tabii ki prison break la tanıdığımız mükemmel ötesi yaratık(daha önce mariah carrey in klibinde tanımıştık kendisini) .gözlerini kısarak bakması insanı eritiyor.özellikle dizide canlandırdığı zeki,biraz soğuk mühendis karakteri çok yakışıyor.daha bir mühendis olasım geliyor.
insan diyemiyorum hakaret etmiş olurum muhteşem bir 'şey' ne olduğu belirsiz ama muhteşem baktıkca bakasım geliyor prison break gibi güzel bi dizinin ayrıntılarını kaçırmama sebep olan kişi
Kesinlikle dünyanın 'En Yakışıklı Erkeği'. Bu dünyadan değil bencede. Başka bir havası var. Yok yok abartmıyorum kesinlikle öyle. Allah hakikaten özene bözene yaratmış. Ama yinede çok mütevazi gözüküyor, helal. Yani Wentworth Miller = Şans. (Çook şanslı tabi ama bence sevgilisi daha şanslı :)
tabiki prison break i,zekaayı,yakışıklılığı,karizmayı,amerika yı...o kadar çok ki yazamadım.yani bi insan bu kadar bu kadar mükemmel yaratılır,ne ararsanız var adamda.çok ii bi abi,hayırlı bi evlat,çalışkan bi öğrenci ve eminim mecnun dan daha mecnun bi aşık.BAYANLAR ÖZELLİKLE SİZE DİYORUM:LÜTFEN W.M KONUSU BURDA KAPANMASIN PRISON BREAK LE İLGİLİ DE FORUM,NEDİR AÇALIM! !
hayatımda görüp görebileceğim en yakışıklı insan... ve gerçekten oyunculuğu görülmeye değer. prison break deki oyunculuğu gerçekten çok güzel. zaten başka yerde sadece aynı kanaldaki bi dizinin bi bölümünde gördüm. ama oda yeter bence hem yakışıklılığıyla hemde oyunculuğuyla göz dolduruyor.
Wentworth Earl Miller III; Babasının ve büyükbabasının ismi aynı.. Kolej yıllarında 'Stinky' lakabıyla anılıyormuş.
2 Haziran 1972 yılında İngiltere de doğmuş ama Brooklyn'de büyümüş. Kendi tabiri ile kaza eseri İngilterede doğmuş.
Brooklyn College' tan sonra Princeton Üniversitesinden mezun olmuş.
Köken olarak:Baba tarafından Afrikalı, Jamarikalı, İngiliz ve Alman anne tarafından Fransız, Hollandalı, Süriyeli, ve Lübnanlı. Babasının zenci olması gerçekten çok garip.
Gözleri birbirinden farklı renklerde sol gözü yeşil sağ gözü ela tabi kökeninde bu farklı ırk taşıyan bir adamın gözlerinin farklı olması pek şaşırtıcı değil :)
Annesi Roxann, Yale Üniversitesi'nden mezun ve öğretmen Babası Wentworth E. Miller II, Yale'den mezun bir avukat
İki küçük kız kardeşinden biri avukat diğeri hukuk öğrencisi.
Kedi ve köpeğe alerjisi var
Kendini sıkıcı biri olarak tanımlıyor çünkü barlara ve kluplere gitmeyi sevmiyor. Bunun yerine evde arkadaşlarıyla oturmayı veya Simpsonları izlemeyi tercih ediyor.
Babası zenci annesi beyaz olduğu için kendini her iki ırkın arasında sayıyor beyaz veya zenci diyemem diyor.
Şimdi went ingilizcede git demek. Go=went. 3.hali Worth değer, kıymet demek. Miller ise değirmenci demek. Bunları birleştirirsek Gitdeğer Değirmenci oluyor. :) Ama asıl mana bu değil tabiki. Çünkü ingilizce de asıl anlamlar çok farklı olabiliyor. Örnek olarak türkçede teşekkür edildiği zaman birşey değil denir. Ama ingilizcede thanks(teşekkür ederim) e karşılık verilen cevap you are welcome 'dır. (ki bunu türkçeye çevirirsek hoşgeldin yada sen hoşgeldin bir diğeri siz hoşgeldiniz) demek oluyor. Ne alaka diyeceksiniz wallahi bende bilmiyorum. En mantıklısı ismin gerçek sahibini bulup sormak. O bir melez ve eminim ki çok çok güzel bir anlamı vardır. ;))
boyband aşıı kızlarla dalga geçerken büyük konuştum galiba..kaç yaşıma geldim bu adam beni hala öldürüyo..o ne yakışıklılık o ne karizma o ne bakışlar o ne ses tonudur öyle..okuduklarımdan anladıım kadarıyla öyle her gece bi barda bi tip de diil..gel de çarpılma..nolurdu sanki benim olsa..? ?
wentworth miller.. bana güçlü bir kişiliği yakışıklılığı, çağrıştırıyor.. bir anlamda tam benim tipim :) gözlerinin rengi ayrı bi kişilik katıyo adama.. çok tatlı :)
kocamı aldatabileceğim tek erkek diyebilirim ben eşimi dünyanın en yakısıklı erkegı sanırdım taki bu yakısıklının dizisini izlemeye başlayıncaya kadar
kaşı ile gözü arasında boşluk olmayan kişi,en çok makarnayı ve köfteyi severmiş,esmerlerden hoşlanırmış(ama sevgilisi sarışın) :D
tabii ki prison break la tanıdığımız mükemmel ötesi yaratık(daha önce mariah carrey in klibinde tanımıştık kendisini) .gözlerini kısarak bakması insanı eritiyor.özellikle dizide canlandırdığı zeki,biraz soğuk mühendis karakteri çok yakışıyor.daha bir mühendis olasım geliyor.
