Kültür Sanat Edebiyat Şiir

vize sizce ne demek, vize size neyi çağrıştırıyor?

vize terimi 3rd3m tarafından tarihinde eklendi

  • Mete Esin
    Mete Esin

    VİZE mi? .. İşte budur!

    Vize, Trakya'da, Karadeniz’e kuş uçuşu otuz km ve İstanbul'a yuvarlak rakamla yüz elli km uzaklıktaki onikibin nüfuslu bir ilçe merkezidir. Hâlen Kırklareli İli'ne bağlı olup, merkezi ve çevresiyle gerçekten güzel ve sevimli bu yer, Traklarla başlayan şaşırtıcı bir târihi de bağrında saklamaktadır. Şöyle ki: Vize adı, aynen İstanbul (Byzantion) ve Tekirdağ (Byzanthe) adlarındaki gibi bâzen gerçek ve bâzen de mitolojik bir kimlik olan Byzas'tan gelmiştir. Adının orijinali Byzia olup, bunun değişik diller ve zamandaki şöyle altmışbir varyasyonu bilinir: (Bida, Bisa, Biza, Bize, Bizea, Bizia, Bizie, Bizien, Biziensis, Bizon, Bizua, Bizue, Bizúh, Bizuhnwn, Bizva, Bizvenon, Bizvhnon, Bizvhwn, Bizvnon, Bizya, Bizyae, Bizyas, Bizye, Bizyes, Bizyh, Bizyhe, Bizyhs, Bizyn, Bizys, Byza, Byzae, Byzea, Byzie, Byzus, Vice, Viksin, Visa, Vise, Vison, Vissa, Vivre, Viza, Vizeh, Vizi, Vizia, Vizii, Viziis, Vizili, Vizilli, Vizite, Vizoi, Vizon, Vizv, Vizya, Vizye, Vizyes, Vizyi, Vyzo, Wisa, Wiza, Wize.) Bu liste, Vize’nin ne kadar çok telâffuz edildiği ve dolayısıyla zamânında ona ne kadar önem verildiğini de göstermektedir. Buna şunu da ekleyelim ki, ismin başındaki “V” ve “B” sesleri, onbeşinci yüzyılda Yunanca ve Rumca’da görülen aynı yöndeki gelişmeye paralel değişmiştir.
    Arkeolojik ve buna dayalı târihî araştırmalar, Burası'nın, İstanbul dışındaki Türk Trakya'sında en eski yerleşim olduğunu ortaya koymuşlardır. O kadar ki, bu geçmiş yedi bin yıla kadar gitmektedir! Doğusu, batısı ve bugün Bulgarya demek olan kuzeyiyle birlikte, bütün bir Trakya’nın en eski yerleşimlerinden biri gene Vize’dir.
    Vize; târih sahnesine Trakya’nın da adlarıyla anıldığı Trak Ulusu'yla birlikte çıkmıştır. Trakların Astai (Astlar) boyu, Vize ve çevresi olan alanda yaşamışlardır. Daha sonrasındaysa, Trakların en büyük boyu olan (Odrysai) Odrislerin kurduğu, Roma İmparatorluğu destekli Doğu Trakya Krallığı’nın merkezi Vize’dir. Bu devletin kralları Roma’ya bağlılık gösterirlerken, halkı ise sürekli başkaldırmışlardır. Duruma bir süre katlanacak olan Roma, bundan sonra Krallığı kaldırıp yerine Trakya’da Ereğli merkezli bir eyâlet kurmuş, vâlilerini de Roma’dan olmak üzere kendisi atamıştır. Şu var ki, o vâliler dahi, eyâlet merkezi Ereğli’de değil Vize’de oturmuşlardır! Çünkü… Vize, Roma İmparatoru Trayanus zamânında 'Roma Şehir Hukuku' statüsüne alınan Türk Trakya’sındaki yegâne yerleşim birimidir ve diğer köylerin yanındaki bir şehirdir! O zaman bir ka-saba durumundaki Edirne’yse, aynı statüye bundan hayli sonra ve Roma İmparatoru Hadrianus’un bir hükmüyle alınacaktır.
    Vize’de, Roma tarafından bu devirde binâ edilmiş ve kimi bugün dahi görülebilen eserler vardır. Meselâ, yakın zaman önce ortaya çıkarılan anfi-tiyatro buna örnek bir Roma devri eseridir. Daha eski bir tapınağın üstüne 6. yüz yılda yapılmış ve Türklerden sonra câmiye çevrilmiş Ayasofya kilisesi de Vize’dedir. Bu kilise, hâlen câmi olarak restore edilmiş olup ibâdete açıktır. Öte yandan, Vize’nin, bu Kilise’yle birlikte anılan ve batı dünyâsında araştırmalara konu olmuş bir de Santa Marya’sı (Aya Marya - Azize Meryem) vardır ki, hayâl değil, masal değil tamâmıyla bilinen yazılı bir gerçektir!
