"Sen el kadar bir kadınsındır Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli Bazı ağaçlara kapı komşu Bazı çiçeklerin andırdığı İş bu kadarla bitse iyi Bir insan edinmişsindir kendine Bir şarkı edinmişsindir, bir umut Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da Saçlarınla beraber penceredeyken Besbelli arandığından haberli Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda Sevgili"
'Hiç kimse,' diyor Mia, 'yaşadıklarımı anlayamaz. Ben bile anlayamam. Bir köpek olsaydım - yaklaşmayayım diye kendime havlardım.' juli zeh _ temize havale
En yakın arkadaşım bana olan borcunu 'yıllarca senin okul masraflarını ben karşıladım, sana ne zaman istesen para gönderdim, şimdi sen de arkadaşıma olan borcumu ödeyeceksin diye kardeşinin üstüne atınca borcumla ilgili yeni bir hukukum oldu. Şimdi ben çocuktan para isteyemem, zaten arkadaşımdan da isteyemedim, ancak parayı üstüme atıp kaçarak uzaklaşırlarsa alabilirim gibi çözümler üretirken, onlar daha iyi bir yol bulmuşlar. Sabah bankadan bir mesaj: bilmem ne nolu hesabınıza ' ESİR PARASI' açıklamasıyla falan miktar yatırılmıştır. :)
Anthony Burgess İngiliz romancı, eleştirmen, besteci, uydurukçu, kafa ütüleyici ve durduk yere düşünen yerlerinizi kaşıyan bir uç beyidir. Bir gün doktor kendisine beyin tümörü tanısı koyar ve bir yıldan az bir ömrü olduğunu söyler. Burgess büyük bir öfkeyle bir yılda tam beş buçuk roman yazar. Zira geçindirmek zorunda olduğu bir karısı vardır ve öldükten sonra da onun geçimini garanti almak istemektedir. İşte mucize o anda gerçekleşir ve Türk filmlerine konu olacak bir abartıyla teşhisin yanlış olduğu ortaya çıkar. Burgess ölümcül bir öfke sonucu 'tanınan bir yazar' olmuştur ve ölene kadar 50'den fazla kitap yazar. Filmini de çekilen Otomatik Portakal en iyilerinden. İş Bankası yayınlarından okunabilir
Tanrı sen ne kadar güzelsin bir hiç olarak ormansın belki bilmiyorum belki ormanda bir ağaçsın şuncacık bir pazartesi günüsün insanları dupduru edemeyen bütün karayollarında ve demiryollarında gider gelirim bütün dünyada ama biliyorum Kırşehir’de mezarsın bir kilisesin Kapadokya’da sözgelimi yumurtada zarsın ustasın sabahları yapmada en katı yoklukları koyarak insanın içine akşamüstlerinde biraz gaddarsın sular ve zamanlar kararırken
-özür dilerim... -prensip gereği 6 yaşından büyük insanların özürlerini kabul etmiyorum. -yanlışlıkla olsa bile mi? Hata yapamaz mı insan? Hata yapan insanların özür dilemesine gerek yoktur. Hata zaten bir özür içerir. Kasıtlı davranışlar ise derin bir pişmanlık barındırmadıkça özür kapsamının dışındadır. Eğer 5 yaşındaysan kabul edebilirim. -hayır 17. -bu durumda ikimize de geçmiş olsun.
Olmasa da olur dediklerinin olmazsa olmaz dediklerinden daha önce oluyor olması,olanların sana bağlı olduğunu göstermez mi? (Olmaz,olur,olacak,olmayacak,oluyor,olmuyor vs..) :(
başkalarının yanın da özgür olamayanlar,yalnızlığın ve korkunun esiri olurlar.henüz bunları bilmiyordu adam.sonradan öğrenecekti.bir eser kelime kelime yazılır uzun mesafelere adım adım yürüyerek ulaşılır,alışkanlıklar bir günde kazanılmaz,bırakmakta zaman alır,sabırsız olmamalıydı asla. farkındaydı bir çok şeyin,bir gün öleceğini geçen anların geri gelmeyeceğini biliyordu,bilmekle kalmayıp ruhunda hissediyordu ama yinede yolun başındaydı adam.kalbinin haritasında ülkeler keşfetmeliydi yeniden.usanmak yok,vazgeçmek yok,kaybetmek ve nihai anlamda ayrılık yok....
