Şaşırdım kaldım işte Bilmem ki nemsin Bazen kız kardeşimsin Bazen öp öz annemsin Sultanımsın susunca Konuşunca kölemsin Eksilmeyen çilemsin Orada ufuk çizgim Burda yanım yöremsin Beni ruh gibi saran Sonsuzluk dairemsin
Çaresizim çaremsin Şaşırdım kaldım işte Bilmem ki nemsin
yavuz bülent bakiler hakkında bana yorum yapmak düşmez ama tutamadım kendimi... her şiirinin ardında içimden ağlamak gelir.. bir insan duygularını hissettiklerni nasıl bu kadar iyi anlatabilir ya.gercekten de harika bir şair..
SEN SEN SEN Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden... Dağ başı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter...
Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter...
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam Sen dolsan yeter...
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm. Bende sabır, sende naz... Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter...
Duymasa da hiç kimse Şâir gönlümün, sende karar kıldığını. Ve içimin şerha, şerha yarıldığını Sen bilsen yeter...
Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi. Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek. Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek, Eğilsen yeter...
Ortak Türkçe, Türk Dünyasında ortak dil, dilde birlik konularında ya hiç düşünmemiştir, ya da bunlara karşıdır!
Yavuz Bülent Bakiler yaşayan Türkçecidir. Yabancı kökenli sözcüklerin türkçeleşebileceğine inanan, bunu savunan biridir.
Bakiler yaşayan Türk Lehçeler'ini bilmez, öğrenmemiştir. Bu lehçelerin birbirine yakınlaşmasından çekinir!
Yavuz Bülent Bakiler eski Türk Dili'ni bilmez, Reşit Rahmeti Arat'ı tanımaz!
Yavuz Bülent Bakiler hızını alamadığında Türkçe ile ilgli tek eleştirisi -sel, -sal, ekleridir!
Yavuz Bülent Bakiler İstanbul Türkçesi aşığıdır. Yöresel ağızlar O'nun eserlerinde yalnızca dalga geçmek için bulunabilir!
Yavuz Bülent Bakiler, Osmanlıcadan kalan sözleri 'bin yıldır bu kelimeleri kullanıyoruz, bunlarla atasözü yazıyoruz, masal yazıyoruz' diyerek savunur ancak BEŞBİN yıllık Türk'ün sözlerini benimsemez!
Dünyada vefa kadar güzel duygu ve asil duruş var mıdır? Kültür, sanat ve edebiyatımıza hizmet etmiş insanları hatırlamak ve onları yaşatmak vefanın kültürel boyutudur. Bizde buna çokça rastlamak pek mümkün değildir. Unutan bir milletiz. Bunun bedelini ağır ödesek de bu zaafımızı üzerimizden atamıyoruz.
İnsanın kendini arka planda tutarak önde bulunmaya lâyık insanlara yol açması tek kelimeyle asil bir davranıştır. Buna diğergâmlık da diyebiliriz. Yani başkalarını kendine tercih etmek… Hak edenleri öne çıkarmak, nisyan bulutları içerisinde kaybolmaktan kurtarmak! ... Son dönem Türk edebiyatının mühim simalarından biri olan Yavuz Bülent Bakiler’in doğumunun yetmişinci yılı münasebetiyle hazırlanan ‘Yavuz Bülent Bakiler’e Armağan’ adlı kitap bana vefaya dair bu hisleri uyandırdı.
İç dünyasında şairliğiyle yazarlığını yarıştıran ve bu yarışta her ikisi de başa baş gelen bir kalem sahibidir Yavuz Bülent Bakiler… O kendini bildi bileli şiir ve yazı vadisinde kalemiyle düşler ve düşünceler avlayan bir büyük duygu eri ve fikir adamıdır. Yazı ve şiirlerini çocukluğumdan beri büyük bir zevkle okuduğumu ve kendisinden fevkalâde istifade ettiğimi belirtmekten onur duyarım.
