İnsanın yaratılışıda evrenin, tabiatın, tüm kainatın yaratılışıda Allah'tandır. Allah 'Ol' demiş, olmuşlardır. Her yaratılmışa yaratılış gayesine uygun olarak fıtratlarındaki güzellikleri bahşeden Allah'tır.
Bazı yayın organlarının son dönemde gündeme getirmeye çalıştığı körelmiş organlar iddiası 100 yıl önce ortaya atılmış bilim dışı bir safsatadır. Evrimcilerin 1895 yılında yayınladıkları insan vücudunun 100 kadar organından oluşan körelmiş organlar listesi, bilim ilerledikçe kısalmıştır. Yararsız ve evrim kalıntısı oldukları iddia edilen bu organların çok önemli görevleri yerine getirdiği anlaşılmıştır. İnsan vücudunda faydasız herhangi bir organ yoktur. Vücudumuzun her noktası Rabbimiz’in benzersiz sanatının örnekleri ile doludur. Evrimcilerin körelmiş olduğunu iddia ettikleri bazı organlar ve faydaları şu şekildedir:
Apandisit: Bağışıklık sisteminin bir parçası olduğu ve bağırsaklara giren mikroplara karşı mücadele eden bir doku olduğu belirlendi.
Kuyruk Sokumu Kemiği: Kendisine bağlanan pelvis kasları sayesinde omurganın dik ve dengeli durmasını sağladığı anlaşıldı.
Bademcikler: Bağışıklık sisteminin önemli bir kontrol noktası olarak, mikropların giriş yerinde vücudu enfeksiyonlara karşı koruduğu anlaşıldı.
Kulak Kepçesi: Ses dalgalarını kulak zarına doğru yönlendirdiği anlaşıldı.
Bunlar gibi, evrimciler tarafından körelmiş (işlevi olmayan) organ olarak nitelendirilen Timüs bezleri, 20 yaş dişleri, Tiroid bezi, Hipofiz bezi, Epifiz bezi gibi organların insan vücudunun faaliyetlerini eksiksiz olarak yerine getirmesinde önemli görevler üstlendikleri ortaya çıkmıştır.
Evrim Teorisinin modern bilimin geçersizliğini ispatladığı 100 yıllık iddialarının bazı medya organları tarafından tekrar tekrar gündeme taşınması anlaşılamaz bir tutumdur. Bu yazıları hazırlayanların bilim dünyasındaki gelişmeleri takip etmeleri gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, bu iddiaların ortaya atıldığı dönemde bilim dünyası teknolojik yetersizlik içindeydi. Kullandıkları mikroskoplar sonucunda insan hücresinin “içi su dolu baloncuk” olduğunu zannediyorlardı. Son derece kompleks bir yapıya sahip hücreyi oluşturan mitokondri, golgi cisimciği, hücre çekirdeğindeki DNA gibi organellerden bihaberdiler.
Yar.1: 2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
Yar.1: 3 Tanrı, 'Işık olsun' diye buyurdu ve ışık oldu.
Yar.1: 4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
Yar.1: 5 Işığa 'Gündüz', karanlığa 'Gece' adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.
Yar.1: 6 Tanrı, 'Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın' diye buyurdu.
Yar.1: 7 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.
Yar.1: 8 Kubbeye 'Gök' adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.
Yar.1: 9 Tanrı, 'Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün' diye buyurdu ve öyle oldu.
Yar.1: 10 Kuru alana 'Kara', toplanan sulara 'Deniz' adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 11 Tanrı, 'Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin' diye buyurdu ve öyle oldu.
Yar.1: 12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.
Yar.1: 14-15 Tanrı şöyle buyurdu: 'Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.' Ve öyle oldu.
Yar.1: 16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.
Yar.1: 17-18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.
Yar.1: 20 Tanrı, 'Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun' diye buyurdu.
Yar.1: 21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 22 Tanrı, 'Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın' diyerek onları kutsadı.
Yar.1: 23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.
Yar.1: 24 Tanrı, 'Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen*fa* türetsin' diye buyurdu. Ve öyle oldu. D. Not-1:24 'Sürüngen': İbranice sözcük fare, böcek gibi öteki kara hayvanlarını da kapsıyor.