neden sonra durdu,varolduğu mekana baktı,az önce yere dökülen çayın lekesi halıda duruyordu hala.kardeşi yanında şarkı söylüyordu.tanıdık besteler rengi sararmış karşıdaki duvar,belli bir düzen içerisinde ortalığa saçılmış elbiseler,tahtaları siyaha dönmüş bir kubbe kucakladı onu. odanın bir köşesinde bulunan alaturka ocağı örten perde kımıldandı biraz kardeşi kapıyı örterken.yan taraftaki salondan sesler geldi.yinede huzur dolu garip bir sessizlik sukünet vardı...
1910'da Mekteb-i Sultanî (bugün Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne atandı... Tevfik Fikret'in, Milli Eğitim Nazırı Emrullah Bey ile anlaşamayıp istifa etmesi üzerine bu göreve getirilmişti... Bu atama, basında uzun tartışmalara sebep oldu... Aynı yıl, Salih Zeki Bey'in ikinci bir evlilik yapmak istemesi üzerine Halide Hanım ile dokuz yıllık evliliği sona erdi... Salih Zeki Bey, Münevver Hanım (ö. 1973) ile evlendi ve bu evliliğinden Tarık ve Faruk adlı iki oğlu dünyaya geldi...
Hendese (Geometri) - Lise ders kitabı Hikmet-i Tabiiye (Fizik) - Lise ders kitabı Mebhas-ı Savt (Fonetik) Mebhas-ı Elektrik-i Miknatisi (Elektro Magnetizma) Mebhas-ı Hararet-i Harekiye (Termodinamik) Mebhas-ı Cazibeyi Umumiye (Genel Çekim) Mebhas-ı Elektrikiyet ve Şariyet (Elektrik ve Kılcallık) Hesab-ı İhtimali (İhtimaller Hesabı) Mebhas-ı Hareket-i Seyalat (Akışkanların Hareketi) Hendese-i Tahliliye (Analitik Geometri) Mebhas-ı Nazariye-i Temevvücat (Dalga Teorisi) Heyet-i Riyaziye (Matematik Astronomi) Kamus-u Riyaziyat (Matematik Ansiklopedisi) – Tamamı basılmamıştır Asar-ı Bakiye (Ölmez Eserler) – Tamamı basılmamıştır
Henri Poincaré’den çevirdiği dört kitap basılmamıştır.
''en iyi şey, bir köşeye çekilip seyirci kalmaktır. bu nedenle diyorum ki, yaşasın yeraltı!''
Mutluluklu bir şiir işte:
"Sen el kadar bir kadınsındır
Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
Bazı ağaçlara kapı komşu
Bazı çiçeklerin andırdığı
İş bu kadarla bitse iyi
Bir insan edinmişsindir kendine
Bir şarkı edinmişsindir, bir umut
Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
Saçlarınla beraber penceredeyken
Besbelli arandığından haberli
Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
Sevgili"
'Hiç kimse,' diyor Mia, 'yaşadıklarımı anlayamaz. Ben bile anlayamam. Bir köpek olsaydım - yaklaşmayayım diye kendime havlardım.'
juli zeh _ temize havale
En yakın arkadaşım bana olan borcunu 'yıllarca senin okul masraflarını ben karşıladım, sana ne zaman istesen para gönderdim, şimdi sen de arkadaşıma olan borcumu ödeyeceksin diye kardeşinin üstüne atınca borcumla ilgili yeni bir hukukum oldu. Şimdi ben çocuktan para isteyemem, zaten arkadaşımdan da isteyemedim, ancak parayı üstüme atıp kaçarak uzaklaşırlarsa alabilirim gibi çözümler üretirken, onlar daha iyi bir yol bulmuşlar.
