Vera'yi, Mark'i, birde Istanbul'un eski kitapcilarinda mavi mi yesil mi, iki cilt mi, bir cilt mi oldugunu bilmeden bir kitabin pesinde kosan bir beyefendiyi cagristiriyor...
Vera'ya: Gelsene dedi bana Kalsana dedi bana Gulsene dedi bana Olsene dedi bana
Vera, derin bir uykudaymıs gibi, kıpırdamadan duruyordu oldugu yerde, sonra birden geldi kendine, Mark'ın arkasından -onun gittigine inanamadan- saskın, üzgün bakmaya basladı. 'inanmayan insanın sevemeyecegini söylerler, diye gecirdi icinden, ben inanmıyorum ona, demek... sevmiyor muyum onu? Gittigi icin neden böyle sızlıyor icim, neden dünyam kararıyor öyleyse? Suraya düsüp ölmek istiyorum! ...'
-Hayır, yalnız bir aylıgına, altı aylıgına istemiyorum ben aşkı, o kadar... Mark alaylı, -Ya bütün bir ömür icin ister misiniz, öteki dünyada da? diye sordu. -Evet, bütün bir ömür icin isterim! Bir gün bitecegini bilmeyeyim isterim; oysa siz biliyorsunuz, söylüyorsunuz da bunu: Böyle bir mutluluga inanmıyorum ben, istemiyorum da onu; icten olamaz böyle bir mutluluk, güclü olamaz... -Ne zaman söyledim? Çok kereler söylediniz, belki gizli bir niyetiniz yoktu, ama benim icimde yer etti. 'Uzaklara bakmanın ne geregi var? dediniz kac kere. Dar kafalılıktır bu! Kisi mutlulugu metreyle ya da kiloyla alır gibi mi alacak? Yanından gecerken yakala onu, birkac yudum al, bıkmamak icin bırak sonra, baska mutluluklar aramaya kos! Dalından düsmesine fırsat verme elmanın, hemen kopar, yarın bir baskasını koparırsın. Bir yerde cürüyüp gitme, salyangoz gibi bir budakta asılı durma hep. Size haz verdigi sürece asılın birbirinizin boynuna, sonra ayrılın...' Söz arasında hep siz söylediniz bunları. Demek inancınız bu...
-Hayır, yalnız bir aylıgına, altı aylıgına istemiyorum ben aşkı, o kadar... Mark alaylı, -Ya bütün bir ömür icin ister misiniz, öteki dünyada da? diye sordu. -Evet, bütün bir ömür icin isterim! Bir gün bitecegini bilmeyeyim isterim; oysa siz biliyorsunuz, söylüyorsunuz da bunu: Böyle bir mutluluga inanmıyorum ben, istemiyorum da onu; icten olamaz böyle bir mutluluk, güclü olamaz... -Ne zaman söyledim? Çok kereler söylediniz, belki gizli bir niyetiniz yoktu, ama benim icimde yer etti. Söz arasında hep siz söylediniz bunları. Demek inancınız bu...
Diz cökmek, Vera'nın ayaklarının dibinde hüngür hüngür aglamak istiyordu. Vera, - Gereklisiniz bana, diye fısıldadı. Acı, iskence istiyordunuz, verecegim hepsini size! diyordunuz, iste size yasam, acı cekin, ben de cekecegim, birlikte cekecegiz... Kim söylüyordu bunu? Simdi de kacacaksınız öyle mi? Hayır! Kalın, birlikte atacagız kendimizi o dipsiz ucuruma! diyordunuz... gelin yasayalım öyleyse! Sevmeyi ögrettiniz bana, tutkuyu ögrettiniz, icimde filizlendirdiniz onu...
-Nedir istedigin Vera, neden rahat vermiyorsun bana? diye sordu. Bir saat sonra gidiyorum buradan! ... Birden koluna yapıstı Vera, -Sakın yapmayın bunu, ben istemiyorum! dedi, <>, hizmet etmek zorundasınız bana... Siz de rahat vermiyorsunuz bana!
çok güzel playback yapabilen bir otel orkestrasıdır
benim arkadaşımın ismi yamaç ve bir erkek zaten erkek ismidir bence yamaç demek dağların arkası demek
Vera'yi, Mark'i, birde Istanbul'un eski kitapcilarinda mavi mi yesil mi, iki cilt mi, bir cilt mi oldugunu bilmeden bir kitabin pesinde kosan bir beyefendiyi cagristiriyor...
