Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Yaman Dede sizce ne demek, Yaman Dede size neyi çağrıştırıyor?

Yaman Dede terimi Renan Re tarafından tarihinde eklendi

  • Leyla Gül
    Leyla Gül

    Biz susalım..Yaman Dede konuşsun..



    ' Aziz bir elin kımıldattığı bir perde..
    Bilinen hayatın maverasına bakan bir pencerenin perdesi..
    Cünbiş-i envâr..
    Lâhûtî bir gulgule..
    Misk-ü anber telâtümü..
    Halvetine doyulmaz ve dayanılmaz nevâ..
    Kâinâtı nâr-ı müzab haline getiren Cemâl..
    İşte perdenin öte tarafında sezebildiklerim..
    Bir elde kılıç, bir elde kefen, boynumu bükmüş bekliyorum, meded!


    İşte gözyaşlarıma ruhsat verdin.Kapını açmayacak olsan, senden bu ruhsat gelmezdi.

    her katre senden gelen bir müjdecidir..

    Bu gözleri, bu kalbi al.Başka bir çift göz, başka bir kalb ver..

    Tâ ki nefesinin hareketini sezip de görmediğim cânânın müşâhedesine erebileyim..

    Bana öyle bir kulak ver ki, elest bezminde beni mest eden o tatlı sesi yeniden işitmek nasibim olsun..'


    ..

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    Yaman Dede bir dönem ^^sevgi^^ kavramını kullanan Mason teşkilatına üye olur. Kendisinden herhangi bir konuda ilmi rapor hazırlaması istenir. O da safça tutar İslamiyet’in üstünlüklerini anlatan bir rapor yazar. Ertesi gün dedeyi locadan ihraç ederler....!
    İşte bu kadar temiz yüreklidir Yaman Dede. Aynı zamanda Kayserilidir ve sonradan islamiyeti seçerek müslüman olanlardandır.

    En sevdiğim şiirlerinden birini sizlerle paylaşmak isterim;

    ^^Yak sinemi ateşlere, efgânıma bakma
    Ruhumda yanan ateşe nîrânıma bakma
    Hiç sönmeyecek aşkıma imanıma bakma
    Ağlatma da yak, hal-i perişanıma bakma! ...

    Yaşlar akarak belki uçar zerresi aşkın
    Ateşle yaşar, yaşla değil yaresi aşkın
    Yanmaktır efendim biricik çaresi aşkın
    Ağlatma da yak, hal-i perişanıma bakma! ..^^^

    Ve özdeyişlerinden beni en fazla etkileyenini de sizlerle paylaşmak istiyorum.

    ^^Kur’an’ı o kadar çok sev o kadar çok sev ki; sevgi kavramı bile bu sevgine gıpta etsin! ..^^^

    Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.

  • Özge Yaprak
    Özge Yaprak

    peygamber aşığı........

    gönül hun oldu şevkinden boyandım ya resulallah,
    nasıl bilmem bu nirana dayandım ya resulallah,
    ezel bezminde bir dinmez figandım ya resulallah,
    cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah....

    yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen,
    muazzam bir sehasın sen, dilersen rehnumasın sen,
    habib-i kibriyasın sen, Muhammed Mustafa'sın sen,
    cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah....

    gül açmaz çağlayan akmaz ilahi nurun olmazsa,
    söner alem, nefes kalmaz felek manzurun olmazsa,
    firak ağlar, visal ağlar ezel mesturun olmazsa,
    cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah.....

    susuz kalsam yanan çöllerde can versem elem duymam,
    yanar dağlar yanar bağrımda ummanlardan nem duymam,
    alevler yağsa göklerden, ve ben messeylesem duymam,
    cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah....

    erir canlar o gül buy-i revan bahşın hevasında,
    güneş titrer yanar didarının bak ihtirasında,
    perişan bir niyaz inler hayatın müntehasında,
    cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah........

    ne devlettir yumup aşkınla göz rahında can vermek,
    nasip olmazmı sultanım haremgahında can vermek,
    sönerken gözlerim, asan olur ahında can vermek,
    cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah....

    boyun büktüm perşanım bu derdin sende tedbiri,
    lebim kavruldu ateşten döner payinde tezkiri,
    ne dem gönlün murad eylerse, taltif eyle kıtmiri,
    cemalinle ferahnak etki yandım ya resulallah..........