insan diyemiyorum hakaret etmiş olurum muhteşem bir 'şey' ne olduğu belirsiz ama muhteşem baktıkca bakasım geliyor prison break gibi güzel bi dizinin ayrıntılarını kaçırmama sebep olan kişi
çok çok çok yakışıklı ya boyle bısey olamaz ya
bence dünyanın gelmiş geçmiş en karizmatik bakışlı adamı çokkk yakışıklı
Kesinlikle dünyanın 'En Yakışıklı Erkeği'. Bu dünyadan değil bencede. Başka bir havası var. Yok yok abartmıyorum kesinlikle öyle. Allah hakikaten özene bözene yaratmış. Ama yinede çok mütevazi gözüküyor, helal. Yani Wentworth Miller = Şans. (Çook şanslı tabi ama bence sevgilisi daha şanslı :)
bence dünyanın en yakışıklı adamı hele o gözler o bakışları yokmu çok yakışıklı brad pitt leonardo di caprio hepsi hava benim tek aşkım
tabiki prison break i,zekaayı,yakışıklılığı,karizmayı,amerika yı...o kadar çok ki yazamadım.yani bi insan bu kadar bu kadar mükemmel yaratılır,ne ararsanız var adamda.çok ii bi abi,hayırlı bi evlat,çalışkan bi öğrenci ve eminim mecnun dan daha mecnun bi aşık.BAYANLAR ÖZELLİKLE SİZE DİYORUM:LÜTFEN W.M KONUSU BURDA KAPANMASIN PRISON BREAK LE İLGİLİ DE FORUM,NEDİR AÇALIM! !
hayatımda görüp görebileceğim en yakışıklı insan... ve gerçekten oyunculuğu görülmeye değer. prison break deki oyunculuğu gerçekten çok güzel. zaten başka yerde sadece aynı kanaldaki bi dizinin bi bölümünde gördüm. ama oda yeter bence hem yakışıklılığıyla hemde oyunculuğuyla göz dolduruyor.
Wentworth Earl Miller III; Babasının ve büyükbabasının ismi aynı..
Kolej yıllarında 'Stinky' lakabıyla anılıyormuş.
2 Haziran 1972 yılında İngiltere de doğmuş ama Brooklyn'de büyümüş.
Kendi tabiri ile kaza eseri İngilterede doğmuş.
Brooklyn College' tan sonra Princeton Üniversitesinden mezun olmuş.
Köken olarak:Baba tarafından Afrikalı, Jamarikalı, İngiliz ve Alman
anne tarafından Fransız, Hollandalı, Süriyeli, ve Lübnanlı.
Babasının zenci olması gerçekten çok garip.
Gözleri birbirinden farklı renklerde sol gözü yeşil sağ gözü ela tabi kökeninde bu farklı ırk taşıyan bir adamın gözlerinin farklı olması pek şaşırtıcı değil :)
Annesi Roxann, Yale Üniversitesi'nden mezun ve öğretmen
Babası Wentworth E. Miller II, Yale'den mezun bir avukat
İki küçük kız kardeşinden biri avukat diğeri hukuk öğrencisi.
Kedi ve köpeğe alerjisi var
Kendini sıkıcı biri olarak tanımlıyor çünkü barlara ve kluplere gitmeyi sevmiyor.
Bunun yerine evde arkadaşlarıyla oturmayı veya Simpsonları izlemeyi tercih ediyor.
Babası zenci annesi beyaz olduğu için kendini her iki ırkın arasında sayıyor beyaz veya zenci diyemem diyor.
Onu gördüğüm ilk yerde teenager ler gibi çığlık atıcam :)
Şimdi went ingilizcede git demek. Go=went. 3.hali Worth değer, kıymet demek. Miller ise değirmenci demek. Bunları birleştirirsek Gitdeğer Değirmenci oluyor. :) Ama asıl mana bu değil tabiki. Çünkü ingilizce de asıl anlamlar çok farklı olabiliyor. Örnek olarak türkçede teşekkür edildiği zaman birşey değil denir. Ama ingilizcede thanks(teşekkür ederim) e karşılık verilen cevap you are welcome 'dır. (ki bunu türkçeye çevirirsek hoşgeldin yada sen hoşgeldin bir diğeri siz hoşgeldiniz) demek oluyor. Ne alaka diyeceksiniz wallahi bende bilmiyorum. En mantıklısı ismin gerçek sahibini bulup sormak. O bir melez ve eminim ki çok çok güzel bir anlamı vardır. ;))
boyband aşıı kızlarla dalga geçerken büyük konuştum galiba..kaç yaşıma geldim bu adam beni hala öldürüyo..o ne yakışıklılık o ne karizma o ne bakışlar o ne ses tonudur öyle..okuduklarımdan anladıım kadarıyla öyle her gece bi barda bi tip de diil..gel de çarpılma..nolurdu sanki benim olsa..? ?
wentworth miller.. bana güçlü bir kişiliği yakışıklılığı, çağrıştırıyor.. bir anlamda tam benim tipim :) gözlerinin rengi ayrı bi kişilik katıyo adama.. çok tatlı :)
Bu çocuk kesinlikle dünyadann değil...çok aşırı derecede yakışıklı bence....