Bakiler’in dil hassasiyetini sanırım bilmeyen yoktur. Kendisi Türkçeyi dupduru bir su ve çağlayan misali konuşur ve yazar. Herkesin de dilin kullanımına azamî derecede dikkat etmesini ister. Onun STV kanalında Türk diliyle ilgili olarak yaptığı ‘Sözün Doğrusu’ isimli program daha sonra kitaplaşarak iki cilt halinde yayınlanmıştır. Bakiler Hoca özellikle Türkçeye Fransızcadan giren ‘–sal/-sel’ eklerine düşmandır. Bir yazısında bununla ilgili şöyle diyor: “Bu ‘-sal/ -sel’ eklerinden, bir lağım faresinden iğrenir gibi iğrendiğimi her zaman söylüyorum. Doğrusu çok merak ediyorum; hem bu iğrenç ekleri, hem de uyduruk kaydırık kelimeleri kullanmanız için sizi kim zorluyor? ”
Bakiler, vefa duygusu bariz kalemlerden birisidir. O, Türk kültürünün temel dinamiklerini ortaya koyanları okumuş ve onlardan öğrendiklerini kendi hayal teknesinde yoğurarak geleceği şekillendirecek gençlere sunmuştur. İster sağdan olsun isterse soldan olsun bu fani dünyadan göçen şahsiyetlere dair düşüncelerini belirterek onları kültür kamuoyuna tanıtmıştır. Hataları olanların kusurlarını, onları ve yakın çevrelerini kırmadan, incitmeden belirtmiştir. Fakat değerlendirmelerinde bardağın hep dolu yanını görmüştür.
Geçenlerde onun ilim, siyaset, edebiyat, kültür ve sanat alanında iz bırakanlarla ilgili bir kitabı Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları arasında yayınlandı. ‘Gidenlerin Ardından’ adını taşıyan eserde Celal Bayar, Adnan Menderes, Cemal Gürsel, Osman Bölükbaşı, Tevfik İleri, Fevzi Çakmak, Yakup Kadri, Cihat Baban, Alparslan Türkeş, Nejdet Sançar, Nihal Atsız, Sadri Maksudi, Zeki Velidi, Samiha Ayverdi, Nazım Hikmet, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu ve Necip Fazıl gibi isimlerle ilgili daha evvel yazdığı yazılarını iki kapak arasına aldı. Yazar kitabıyla ilgili şu mühim açıklamayı yapıyor:
“Biz, ölenleriyle birlikte yaşayan bir milletiz. Yaşayanlar arasında olduğu gibi, gidenlerin arasında da binlerce yıldan beri yolumu aydınlatanlar; fikirleriyle, yaşayışlarıyla bize güzeli, doğruyu, faydalıyı gösterenler var. Ben bu kitapta onların kırkta birini ancak yazabildim. Bu eserde hayatlarını okuyacaklarınızın bir kısmını bir şarkı söyler gibi, bir kısmını bir ağıt mırıldanır gibi yazmaya, anlatmaya çalıştım. Şarkılarım, ağıtlarım daha bitmedi...”
Vefalı olduğu için de vefa görmüştür Bakiler… Bunun en büyük ispatı da son zamanlarda kendisiyle ilgili olarak edebiyat öğretmeni ve araştırmacı Selçuk Karakılıç’ın hazırladığı ‘Yavuz Bülent Bakiler’e Armağan’ adlı kitaptır. Size Dergisi tarafından yayınlanan bu kitapta bu defa dost ve tanıdıkları Yavuz Bülent Bâkiler’i anlatıyorlar.
Bu mühim eserde onun bir edebiyatçı, bir dost, bir baba ve bir mütefekkir olarak konumu sorgulanıyor. Eserlerinden yola çıkılarak kültürümüze katkıları dile getiriliyor. Aslında bir hukukçu olan Bakiler’in kültür ve edebiyat alanında ne kadar büyük yol aldığı ve gençlere iyi bir rehber olduğu ortaya konuluyor. Şairin sağlığında böyle bir kitabın çıkarılması vefanın bir semt ve boza adından öte şeyler ifade ettiği gerçeğini sağlamlaştırıyor. Kitabı hazırlayan Selçuk Karakılıç’a ve yayınlanmasında emeği geçenlere şükranlarımızı sunuyoruz. Bakiler’e de yüce Allah’tan uzun ve sağlıklı bir ömür diliyoruz.
çoçukluğumdan beri ağzım açık dinliyorum seni, geçen yıl bizim kampuse geldin, yine hayran bıraktın kendine,, Allah sana güç kuvvet ve uzun ömür versin. psıkoljik olarak 'Gözlerin İstanbul Oluyor Birden' adlı şiiri çok sevipte kendimle, özleştirdiğimden, gençliğimin ve 22 yaşımın tüm aşklarını sana borçluyum hocam,, bir de Sezai Karakoç'u unutmamak lazım,,
Ateşim var, hastayım, sayıklıyorum Ellerin aklımda en güzel yorum Koysan ellerini alnıma biraz Bütün ateşimi alır diyorum.