    Vize’nin kaleleriyle buna bağlı burç, kapı ve kulelerini yer-yer bugün dahi görmek mümkündür. Câmi, imâret, hamam, çeşme vb kalıntıları vardır. İstanbul-Saraçhâne’deki Bozdoğan Kemerinin varlık sebebi olan ve Bizans devrinde İstanbul’a su taşıyan şebeke Vize’den başlamaktadır. Şebekenin galerisinden bazı bölümler bugün bile görülebilmektedirler.
    Kasaba merkezinde; 1., 2. ve 3. dereceden sit alanlarının daha neleri sakladığıysa ancak yeni kazılarla ortaya çıkabileceklerdir. Kayalara oyulmuş tapınak, mağara kiliseleri ve gene kaya mezarları, Mısır’ın ehramları esprisindeki, yüze yakın sayıda Trak kral mezar yığınlarının (höyük-tümülüs) bir kısmını görmek kezâ mümkündür. Özetle, Vize târih tütmekte ve târih kokmaktadır! İçinde Kıyıköy(Salmydessos) ’ün de bulunduğu birkaç köyüyse derece-derece ancak bu târihi tamamlayan unsurlar olabileceklerdir.
    MS 395’te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, Vize, on yedinci yüzyıldan sonra Bizans denecek olan Doğu Roma devletine katılmıştır. Bu devrin Vize’si, ikinci derecedeki bir Ortodoks din merkezi ve Doğu Roma İmparatorları için bir istirahatgâh durumundadır. Hem de, ayrıntısını bilemediğimiz yarı özerk bir statüsü vardır.
    Bugün artık Bizans dediğimiz Doğu Roma devleti, on dördüncü yüzyıl başında iyice zayıf düşüp Osmanlı’nın maskarası olunca, Anadolu’dan geçen Türkler Trakya’da cirit atmaya başlamışlardır. Nitekim, 1307’de Aydınoğlu İshak Bey, 1309’da da gene bir Aydınoğlu olan Halil Bey Vize çevresine kadar sokulup, Yöre’deki varlıklarını duyurmuş-lardır. 1346’da ise, İstanbul’da kayınbabası Kantakuzen ile görüşmekte bulunan Orhan Gâzi’nin askerleri Vize’ye kadar uzanan alanda talan ile meşgûl olmuşlardır! 1347’de Osmanlılar dışından bir Türk Birliği Vize’yi sarmışsa da sayıca yetersiz oluşları daha fazlasına izin vermemiş ve çekilmek zorunda kalmışlardır. Bundan sonra da Vize’yi rahatsız etmeyi sürdüren Türkler, Orhan Gâzi’nin oğlu Süleyman Şah (Paşa) komutasında ve 1357’de Bura’yı nihâyet ele geçirmişlerdir. Ne var ki, bunlar asker sayıları yetersiz akıncı birlikleridirler. Duruma râzı olmayacak Bizans’ın derlediği bir ordu, Vize’yi kısa süre sonra geri almakta gecikmeyecektir. Aynı yıl ve bu defâ Mihâloğlu Süleyman Bey’in aldığı Vize’yi, bir ara Bulgarlar ele geçirmişlerse de, Bizans gene aynı yıl duruma el koyup Vize’yi geri alabilmiştir.
    Her şey bir yana, Türkler Vize üstündeki kararlı tutumlarını ısrarla sürdürmektedirler. Şehr’in böyle sık-sık el değiştirmesini içine sindiremeyen I. Murat, bizzat başında bulunduğu askeriyle Vize’yi 1368’de bir kere daha ele geçirmiştir. I. Murat bundan sonra, Vize’yi adı aslan yürekli anlamına gelen komutan Şîr-i Merd Bey’e emânet ederek, huzur içinde Bursa’ya geri dönmüştür. Vize, öyle kolay vazgeçilecek bir yer olmayıp Bizans da esâsen buna katlanamayacaktır. Nitekim, Vize üstüne kurulan baskıyla artık gücü tükenen Şîr-i Merd Bey, Bursa’daki I. Murat’a haber salıp yardım istemek zorunda kalmıştır. I. Murat, 1373’te tekrar Trakya’ya çıkmış, Vize’yle Vize’nin İstanbul’a kadar olan çevresini temizleyip, itaat altına almıştır. Ne var ki, Vize, her şeye rağmen Bizans lehine gene de elden çıkmıştır. Tâ ki, 1453’e kadar… Vize, bu târihte artık İstanbul’u almak kararındaki Fâtih’in önünde duran ve İstanbul’u koruyan gerçek bir kaledir. Zamânın Edirne-İstanbul yolu dahi Vize’den geçtiğinden, bu kale öncelikle ve mutlakâ alınmak zorundadır. İşte… Fâtih, daha sonra İstanbul’un fethine de komuta edecek Karaca Paşa’yı, derlediği bir ordu önünde Vize’ye böyle göndermiştir. Vize, Bizans’tan son defâ olarak alındığında târihler 1453 Mart ayı başını göstermektedir.