Yar.1: 25 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.
Açık konuşmak gerekirse evrim bir gerçektir...İnsanın maymunla aynı ortak atadan türediği ve genlerinin %96'sının aynı olduğu günümüzde bilimsel olarak kanıtlanmıştır...Ancak Bıg Bang teorisi de kanıtlanmıştır..Yani canlıların değişime uğrayabileceği doğrudur..ama bu Allah'ın varlığını inkar etmek anlamına gelmez..Günümüzde evrim bilimsel bir gerçektir ancak Darwinizm çürütülmüştür...Darwin'in basitten küçük değişimler geçirerek karmaşıklığa doğru ilerleyen,kazanılan bazı alışkanlıkların nesilden nesile geçtiği düşüncesi kesin olarak çürütülmüştür..Bunun yerine Darwin'in tesadfülere açık evrim teorisi yerini sanılanın tam tersine çok karmaşık ve tesadüfe imkan vermeyen evrim gerçeğine bırakmıştır...Evrim sanıldığı gibi ateizmi destekleyen bilimsel bir olgu değil tam tersine yaşamın karmaşıklığını ve gelişmişliğini insanların yüzüne çarpan bilimsel bir kanundur...
İnsanın yaratılışıda evrenin, tabiatın, tüm kainatın yaratılışıda Allah'tandır.
Allah 'Ol' demiş, olmuşlardır.
Her yaratılmışa yaratılış gayesine uygun olarak fıtratlarındaki güzellikleri bahşeden Allah'tır.
Tek yaratılış gerçeği budur.
____________Y Ü Z Ü N
__________________________h
__________________________er
__________________________bit
_________________________kinin
_______________________yaprağından
_____________________farklı__görünür
____________________yüzün______yüzün
_____________________her_________her
___________________çiçeğin_______çiçeğin
_________________giysisinde______giysisinde
________________başka__________________başka
_______________kesimsin_______________kesimsin
_______________renksin__________________renksin
_______________her__________________________her
_______________yerden___________________yerden
________________bakarsın______________bakarsın
__________________gözlerime________gözlerime
________________________her_______her
_______________________yerden___yerden
_______________________her______renkte
________________________ve________her
___________________________biçimde
_____________________________gözle
______________________________rin
______________________________ya
_______________________________ra
________________________________ta
_________________________________nı
__________________________________m
____________Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=598001&order=oto
Otomatik sıralamaya göre 30. sayfadaki 600. şiir...
Yaradan'a giden en kestirme yol, Yaratılan'dan geçer...
KÖRELMİŞ ORGANLAR ALDATMACASI
Bazı yayın organlarının son dönemde gündeme getirmeye çalıştığı körelmiş organlar iddiası 100 yıl önce ortaya atılmış bilim dışı bir safsatadır. Evrimcilerin 1895 yılında yayınladıkları insan vücudunun 100 kadar organından oluşan körelmiş organlar listesi, bilim ilerledikçe kısalmıştır. Yararsız ve evrim kalıntısı oldukları iddia edilen bu organların çok önemli görevleri yerine getirdiği anlaşılmıştır. İnsan vücudunda faydasız herhangi bir organ yoktur. Vücudumuzun her noktası Rabbimiz’in benzersiz sanatının örnekleri ile doludur. Evrimcilerin körelmiş olduğunu iddia ettikleri bazı organlar ve faydaları şu şekildedir:
Apandisit: Bağışıklık sisteminin bir parçası olduğu ve bağırsaklara giren mikroplara karşı mücadele eden bir doku olduğu belirlendi.
Kuyruk Sokumu Kemiği: Kendisine bağlanan pelvis kasları sayesinde omurganın dik ve dengeli durmasını sağladığı anlaşıldı.
Bademcikler: Bağışıklık sisteminin önemli bir kontrol noktası olarak, mikropların giriş yerinde vücudu enfeksiyonlara karşı koruduğu anlaşıldı.
Kulak Kepçesi: Ses dalgalarını kulak zarına doğru yönlendirdiği anlaşıldı.
