Sanal alemde şu sıralar yeni bir ahlâklı virüs dolaşmakta. 'Yusuf Ali' adlı virüs, bulaştığı bilgisayara zarar vermeden porno sitelerine girmeyi önlüyormuş. Virüs; kullanıcıyı İngilizce, Arapça ve Farsça Kur'an ayetleri ile siteden çıkmaya ikna ediyor... imiş.. çok merak ettim ben bu yusuf ali'yi.. bknz. ahlaklı virüs :)
Veled, 'Babacim yaa, ben nasil oldum, çok merak ediyorum' diye israr edince... Adam, 'Nasil ossa bunu bu oglana bi gün annatmak durumunda kalacam, eyisi mi simdi izah edim, hazir sormusken, kurtuliyim gitsin bu isten' diye düsünür, içinden... 'Bak evladim, çok eyi dinne, zira bi daha annatmiyacaam: Anannan baban, bundan yedi sene evvel, bi 'cyber cafe'de karsilasti.. Bir iki bakistiktan soona, bu 'cyber cafe'nin musait bi yerine geçtiler... Baban 'memory stick' ile, 'USB' den bi baglanti kurdu... Anacgin bu fisati eyi degerlendirerek 'memory stick' den bi kaç 'download' endirdi... Bu dangalak baban da, bir-iki 'upload' yükledi... Ammaaa,...heyecandan 'Firewall' kullanmayi unuttugumuz aklimiza geldiginde is isten geçmisti... Bu raddeden soona da, ne 'delete' edebildik, ne de 'cancel'... Sonuç olarak da, ortaya felaket bi 'Virus' çikti, dokuz ay soona... Iþ te mesele bu kadar basit, benim güzel evladim...'
Semptomatik yaklaşım ve vital bulguları stabilize etmek gerekir.. Antibiyotiklerin etkin olmadığı tek durum..bu nedenle antibiyoterapi işe yaramaz.. Yeni çıkan antiviraller etkin olmakla beraber yeterli yanıt alınamıyor.. Ör.AİDS verilebilir..
Virüsler hücresel bir oluşum değillerdir.Çünkü DNA sentezinin yapılabileceği bir çekirdekleri yoktur.Herhangi bir canlının hücrelerine yerleşmedikleri sürece yaşamlarını devam ettiremezler. Canlı hücrelerine girip kendi nükleik asitlerini bu hücrelerde yazdırırlar ve bnu şekilde çoğalma fırsatı bulurlar. İnsan vücudunda birçok hastalığın sebebidirler. Antibiyotikler virüslere etkili değildirler. Virüsler uzun süre hücrelerde uyur halde bekleyebilirler.Mesela uçuk denilen durumu oluşturan Herpex Simplex bu şekilde uçuk oluşturur. Tek tip nükleik asit içerirler.
Esasında belli kondisyonlar oluşursa herhangi bir canlıda virüs gibi dünyaya yayılabilir.. Mesela ekoloji de olduğu gibi köylüler çocuklarının intikamı için yılanları öldürünce köyde hastalık gibi farelerin yayılması buna örnektir. Buna rağmen bu örnek bile insanın virüs olayında baş rol oynadığını gösterir.
Demek ki köy öreneğindeki gibi doğal olamayan bir sapmadan dolayı ''ekolojik'' denge bozularak insanlar başrolü üstlendi... Acaba bu doğal olmayan olay insana hür irade verilmesi mi yoksa anaerkilden ataerkile geçiş nedenleri mi?
''I want to share something of a revelation with you, Morpheus. It came to me when I attempted to classify your species, and I realised that you are not actually mammals. You see, every mammal establishes a natural equilibrium with its natural habitat. But you humans do not...you habitate one area and consume all the natural resources before spreading to another area...
There is another creature that does this: Do you know what it is? A virus. You humans are a cancer of this planet, you are...plague...''
Kısaca Agent Smith '' 'İnsana benzeyen bir canlı daha var: Virüsler. İnsanlar memeli değil aslında, bir virüs. İnsanlık bir hastalık! '' diyor...
Virüs, herhangi bir bilgisayara değişik yollarla girebilen ve bu bilgisayarlarda istenmeyen sonuç ve zararlara yol açan programlara verilen genel bir isimdir. Bu programların kullandığımız, bilgisayarlarda çalıştırdığımız diğer programlardan temelde bir farkı yoktur. Bu nedenle, işletim sisteminin desteklediği bütün işleri yapabilirler. Virüsleri özel kılan, girdiği sistemlere kendilerini, kullanıcının farkında olmadan veya iradesi dışında çalıştırılacağı şekilde yerleştirmesi ve sistemlere zarar vermesidir. Bir virüs kullanıcı tarafından çalıştırılmadan veya kendisini programlayan kişi tarafından önceden belirlenmiş durum oluşmadan aktif hale gelmez. Bazı virüsler ise aktif hale geldikleri halde, belli bir süre istenmeyen etkilerini göstermezler. Virüsler genel olarak etkilerini diğer çalışan programlara 'bulaşarak', onlarda çeşitli değişiklikler yaparak gösterirler. Virüslerin bir diğer özelliği ise kendilerini çoğaltmaları ve hafızada değişik yerlere kaydetmeleridir. Virüsler, disketler, ağ paylaşımı, Internet (e-mail, dosya indirme, vs) yollarıyla yayılır. Virüslerin etkileri sadece rahatsızlık veren küçük problemler olabildiği gibi (ekranınıza rahatsızlık veren mesajlar çıkararak çalışmanızı bölmesi/engellemesi vb.) bilgisayarınızın hafızasını ve/veya disk alanını kullanarak bu kaynaklara verimli olarak erişiminizi engellemeleri ya da kullandığınız dosyaların içeriklerini bozmaları/silmeleri gibi oldukça zararlı etkileri de olabilir. Bunun dışında, kullandığınız bilgisayar programlarını bozabilir, çalışmalarını yavaşlatabilir, sabit diskinizin tamamını ya da önemli dosyaların olduğu kısımlarını silebilirler. Bazı virüsler ise kullanıcının bilgisayar konusundaki bilgisizliğini kullanarak yol açmadığı zararları vermiş gibi görünerek panik yaratırlar. Geçmişte bilgisayarlara çokça yayılmış, zararlara yol açmış, ancak günümüzde yayılmayan ve kendilerine anti-virüs yazılımlarınca korunma sağlanabilen ünlü virüslerden bazıları ise şunlardır
Bilgisayarınızda Virüs Programınızın bile göremediği bir sürü korsan programlar çalışıyor. Bunların görünüşteki amacı reklam ve pazar araştırması olarak görünsede esas amaçları nete girdiğiniz özel bilgileri çalmak içindir, hele net üzerinden alışveriş yapanlar için daha tehlikeli...Ayrıca bu korsan programlar bilgisayarınızın performansını etkilemesi yanında bazı önemli sistem dosyalarınıda bozabilir.
Bunları engellemek için bedava programlar var. Mesela benim bilgisayarda D sürücüsü dahil 500'den fazla korsan program buldu. Bu bedeva programı sıkça kullanıp güncelleşttirmenizi tavsiye ederim:
'Ad-aware 6' - http://lavasoft.element5.com/support/download/ (kısa adresi: http://download.com.com/3001-8022-10214379.html) (Tavsiyem: Scan Now -) Select\folders to scan -) Select -) 'C' (Hard Disc'inizin 'D' gibi sürücülere ayırmışanız onları da işaretleyin) -) Next
'Spyblaster' Ayrıca Spyblaster programını da çalıştırıp 'Enable All Protection' yapmanızı ve sıkça güncelleştirmeniz de: http://www.javacoolsoftware.com/downloads.html (kısa: http://www.javacoolsoftware.com/sbdownload.html)
'Empty Temp Folder' Artı Temp dosyaları gibi gereksiz dosyaları daha kolay silmeniz için de `Empty Temp Folder` programını si, tavsiye ederim: http://www.danish-shareware.dk/soft/emptemp/ (kısa - http://www.danish-shareware.dk/soft/emptemp/emptemp2Setup.exe) Bu prgramda (Empty Temp Folders 283 çalıştırın) options 'Add Predefined Folders' kısmında ki tüm kutuları seçip ana pencereden `Empty All Folders` demeniz yeterli...