    Vize, bu târihten sonra Osmanlı’nın iki başkenti Edirne ve İstanbul arasındaki güzîde bir yerleşim birimi olmuştur. Sultanlar, tıpkı Doğu Roma İmparatorlarının yaptığı üzere, zaman-zaman Vize’de oturup, avlanmış ve istirahat etmişlerdir. Sultanlar, Vize’de savaş alanlarındaki gibi çadırlarda yaşamamış olacakları cihetle, Bura’da şanlarına lâyık en azından konaklar yaptırmış olmaları gerekmektedir. Fâtih’in Vize’de bir saray yaptırdığı, târih kayıtlarında esâsen görülmektedir. Diğer sultanlar da, 1471’de yapılıp bugün artık var olmayan bu sarayda kalmış olacaklardır.
    Ayrıca, Vize devrin idârî düzeninde bir sancak merkezidir ki, Edirne’yle İstanbul’un o günkü özel statüleri sonucunda; Havsa, Hasköy, Kırklareli, Babaeski, Hayrabolu, Lüleburgaz, Çorlu, Ereğli, Silivri, Çatalca, Saray, Demirköy, Büyük ve Küçük Çekmeceler, Terkos, (19. yüzyılda bir süre Tekirdağ) ile Çerkezköy, Malkara ve Muratlı gibi o zaman önemsiz veyâ hiç olmayan aradaki diğer yerler Vize’ye bağlıdırlar! Bugünkü Bulgarya’nın Ahıyolu, Ahtopol, Aydos, Burgaz, Hatuneli, Karinâbad, Ruskasrı, Nesebar, Silistre ve Tırnovacık gibi birimleri kezâ Vize sancağı çerçevesi içinde ve Vize’ye bağlıdırlar. On sekizinci yüzyıl sonundaysa, Kırım ile Karadeniz’in bütün batı sâhili bir süre Vize’den idâre edilmişlerdir. Vize, sancak statüsünü 24.05.1849’da kaybederek, o günden sonra her zaman bir ilçe merkezi olarak kalacaktır.
    Türkler, Rumeli’ye geçtikten sonra Bura’yı Türkleştirmek için önce Anadolu’dan Yörük, sonra da Kırım’dan Tatar göçmenler getirmişlerdir. Altı ayrı öbekte örgütlenen Rumeli Yörüklerinin, bugünkü Türk Trakyası ve bunun biraz batısına yerleşen kısmına, beylerinin ikâmet ettikleri yere nispeten Vize Yörükleri deniyordu ki, bunların başı olan paşa da gene Bura’da bulunmaktaydı. Dört öbekte örgütlenen Tatarlardan Bozapa’lar da bu Yörüklerle birlikte aynı paşaya bağlıydılar. Gene bütün bir Rumeli’ye dağılmış durumdaki Çingenelerse, onlardan geri hizmetlerde faydalanmak üzere, Osmanlılar tarafından bir örgüt çatısı altında toplanmışlardır. Bunların yaşadıkları yerler bu kadar dağınık olmasına rağmen, sanki toplu bir yerde yaşarmışcasına sanal bir Çingene Sancağı'na bağlanmışlardır. Sanal sancağın yönetim merkezi, o zaman hiçbir Çingene yaşamayan Vize olmuştur. Çingeneler arasındaki sembolik varlığı bugün de sürdürülen Çeribaşının atası olan komutan, idârî ve askerî olarak Vize’de yaşayan iki paşadan Yörük ve Ta-tarlardan sorumlu olanıdır.
    Burada özetle anlatmaya çalıştığımız Vize, işte böylesi zengin bir geçmişten gelen güngörmüş bir vatan parçasıdır. Burada anlatılanların bâzı izlerini Vize hâlâ taşımaktayken, bir kısım hâtırâları da İstanbul, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli ile dışarıda Atina ve Moskova müzelerinde saklanmaktadırlar.
    Kasabanın hemen içinde bile hissedilen ve Trakya’da eşi bulunmayan orijinal coğrafyası, târih kayıtlarına kadar geçmiş ve tabiatıyla bugün de geçerli olan güzel iklimi de, Vize’nin beğenilmesi ve sevilmesi için ayrı birer etken olmaktadırlar!