Kapı, pencere, masa, duvar... Odamın her yerinde ellerinden gölge var Bir gün gelsen evime şaşıracaksın Açılacak birer birer kendiliğinden kapılar YAVUZ BÜLENT BAKİLER
İsimsiz Şiir Üstüme lapa lapa kar yağıyordu yeniden Yeniden yüreğim beyaz bir lale Berrak sular, ışıklar, çiçekler, renkler Yeniden karşımda birer şelale
Artık benim için ne ekmek, ne su Sağımda, solumda vehim ordusu. Ve hep onu, bulamamak korkusu Soyundum yeniden büyük melale.
Bana alev gibi bir şeyler yazdı Sanki baştan başa şiirdi, nazdı... Kırk yıl bile düşünsem olmazdı Gelmezdi bu sevda akla, hayale.
Bitmiş tükenmiştim, efkarım çoktu Salkım söğütlerden bir farkım yoktu Yar beni yeni bir yarışa soktu Şu halime bir bakın: deli-divane!
Gönlüm nakış nakış renkli bir kilim Bir kınalı-güzel türküdür dilim Yeminle anlatsam kim inanır kim İçine düştüğüm bu çılgın hale.
Karışıp gitsem mi ebabillere Adını versem mi karanfillere Seslenip dursam mı sahillere lale! lale! lale!
İyi bir hatip, Cumhuriyet dönemi Türkçesinde ön plana çıkarılan kısa cümle kurma konusunda başarılı. Çok okumasına rağmen şairmizin aynı boyutta düşünce derinliğine sahip olduğunu düşünmüyorum. Düşünce üretmekten çok başkalarının düşüncelerini servis eden birisi.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen Durgun sular gibi azalacağım Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince Yalnız gözlerime bak diyeceksin. Ellerim usulca ellerine değince Kaybolup gideceksin Bir elim seni çizecek bütün pencerelere Bir elim seni silecek. Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere Senin için yeni baştan can kesilecek. Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde Sonra seni kaybetmek hemen her yerde Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak Yapayalnız kalmak iskelelerde. Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden.
23 Nisan 1936'da Sivas'ta doğan Yavuz Bülent Bakiler, ilk ve orta öğrenimini Sivas'ta yaptı. Yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Mezun olduktan sonra bir süreliğine Ankara Radyosu'nda çalıştı. Daha sonra Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görevlendirildi.
İnsanların bir arada yaşamasını sağlayan en önemli unsurun dil olduğunu belirterek, dilin güzel kullanılması gerektiğini söyleyen şair ve yazar Bakiler, geleneksel şiirimizin öz ve şekil özelliklerini kendi şiir potasında eritmiş, şiirlerinde Anadolu'ya, Anadolu insanına eğilmiş ve onların sorunlarını yapıcı bir tavırla dile getirmiştir. Sade ve rahat bir dili, aydınlık bir üslubu olan Yavuz Bülent Bakiler, milli ve manevi değerlere bağlı kalmıştır. Bu tarafı ile, Arif Nihat Asya'nın milli havası, mistik şiirine yakın görünmektedir.
Şiir kitapları: Yalnızlık (1962) , Duvak (1971) , Seninle (1986)
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Bazen kız kardeşimsin
Bazen öp öz annemsin
Sultanımsın susunca
Konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim
Burda yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran
Sonsuzluk dairemsin
Çaresizim çaremsin
Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin
Yavuz Bülent Bakiler
GÖZLERİN İSTANBUL OLUYOR BİRDEN
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik
Bir güzellik doluyor yüreğime şiirden
Martılar konuyor omuzlarıma
Gözlerin İstanbul ouyor birden
............................................
Akşamlardan gecelerden senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlarda esen
Durgun sular gibi azalacağım
Birgün birdenbire çıkıp gelmezsen
.........................................
Bu muhteşem dizelerin ve Anlamlı insanın duygularına hükmeden birçok şiirin sahibi olan değerli şairimiz...
yavuz bülent bakiler hakkında bana yorum yapmak düşmez ama tutamadım kendimi... her şiirinin ardında içimden ağlamak gelir.. bir insan duygularını hissettiklerni nasıl bu kadar iyi anlatabilir ya.gercekten de harika bir şair..