Win 98 kullananlar için tavsiyem manuel olarak temizlik yapsınlar: - C:\WINDOWS\Temporary İnternet Files\ - burada küçük bir dalavere var: Windows Explorer'dan (Windows Gezgini) bu dosyanın yanında '+' işaretine basıp Content.IE5 dosyasını bulup içindeki dosyaları da silebilirsiniz: C\WINDOWS\Temporary Internet Files\Content.IE5 - C:\WINDOWS\Temp - C:\WINDOWS\History
Tabi Norton gibi virus programlarınızı da sıkça güncelleştirmeyi unutmayın.
Ayrıca Online(Net Üzerinden) bedeva virüs arama yapabilirsiniz, virüs programınız varsa bile tavsiye ederim:
http://www.panda-software.com/ 'Panda Active Scan' Icon'nuna basın (kısa - http://www.pandasoftware.com/activescan/activescan.asp)
ilgimi çekti bu yazı biraz çekti ama..ama yine de yazıorum :) 1) Virüs nedir? Proteinlerden ve nükleik asitlerden oluşan virüsler (Latince ‘zehir’ anlamında) bakteriler ya da organizma hücreleri gibi çevrelerinden enerji alamazlar. Çoğalmak için bulaştıkları hücreleri kullanırlar.
Virüsler çok farklı biçimlere ve genetik oluşumlara sahiptir. Bilim 2000’i aşkın virüsü tanımlamış olsa da, bunların sayısı çok daha fazla. Bir hücre birkaç mikrometrelik (10 üzeri -6 metre) bir ölçüye sahipken, vürüsün çapı 30 ila 300 nanometre (10 üzeri -9 metre) arasındadır.
‘Kalbi’ viryon olarak adlandırılan RNA ya da DNA’yı içeren genetik bilgisidir. Viryon bir zarfın içinde saklanan ya da saklanmayan bir koruma yapısı olan kapsidle çevrilidir. Kapsid ya da zarf, ev sahibi hücrelerin hücresel reseptörlerine bağlanan ve virüsün viryonu bunlara enjekte etmesini sağlayan proteinler olan ‘viral belirleyiciler’ içerir. Bu enjeksiyondan hemen sonra ya da yıllarca sürebilecek bir gizlilik döneminin ardından (HIV virüsü gibi) virüsün genetik materyeli proteinleri sentetize etmekle görevli hücre düzeninin egemenliği altına girer.
Uçuk: Gizli virüs Virüs bu durumda tekrar oluşturulur ve başkalarını enfekte etmek üzere kendisine mekan olan hücreyi terk eder. Genetik düzlemde, virüsler katlanarak çoğalma sırasında DNA’yı düzeltme mekanizmalarından arınmış olduklarından sayısız mütasyonlara maruz kalırlar.
Yaşam tarihinde çok erken ortaya çıkan virüsler parazit olarak yerleştikleri hücrelerle az çok uyum içinde yaşadılar. Hatta zaman içinde genetik kalıtımlarından birazını bulaştıkları hücrelere bıraktılar.
Kendilerine kucak açan hücreyle uyumlarını kanıtlamak için örnek olarak da, insan vücudunda hiç ortaya çıkmadan gizli halde kalabilen uçuk virüsünü gösterebiliriz. Bu virüsün aynı zamanda herhangi bir anda uyanıp birkaç gün için organizmayı zayıflatma olasılığı da vardır.
Tersine bazı virüsler ise son derece etkilidir (Ebola virüsü gibi) . Enfekte ettikleri virüsleri yok edip ya da onların işleyişlerini bozarak en kötü ihtimalle organizmanın bütünüyle ölümüne neden olabilirler. Tıp aralarında, nezle, grip, kuduz, çiçek gibi hastalıkların da bulunduğu 300 kadar virütik hastalığı tanımlamış bulunuyor.
SARS: SARS virüsü koronavirüsler soyundandır. Pek çok türe (domuz, kedi, dana, köpek, tavşan v.b.) bulaşabilen koronavirüsler şimdiye kadar nezle vakalarının dörtte birinden sorumlu tutuluyordu. Yeni koronavirüs ise halen bilinen herhangi bir kökle yakın bağlantılı gözükmüyor.
2) Virüsler nasıl belirlenir? Virüs biliniyorsa, hastanın vücudunda antikorlar aranıp virüsün bir bölümüyle (antijen) tuzağa düşürülebilir. Tersine, vücut sıvısında ise virüsün varlığı antikorlarla belirlenebilir. Her iki durumda da bu bağışıklık testleri antikorun kimyasal tepkime yoluyla virüse sabitlenmesini ortaya koyuyor (renklenme, floresan molekülün eklenmesi v.s.)
Bir diğer yöntem ise, karşılaştığı genetik materyeli kopyalayabilecek bir enzimle gerçekleştirilen genetik sondanın Ğvirüs genomunun bir parçasıĞ kullanımına dayanır. Sonda viral bir sekansı tanıdığında söz konusu gen belirlenmesini sağlayacak kadar büyür. Bu PCR yöntemidir (Polymerase Chain Reaction) . Ancak genetik sondalar bir desteğe de sabitlenebilir: Bu destek DNA çipidir. Floresan bir markörle viral genetik malzemeyi ele geçirdiği sırada sonda görüntülenebilir.
HIV nasıl anlaşıldı Bilinmeyen bir virüsün niteliğini belirlemek için incelenen hastalığın özellikleri viral bir enfeksiyonu çağrıştırdığında virologlar genellikle hastaların vücut sıvılarında elektronik mikroskopla virüs parçacıklarını tararlar.
Virologlar aynı zamanda sağlam bir dokuyu hastanınkiyle de karşılaştırabilirler. Enfekte dokuda farklı bir genetik materyelin bulunması bir virüsün varlığına işaret edebilir. Bu virüs önce izole edilip sonra incelenecektir. AIDS vakasında ise Pasteur Enstitüsü’nden araştırmacılar kültür ortamındaki hücrelerin yok oluşunu inceleyerek ve RNA’lı virüslerin karakteristik enzim aktivitesini keşfederek HIV virüsünü belirlediler.
SARS: Virologlar mikroskopla tarama ve PCR’yi bir arada kullanarak SARS virüsünü izole edip hangi soya (korona) ait olduğunu belirlediler. Genomundan parçalar çıkarıp PCR sondaları olarak kullandılar.
3) Niçin yeni virüsler? Burada, mütasyon, gen karışımı ve bir türden diğerine geçilmesi söz konusu. Çünkü virüsler belli bir tür organizmaya aittirler (bitkilerin virüsleri hayvanlara, böceklerinkiler ise memelilere bulaşmazlar) . Ancak aynı silsilede bazen bir türden diğerine geçişler de gözlenebilir. Bu durum, HIV ve Ebola virüsü vakalarında geçerlidir.
Türleri ayıran doğal bariyeri aşabilmek için bunların yakın temas halinde olmaları (örneğin çiftliklerde) ve bir türün virüslerinin çeşitli mütasyonların ardından bir başkasının hücrelerinde çoğalabilme yetisini edinmeleri gerekir.
Bazen virüsler hücreleri ortaklaşa enfekte ettikleri diğer virüslerle karışabilirler. Bu ‘hibridler’ yeni özellikler sergileyebilirler; bazıları hayvanlar için zararsız olsa da bazen hiç beklenmedik bir biçimde insanlar için ölümcül olabilir.
İnsanla çeşitli evcil hayvan türleri arasındaki birliktelik ve gelişmekte olan ülkelerde hala geçerliliğini koruyan eski zirai yöntemlere özgü iyileştirilmemiş hijyen kuralları da türler arasındaki alışveriş için uygun bir zemin oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde yoğun besi hayvancılığı uygulamaları da hayvana özgü virüslerin insana bulaşmasına neden oluyor. SARS: SARS’ın hayvanlardan bulaştığı hala kanıtlanamamış olsa da pek çok uzman hastalığın, mutfak kültürünün çok çeşitli hayvan türleriyle hazırlanan yemeklere dayandığı Çin’in Kanton bölgesinde büyük miktarda tüketilen etlerden kaynaklanan bir mutant olduğunu varsayıyor. Öte yandan, suçlu virüsün genomunun analizi virüsün hayvanda bilinen çeşitli koronavirüs gruplarına özgü pek çok sekansı içerdiğini gösterdi. Bu da kaynağıyla ilgili olarak öenmli bilgiler sunabilir.