  • Efe Güven
    Efe Güven

    izin istemek ne demek abi. şiir senin itin olur. al tabi abi. lafımı olur.

  • Hüdaverdi Tanriverdi
    Hüdaverdi Tanriverdi

    vallahu argadasin ask ismili siiri harika idi ho, yamansin gardas, onu kopyileyimmi? izin vermidur? yazarsam altina senin nacizane ismini yazacagum, puhahha miydi neydi lo? valla makara degil ho, siir hariko sonundaki yeh yah larmi nedir iyi takilmis.

  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç

    YAMAN DEDE’NİN HZ. MUHAMMED(SAV) AŞKI
    M.NİHAT MALKOÇ

    İnsanoğlu hak ve hakikatle bütünleştikçe yaradılış gayesine erişir. Bazıları ailesinin inancı üzerine iç dünyasını biçimlendirir; manevî yönünü tayin eder. Aslında çoğumuz bu minval üzere hayatını şekillendirmiş. Bizler Müslüman olmayan bir çevrede yetişmiş olsaydık kaçımız İslâm inancıyla şereflenebilirdi? Buna verilecek müspet cevap sanıldığı kadar çok değildir. İnancımız için bedel ödemediğimiz için de kıymetini bilmiyoruz. Mevcut durumumuzu başka nasıl izah edebiliriz?
    Belli bir zaman gayya kuyularında çırpındıktan sonra İslâm inancına erişenler, İslâm’ı hazır bulanlarla kıyaslandığında daha takva ehli oluyorlar. Batılı aydınlardan pek çoğu Hıristiyan inancını tecrübe ettikten sonra aradığını bu dinde bulamayınca İslâm’a koşuyor. Tarihimiz bu tarz İslâm’a dönüş hikâyeleriyle doludur. Bunlardan birisi de Yaman Dede’nin hikâyesidir.
    Yaman Dede 1888 yılında Talas’ta doğan bir kişidir. Babası katı bir ortodokstu. Rum’du kendisi… O zamanki adıyla Diyamandi, ilköğrenimini Rum Ortodoks mektebinde yapar. Ailesi Kastamonu’ya göç ettiği için liseyi burada okuyarak birincilikle tamamlar. Çevresindekiler ona Yamandî Molla lakabını takar. Çünkü o Hıristiyan olduğu halde Mevlâna’ya çok düşkündür. Arapça ve Farsçayı kısa zamanda öğrenir. Mevlâna’nın Mesnevi’si onun içindeki ateşi kor hâline getirmiştir. Mesnevî’nin ilk beyitlerinden çok etkilenir. Şeyh Sadi’nin Gülistan’ını ezberlercesine okur. Doğunun bu gizemli kaynakları onu İslâm inancının şefkat iklimine götürür. İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirerek avukat olur. Bir ara eğitimcilik ve avukatlık yapar. Artık bu dönemlerde Müslümanlığı içten içe yaşar; fakat bunu ailesinden gizler. Konya’yla İstanbul arasında mekik dokur. Mevlâna’yı dili döndüğünce geniş kitlelere anlatır.
    Gizliden gizliye yaşadığı inancını ifşa etmenin zamanı geldiğine inandığı için elli beş yaşında iken 15 Şubat 1942’de ismini değiştirir ve Mehmet Abdülkadir Keçeoğlu adını alarak nüfus idaresine yazdırır. Din hanesinde artık “İslâm” yazmaktadır. Durumu ailesine açınca, ailesi tarafından dışlanır. Bu noktadan sonra yapacağı tek şey, ceketini alıp evden çıkmaktır; o da onu yapar. Bundan sonraki hayatında bir evlilik daha geçirir. Zamanını öğrenci yetiştirerek anlamlandırır. Şeyhi olan ve hayatını şekillendiren Ahmet Remzi Dede, ona “Yaman Dede” adını verir; böylece tanınır.
    Yaman Dede’nin peygamber aşkı dillere destandır. O, Resulullah’ı canından çok severdi. Yaman Dede iyi bir şâirdir aynı zamanda. Dinî ve tasavvufî temalı şiirlerle tanınmıştır. Kâinatın serveri Hz. Muhammed(SAV) ‘le ilgili olarak yazdığı şu şiir, pek çok kişinin hafızasında çiçek açmıştır:
    “Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallâh
    Nasıl bilmem bu nîrâna dayandım yâ Resûlallâh
    Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Resûlallâh
    Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

