaa)
Birçok sanatçıya örnek teşkil edecek özellikte olan,şiir gibi şiir yazan,filmlerini müthiş beğendiğim ender insanlardan biri...seni çok seviyorum YILMAZ abi. Hep böyle olduğun gibi görün ve toplumu ilgilendiren konuları film ve şiirlerinde işlemeye devam et...'ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum suni teneffüs saatlerinde...' sözü harikulade.
İyi bir insandır.
Adam gibi adam.Herşeyin bittiği yerde başlayan şehirden Hakkariden güneydoğudan doğan ışıktır.Onu anlamak için belli bir kapasiteye sahip olmanız gerekir.Sahip olmazsanız onun hakkında yalnış şeyler söyler durursunuz.
Korkaklara YILMAZ adı verirlir..
Bu yetmez bir de ERDOĞAN denilir...
Namert bas kaldırmıs aziz vatanda
Çakallar şaşırıp kurda çatanda
Üç beş kanı bozuk nara atanda
Eşkiya baş olmaz eğilir başı
Dağdaki itlere name yazanlar
Aslan Mehmetçiğe mezar kazanlar
Sanatçı(!) ,dönme,satılık ozanlar
Eşkiya baş olmaz eğilir başı
Gdip yankilerden yardım aldınız
İti çakalıda dağa saldınız
Beş aylık bebeğe kurşun çaldınız
Eşkiya baş olmaz eğilir başı
bu da o hem ekmeğini yediği topraklara ihanet edipte insan bile olmayan(cünkü insan olan cana kıymaz. Nasıl kıydınız cana? beş aylık bebeğe? onlara kıyan insan olamaz zaten! ! !) kaba bir tabirle itlere name gönderene olsun okusun.
beyaz bir sayfada ona bakmak.....
her sey yazilabilir onun hakkinda.....
ama bi sartla....
o yazarsa.......
Bir şiir istersin
İçinde benzetmeler olan
Kusura bakma Aşkım
Evrende sana benzeyecek kadar güzel bişey yok
...
Gülüşüm sivas yangını,
ağlarsam kızma...
ölmek bile
yakışıyor bazı adama..
hem gidenedir bu şiir hem gelecek olana o da oyalanır gider nasılsa......
Boş bomboş
anlayana
tiyatro ve sinemanın kurtarıcısı yer yüzüne indi.
tiyatroyu tv ekranına taşıyarak belkide tiyatroyla daha tanışma imkanı olmamış amcalara teyzelere belki abilere ablalara tiyatronun havasını gerçek anlamda teneffüs ettiten ilk kişi.
adam gibi adam tek kelimeyle süperr
Çok başarılı bir sanatçı.Kıskanıyorum,elimde değil. hohoho yyy
errrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
'daha asitli bir yalnızlık için dilek tutuyorum şarkılara...
'sıradaki benim şarkım ' diyorum..
haberler başlıyor birden,benden hazin şekilde bahseden''
sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın..
adının anlattığı, canın teni yakmasıydı..
bir bulut eve ama asıl olan
bulutun suyu yağmasıydı...
bir insanı sevmekle başlıyordu her şey
ve boşanmak için
en az iki şahit gerekiyordu!
...
komedi yaşam tiyatro hayat öyküsü
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar sebepsiz bir ölümü
acılarımız ve kafiyelerimiz var
işte hepsi bu kadar
'santim santim çürürsün'
diyordu bir şiirinde