4) Nasıl korunmalı? En az virüs çeşidi kadar korunma yöntemi de mevcut. Grip virüsü gibi bazı virüsler solunum suyu parçacıkları ya da aksırık, öksürük gibi nemli püskürüklerde gezinerek bir kişiden diğerine bulaşabilirler: Bazıları ise cinsel yolla ya da kan yoluyla (AIDS, hepatit) , iğne ya sa ısırmayla (kuduz) bulaşabilirler. Bazılarının ise virüsü taşıyip bulaştıracak bir vektöre gereksinimi vardır. Kemirgenlerdeki hemorajik ateş (hantavirüs) , kuş gribi, sivrisinek gibi bazı böceklerin taşıdıkları hastalıklar bu kategoriye girer.
Çiçek virüsü ise hastalığın bulaştığı su ya da yiyecekler yoluyla insanlara geçer. Başta grip olmak üzere bazı virüsler ise çevrede kalmayı sürdürüp virüsün bulaştığı yüzeyler ya da objeler aracılığıyla insanlara geçerler.
Temastan kaçınmak Kuluçka ve bulaşma devresi ne kadar uzun olursa virüs de o derece sessizce yayılabilir. Semptomlar ortaya çıktığında hasta çoktan başkalarına hastalığı bulaştırmıştır bile... Nitekim AIDS gibi ‘yavaş’ olarak tanımlanan bir virüsten kaynaklanan salgının nasıl yayıldığı çok iyi bilinmektedir.
Virüsten korunmak için uygun bir aşı yoksa hasta insanlarla temastan kaçınılmalıdır. Bu konudaki yöntemler basittir ve iyi bilinmektedir: Cinsel ilişkiler için prezervatifler, havada ve çevrede yaşayan virüslere karşı maske ve eldivenler.... Virüsün bulaştığı kişilerin ve yaşadıkları yerlerin karantinaya alınması gibi kollektif önlemlere de başvurulabilir. Virüsün içinde çoğaldığı ortamı yok etmek de yararlı olabilir.
SARS: SARS virüsü solunum ve temas yoluyla yayılan su parçacıklarından bulaşır. Hastalığın bulaştığı kişi ve yerlerin tecrit edilmesi, insanların bir yerden yere gitmelerine getirilen sınırlamalar ve hastanelerde uygulamaya konulan çok sıkı hijyen önlemleri pek çok ülkede hastalıkla mücadelede etkin oldu.
5) İlaç var mı? Virütik hastalıkları iyileştirebilecek ilaçlar çok fazla değildir çünkü enfekte organizmayı iyileştirmek üç aşamada son derece zor bir uğraştır: İlaçlar, ev sahibi hücreler zarar vermeden virüsü yok etmeli ya da çoğalmayı durdurmalı; virüsler çok hızlı mütasyona uğradıklarından ilaçlar sürekli evrim geçiren bir hedef belirlemeli; pek çok virüs enfeksiyonu şiddetli olduğu kadar kısa süreli de olduğundan ilaçlar çok çabuk etki göstermeli.
Bu nedenle antivirallerin sayısı azdır ve bazen hastaların dayanmakta zorlanacakları yan etkilere yol açabilirler. Bu alanda eczacılık araştırmaları oldukça fazladır.
Etkileri fazla değil ‘Klasik’ antiviraller AIDS, hepatit ve uçuk virüslerine karşı az çok etkin bir mücadele yürütebilmektedir. Bazıları viryonun ev sahibi hücreye yerleşmesini, bazıları da viryonun hücrede kopyalanarak çoğalmasını engellemektedir. Ancak virüslerin tedavilere karşı direnç kazanmaları (HIV gibi) hastanın kendisini toparlama sürecini başarısızlığa uğratmaktadır.
SARS: Şimdiye kadar eczacılık araştırmaları nezle virüsü olan koronavirüslerle fazla ilgilenmemişti. Geçen yıl nisan ayı sonunda SARS virüsüne karşı tedavi amaçlı tek cephane ribavirin ve interferondan ibaretti. Geniş spektrumlu bu iki antiviral molekül hücrede nükleik asitin kopyalanarak çoğalmasını engelliyorlar. Bunların SARS’a karşı etkileri zayıf. Her ilaçta olduğu gibi antiviral tedavi yöntemleriyle ilgili araştırmalar yıllarca sürebilir. Halen başta Atlanta’daki Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) olmak üzere pek çok laboratuvar bu yönde çalışıyor. Ancak araştırmalar bir sonuç vermeden hastalığın ortadan kalkması oladılığı da var.
6) Aşılar nasıl işliyor Aşılamak, bağışıklık sistemine mücadele etmesi gereken mikrobu tanıtmak demektir. Böylece bilgilenen bağışıklık sistemi organizmayı bütünüyle kaplamadan önce zamanında virüsü tanıyabilecektir. Bunun için de sayısız aşı etkisi azaltılmış virüsten içerir. Bazıları ise kimyasal bir etken (Javel) , fiziksel işlem (ısı şoku, UV ışınları, mikrosentrifügasyon v.s.) gibi yöntemlerle öldürülen virüsleri içerir.
Bu işlemlerin amacı viryonu yok edip bağışıklık sisteminin tanıdığı zarfı saklamaktır. Nitekim, aşının bu görevde uzmanlaşmış hücreler aracılığıyla belirlediği, virüslerin yüzey parçacıkları yani ‘viral belirleyiciler’ ya da ‘antigenler’dir. Aşı, virüsün organizmaya saldırması halinde müdahale etmeye hazır özel antikorlar üretmesini sağlar.
Zayıflatılmış virüs Bunun adı, zayıflatılmış ya da ölü virüsler değil doğrudan uygun antikorları içeren ‘pasif’ aşılardır. Burada koruma birkaç hafta ya da birkaç ay gibi kısa sürelidir. Bu seroterapiler genellikle enfeksiyondan sonra virüsü yok etmek umuduyla uygulanır.
Aşılar, çiçek hastalığında olduğu gibi istikrarlı virüslere karşı etkilidir. Ancak virüslerin büyük bir bölümü çok hızlı mütasyona uğradıklarından Ğ HIV virüsünde yaklaşık üç ayda bir! - burada uygun aşıyı bulmak çok daha zordur. AIDS vakalarında ise HIV’ın bulaştığı organizma antikorları sentetize etmediğinden sorun çok daha karmaşıktır.
SARS: SARS’a karşı aşı geliştirebilmek için ilk önce koronavirüsün antikor salgısına yol açıp açmadığını belirlemek gerekir. Daha sonra da test için virüs kültive edilip hayvanlara bulaştırılmalıdır. Bu durumda, hareketsiz bir virüsten geleneksel bir aşı elde edilmesi gündeme gelecektir. Bir diğer araştırma alanı da antikorlardan oluşan tedavi amaçlı aşıya odaklanabilir. Enfekte bir hastaya uygulanan bu aşı virüsü etkisiz hale getirebilir.
7) Sekansları belirlemek neye yarar? Bir virüsün genomunu deşifre etmek genetik oluşumunu ortaya koymaya yarar; böylece buradan yola çıkıp virüsü kesin olarak saptamaya yönelik testler geliştirilebilir. Bu testler, viral hastalık semptomları sergileyen hastanın kuşkulanılan virüsün taşıyıcısı olup olmadığını kesin bir şekilde saptamaya yarar. Ayrıca virüsün sekanslara ayrılması, dinamiğini anlamayı ve özellikle mütasyon oranını analiz etmeyi sağlar. Tüm bunların yanı sıra viral bir genomun sekanslara ayrılması bir antiviralin geliştirilmesinin ilk aşamasıdır.
SARS: SARS vakasında sekansların belirlenmesi, bir tarama testi geliştirilip tıp insanlarının hizmetine sunulmasını sağlar. Böyle bir test nezleli insanların korkularını giderip, gereksiz karantinalardan kaçınılmasına, risk altındaki insanların daha iyi izlenmesine ve virüsün etkilediği kişilerin hemen tecrit edilmesine olanak tanır. Doktorlar değişik hastalarda tanımlanmış olan koronavirüsün genomunun sekanslarını karşılaştırarak virüsün mütasyon kapasitesini araştırmaktadırlar.
7) Ne zaman salgından söz edilir? Salgın hastalıkları inceleyen bilim dalına göre, gözlem yapıldığı sırada vaka sayısı alışılageldik vaka sayısından daha yüksekse salgından söz etmek gerekir.