    Yanan kalbe devâsın sen, bulunmaz bir şifâsın sen
    Muazzam bir sehâsın sen, dilersen reh-nümâsın sen
    Habîb-i Kibriyâsın sen, Muhammed Mustafâ’sın sen
    Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

    Gül açmaz, çağlayan akmaz, İlâhî nûrun olmazsa
    Söner âlem, nefes kalmaz, felek manzûrun olmazsa
    Firâk ağlar, visâl ağlar, ezel mestûrun olmazsa
    Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

    Erir cânlar o gül-bûy-ı revân-bahşın hevâsından
    Güneş titrer, yanar dîdârının, bak, ihtirâsından
    Perîşân bir niyâz inler hayâtın müntehâsından
    Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

    Susuz kalsam, yanan çöllerde cân versem elem duymam
    Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlardan nem duymam
    Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam
    Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

    Ne devlettir yumup aşkınla göz, râhında cân vermek
    Nasîb olmaz mı Sultânım haremgâhında cân vermek
    Sönerken gözlerim âsân olur âhında cân vermek
    Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh

    Boynu büktüm, perîşânım, bu derdin sende tedbîri
    Lebim kavruldu âteşden döner pâyinde tezkîri
    Ne dem gönlüm murâd eylerse taltîf eyle Kıtmîr’i
    Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
    Din ve iman uğruna yârdan ve serden geçmek samimiyetin ve ilâhî aşkın zirvesidir. Bunu gerçekleştirenler, iki cihan saadetini yakalayan ender simalardandır. Yaman Dede(Mehmet Abdülkadir Keçeoğlu) bu bahtiyar insanlardan birisidir. Misafir olarak ömrümüzü geçirdiğimiz bu fâni dünyada bize kalacak güzellikler, işlediğimiz hayırlı amellerdir; gerisi lâfügüzaftır. Bir gönül dostu ve ahlâk abidesi olan Yaman Dede ile ilgili etraflıca malumat almak isteyenlere, Mustafa Özdamar’ın yazdığı “Yaman Dede Belgeseli”ni ve Muhsin İlyas Subaşı’nın “İki Mevlevi” adlı eserini görmelerini öneririm.

  • Sena Fen
    Sena Fen

    Günler geçer ızdırab içinde,
    Ten mahvolur ah u zar içinde,
    Mes'ud görünen azab içinde,
    Rahat nerede! Mezar içinde.

  • Eda Yıldırımtürk
    Eda Yıldırımtürk

    Geldim sana kan ağlayarak,sızlayarak bak
    Aşkınla yanan benliğime durma,hemen ak
    Ak,sönmesin ateş,alevim dinmesin ancak
    Ağlat beni,inlet beni,ta haşre kadar yak...

  • Elif Cevahir
    Elif Cevahir

    Yanan kalbe devasin Sen, bulunmaz bir sifasin Sen
    Bulunmaz bir sehâssin Sen, dilersen rûnümâsin Sen
    Habib-i Kibriyâsin Sen, Muhammed Mustafasin Sen,
    Cemâlinle ferahnâk et ki, yandim yâ Rasulallah.

  • Boran
    Boran

    Gönül ehli bir topluma ulaşmak için genç arkadaşlarımızala mutlaka tanıtılması gereken içli bir ses...

