eskiden hiç hoşlanmazdım ve yazarken çok yorulurdum ve sıkılırdım...... oysa ki şimdi..... yazmazsam uyuyamıyorum......yalan yalan yazdıkça yazasım geliyor ve uykum kaçıyor...... sonrası malum uğraş dur ki.... uykum gelsim diye....... :)))
Söz vermiştim kendi kendime:Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? Burada, namuslu insanların arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem, kağıt aldım.Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkarttım. Kalemi yontuktan sonra tuttum öptüm. YAZMAZSAM DELI OLACAKTIM...
“Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra öptüm. Yazmasam deli olacaktım…” - Sait Faik Abasıyanık -
'Hayat sıkışıyor ve sıkıştırıyor. Şehirlerimizde yalnızlık tebdil kıyafet geziniyor. Sağırlar diyaloğunda yerini alan söz bizi artık kendi kendimize konuşmaya, olmadı bizi can kulağı ile dinlemeyenler sanki dikkatle okuyacaklarmış gibi yazmaya yönlendiriyor.'
pis yazarım ben bir yazarım ne yazarım her şeyi yazarım aklımın aldığı her şeyi yzarım çünkü ben bir yazarım ama tek bir şey tek bir şey vardır benim yazamadığım ...
beyaz sayfa intiharları.. cevapsız mektuplar.. ruhumu bıraktığım sözcükler.. hangi yazı taşır hasreti sahibine? hangi sözcük aynı şiddette hissetirir dokunamayışın sızını?
Kelimeler atomların biz sıradan insanların gözüne görünmesinden ibaret. Hayatın çelişkilerini ancak onlar taşır. Ruhlarımızın yapıtaşlarıdır; kim demiş ruhlar bölünmez diye. Öyle kelimeler var ki ruhlarımızı milyonlarca parçaya böler de belki bir mavi ve gülümser kelime bütünleştirir hayatımızı. Kelime dediysem en geniş anlamıyla kelimedir. Kaçak bir bakış, yıkıcı bir terk ediş, üzerinize üzerinize gelen mavi ışıklar hayatınızın şifrelerini taşıyan kelimelerdir. Önce kelam vardı ve kelamı ancak kelimeler taşır. Bizse ebleh sarsıntıların arasından bütün binalar üzerimize yıkılmadan geniş bir düzlüğe kaçabilirsek ne mutlu!
Yazmak öyle istila etmeli ki sefil bünyeni kanatlandırıp, bu buz gibi renksiz köhne, kahpe, kalleş dünyanın ortasında, merkezinde kelimelerle cisimleşen geniş bir vaha doğmalı, oraya kaçıp kurtulmalısın içindeki sahte senden... Okumak gerçek bir ölüm gibi olmalı. Herşeyin sahtelendiği bu acaip, garip, perdeli ve gerçek bir ölümün galiba en büyük nimet olduğu dünyada yazmak aklın en delikanlı ve sakin duruşu olmalı.
Öyle yazmalı ki insan, yazı yazı olmamalı, başka bir şey olmalı. Üzerine satır sihri kokusu sinmiş kelimeler yazarken senin başını döndürmeli. 'Unutma, bu yolun sonu yok! '
Dünya geniş olmuş kaç yazar, ayakların dar bir yerdeyse.
safiye yağcı.
e yazmak lazım...ama, soru işaretini unutmayın.! ...hohoho yyy
yazmak isteyipte yazamıyorum ama belkide yazmak istemeyip de yazmayı istemeyi istediğim için yazamıyordurum.
walla....... yazdıkça yazasım geldi...... :))))
el ishali oldum galiba......tutamadım ellerimi............özür........ :)))))
En keyiflisi de mektup yazmak :)
eskiden hiç hoşlanmazdım ve yazarken çok yorulurdum ve sıkılırdım...... oysa ki şimdi..... yazmazsam uyuyamıyorum......yalan yalan yazdıkça yazasım geliyor ve uykum kaçıyor...... sonrası malum uğraş dur ki.... uykum gelsim diye....... :)))
yazıyorum ama
sanki siyah bir kağıda ve siyah bir kalemle
yazan ben olmasam
habersizim kağıttakilerden
yazmak varolmaktır...