Örneğin, Fransa’da Inserm’in nöbetçi ağı (Sentiweb) 2003 yılının on beşinci haftasında bir grip salgını olduğunu belirledi çünkü grip vakası haftada 100.000 üzerinde 137’ydi; oysa geçmiş yıllardaki ortalama eşik 100.000 kişi için 99’du. Öte yandan, o güne dek bilinmeyen bir virüsün insanoğlunda neden olduğu ilk vaka salgın sayılması için yeterlidir.
Salgın geniş bir bölgeye, kıtaya hatta dünyaya yayılıp çok sayıda insanı etkilediğinde ise pandemi adını alır; 1917’de patlak veren İspanyol gribi, AIDS ya da SARS pandemi kategorisine girer.
SARS: Bu koronavirüs tanınmadığı için ilk vaka salgın sayıldı. Ancak uzmanlar pandeminin daha da yayılmasından korkuyorlar. Örneğin, hastalığın bulaştığı insanlar Afrika ya da Güney Amerika’ya gittiklerinde burada hastaları saptayabilecek sağlık yöntemleri yetersiz olduğundan salgın daha da ciddi hale gelebilir.
9) Ne zaman bölgesel bir4 salgın sözkonusudur? Hastalık belli bir bölgenin sınırlarının dışına çıkmamışsa bölgesel bir salgın söz konusudur.
AIDS dünya çapında bir salgınken bölgesel bir salgına dönüşmüş olan hastalıklar kategorisindendir çünkü HIV taşıyıcıları enfekte olduklarını bilmeden önce çok sayıda insana hastalığı bulaştırmış olabilirler.
Avrupa’da halen AIDS vakası öngörülenin altında kaldığından geniş çaplı bir salgından değil sadece bölgesel bir salgından söz edilebilir. Başka yerlerde ise özellikle Çin ve Afrika’da AIDS pandemidir çünkü çok geniş bir alanı etkileyen bir salgın söz konusudur.
SARS: Kuluçka döneminde (2-10 gün) hastalığın bulaştığı kişiler virüsü ortaya çıktığı bölgeden çok daha uzaklara taşıyıp başka insanlara da bulaştırabilirler. Bu durum, halen kanıtlanmamış olsa da sağlıklı ancak taşıyıcı kişilerin varlığıyla daha da ciddi hale gelebilir.
10) Virüsler insanoğlunu tehdit ediyor mu? Uzun bir kuluçka döneminin ardından su ve hava yoluyla bulaşan virüsler, hastalığı taşıyan sağlıklı kişiler ve öldürücü hastalık gibi etmenler insanlık için tehlikeli olabilir mi?
Bu pek olası değil; şimdiye kadar hiçbir salgın türlerin soyunu devam ettirmeleri önünde bir engel olmadı. İnsanların sıklıkla yer değiştirmeleri virüslerin yayılmasına neden olsa da her zaman için hastalığı durduracak coğrafi sınırlar ve hastalığa doğal olarak direnç gösteren insanlar vardır.
Yine de bir virüs insanlığa büyük zararlar verebilir; nitekim, çiçek hastalığı 1900 ila 1967 yılları arasında 135 milyon kişiyi öldürdü. Hızla bulaşma özelliği ve bu hastalığa yakalananlarda yüksek ölüm oranı (yüzde 30) tehlikenin ne derece ciddi boyutlara varabileceğini gösterdi. Neyse ki, 1977 yılında geliştirilen bir aşıyla yok edilebildi.
Basit ve etkili önlem Günümüzde AIDS 30 milyondan fazla insanı etkilediği Afrika’yı etkiliyor; Çin’de ise bu hastalığın hangi boyutta olduğu bilinmiyor. Uzmanlar, mevcut HIV ilaçlarının salgını kontrol altına alabileceğini ancak bu ilaçlara herkesin sahip olamamasının durumu daha da vahim hale getirdiğini kaydediyorlar.
Çelişkili bir biçimde Ebola gibi son derece öldürücü bir virüsü (vakaların yüzde 60-80’i) kontrol etmek grip virüsünü kontrol etmekten daha kolay: Virüsün bulaştığı insanlar kolayca belirlenebilir ve hastalığın bulaşması da virüsün enfekte ettiği kişiyle yakın temas kurulmasıyla meydana gelir. Bu nedenle, alınacak tecrit önlemleri basit ve etkilidir.
SARS: Virüse karşı dünya çapında başlatılan mücadele hastalığın yayılmasını engelleyebilir. Ancak SARS vakası her an yeni bir virüsün insanoğlunu tehdit edebileceğini gösteriyor. Bu yazı, Science et Vie dergisinden özetlenerek alınmıştır.
Atipik pnömopatiden ölüm oranı oldukça yüksek Virüsün bulaştığı hastaların yaklaşık yüzde 14’ü ölmüş bulunuyor. Virüslerin öldürücülük oranı hastalığın çeşidine göre değişiyor. Örneğin, hemorajik Ebola ateşi vakaların yüzde 80’inde ölümcülken Nil ateşinde bu oran yüzde 10. Tedavi olmaması halinde AIDS’ten ölüm oranı yüzde 100. Fransa’da bu oran halen yüzde 37. Her yıl AIDS Fransa’da 978 kişiyi dünyada ise 2.943.000 kişiyi öldürüyor. 1983’de saptanan bu patoloji 20 yılda 25 milyon kişiyi öldürdü.
Bernard Vallat (Hayvanlarda salgın hastalıklar uluslararası bürosu sorumlusu)
‘Hayvanlarda görülen salgın hastalıklar insanlar için de risk’ SARS’ın hayvanlardan kaynaklandığı henüz kanıtlanmamış olsa da bu olasılık son derece yüksek olduğundan bize hayvanlardan insanlara bulaşabilecek hastalıklar konusunda ciddi bir uyarı. Bu olgular halen dünyada 156 laboratuvarda inceleniyor. Binlerce hayvanın modern çiftliklerde bir arada tutulması virüsle yeni patojenlerin ortaya çıkışı arasındaki genetik bağa uygun zemin hazırlıyor. Açık havada dolaşan kümes hayvanlarının yabani kuşlarla temas kurmaları halinde risk daha da artıyor.
Ne ne demek? Bakteri: Bakteriler, genomunun tek bir çekirdekte toplanmadığı genellikle tek hücreli bir mikroorganizma grubu oluştururlar. Prokaryotlara aittirler. Tek çekirdekli hücrelere sahip organizmalara ökaryot denir.
Mikrop: Bu terim, enfeksiyon hastalıklarından sorumlu organizmaları kapsar. Virüsler yaşayan organizmalar olmasalar da patojen özellikleri dolayısıyla mikrop sınıfına sokulmaktadırlar.
Antigen: Bağışıklık tepkisini tetikleyebilecek organik molekül. Antikorlar antigeni nötrleştirmek ya da yok etmekle görevli bağışıklık hücrelerinin dikkatini çekmek antigenin üzerine yerleşirler.
Genom: Virüsün ya da organizmanın hücrelerinin genetik materyelini oluşturan genlerin tümü.
Proteinler: Hücre ve virüslerin belli başlı bileşenleri olan proteinler, genomun sağladığı bilgi aracılığıyla hücreler tarafından gerçekleştiriliyor.
Enzim: Belli kimyasal tepkimeleri hızlandırıyorlar.
İlk kurban Çin Dünya Sağlık Örgütü 10 Mayıs 2003’te dünyada olası 7296 atipik pnömopati vakası belirledi. 526 kişi öldü. İnsanların sıklıkla yer değiştirmesinin de uygun bir zemin oluşturmasıyla salgın otuz üç ülkeye yayıldı.
Negatif ve faydasız bilgiler düşünce virüsü,
her tür günah ve yasak duygular kalp virüsü...
VİRÜS size neyi çağrıştırıyor?
Hard diski virüs bassa norton'a vız gelir,
Bence virüs mikrop demektir.
Virüs bana son günlerde antolojide rasladığım yasaklılar sayfama attığım mikropları çağrıştırıyor.
noneedantibiotical
bilgisayara bulaştığında uzun uzun 'offfffffffffffffffffffffffffffffff' dedirten şey....
bilgisayarlara bulaşıp sistemi çökertmesiyle meşhurdur...
Hastalık olarak insanlara bulaşmasıyla öldürdüğü mâlumdur...
Kene gibi insanlara bulaşıp, ayrılmayan türleri mevcuttur...
Latince de 'zehir' kelimesinin karşılığı olarak kullanılır.
bir tür zararlı mikroorganizma..
Sanal alemde şu sıralar yeni bir ahlâklı virüs dolaşmakta.