  • Fırat
    Fırat

    susuz kalsam,
    yanan çöllerde can versem elem duymam,
    yanardağlar yanar bağrımda ve ben mesheylesem duymam,
    perişan bir niyaz iner bak ...
    boyun büktüm, perisanım,.bu derdin sende tedbiri...(y.d)

    yanan dede...Mevlana nın birkac satırını işitince hayatı değişen Aşk ateşine tutulan O'nun yolunda yanan, yandıkca yanan.
    Gönül dünyamın sultanlarından.Şiirlerindeki tasavvufi ve lirik ifadelerin başdöndürdüğü, güzel insan.

  • Elif Cevahir
    Elif Cevahir

    'Ölüm asude bir bahardir:'

  • Elif Ak
    Elif Ak

    bir şiirini de nakledeyim;

    ağlatma beni

    yak sinemi ateşlere, efgânıma bakma;
    ruhumda yanan ateşe, nîrânıma bakma;
    hiç sönmeyecak aşkıma, imanıma bakma;
    ağlatma da yak, hâl-i perîşanıma bakma.

    ağlatma ki âlâmımı tahfife de başlar;
    ağlatma, serinletmededir bağrımı yaşlar;
    rahmetme sakın, gerçi dayanmaz buna taşlari
    ağlatma da yak, hâl-i perişanıma bakma.

    yaşlar akarak belki uçar zerresi aşkın;
    ateşle yaşar, yaşla değil, yâresi aşkın;
    yanmaktır, efendim, biricik çaresi aşkın;
    ağlatma da yak, hâl-i perişanıma bakma.

  • Elif Ak
    Elif Ak

    Gayr-i müslim bir ailenin ferdi olarak 1887 yılında kayseri’nin talas ilçesinde dünyaya gelen yaman dedeye ailesi tarafından verilen diyamandi ismi, okul yıllarında yamandi molla olur,
    hikayesi beni çok hislendirmiştir, aynen alinti yapiyorum:

    “rüşdi ikici sınıftayım, ders yılının ortalarındayız. Farsça hocamız bize Sheyh Sadi ’nin Gülistan’ını okuturdu. arada sırada başka manzumeler de yazdırırdı.

    Bir gün siyah tahtaya yazdırdığı bir kaç beyit beni tutuşturmaya kâfi geldi. Dershaneyi ve siyah tahtanın bulunduğu noktayı, daha dün olmuş gibi, hatta şimdi oluyormuş gibi pek güzel hatırlıyorum.

    (Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî kaddesallahü sirrahüssamî) başlığı ile, mesnevî’nin baş tarafından bir kaç beyit:

    bişnev in ney çün şikâyet mî küned
    ez cüdâyîhâ hikâyet mi küned

    kez neyistan tâ merâ bübrîdeend
    ez nefîrem merd ü zen nâlideend

    sîne hâhem şerha şerha ez firâk
    tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk

    Mevlânâ ismi bana pek tatlı geldi. aldığımız beyitler beni pek derinden sarstı. Son beyit sînemi hakikaten şerha şerha etmişti. o andan itibaren tatlı tatlı yanmağa başladım. Siddetle yakan fakat anne bûsesi kadar tatlı gelen alevler içinde iç alemimi kaplamıştı. bunu hiç bir kelime ile anlatamayacağım.”

    Daha sonra nedenini anlamadığı bir şekilde din derslerine incizap duymuş, gayr-ı müslim arkadaşları derslere rağbet etmezlerken o hepsine katılır, can kulağıyla dinlermiş. Kastamonudaki tahsili bitince yüksek tahsil için istanbula gelmiş, hukuk tahsilini müteakıben
    bir yandan maişet için çalışırken bir yandan da Galata mevlevihanesi’nde Ahmed Celâleddin ve ahmed remzi dede’lerden mesnevî dersleri almış, uzun yıllar içinde sessiz sessiz yanan ateşi nihayet aşikâr eyleyince eşi ve kızı tarafından reddedilmiş ve hasretlerine mahkum edilmiştir.

    ömrünü islamın hizmetine adayan yaman dede, bu yolda talebeler yetiştirmiş ve 1962’de dünyasını değiştirmiştir.

  • Boran
    Boran

    Yaman Dede bana göz yaşı ve aşkı çağrıştırıyor.