Söz vermiştim kendi kendime:Yazı bile yazmayacaktım.
Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi?
Burada, namuslu insanların arasında sakin, ölümü bekleyecektim;
hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem, kağıt aldım.Oturdum.
Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak
için cebimde taşıdığım çakımı çıkarttım. Kalemi yontuktan sonra tuttum öptüm.
YAZMAZSAM DELI OLACAKTIM...
“Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra öptüm. Yazmasam deli olacaktım…”
- Sait Faik Abasıyanık -
kendini ifade etmek
kedini tanımak
yeni bir dünyanın kapılarını aralamak
tükendiğim güne kadar yazacağim....
düşüncelerini,duygularını kağıda ya da ne bileyim herhangi bir yere aktarmak,kendinle paylaşmak ve belki rahatlamak...
'Hayat sıkışıyor ve sıkıştırıyor. Şehirlerimizde yalnızlık tebdil kıyafet geziniyor. Sağırlar diyaloğunda yerini alan söz bizi artık kendi kendimize konuşmaya, olmadı bizi can kulağı ile dinlemeyenler sanki dikkatle okuyacaklarmış gibi yazmaya yönlendiriyor.'
Enis Batur/ Kediler krallara bakabilir
oku emrinin neticesi...
itinayla tükettik herşeyi....herşeyin tüketildiği bi anda artık yazacak da birşey yok demektir...
ya da yazamamak işte bütün mesele bu
yazanları tebrik etmek gerek..
m.akif, n.fazıl,t.fikret,i.pala,o.atay,e.cansever, a.arif,n.hikmet,y.kemal,tolstoy,balzac vs.
pis yazarım
ben bir yazarım
ne yazarım
her şeyi yazarım
aklımın aldığı her şeyi yzarım
çünkü ben bir yazarım
ama tek bir şey
tek bir şey
vardır benim yazamadığım
...
zor sanat
beyaz sayfa intiharları.. cevapsız mektuplar.. ruhumu bıraktığım sözcükler.. hangi yazı taşır hasreti sahibine? hangi sözcük aynı şiddette hissetirir dokunamayışın sızını?
Kalem aciyacak,parsömen eskiyecek...!
Konusmanin bir inkita oldugu yerde yazmak kesik cümlelerimin sona ermesidir..
Degmez...
Hayati tekraren yasamak,akil isi degil bu yüzden..
müzik olmadan asla...
beni bunalımlarımdan kurtaran bir kağıt ve bir kalem, acizliğimdenmidir yoksa...yoksa yazı yazmanın büyüsündenmidir...sanırım bırakamayacağım bişey...
Kelimeler atomların biz sıradan insanların gözüne görünmesinden ibaret. Hayatın çelişkilerini ancak onlar taşır. Ruhlarımızın yapıtaşlarıdır; kim demiş ruhlar bölünmez diye. Öyle kelimeler var ki ruhlarımızı milyonlarca parçaya böler de belki bir mavi ve gülümser kelime bütünleştirir hayatımızı. Kelime dediysem en geniş anlamıyla kelimedir. Kaçak bir bakış, yıkıcı bir terk ediş, üzerinize üzerinize gelen mavi ışıklar hayatınızın şifrelerini taşıyan kelimelerdir. Önce kelam vardı ve kelamı ancak kelimeler taşır. Bizse ebleh sarsıntıların arasından bütün binalar üzerimize yıkılmadan geniş bir düzlüğe kaçabilirsek ne mutlu!
Yazmak öyle istila etmeli ki sefil bünyeni kanatlandırıp, bu buz gibi renksiz köhne, kahpe, kalleş dünyanın ortasında, merkezinde kelimelerle cisimleşen geniş bir vaha doğmalı, oraya kaçıp kurtulmalısın içindeki sahte senden... Okumak gerçek bir ölüm gibi olmalı. Herşeyin sahtelendiği bu acaip, garip, perdeli ve gerçek bir ölümün galiba en büyük nimet olduğu dünyada yazmak aklın en delikanlı ve sakin duruşu olmalı.
Öyle yazmalı ki insan, yazı yazı olmamalı, başka bir şey olmalı. Üzerine satır sihri kokusu sinmiş kelimeler yazarken senin başını döndürmeli. 'Unutma, bu yolun sonu yok! '