'Yusuf Ali' adlı virüs,
bulaştığı bilgisayara zarar vermeden porno sitelerine girmeyi önlüyormuş.
Virüs; kullanıcıyı İngilizce, Arapça ve Farsça Kur'an ayetleri ile siteden çıkmaya ikna ediyor... imiş..
çok merak ettim ben bu yusuf ali'yi..
bknz.
ahlaklı virüs :)
anti-virüs: şştt nereye gençç? ? ?
virüs: Abi birisine bakıp çıkıcam hemen...
anti-virüs: Olmasss giremessin..Yassahhh!
;)
ülkü ocaklari,imam hatipler,kuran kurslari,vs vs vs...
ah gözü kör olası böcük..
atıl panda! :))
Veled, 'Babacim yaa, ben nasil oldum, çok merak ediyorum' diye israr edince... Adam, 'Nasil ossa bunu bu oglana bi gün annatmak durumunda kalacam, eyisi mi simdi izah edim, hazir sormusken, kurtuliyim gitsin bu isten' diye düsünür, içinden... 'Bak evladim, çok eyi dinne, zira bi daha annatmiyacaam: Anannan baban, bundan yedi sene evvel, bi 'cyber cafe'de karsilasti.. Bir iki bakistiktan soona, bu 'cyber cafe'nin musait bi yerine geçtiler... Baban 'memory stick' ile, 'USB' den bi baglanti kurdu... Anacgin bu fisati eyi degerlendirerek 'memory stick' den bi kaç 'download' endirdi... Bu dangalak baban da, bir-iki 'upload' yükledi... Ammaaa,...heyecandan 'Firewall' kullanmayi unuttugumuz aklimiza geldiginde is isten geçmisti... Bu raddeden soona da, ne 'delete' edebildik, ne de 'cancel'... Sonuç olarak da, ortaya felaket bi 'Virus' çikti, dokuz ay soona... Iþ te mesele bu kadar basit, benim güzel evladim...'
İnola
nı ha ha! hanki arada bulaştınıs bilmem ama artık yoksunuz! ..
zavallı bilgisayarım:((
rapişin iki tane var.
hiç bir şeyden çekmedim
onlardan çektiğim kadar...
canlılık ve cansızlık arasındaki
ince çizgide sörf yapan varlıklar.
Semptomatik yaklaşım ve vital bulguları stabilize etmek gerekir..
Antibiyotiklerin etkin olmadığı tek durum..bu nedenle antibiyoterapi işe yaramaz..
Yeni çıkan antiviraller etkin olmakla beraber yeterli yanıt alınamıyor..
Ör.AİDS verilebilir..
Virüsler hücresel bir oluşum değillerdir.Çünkü DNA sentezinin yapılabileceği bir çekirdekleri yoktur.Herhangi bir canlının hücrelerine yerleşmedikleri sürece yaşamlarını devam ettiremezler.
Canlı hücrelerine girip kendi nükleik asitlerini bu hücrelerde yazdırırlar ve bnu şekilde çoğalma fırsatı bulurlar.
İnsan vücudunda birçok hastalığın sebebidirler.
Antibiyotikler virüslere etkili değildirler.
Virüsler uzun süre hücrelerde uyur halde bekleyebilirler.Mesela uçuk denilen durumu oluşturan Herpex Simplex bu şekilde uçuk oluşturur.
Tek tip nükleik asit içerirler.
Esasında belli kondisyonlar oluşursa herhangi bir canlıda virüs gibi dünyaya yayılabilir.. Mesela ekoloji de olduğu gibi köylüler çocuklarının intikamı için yılanları öldürünce köyde hastalık gibi farelerin yayılması buna örnektir. Buna rağmen bu örnek bile insanın virüs olayında baş rol oynadığını gösterir.
Demek ki köy öreneğindeki gibi doğal olamayan bir sapmadan dolayı ''ekolojik'' denge bozularak insanlar başrolü üstlendi... Acaba bu doğal olmayan olay insana hür irade verilmesi mi yoksa anaerkilden ataerkile geçiş nedenleri mi?
İnsanlar virüs mü?
Matrix filminde Agent Smith, Morpheus'a:
''I want to share something of a revelation with you, Morpheus. It came to me when I attempted to classify your species, and I realised that you are not actually mammals. You see, every mammal establishes a natural equilibrium with its natural habitat. But you humans do not...you habitate one area and consume all the natural resources before spreading to another area...
There is another creature that does this: Do you know what it is? A virus. You humans are a cancer of this planet, you are...plague...''
Kısaca Agent Smith '' 'İnsana benzeyen bir canlı daha var: Virüsler. İnsanlar memeli değil aslında, bir virüs. İnsanlık bir hastalık! '' diyor...
'bilgisayar için ' virüs nedir?
Virüs, herhangi bir bilgisayara değişik yollarla girebilen ve bu bilgisayarlarda istenmeyen sonuç ve zararlara yol açan programlara verilen genel bir isimdir. Bu programların kullandığımız, bilgisayarlarda çalıştırdığımız diğer programlardan temelde bir farkı yoktur. Bu nedenle, işletim sisteminin desteklediği bütün işleri yapabilirler. Virüsleri özel kılan, girdiği sistemlere kendilerini, kullanıcının farkında olmadan veya iradesi dışında çalıştırılacağı şekilde yerleştirmesi ve sistemlere zarar vermesidir. Bir virüs kullanıcı tarafından çalıştırılmadan veya kendisini programlayan kişi tarafından önceden belirlenmiş durum oluşmadan aktif hale gelmez. Bazı virüsler ise aktif hale geldikleri halde, belli bir süre istenmeyen etkilerini göstermezler. Virüsler genel olarak etkilerini diğer çalışan programlara 'bulaşarak', onlarda çeşitli değişiklikler yaparak gösterirler. Virüslerin bir diğer özelliği ise kendilerini çoğaltmaları ve hafızada değişik yerlere kaydetmeleridir. Virüsler, disketler, ağ paylaşımı, Internet (e-mail, dosya indirme, vs) yollarıyla yayılır. Virüslerin etkileri sadece rahatsızlık veren küçük problemler olabildiği gibi (ekranınıza rahatsızlık veren mesajlar çıkararak çalışmanızı bölmesi/engellemesi vb.) bilgisayarınızın hafızasını ve/veya disk alanını kullanarak bu kaynaklara verimli olarak erişiminizi engellemeleri ya da kullandığınız dosyaların içeriklerini bozmaları/silmeleri gibi oldukça zararlı etkileri de olabilir. Bunun dışında, kullandığınız bilgisayar programlarını bozabilir, çalışmalarını yavaşlatabilir, sabit diskinizin tamamını ya da önemli dosyaların olduğu kısımlarını silebilirler. Bazı virüsler ise kullanıcının bilgisayar konusundaki bilgisizliğini kullanarak yol açmadığı zararları vermiş gibi görünerek panik yaratırlar. Geçmişte bilgisayarlara çokça yayılmış, zararlara yol açmış, ancak günümüzde yayılmayan ve kendilerine anti-virüs yazılımlarınca korunma sağlanabilen ünlü virüslerden bazıları ise şunlardır
Bilgisayarınızda Virüs Programınızın bile göremediği bir sürü korsan programlar çalışıyor. Bunların görünüşteki amacı reklam ve pazar araştırması olarak görünsede esas amaçları nete girdiğiniz özel bilgileri çalmak içindir, hele net üzerinden alışveriş yapanlar için daha tehlikeli...Ayrıca bu korsan programlar bilgisayarınızın performansını etkilemesi yanında bazı önemli sistem dosyalarınıda bozabilir.
Bunları engellemek için bedava programlar var. Mesela benim bilgisayarda D sürücüsü dahil 500'den fazla korsan program buldu. Bu bedeva programı sıkça kullanıp güncelleşttirmenizi tavsiye ederim:
'Ad-aware 6' - http://lavasoft.element5.com/support/download/
(kısa adresi: http://download.com.com/3001-8022-10214379.html)
(Tavsiyem: Scan Now -) Select\folders to scan -) Select -) 'C' (Hard Disc'inizin 'D' gibi sürücülere ayırmışanız onları da işaretleyin) -) Next
'Spyblaster'
Ayrıca Spyblaster programını da çalıştırıp 'Enable All Protection' yapmanızı ve sıkça güncelleştirmeniz de:
http://www.javacoolsoftware.com/downloads.html
(kısa: http://www.javacoolsoftware.com/sbdownload.html)
'Empty Temp Folder'
Artı Temp dosyaları gibi gereksiz dosyaları daha kolay silmeniz için de `Empty Temp Folder` programını si, tavsiye ederim:
http://www.danish-shareware.dk/soft/emptemp/
(kısa - http://www.danish-shareware.dk/soft/emptemp/emptemp2Setup.exe)
Bu prgramda (Empty Temp Folders 283 çalıştırın) options 'Add Predefined Folders' kısmında ki tüm kutuları seçip ana pencereden `Empty All Folders` demeniz yeterli...
