Zamanı kitaplar arasında pay ederek ilerliyoruz en çok da. El'an payımıza düşen de;
Dayanacak Bir Bacak - Oliver Sacks. Yine YKY
Daha evvel Uyanışlar adıyla sinemaya da aktarılan bir öykü ve Karısını Şapka Sanan Adam gibi sıradışı ve fakat gerçek beyin hastalıklarını anlattığı kitaplarıyla dikkat çeken bilim adamı, bu kez bizzat deneyimlediği bir hastalığını bir doktorun gözlemiyle anlatıyor. Beynin koridorlarında geziyor.
Geçip gittiği yerde hüzünlü bir boşluk ile birlikte acı bir tortu bırakır. Hakikat bu söylediklerim. Mağaralarda yankılanan su sesi. O mağaranın içinde bütün o kireçli kayaları yapış yapış yapan suyun sesi. Geçip giden, açtığı boşluğu terkeden, yonttuğu yeryüzünü kalıntılar halinde istediği yalnızlık mesafesine emanet eden, okşayan ve sürükleyen, kızan ve sükunete eren..zamanda asılı kalmış gibi ve zamanda akar gibi, durağan ve akışkan nehrin sesi. Geçtiği her yerde hüzünlü bir mağara bırakır.
Bir çok yeraltı nehri yahut mağara içi nehirle karşılaşmış olmama rağmen ilk defa Jeita Mağarasında ilkel sayılabilelek bir taşıtla gezme şansım oldu. Gezi arkadaşım o kadar çok konuşuyordu ki, bu gizemli nehire yaptığı saygısızlıktan dolayı kendisini mağaranın kalsiyum karbonatlı duvarlarında bir anı olarak bırakma isteğim olmadı değil. Lakin hızlı bir turdu ve kendisinden kurtulabileceğim daha pek çok güzel mağara vardı.
Zamanı kitaplar arasında pay ederek ilerliyoruz en çok da. El'an payımıza düşen de;
Dayanacak Bir Bacak - Oliver Sacks. Yine YKY
Daha evvel Uyanışlar adıyla sinemaya da aktarılan bir öykü ve Karısını Şapka Sanan Adam gibi sıradışı ve fakat gerçek beyin hastalıklarını anlattığı kitaplarıyla dikkat çeken bilim adamı, bu kez bizzat deneyimlediği bir hastalığını bir doktorun gözlemiyle anlatıyor. Beynin koridorlarında geziyor.
Yalın bir lisân ve metruk bir kâbiliyetten başka silahım yok. Kimseyi bir şiirle öldüremezsiniz.
Geçip gittiği yerde hüzünlü bir boşluk ile birlikte acı bir tortu bırakır. Hakikat bu söylediklerim. Mağaralarda yankılanan su sesi. O mağaranın içinde bütün o kireçli kayaları yapış yapış yapan suyun sesi. Geçip giden, açtığı boşluğu terkeden, yonttuğu yeryüzünü kalıntılar halinde istediği yalnızlık mesafesine emanet eden, okşayan ve sürükleyen, kızan ve sükunete eren..zamanda asılı kalmış gibi ve zamanda akar gibi, durağan ve akışkan nehrin sesi.
Geçtiği her yerde hüzünlü bir mağara bırakır.
Sesi çıkmayınca yaramazlık yaptığına hükmedilen çocuk gibidir.
Bir nehir kavuşmayı bilmez. Geçerken uğramaktır o. Geçmektir. Uğramaktır.
Bir çok yeraltı nehri yahut mağara içi nehirle karşılaşmış olmama rağmen ilk defa Jeita Mağarasında ilkel sayılabilelek bir taşıtla gezme şansım oldu. Gezi arkadaşım o kadar çok konuşuyordu ki, bu gizemli nehire yaptığı saygısızlıktan dolayı kendisini mağaranın kalsiyum karbonatlı duvarlarında bir anı olarak bırakma isteğim olmadı değil. Lakin hızlı bir turdu ve kendisinden kurtulabileceğim daha pek çok güzel mağara vardı.
Bknz: Jeita Grotto- Lübnan