Vera'ya:
Gelsene dedi bana
Kalsana dedi bana
Gulsene dedi bana
Olsene dedi bana
Geldim
Kaldim
Guldum
Oldum
Cok tesekkur ederim, zahmet oldu, sagolun...
kitaptan istek üzerine yazılan pasajlar
'Dönüp arkasına baktıgı icin Tanrı bagıslasın Vera'yı! ...'
Mahvoldu Vera..
acımasızlık Goncarov'un yaptıgı
Vera, derin bir uykudaymıs gibi, kıpırdamadan duruyordu oldugu yerde, sonra birden geldi kendine, Mark'ın arkasından -onun gittigine inanamadan- saskın, üzgün bakmaya basladı.
'inanmayan insanın sevemeyecegini söylerler, diye gecirdi icinden, ben inanmıyorum ona, demek... sevmiyor muyum onu? Gittigi icin neden böyle sızlıyor icim, neden dünyam kararıyor öyleyse? Suraya düsüp ölmek istiyorum! ...'
-Hayır, yalnız bir aylıgına, altı aylıgına istemiyorum ben aşkı, o kadar...
Mark alaylı,
-Ya bütün bir ömür icin ister misiniz, öteki dünyada da? diye sordu.
-Evet, bütün bir ömür icin isterim! Bir gün bitecegini bilmeyeyim isterim; oysa siz biliyorsunuz, söylüyorsunuz da bunu: Böyle bir mutluluga inanmıyorum ben, istemiyorum da onu; icten olamaz böyle bir mutluluk, güclü olamaz...
-Ne zaman söyledim?
Çok kereler söylediniz, belki gizli bir niyetiniz yoktu, ama benim icimde yer etti. 'Uzaklara bakmanın ne geregi var? dediniz kac kere. Dar kafalılıktır bu! Kisi mutlulugu metreyle ya da kiloyla alır gibi mi alacak? Yanından gecerken yakala onu, birkac yudum al, bıkmamak icin bırak sonra, baska mutluluklar aramaya kos! Dalından düsmesine fırsat verme elmanın, hemen kopar, yarın bir baskasını koparırsın. Bir yerde cürüyüp gitme, salyangoz gibi bir budakta asılı durma hep. Size haz verdigi sürece asılın birbirinizin boynuna, sonra ayrılın...' Söz arasında hep siz söylediniz bunları. Demek inancınız bu...
-Hayır, yalnız bir aylıgına, altı aylıgına istemiyorum ben aşkı, o kadar... Söz arasında hep siz söylediniz bunları. Demek inancınız bu...
Mark alaylı,
-Ya bütün bir ömür icin ister misiniz, öteki dünyada da? diye sordu.
-Evet, bütün bir ömür icin isterim! Bir gün bitecegini bilmeyeyim isterim; oysa siz biliyorsunuz, söylüyorsunuz da bunu: Böyle bir mutluluga inanmıyorum ben, istemiyorum da onu; icten olamaz böyle bir mutluluk, güclü olamaz...
-Ne zaman söyledim?
Çok kereler söylediniz, belki gizli bir niyetiniz yoktu, ama benim icimde yer etti.
Rayski, geri cekilerek, dehset icinde,
-Mahvolacaksın Vera! dedi.
Diz cökmek, Vera'nın ayaklarının dibinde hüngür hüngür aglamak istiyordu. Vera, diyordunuz, iste size yasam, acı cekin, ben de cekecegim, birlikte cekecegiz... Kim söylüyordu bunu? Simdi de kacacaksınız öyle mi? Hayır! Kalın, birlikte atacagız kendimizi o dipsiz ucuruma! diyordunuz... gelin yasayalım öyleyse! Sevmeyi ögrettiniz bana, tutkuyu ögrettiniz, icimde filizlendirdiniz onu...
- Gereklisiniz bana, diye fısıldadı. Acı, iskence istiyordunuz, verecegim hepsini size!
-Nedir istedigin Vera, neden rahat vermiyorsun bana? diye sordu. Bir saat sonra gidiyorum buradan! ...>, hizmet etmek zorundasınız bana... Siz de rahat vermiyorsunuz bana!
Birden koluna yapıstı Vera,
-Sakın yapmayın bunu, ben istemiyorum! dedi, <
'yamaç'... Ivan Goncarov...
okudukça tadı dimağınızda uzayıp giden bir roman
guzelligini hic bir zaman unutamayacagim bir romanin adi.