Win 98 kullananlar için tavsiyem manuel olarak temizlik yapsınlar:
- C:\WINDOWS\Temporary İnternet Files\ - burada küçük bir dalavere var: Windows Explorer'dan (Windows Gezgini) bu dosyanın yanında '+' işaretine basıp Content.IE5 dosyasını bulup içindeki dosyaları da silebilirsiniz:
C\WINDOWS\Temporary Internet Files\Content.IE5
- C:\WINDOWS\Temp
- C:\WINDOWS\History
Tabi Norton gibi virus programlarınızı da sıkça güncelleştirmeyi unutmayın.
Ayrıca Online(Net Üzerinden) bedeva virüs arama yapabilirsiniz, virüs programınız varsa bile tavsiye ederim:
http://www.panda-software.com/
'Panda Active Scan' Icon'nuna basın
(kısa - http://www.pandasoftware.com/activescan/activescan.asp)
Hadi bakalım kolay gelsin...
ilgimi çekti bu yazı biraz çekti ama..ama yine de yazıorum :)
1) Virüs nedir?
Proteinlerden ve nükleik asitlerden oluşan virüsler (Latince ‘zehir’ anlamında) bakteriler ya da organizma hücreleri gibi çevrelerinden enerji alamazlar. Çoğalmak için bulaştıkları hücreleri kullanırlar.
Virüsler çok farklı biçimlere ve genetik oluşumlara sahiptir. Bilim 2000’i aşkın virüsü tanımlamış olsa da, bunların sayısı çok daha fazla. Bir hücre birkaç mikrometrelik (10 üzeri -6 metre) bir ölçüye sahipken, vürüsün çapı 30 ila 300 nanometre (10 üzeri -9 metre) arasındadır.
‘Kalbi’ viryon olarak adlandırılan RNA ya da DNA’yı içeren genetik bilgisidir. Viryon bir zarfın içinde saklanan ya da saklanmayan bir koruma yapısı olan kapsidle çevrilidir. Kapsid ya da zarf, ev sahibi hücrelerin hücresel reseptörlerine bağlanan ve virüsün viryonu bunlara enjekte etmesini sağlayan proteinler olan ‘viral belirleyiciler’ içerir. Bu enjeksiyondan hemen sonra ya da yıllarca sürebilecek bir gizlilik döneminin ardından (HIV virüsü gibi) virüsün genetik materyeli proteinleri sentetize etmekle görevli hücre düzeninin egemenliği altına girer.
Uçuk: Gizli virüs
Virüs bu durumda tekrar oluşturulur ve başkalarını enfekte etmek üzere kendisine mekan olan hücreyi terk eder. Genetik düzlemde, virüsler katlanarak çoğalma sırasında DNA’yı düzeltme mekanizmalarından arınmış olduklarından sayısız mütasyonlara maruz kalırlar.
Yaşam tarihinde çok erken ortaya çıkan virüsler parazit olarak yerleştikleri hücrelerle az çok uyum içinde yaşadılar. Hatta zaman içinde genetik kalıtımlarından birazını bulaştıkları hücrelere bıraktılar.
Kendilerine kucak açan hücreyle uyumlarını kanıtlamak için örnek olarak da, insan vücudunda hiç ortaya çıkmadan gizli halde kalabilen uçuk virüsünü gösterebiliriz. Bu virüsün aynı zamanda herhangi bir anda uyanıp birkaç gün için organizmayı zayıflatma olasılığı da vardır.
Tersine bazı virüsler ise son derece etkilidir (Ebola virüsü gibi) . Enfekte ettikleri virüsleri yok edip ya da onların işleyişlerini bozarak en kötü ihtimalle organizmanın bütünüyle ölümüne neden olabilirler. Tıp aralarında, nezle, grip, kuduz, çiçek gibi hastalıkların da bulunduğu 300 kadar virütik hastalığı tanımlamış bulunuyor.
SARS: SARS virüsü koronavirüsler soyundandır. Pek çok türe (domuz, kedi, dana, köpek, tavşan v.b.) bulaşabilen koronavirüsler şimdiye kadar nezle vakalarının dörtte birinden sorumlu tutuluyordu. Yeni koronavirüs ise halen bilinen herhangi bir kökle yakın bağlantılı gözükmüyor.
2) Virüsler nasıl belirlenir?
Virüs biliniyorsa, hastanın vücudunda antikorlar aranıp virüsün bir bölümüyle (antijen) tuzağa düşürülebilir. Tersine, vücut sıvısında ise virüsün varlığı antikorlarla belirlenebilir. Her iki durumda da bu bağışıklık testleri antikorun kimyasal tepkime yoluyla virüse sabitlenmesini ortaya koyuyor (renklenme, floresan molekülün eklenmesi v.s.)
Bir diğer yöntem ise, karşılaştığı genetik materyeli kopyalayabilecek bir enzimle gerçekleştirilen genetik sondanın Ğvirüs genomunun bir parçasıĞ kullanımına dayanır. Sonda viral bir sekansı tanıdığında söz konusu gen belirlenmesini sağlayacak kadar büyür. Bu PCR yöntemidir (Polymerase Chain Reaction) . Ancak genetik sondalar bir desteğe de sabitlenebilir: Bu destek DNA çipidir. Floresan bir markörle viral genetik malzemeyi ele geçirdiği sırada sonda görüntülenebilir.
HIV nasıl anlaşıldı
Bilinmeyen bir virüsün niteliğini belirlemek için incelenen hastalığın özellikleri viral bir enfeksiyonu çağrıştırdığında virologlar genellikle hastaların vücut sıvılarında elektronik mikroskopla virüs parçacıklarını tararlar.
Virologlar aynı zamanda sağlam bir dokuyu hastanınkiyle de karşılaştırabilirler. Enfekte dokuda farklı bir genetik materyelin bulunması bir virüsün varlığına işaret edebilir. Bu virüs önce izole edilip sonra incelenecektir. AIDS vakasında ise Pasteur Enstitüsü’nden araştırmacılar kültür ortamındaki hücrelerin yok oluşunu inceleyerek ve RNA’lı virüslerin karakteristik enzim aktivitesini keşfederek HIV virüsünü belirlediler.
SARS: Virologlar mikroskopla tarama ve PCR’yi bir arada kullanarak SARS virüsünü izole edip hangi soya (korona) ait olduğunu belirlediler. Genomundan parçalar çıkarıp PCR sondaları olarak kullandılar.
3) Niçin yeni virüsler?
Burada, mütasyon, gen karışımı ve bir türden diğerine geçilmesi söz konusu. Çünkü virüsler belli bir tür organizmaya aittirler (bitkilerin virüsleri hayvanlara, böceklerinkiler ise memelilere bulaşmazlar) . Ancak aynı silsilede bazen bir türden diğerine geçişler de gözlenebilir. Bu durum, HIV ve Ebola virüsü vakalarında geçerlidir.
Türleri ayıran doğal bariyeri aşabilmek için bunların yakın temas halinde olmaları (örneğin çiftliklerde) ve bir türün virüslerinin çeşitli mütasyonların ardından bir başkasının hücrelerinde çoğalabilme yetisini edinmeleri gerekir.
Bazen virüsler hücreleri ortaklaşa enfekte ettikleri diğer virüslerle karışabilirler. Bu ‘hibridler’ yeni özellikler sergileyebilirler; bazıları hayvanlar için zararsız olsa da bazen hiç beklenmedik bir biçimde insanlar için ölümcül olabilir.