Bunlar gibi, evrimciler tarafından körelmiş (işlevi olmayan) organ olarak nitelendirilen Timüs bezleri, 20 yaş dişleri, Tiroid bezi, Hipofiz bezi, Epifiz bezi gibi organların insan vücudunun faaliyetlerini eksiksiz olarak yerine getirmesinde önemli görevler üstlendikleri ortaya çıkmıştır.
Evrim Teorisinin modern bilimin geçersizliğini ispatladığı 100 yıllık iddialarının bazı medya organları tarafından tekrar tekrar gündeme taşınması anlaşılamaz bir tutumdur. Bu yazıları hazırlayanların bilim dünyasındaki gelişmeleri takip etmeleri gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, bu iddiaların ortaya atıldığı dönemde bilim dünyası teknolojik yetersizlik içindeydi. Kullandıkları mikroskoplar sonucunda insan hücresinin “içi su dolu baloncuk” olduğunu zannediyorlardı. Son derece kompleks bir yapıya sahip hücreyi oluşturan mitokondri, golgi cisimciği, hücre çekirdeğindeki DNA gibi organellerden bihaberdiler.
YARATILIŞ KİTABI
Dünyanın Yaratılışı
BÖLÜM 1
Yar.1: 1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
Yar.1: 2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
Yar.1: 3 Tanrı, 'Işık olsun' diye buyurdu ve ışık oldu.
Yar.1: 4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
Yar.1: 5 Işığa 'Gündüz', karanlığa 'Gece' adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.
Yar.1: 6 Tanrı, 'Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın' diye buyurdu.
Yar.1: 7 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.
Yar.1: 8 Kubbeye 'Gök' adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.
Yar.1: 9 Tanrı, 'Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün' diye buyurdu ve öyle oldu.
Yar.1: 10 Kuru alana 'Kara', toplanan sulara 'Deniz' adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 11 Tanrı, 'Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin' diye buyurdu ve öyle oldu.
Yar.1: 12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.
Yar.1: 14-15 Tanrı şöyle buyurdu: 'Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.' Ve öyle oldu.
Yar.1: 16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.
Yar.1: 17-18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.
Yar.1: 20 Tanrı, 'Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun' diye buyurdu.
Yar.1: 21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 22 Tanrı, 'Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın' diyerek onları kutsadı.
Yar.1: 23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.
Yar.1: 24 Tanrı, 'Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen*fa* türetsin' diye buyurdu. Ve öyle oldu.
D. Not-1:24 'Sürüngen': İbranice sözcük fare, böcek gibi öteki
kara hayvanlarını da kapsıyor.
Yar.1: 25 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü.
Yar.1: 26 Tanrı, 'İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım' dedi, 'Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.'
Yar.1: 27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.
Yar.1: 28 Onları kutsayarak, 'Verimli olun, çoğalın' dedi, 'Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.
Yar.1: 29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.
Yar.1: 30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere -soluk alıp veren bütün hayvanlara- yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.' Ve öyle oldu.
Yar.1: 31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.
TEVRAT'TAN ALINMIŞTIR.
Açık konuşmak gerekirse evrim bir gerçektir...İnsanın maymunla aynı ortak atadan türediği ve genlerinin %96'sının aynı olduğu günümüzde bilimsel olarak kanıtlanmıştır...Ancak Bıg Bang teorisi de kanıtlanmıştır..Yani canlıların değişime uğrayabileceği doğrudur..ama bu Allah'ın varlığını inkar etmek anlamına gelmez..Günümüzde evrim bilimsel bir gerçektir ancak Darwinizm çürütülmüştür...Darwin'in basitten küçük değişimler geçirerek karmaşıklığa doğru ilerleyen,kazanılan bazı alışkanlıkların nesilden nesile geçtiği düşüncesi kesin olarak çürütülmüştür..Bunun yerine Darwin'in tesadfülere açık evrim teorisi yerini sanılanın tam tersine çok karmaşık ve tesadüfe imkan vermeyen evrim gerçeğine bırakmıştır...Evrim sanıldığı gibi ateizmi destekleyen bilimsel bir olgu değil tam tersine yaşamın karmaşıklığını ve gelişmişliğini insanların yüzüne çarpan bilimsel bir kanundur...
bilgi