    Mete Esin

  • Zeytin Zeytin
    Zeytin Zeytin

    yaklaşan vizeler üstüne, facebookta durumunu: 'çok yakında vi-zede...' olarak değiştiren arkadaşa saygılarımı iletiyorum =)

  • Beste Negâr
    Beste Negâr

    ülkeler arası geçişte kişilerin pasaportuna, belgelerine verilen onay, izin..

    bir de üniversitede, yıl sonu final sınavlarına girebilme hakkı için, ilgili konularda bilgilerimizin sınandığı sınav.. ‘vize’ sınavı adı altında ölçüp biçerlerdi bizi..çoğu, aman ne gireceğim finalde 3 soru çözerim yeter derdi.. zaten toplam 4 soru olurdu.. dönem sonu başarı notuna vizenin % 40, finalin % 60 etkisi olurdu.. beyinlerimizi değil, sinirlerimizi sınarlardı vesselâm..

  • Cgl Cgl
    Cgl Cgl

    gerçek: incelemeye aldıgımız tipik şahsiyetler; başkalarının notunu sorarlar...arkadaşı iyi almışsa şahsiyet üzülür,düşük almışsa buyuk bir sevinç içerisinde ama bu sevinç çaktırılmadan 'ya takma ya bunun finali de var' denir...
    suç çan eğrisinde midir yoksa insanın özünde midir bilinmez...

  • Cgl Cgl
    Cgl Cgl

    gerçek: herkes deliler gibi çalışır...gerekirse ihtiyaçlarını karşılamaz(banyo,uyku gbi) ...ama itiraf etmez...'ya abi az çalıştım,oyun oynadım,tv baktım' lar genelde hikayedir...yuksek alınca olay çalışmayla değil şahsiyetin zekasıyla alakalıdır güya...

  • Cgl Cgl
    Cgl Cgl

    gerçek: vize haftası herkesin tipi kayar..

  • Cgl Cgl
    Cgl Cgl

    vize vız vız vız....