SEN SEN SEN
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden...
Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter...
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter...
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter...
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır, sende naz...
Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter...
Duymasa da hiç kimse
Şâir gönlümün, sende karar kıldığını.
Ve içimin şerha, şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter...
Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...
Yavuz Bülent Bakiler teşekkurler..
Yavuz Bülent Bakiler;
Ortak Türkçe, Türk Dünyasında ortak dil, dilde birlik konularında ya hiç düşünmemiştir, ya da bunlara karşıdır!
Yavuz Bülent Bakiler yaşayan Türkçecidir. Yabancı kökenli sözcüklerin türkçeleşebileceğine inanan, bunu savunan biridir.
Bakiler yaşayan Türk Lehçeler'ini bilmez, öğrenmemiştir. Bu lehçelerin birbirine yakınlaşmasından çekinir!
Yavuz Bülent Bakiler eski Türk Dili'ni bilmez, Reşit Rahmeti Arat'ı tanımaz!
Yavuz Bülent Bakiler hızını alamadığında Türkçe ile ilgli tek eleştirisi -sel, -sal, ekleridir!
Yavuz Bülent Bakiler İstanbul Türkçesi aşığıdır. Yöresel ağızlar O'nun eserlerinde yalnızca dalga geçmek için bulunabilir!
Yavuz Bülent Bakiler, Osmanlıcadan kalan sözleri 'bin yıldır bu kelimeleri kullanıyoruz, bunlarla atasözü yazıyoruz, masal yazıyoruz' diyerek savunur ancak BEŞBİN yıllık Türk'ün sözlerini benimsemez!
YAVUZ BÜLENT BAKİLER’E ARMAĞAN
M.NİHAT MALKOÇ
Dünyada vefa kadar güzel duygu ve asil duruş var mıdır? Kültür, sanat ve edebiyatımıza hizmet etmiş insanları hatırlamak ve onları yaşatmak vefanın kültürel boyutudur. Bizde buna çokça rastlamak pek mümkün değildir. Unutan bir milletiz. Bunun bedelini ağır ödesek de bu zaafımızı üzerimizden atamıyoruz.
İnsanın kendini arka planda tutarak önde bulunmaya lâyık insanlara yol açması tek kelimeyle asil bir davranıştır. Buna diğergâmlık da diyebiliriz. Yani başkalarını kendine tercih etmek… Hak edenleri öne çıkarmak, nisyan bulutları içerisinde kaybolmaktan kurtarmak! ...
Son dönem Türk edebiyatının mühim simalarından biri olan Yavuz Bülent Bakiler’in doğumunun yetmişinci yılı münasebetiyle hazırlanan ‘Yavuz Bülent Bakiler’e Armağan’ adlı kitap bana vefaya dair bu hisleri uyandırdı.
İç dünyasında şairliğiyle yazarlığını yarıştıran ve bu yarışta her ikisi de başa baş gelen bir kalem sahibidir Yavuz Bülent Bakiler… O kendini bildi bileli şiir ve yazı vadisinde kalemiyle düşler ve düşünceler avlayan bir büyük duygu eri ve fikir adamıdır. Yazı ve şiirlerini çocukluğumdan beri büyük bir zevkle okuduğumu ve kendisinden fevkalâde istifade ettiğimi belirtmekten onur duyarım.
Bakiler’in dil hassasiyetini sanırım bilmeyen yoktur. Kendisi Türkçeyi dupduru bir su ve çağlayan misali konuşur ve yazar. Herkesin de dilin kullanımına azamî derecede dikkat etmesini ister. Onun STV kanalında Türk diliyle ilgili olarak yaptığı ‘Sözün Doğrusu’ isimli program daha sonra kitaplaşarak iki cilt halinde yayınlanmıştır. Bakiler Hoca özellikle Türkçeye Fransızcadan giren ‘–sal/-sel’ eklerine düşmandır. Bir yazısında bununla ilgili şöyle diyor: “Bu ‘-sal/ -sel’ eklerinden, bir lağım faresinden iğrenir gibi iğrendiğimi her zaman söylüyorum. Doğrusu çok merak ediyorum; hem bu iğrenç ekleri, hem de uyduruk kaydırık kelimeleri kullanmanız için sizi kim zorluyor? ”
Bakiler, vefa duygusu bariz kalemlerden birisidir. O, Türk kültürünün temel dinamiklerini ortaya koyanları okumuş ve onlardan öğrendiklerini kendi hayal teknesinde yoğurarak geleceği şekillendirecek gençlere sunmuştur. İster sağdan olsun isterse soldan olsun bu fani dünyadan göçen şahsiyetlere dair düşüncelerini belirterek onları kültür kamuoyuna tanıtmıştır. Hataları olanların kusurlarını, onları ve yakın çevrelerini kırmadan, incitmeden belirtmiştir. Fakat değerlendirmelerinde bardağın hep dolu yanını görmüştür.