Sabah bankadan bir mesaj: bilmem ne nolu hesabınıza ' ESİR PARASI' açıklamasıyla falan miktar yatırılmıştır. :)
Anthony Burgess İngiliz romancı, eleştirmen, besteci, uydurukçu, kafa ütüleyici ve durduk yere düşünen yerlerinizi kaşıyan bir uç beyidir.
Bir gün doktor kendisine beyin tümörü tanısı koyar ve bir yıldan az bir ömrü olduğunu söyler. Burgess büyük bir öfkeyle bir yılda tam beş buçuk roman yazar. Zira geçindirmek zorunda olduğu bir karısı vardır ve öldükten sonra da onun geçimini garanti almak istemektedir. İşte mucize o anda gerçekleşir ve Türk filmlerine konu olacak bir abartıyla teşhisin yanlış olduğu ortaya çıkar. Burgess ölümcül bir öfke sonucu 'tanınan bir yazar' olmuştur ve ölene kadar 50'den fazla kitap yazar.
Filmini de çekilen Otomatik Portakal en iyilerinden. İş Bankası yayınlarından okunabilir
Béatrice'ten Sonra Birinci Yüzyıl - Amin Maalouf
YKY
Paul Auster- Yanılsamalar Kitabı
İyi ki doğdun Turgutçum Uyarcım.
Bugün doğan gün de dahil, unutulan, yıpratılan ve biriktirilmiş bütün şiir soylu güzellikleri sana armağan ediyorum.
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
Sevgim acıyor.
Sen olmasan kayayı delen incir de olmazdı.
Tanrı sen ne kadar güzelsin
bir hiç olarak
ormansın belki bilmiyorum
belki ormanda bir ağaçsın şuncacık
bir pazartesi günüsün
insanları dupduru edemeyen
bütün karayollarında ve demiryollarında
gider gelirim bütün dünyada
ama biliyorum Kırşehir’de mezarsın
bir kilisesin Kapadokya’da
sözgelimi yumurtada zarsın
ustasın sabahları yapmada
en katı yoklukları koyarak insanın içine
akşamüstlerinde biraz gaddarsın
sular ve zamanlar kararırken
ne yapalım
bari bağışlayalım birbirimizi.
T.U.
'bütün büyük insanlar yalnızdırlar.'
(bkz:wilhelm reich)
Basit cümleler kurunca kendimi daha çok seviyorum. Şöyle ki 'Basit cümleler kuruyorum' 'Kendimi seviyorum'
Göğü Delen Adam-Erich Scheurmann
Ayrıntı Yayınları
'Nuh gemisine almadı beni. Tektim çünkü'
Dücane Cündioğlu- Hz. İnsan
Anthony Burgess- Otomatik Portakal
-özür dilerim...
-prensip gereği 6 yaşından büyük insanların özürlerini kabul etmiyorum.
-yanlışlıkla olsa bile mi? Hata yapamaz mı insan?
Hata yapan insanların özür dilemesine gerek yoktur. Hata zaten bir özür içerir. Kasıtlı davranışlar ise derin bir pişmanlık barındırmadıkça özür kapsamının dışındadır. Eğer 5 yaşındaysan kabul edebilirim.
-hayır 17.
-bu durumda ikimize de geçmiş olsun.
Sineklerin Tanrısı
'kelimeler albayım...
kelimeler, bazı anlamlara gelmiyor'
L/aforizma evet.. Kendi edebî ayıplarını örtme eğilimindeki bütün yazıcılar gibi.
Philiph Roth- Nemesis-YKY
Geniş ve sığ Amerika'ya yakıştıramadığım dehalardan...
Olmasa da olur dediklerinin olmazsa olmaz dediklerinden daha önce oluyor olması,olanların sana bağlı olduğunu göstermez mi?
(Olmaz,olur,olacak,olmayacak,oluyor,olmuyor vs..) :(
-Biliyor musun?
-Bilmediklerim arasında olduğunu bilecek kadar biliyorum.
hoşçakal, gözbebeğim
bizim ayının ki iyi post!
biz oraya kazmayız artık kuyumuzu
söylemem lan sanane?
benim(!) inimde sana barınacak yer var mı?
paspasın altına bak bakalım anahtarlar orda mı?
ilham ilen
cevab ilen...