  • Sayhan Öztürk
    Sayhan Öztürk

    Vay yaa...En sonunda bunuda söyledi...Sayın Başbakan Demokrasiye ne kadar hakim olduğunu bir kez daha kanıtladı(!) .Efendim İstanbula girişte vize uygulanmalıymış...Bravo sayın Başbakan yine kısa yoldan çözümü bulmuşsunuz...Hatta bunu daha ileri götürüp insanların yaşadıkları şehirden hatta köyden çıkışını bile yasaklayabiliriz. Zaten belli bir bölgenin refahını sağlamak için vatandaşların seyahat ve istediği yerde yaşama hakkını kısıtlamak Devletin asli görevleri arasındadır.Pratik zekanın ve çözüm bulma yeteneğinin zirvesindesiniz.Bizim vatandaşımız alışıktır böyle şeylere devam edin,öyle olmasaydı bunu ilk söylediğiniz zaman sizi belediye başkanı seçmezlerdi.Türk vatandaşlarına vize uygulayan ülkelere Türkiye Cumhuriyetininde katılması onları fazla etkilemiyeceklerdir.Benim tavsiyem (Kemal abinin de desteği ile) İstanbul girişine Turnikeler kurulup (Vizeye ilaveten) girmek isteyenlerden yüklü bir giriş ücreti alınmasıdır.Böylece bölgesel Ayrımcılığın yanı sıra Zengin,Fakir ayırımınıda sağlıklı bir şekilde yapabiliriz.Eminim Güneydoğu haritasında bazı değişiklikler yapılmasını arzulayan vatansever(!) bazı çevreler bu yorumunuza çok sevinmişlerdir.Devam edin sayın Başbakanım... Köktendincilikten kökten çözümcülüğe yatay geçişinizin bazı sancıları olacak elbette...Siz umursamayın,boş verin; o sancı nasıl olsa sadece vatandaşın mabadında...

  • Ersinavci
    Ersinavci

    insanın calışmak istemediği seylerin bütünü olabilir.kabus dur sabahlamak niyetiyle oturulur ders calısmaya ama solugu nette alırsınız. bişey olmaz.

  • Bilge Sem
    Bilge Sem

    boşverrrrrrrrrrrrrrr finalde hallederiiiiiiiiiiiiiiim,diyerek genelde dusuk notlar alınır bu sınavlardan...
    fınal zamanı geldı cattımı,olay kurturalamayıp bütünlemeye sarkar :))

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    bir nevi izin..

    üniversitelerde final sınavına girebilme hakkı,izni için baraj sınavlara vize deniyor..
    vizenin yüzde otuzu finalin yüzde yetmişiydi bizim üniv.de..herkes yan gelip yatıyordu vizede..finallerde iki soru yapan bitiriyordu dönemi(zaten 3 soru oluyordu da) ...adalet yoksunu bir sınav sistemiydi ama sanırım şimdilerde farklı sistem..

    bir diğer yaygın akla gelen ise bazı ülkelerin giriş çıkışlarda özel bir izin şartı koyması hali..
    avrupa birliği ülkelerinde schengen vizesi geçerlidir mesela..bir ülkeden vize alırsınız gezer gezer durursunuz tüm ab ülkelerini..
    bu ülkeye girişlerde vize uygulamasını da ilk başlatan suudi arabistan hükümetidir...
    ..neyse bu kadar olsun.. ;)

  • Nihan Aydın
    Nihan Aydın

    halimiz dumaaan ammmaaannn

  • Hakan Kılıç
    Hakan Kılıç

    üç tane alttanımı ikinci dönemde altı tane
    inek gibi ders çalışıyom bir haftadır
    ot var mı ot :))

  • Oguzcan Demir
    Oguzcan Demir

    avrupada şengel almak gerekiyor Allahım bizi şengelli yapma

  • Oguzcan Demir
    Oguzcan Demir

    çocuklarını amerikada doğuranların kurtulmak istediği sıkıntı bir nebze kendi kimliklerinden utanma sosyeteye hava atma acizliği amerikaya diş çektirmeye gitmek için alınması gerekli belge
    nerede benim türk doktorlarım görmemişin şeyi olmuş vize almış

  • Oguzcan Demir
    Oguzcan Demir

    ne vize si ne finali bitmişse bu işi tez çözer