Geçenlerde onun ilim, siyaset, edebiyat, kültür ve sanat alanında iz bırakanlarla ilgili bir kitabı Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları arasında yayınlandı. ‘Gidenlerin Ardından’ adını taşıyan eserde Celal Bayar, Adnan Menderes, Cemal Gürsel, Osman Bölükbaşı, Tevfik İleri, Fevzi Çakmak, Yakup Kadri, Cihat Baban, Alparslan Türkeş, Nejdet Sançar, Nihal Atsız, Sadri Maksudi, Zeki Velidi, Samiha Ayverdi, Nazım Hikmet, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu ve Necip Fazıl gibi isimlerle ilgili daha evvel yazdığı yazılarını iki kapak arasına aldı. Yazar kitabıyla ilgili şu mühim açıklamayı yapıyor:
“Biz, ölenleriyle birlikte yaşayan bir milletiz. Yaşayanlar arasında olduğu gibi, gidenlerin arasında da binlerce yıldan beri yolumu aydınlatanlar; fikirleriyle, yaşayışlarıyla bize güzeli, doğruyu, faydalıyı gösterenler var. Ben bu kitapta onların kırkta birini ancak yazabildim. Bu eserde hayatlarını okuyacaklarınızın bir kısmını bir şarkı söyler gibi, bir kısmını bir ağıt mırıldanır gibi yazmaya, anlatmaya çalıştım. Şarkılarım, ağıtlarım daha bitmedi...”
Vefalı olduğu için de vefa görmüştür Bakiler… Bunun en büyük ispatı da son zamanlarda kendisiyle ilgili olarak edebiyat öğretmeni ve araştırmacı Selçuk Karakılıç’ın hazırladığı ‘Yavuz Bülent Bakiler’e Armağan’ adlı kitaptır. Size Dergisi tarafından yayınlanan bu kitapta bu defa dost ve tanıdıkları Yavuz Bülent Bâkiler’i anlatıyorlar.
Bu mühim eserde onun bir edebiyatçı, bir dost, bir baba ve bir mütefekkir olarak konumu sorgulanıyor. Eserlerinden yola çıkılarak kültürümüze katkıları dile getiriliyor. Aslında bir hukukçu olan Bakiler’in kültür ve edebiyat alanında ne kadar büyük yol aldığı ve gençlere iyi bir rehber olduğu ortaya konuluyor. Şairin sağlığında böyle bir kitabın çıkarılması vefanın bir semt ve boza adından öte şeyler ifade ettiği gerçeğini sağlamlaştırıyor. Kitabı hazırlayan Selçuk Karakılıç’a ve yayınlanmasında emeği geçenlere şükranlarımızı sunuyoruz. Bakiler’e de yüce Allah’tan uzun ve sağlıklı bir ömür diliyoruz.
'karapapağım! '...
son dönem fasîhlerimizden...
şiirlerinde özellikle sevgiliye hasret konularını yazdığında daha da büyüyor Mâi'de...
'Gözlerin İstanbul Oluyor Birden' ilk akla gelen...yüreğe işleyen şiiri...
çoçukluğumdan beri ağzım açık dinliyorum seni, geçen yıl bizim kampuse geldin, yine hayran bıraktın kendine,, Allah sana güç kuvvet ve uzun ömür versin.
psıkoljik olarak 'Gözlerin İstanbul Oluyor Birden' adlı şiiri çok sevipte kendimle, özleştirdiğimden, gençliğimin ve 22 yaşımın tüm aşklarını sana borçluyum hocam,, bir de Sezai Karakoç'u unutmamak lazım,,
ELLERİN
Senin, ince uzun, beyaz ellerin
Yüreğimi alan bir serinlik sanki
Al bir kadife üstünde ellerin dursa biraz
Tabloların en güzeli olur inan ki.