İnsanla çeşitli evcil hayvan türleri arasındaki birliktelik ve gelişmekte olan ülkelerde hala geçerliliğini koruyan eski zirai yöntemlere özgü iyileştirilmemiş hijyen kuralları da türler arasındaki alışveriş için uygun bir zemin oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde yoğun besi hayvancılığı uygulamaları da hayvana özgü virüslerin insana bulaşmasına neden oluyor. SARS: SARS’ın hayvanlardan bulaştığı hala kanıtlanamamış olsa da pek çok uzman hastalığın, mutfak kültürünün çok çeşitli hayvan türleriyle hazırlanan yemeklere dayandığı Çin’in Kanton bölgesinde büyük miktarda tüketilen etlerden kaynaklanan bir mutant olduğunu varsayıyor. Öte yandan, suçlu virüsün genomunun analizi virüsün hayvanda bilinen çeşitli koronavirüs gruplarına özgü pek çok sekansı içerdiğini gösterdi. Bu da kaynağıyla ilgili olarak öenmli bilgiler sunabilir.
4) Nasıl korunmalı?
En az virüs çeşidi kadar korunma yöntemi de mevcut. Grip virüsü gibi bazı virüsler solunum suyu parçacıkları ya da aksırık, öksürük gibi nemli püskürüklerde gezinerek bir kişiden diğerine bulaşabilirler: Bazıları ise cinsel yolla ya da kan yoluyla (AIDS, hepatit) , iğne ya sa ısırmayla (kuduz) bulaşabilirler. Bazılarının ise virüsü taşıyip bulaştıracak bir vektöre gereksinimi vardır. Kemirgenlerdeki hemorajik ateş (hantavirüs) , kuş gribi, sivrisinek gibi bazı böceklerin taşıdıkları hastalıklar bu kategoriye girer.
Çiçek virüsü ise hastalığın bulaştığı su ya da yiyecekler yoluyla insanlara geçer. Başta grip olmak üzere bazı virüsler ise çevrede kalmayı sürdürüp virüsün bulaştığı yüzeyler ya da objeler aracılığıyla insanlara geçerler.
Temastan kaçınmak
Kuluçka ve bulaşma devresi ne kadar uzun olursa virüs de o derece sessizce yayılabilir. Semptomlar ortaya çıktığında hasta çoktan başkalarına hastalığı bulaştırmıştır bile... Nitekim AIDS gibi ‘yavaş’ olarak tanımlanan bir virüsten kaynaklanan salgının nasıl yayıldığı çok iyi bilinmektedir.
Virüsten korunmak için uygun bir aşı yoksa hasta insanlarla temastan kaçınılmalıdır. Bu konudaki yöntemler basittir ve iyi bilinmektedir: Cinsel ilişkiler için prezervatifler, havada ve çevrede yaşayan virüslere karşı maske ve eldivenler.... Virüsün bulaştığı kişilerin ve yaşadıkları yerlerin karantinaya alınması gibi kollektif önlemlere de başvurulabilir. Virüsün içinde çoğaldığı ortamı yok etmek de yararlı olabilir.
SARS: SARS virüsü solunum ve temas yoluyla yayılan su parçacıklarından bulaşır. Hastalığın bulaştığı kişi ve yerlerin tecrit edilmesi, insanların bir yerden yere gitmelerine getirilen sınırlamalar ve hastanelerde uygulamaya konulan çok sıkı hijyen önlemleri pek çok ülkede hastalıkla mücadelede etkin oldu.
5) İlaç var mı?
Virütik hastalıkları iyileştirebilecek ilaçlar çok fazla değildir çünkü enfekte organizmayı iyileştirmek üç aşamada son derece zor bir uğraştır: İlaçlar, ev sahibi hücreler zarar vermeden virüsü yok etmeli ya da çoğalmayı durdurmalı; virüsler çok hızlı mütasyona uğradıklarından ilaçlar sürekli evrim geçiren bir hedef belirlemeli; pek çok virüs enfeksiyonu şiddetli olduğu kadar kısa süreli de olduğundan ilaçlar çok çabuk etki göstermeli.
Bu nedenle antivirallerin sayısı azdır ve bazen hastaların dayanmakta zorlanacakları yan etkilere yol açabilirler. Bu alanda eczacılık araştırmaları oldukça fazladır.
Etkileri fazla değil
‘Klasik’ antiviraller AIDS, hepatit ve uçuk virüslerine karşı az çok etkin bir mücadele yürütebilmektedir. Bazıları viryonun ev sahibi hücreye yerleşmesini, bazıları da viryonun hücrede kopyalanarak çoğalmasını engellemektedir. Ancak virüslerin tedavilere karşı direnç kazanmaları (HIV gibi) hastanın kendisini toparlama sürecini başarısızlığa uğratmaktadır.
SARS: Şimdiye kadar eczacılık araştırmaları nezle virüsü olan koronavirüslerle fazla ilgilenmemişti. Geçen yıl nisan ayı sonunda SARS virüsüne karşı tedavi amaçlı tek cephane ribavirin ve interferondan ibaretti. Geniş spektrumlu bu iki antiviral molekül hücrede nükleik asitin kopyalanarak çoğalmasını engelliyorlar. Bunların SARS’a karşı etkileri zayıf. Her ilaçta olduğu gibi antiviral tedavi yöntemleriyle ilgili araştırmalar yıllarca sürebilir. Halen başta Atlanta’daki Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) olmak üzere pek çok laboratuvar bu yönde çalışıyor. Ancak araştırmalar bir sonuç vermeden hastalığın ortadan kalkması oladılığı da var.
6) Aşılar nasıl işliyor
Aşılamak, bağışıklık sistemine mücadele etmesi gereken mikrobu tanıtmak demektir. Böylece bilgilenen bağışıklık sistemi organizmayı bütünüyle kaplamadan önce zamanında virüsü tanıyabilecektir. Bunun için de sayısız aşı etkisi azaltılmış virüsten içerir. Bazıları ise kimyasal bir etken (Javel) , fiziksel işlem (ısı şoku, UV ışınları, mikrosentrifügasyon v.s.) gibi yöntemlerle öldürülen virüsleri içerir.
Bu işlemlerin amacı viryonu yok edip bağışıklık sisteminin tanıdığı zarfı saklamaktır. Nitekim, aşının bu görevde uzmanlaşmış hücreler aracılığıyla belirlediği, virüslerin yüzey parçacıkları yani ‘viral belirleyiciler’ ya da ‘antigenler’dir. Aşı, virüsün organizmaya saldırması halinde müdahale etmeye hazır özel antikorlar üretmesini sağlar.
Zayıflatılmış virüs
Bunun adı, zayıflatılmış ya da ölü virüsler değil doğrudan uygun antikorları içeren ‘pasif’ aşılardır. Burada koruma birkaç hafta ya da birkaç ay gibi kısa sürelidir. Bu seroterapiler genellikle enfeksiyondan sonra virüsü yok etmek umuduyla uygulanır.
Aşılar, çiçek hastalığında olduğu gibi istikrarlı virüslere karşı etkilidir. Ancak virüslerin büyük bir bölümü çok hızlı mütasyona uğradıklarından Ğ HIV virüsünde yaklaşık üç ayda bir! - burada uygun aşıyı bulmak çok daha zordur. AIDS vakalarında ise HIV’ın bulaştığı organizma antikorları sentetize etmediğinden sorun çok daha karmaşıktır.
SARS: SARS’a karşı aşı geliştirebilmek için ilk önce koronavirüsün antikor salgısına yol açıp açmadığını belirlemek gerekir. Daha sonra da test için virüs kültive edilip hayvanlara bulaştırılmalıdır. Bu durumda, hareketsiz bir virüsten geleneksel bir aşı elde edilmesi gündeme gelecektir. Bir diğer araştırma alanı da antikorlardan oluşan tedavi amaçlı aşıya odaklanabilir. Enfekte bir hastaya uygulanan bu aşı virüsü etkisiz hale getirebilir.
7) Sekansları belirlemek neye yarar?
Bir virüsün genomunu deşifre etmek genetik oluşumunu ortaya koymaya yarar; böylece buradan yola çıkıp virüsü kesin olarak saptamaya yönelik testler geliştirilebilir. Bu testler, viral hastalık semptomları sergileyen hastanın kuşkulanılan virüsün taşıyıcısı olup olmadığını kesin bir şekilde saptamaya yarar. Ayrıca virüsün sekanslara ayrılması, dinamiğini anlamayı ve özellikle mütasyon oranını analiz etmeyi sağlar. Tüm bunların yanı sıra viral bir genomun sekanslara ayrılması bir antiviralin geliştirilmesinin ilk aşamasıdır.