Walther Nernst (1864 - 1941)
notları yerüstüne çıkaracak biri lazımdır yalnız,hararetle aranmaktadır :)
başkalarının yanın da özgür olamayanlar,yalnızlığın ve korkunun esiri olurlar.henüz bunları bilmiyordu adam.sonradan öğrenecekti.bir eser kelime kelime yazılır uzun mesafelere adım adım yürüyerek ulaşılır,alışkanlıklar bir günde kazanılmaz,bırakmakta zaman alır,sabırsız olmamalıydı asla. farkındaydı bir çok şeyin,bir gün öleceğini geçen anların geri gelmeyeceğini biliyordu,bilmekle kalmayıp ruhunda hissediyordu ama yinede yolun başındaydı adam.kalbinin haritasında ülkeler keşfetmeliydi yeniden.usanmak yok,vazgeçmek yok,kaybetmek ve nihai anlamda ayrılık yok....
neden sonra durdu,varolduğu mekana baktı,az önce yere dökülen çayın lekesi halıda duruyordu hala.kardeşi yanında şarkı söylüyordu.tanıdık besteler rengi sararmış karşıdaki duvar,belli bir düzen içerisinde ortalığa saçılmış elbiseler,tahtaları siyaha dönmüş bir kubbe kucakladı onu.
odanın bir köşesinde bulunan alaturka ocağı örten perde kımıldandı biraz kardeşi kapıyı örterken.yan taraftaki salondan sesler geldi.yinede huzur dolu garip bir sessizlik sukünet vardı...
bizim göğümüz öldü dost..
biz o göğe sürmeyiz artık yüzümüzü...
söylesene?
senin göğünde bana da akacak bir yer var mı?
anahtar hala paspasın altındamı?
orası neresi burası bir kadın...
uzun
upuzun uçurumlara uzanır bu su..
mutlu su...
ve bunda göğün hiçbir payı yok!
ne mutlu..
...
Richard Strauss (1864 - 1949)
Nathaniel Hawthorne (1804 - 1864)
Giacomo Meyerbeer (Jacob Liebmann Beer) (1791 – 1864) 'Robert le Diable' (Robert the Devil)
Wilhelm Wien (1864 - 1928)
George Boole (1815 - 1864)
Hermann Minkowski (1864 - 1909)
...
(1864 - 1921)
...
1910'da Mekteb-i Sultanî (bugün Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne atandı... Tevfik Fikret'in, Milli Eğitim Nazırı Emrullah Bey ile anlaşamayıp istifa etmesi üzerine bu göreve getirilmişti... Bu atama, basında uzun tartışmalara sebep oldu... Aynı yıl, Salih Zeki Bey'in ikinci bir evlilik yapmak istemesi üzerine Halide Hanım ile dokuz yıllık evliliği sona erdi... Salih Zeki Bey, Münevver Hanım (ö. 1973) ile evlendi ve bu evliliğinden Tarık ve Faruk adlı iki oğlu dünyaya geldi...
Hendese (Geometri) - Lise ders kitabı
Hikmet-i Tabiiye (Fizik) - Lise ders kitabı
Mebhas-ı Savt (Fonetik)
Mebhas-ı Elektrik-i Miknatisi (Elektro Magnetizma)
Mebhas-ı Hararet-i Harekiye (Termodinamik)
Mebhas-ı Cazibeyi Umumiye (Genel Çekim)
Mebhas-ı Elektrikiyet ve Şariyet (Elektrik ve Kılcallık)
Hesab-ı İhtimali (İhtimaller Hesabı)
Mebhas-ı Hareket-i Seyalat (Akışkanların Hareketi)
Hendese-i Tahliliye (Analitik Geometri)
Mebhas-ı Nazariye-i Temevvücat (Dalga Teorisi)
Heyet-i Riyaziye (Matematik Astronomi)
Kamus-u Riyaziyat (Matematik Ansiklopedisi) – Tamamı basılmamıştır
Asar-ı Bakiye (Ölmez Eserler) – Tamamı basılmamıştır
Henri Poincaré’den çevirdiği dört kitap basılmamıştır.
...