Ellerini düşündüm geceler boyu
Ellerin içimde akıp duran su
Ellerin, türküler uykular kadar güzel
Ellerin karanfil kokusu...
Mısra mısra beyit beyit ördüğüm
Ellerindir düşlerimde ayan beyan gördüğüm
Uzat ellerini avuçlarıma
Uzaktan bakmak mı yüz görümlüğüm.
Ateşim var, hastayım, sayıklıyorum
Ellerin aklımda en güzel yorum
Koysan ellerini alnıma biraz
Bütün ateşimi alır diyorum.
Kapı, pencere, masa, duvar...
Odamın her yerinde ellerinden gölge var
Bir gün gelsen evime şaşıracaksın
Açılacak birer birer kendiliğinden kapılar
YAVUZ BÜLENT BAKİLER
konuşma üslubuyla Türkçe'nin berrak sularından zihinlerimize safiyane baloncuklar üfleyen usta şair ve yazar...
Geç keşfettiğim bir hazine...
Türkçe'nin yılmaz bekçisi... O biiiir 'Sözün Doğrusu'...
İsimsiz Şiir
Üstüme lapa lapa kar yağıyordu yeniden
Yeniden yüreğim beyaz bir lale
Berrak sular, ışıklar, çiçekler, renkler
Yeniden karşımda birer şelale
Artık benim için ne ekmek, ne su
Sağımda, solumda vehim ordusu.
Ve hep onu, bulamamak korkusu
Soyundum yeniden büyük melale.
Bana alev gibi bir şeyler yazdı
Sanki baştan başa şiirdi, nazdı...
Kırk yıl bile düşünsem olmazdı
Gelmezdi bu sevda akla, hayale.
Bitmiş tükenmiştim, efkarım çoktu
Salkım söğütlerden bir farkım yoktu
Yar beni yeni bir yarışa soktu
Şu halime bir bakın: deli-divane!
Gönlüm nakış nakış renkli bir kilim
Bir kınalı-güzel türküdür dilim
Yeminle anlatsam kim inanır kim
İçine düştüğüm bu çılgın hale.
Karışıp gitsem mi ebabillere
Adını versem mi karanfillere
Seslenip dursam mı sahillere
lale! lale! lale!
İyi bir hatip, Cumhuriyet dönemi Türkçesinde ön plana çıkarılan kısa cümle kurma konusunda başarılı. Çok okumasına rağmen şairmizin aynı boyutta düşünce derinliğine sahip olduğunu düşünmüyorum. Düşünce üretmekten çok başkalarının düşüncelerini servis eden birisi.
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Yavuz Bülent Bakiler
23 Nisan 1936'da Sivas'ta doğan Yavuz Bülent Bakiler, ilk ve orta öğrenimini Sivas'ta yaptı. Yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Mezun olduktan sonra bir süreliğine Ankara Radyosu'nda çalıştı. Daha sonra Kültür Bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görevlendirildi.
İnsanların bir arada yaşamasını sağlayan en önemli unsurun dil olduğunu belirterek, dilin güzel kullanılması gerektiğini söyleyen şair ve yazar Bakiler, geleneksel şiirimizin öz ve şekil özelliklerini kendi şiir potasında eritmiş, şiirlerinde Anadolu'ya, Anadolu insanına eğilmiş ve onların sorunlarını yapıcı bir tavırla dile getirmiştir. Sade ve rahat bir dili, aydınlık bir üslubu olan Yavuz Bülent Bakiler, milli ve manevi değerlere bağlı kalmıştır. Bu tarafı ile, Arif Nihat Asya'nın milli havası, mistik şiirine yakın görünmektedir.
Şiir kitapları: Yalnızlık (1962) , Duvak (1971) , Seninle (1986)
her akşam tvde sözün doğrusu diye program yapardı şimdilerde böyle bir program yok ne yazık ki...
türkçe konusunda az bilgisi olanların tahmin edemeyeceği kadar dil bilgisi sahibi insan.
Cok akıcı konusuyor valla kendımden utanıyorum o cumle kurarken yada konusma ozurlu falan oldugumu dusunuyorum
'Üsküp'ten Kosova'ya'