SARS: SARS vakasında sekansların belirlenmesi, bir tarama testi geliştirilip tıp insanlarının hizmetine sunulmasını sağlar. Böyle bir test nezleli insanların korkularını giderip, gereksiz karantinalardan kaçınılmasına, risk altındaki insanların daha iyi izlenmesine ve virüsün etkilediği kişilerin hemen tecrit edilmesine olanak tanır. Doktorlar değişik hastalarda tanımlanmış olan koronavirüsün genomunun sekanslarını karşılaştırarak virüsün mütasyon kapasitesini araştırmaktadırlar.
7) Ne zaman salgından söz edilir?
Salgın hastalıkları inceleyen bilim dalına göre, gözlem yapıldığı sırada vaka sayısı alışılageldik vaka sayısından daha yüksekse salgından söz etmek gerekir.
Örneğin, Fransa’da Inserm’in nöbetçi ağı (Sentiweb) 2003 yılının on beşinci haftasında bir grip salgını olduğunu belirledi çünkü grip vakası haftada 100.000 üzerinde 137’ydi; oysa geçmiş yıllardaki ortalama eşik 100.000 kişi için 99’du. Öte yandan, o güne dek bilinmeyen bir virüsün insanoğlunda neden olduğu ilk vaka salgın sayılması için yeterlidir.
Salgın geniş bir bölgeye, kıtaya hatta dünyaya yayılıp çok sayıda insanı etkilediğinde ise pandemi adını alır; 1917’de patlak veren İspanyol gribi, AIDS ya da SARS pandemi kategorisine girer.
SARS: Bu koronavirüs tanınmadığı için ilk vaka salgın sayıldı. Ancak uzmanlar pandeminin daha da yayılmasından korkuyorlar. Örneğin, hastalığın bulaştığı insanlar Afrika ya da Güney Amerika’ya gittiklerinde burada hastaları saptayabilecek sağlık yöntemleri yetersiz olduğundan salgın daha da ciddi hale gelebilir.
9) Ne zaman bölgesel bir4 salgın sözkonusudur?
Hastalık belli bir bölgenin sınırlarının dışına çıkmamışsa bölgesel bir salgın söz konusudur.
AIDS dünya çapında bir salgınken bölgesel bir salgına dönüşmüş olan hastalıklar kategorisindendir çünkü HIV taşıyıcıları enfekte olduklarını bilmeden önce çok sayıda insana hastalığı bulaştırmış olabilirler.
Avrupa’da halen AIDS vakası öngörülenin altında kaldığından geniş çaplı bir salgından değil sadece bölgesel bir salgından söz edilebilir. Başka yerlerde ise özellikle Çin ve Afrika’da AIDS pandemidir çünkü çok geniş bir alanı etkileyen bir salgın söz konusudur.
SARS: Kuluçka döneminde (2-10 gün) hastalığın bulaştığı kişiler virüsü ortaya çıktığı bölgeden çok daha uzaklara taşıyıp başka insanlara da bulaştırabilirler. Bu durum, halen kanıtlanmamış olsa da sağlıklı ancak taşıyıcı kişilerin varlığıyla daha da ciddi hale gelebilir.
10) Virüsler insanoğlunu tehdit ediyor mu?
Uzun bir kuluçka döneminin ardından su ve hava yoluyla bulaşan virüsler, hastalığı taşıyan sağlıklı kişiler ve öldürücü hastalık gibi etmenler insanlık için tehlikeli olabilir mi?
Bu pek olası değil; şimdiye kadar hiçbir salgın türlerin soyunu devam ettirmeleri önünde bir engel olmadı. İnsanların sıklıkla yer değiştirmeleri virüslerin yayılmasına neden olsa da her zaman için hastalığı durduracak coğrafi sınırlar ve hastalığa doğal olarak direnç gösteren insanlar vardır.
Yine de bir virüs insanlığa büyük zararlar verebilir; nitekim, çiçek hastalığı 1900 ila 1967 yılları arasında 135 milyon kişiyi öldürdü. Hızla bulaşma özelliği ve bu hastalığa yakalananlarda yüksek ölüm oranı (yüzde 30) tehlikenin ne derece ciddi boyutlara varabileceğini gösterdi. Neyse ki, 1977 yılında geliştirilen bir aşıyla yok edilebildi.
Basit ve etkili önlem
Günümüzde AIDS 30 milyondan fazla insanı etkilediği Afrika’yı etkiliyor; Çin’de ise bu hastalığın hangi boyutta olduğu bilinmiyor. Uzmanlar, mevcut HIV ilaçlarının salgını kontrol altına alabileceğini ancak bu ilaçlara herkesin sahip olamamasının durumu daha da vahim hale getirdiğini kaydediyorlar.
Çelişkili bir biçimde Ebola gibi son derece öldürücü bir virüsü (vakaların yüzde 60-80’i) kontrol etmek grip virüsünü kontrol etmekten daha kolay: Virüsün bulaştığı insanlar kolayca belirlenebilir ve hastalığın bulaşması da virüsün enfekte ettiği kişiyle yakın temas kurulmasıyla meydana gelir. Bu nedenle, alınacak tecrit önlemleri basit ve etkilidir.
SARS: Virüse karşı dünya çapında başlatılan mücadele hastalığın yayılmasını engelleyebilir. Ancak SARS vakası her an yeni bir virüsün insanoğlunu tehdit edebileceğini gösteriyor. Bu yazı, Science et Vie dergisinden özetlenerek alınmıştır.
Atipik pnömopatiden ölüm oranı oldukça yüksek
Virüsün bulaştığı hastaların yaklaşık yüzde 14’ü ölmüş bulunuyor. Virüslerin öldürücülük oranı hastalığın çeşidine göre değişiyor. Örneğin, hemorajik Ebola ateşi vakaların yüzde 80’inde ölümcülken Nil ateşinde bu oran yüzde 10. Tedavi olmaması halinde AIDS’ten ölüm oranı yüzde 100. Fransa’da bu oran halen yüzde 37. Her yıl AIDS Fransa’da 978 kişiyi dünyada ise 2.943.000 kişiyi öldürüyor. 1983’de saptanan bu patoloji 20 yılda 25 milyon kişiyi öldürdü.
Bernard Vallat
(Hayvanlarda salgın hastalıklar uluslararası bürosu sorumlusu)
‘Hayvanlarda görülen salgın hastalıklar insanlar için de risk’
SARS’ın hayvanlardan kaynaklandığı henüz kanıtlanmamış olsa da bu olasılık son derece yüksek olduğundan bize hayvanlardan insanlara bulaşabilecek hastalıklar konusunda ciddi bir uyarı. Bu olgular halen dünyada 156 laboratuvarda inceleniyor. Binlerce hayvanın modern çiftliklerde bir arada tutulması virüsle yeni patojenlerin ortaya çıkışı arasındaki genetik bağa uygun zemin hazırlıyor. Açık havada dolaşan kümes hayvanlarının yabani kuşlarla temas kurmaları halinde risk daha da artıyor.
Ne ne demek?
Bakteri: Bakteriler, genomunun tek bir çekirdekte toplanmadığı genellikle tek hücreli bir mikroorganizma grubu oluştururlar. Prokaryotlara aittirler. Tek çekirdekli hücrelere sahip organizmalara ökaryot denir.
Mikrop: Bu terim, enfeksiyon hastalıklarından sorumlu organizmaları kapsar. Virüsler yaşayan organizmalar olmasalar da patojen özellikleri dolayısıyla mikrop sınıfına sokulmaktadırlar.
Antigen: Bağışıklık tepkisini tetikleyebilecek organik molekül. Antikorlar antigeni nötrleştirmek ya da yok etmekle görevli bağışıklık hücrelerinin dikkatini çekmek antigenin üzerine yerleşirler.
Genom: Virüsün ya da organizmanın hücrelerinin genetik materyelini oluşturan genlerin tümü.
Proteinler: Hücre ve virüslerin belli başlı bileşenleri olan proteinler, genomun sağladığı bilgi aracılığıyla hücreler tarafından gerçekleştiriliyor.
Enzim: Belli kimyasal tepkimeleri hızlandırıyorlar.
İlk kurban Çin
Dünya Sağlık Örgütü 10 Mayıs 2003’te dünyada olası 7296 atipik pnömopati vakası belirledi. 526 kişi öldü. İnsanların sıklıkla yer değiştirmesinin de uygun bir zemin oluşturmasıyla salgın otuz üç ülkeye yayıldı.
birilerine göre 'ben', bana göre 'akla olmadık yerde/zamanda düşen düşünce/duygu/şarkı'
Virüs nedir Hastalık anlamında soruyorum