Venüs'ün yüzeyindeki sıcaklık yaklaşık 450 oC'ye kadar ulaşır. Bu sıcaklık, kurşunu bile eritmeye yeter. Nitekim gezegenin yüzeyi, adeta lavlarla kaplı bir ateş topu gibidir. Sülfürik asit katmanları ile dolu olan atmosfer, sürekli asit yağmurları yağdırır. Atmosfer basıncı ise, Dünya'da denizin 1 km. derinliğindeki basınca eş değerdir.
Bu veriler ışığında Venüs'le buluşmamız masal gibi imkansız görünüyor.
Peleus'la Thetis'in Olympos'ta kutlanan bir düğününe Fesatlık Tanrıçası Eris davet edilmemiş... fesatlık bu ya boş durur mu, düğüne davetsiz gelip masanın ortasına altın bir elma atıvermiş, elmanın üzerinde 'en güzele' yazıyormuş. Bütün kadınlar elma benim, bana yakışır diyerek elmayı sahiplenmeye kalkmışlar, bunun üzerine en güzeli Tanrılar Tanrısı Zeus seçsin denmiş, ama Zeus elmayı karısı Tanrıça Hera'ya verse diğer Tanrıçalar kıyameti koparacaklar, başka Tanrıçalara verse bu sefer de karısı ortalığı kaldıracak, Zeus bu işi başından savmak için Kaz Dağlarının yakışıklı çobanı Paris'i elmayı en güzele vermesi için görevlendirmiş. Bu karmaşadan sonra ortada en güzelim diye üç Tanrıça kalmış. Zeus'un karısı Hera, Akıl Tanrıçası Atena, Güzellik ve Sevgi Tanrıçası Venüs. Bu üç Tanrıça, yakışıklı çobanın karşısına çıkmışlar. Çobanın elinde 'en güzele' diye yazan altın elma, karşısında yürekleri heyecandan çarpan üç Tanrıça...
Tanrıçalar başlamışlar akıllarına gelen vaatlerle çobanı etki altına almaya. Atena; ün, şan vaat etmiş, Hera; zenginlik ve kuvvet. Venüs ise, dünyanın en güzel kızını vaat etmiş. Atena ve Hera en güzel elbiselerini giyip, en süslü mücevherlerini takmışlar, oysa güzellik örtü istemez, güzellik onun örtüsü diyen Venüs bunların hiçbirini yapmamış. Paris'in altın elmayı tutan eli kımıldamış... herkes heyecan içinde ve el geniş bir kavis çizerek Venüs'e doğru uzanmış. Paris üzerinde 'en güzele' yazan altın elmayı Venüs'e vermiş...
Güzellik ve Sevgi Tanrıçası Venüs
Venüs'ün yüzeyindeki sıcaklık yaklaşık 450 oC'ye kadar ulaşır. Bu sıcaklık, kurşunu bile eritmeye yeter. Nitekim gezegenin yüzeyi, adeta lavlarla kaplı bir ateş topu gibidir. Sülfürik asit katmanları ile dolu olan atmosfer, sürekli asit yağmurları yağdırır. Atmosfer basıncı ise, Dünya'da denizin 1 km. derinliğindeki basınca eş değerdir.
Bu veriler ışığında Venüs'le buluşmamız masal gibi imkansız görünüyor.
Peleus'la Thetis'in Olympos'ta kutlanan bir düğününe Fesatlık Tanrıçası Eris davet edilmemiş... fesatlık bu ya boş durur mu, düğüne davetsiz gelip masanın ortasına altın bir elma atıvermiş, elmanın üzerinde 'en güzele' yazıyormuş. Bütün kadınlar elma benim, bana yakışır diyerek elmayı sahiplenmeye kalkmışlar, bunun üzerine en güzeli Tanrılar Tanrısı Zeus seçsin denmiş, ama Zeus elmayı karısı Tanrıça Hera'ya verse diğer Tanrıçalar kıyameti koparacaklar, başka Tanrıçalara verse bu sefer de karısı ortalığı kaldıracak, Zeus bu işi başından savmak için Kaz Dağlarının yakışıklı çobanı Paris'i elmayı en güzele vermesi için görevlendirmiş. Bu karmaşadan sonra ortada en güzelim diye üç Tanrıça kalmış. Zeus'un karısı Hera, Akıl Tanrıçası Atena, Güzellik ve Sevgi Tanrıçası Venüs. Bu üç Tanrıça, yakışıklı çobanın karşısına çıkmışlar. Çobanın elinde 'en güzele' diye yazan altın elma, karşısında yürekleri heyecandan çarpan üç Tanrıça...
Tanrıçalar başlamışlar akıllarına gelen vaatlerle çobanı etki altına almaya. Atena; ün, şan vaat etmiş, Hera; zenginlik ve kuvvet. Venüs ise, dünyanın en güzel kızını vaat etmiş. Atena ve Hera en güzel elbiselerini giyip, en süslü mücevherlerini takmışlar, oysa güzellik örtü istemez, güzellik onun örtüsü diyen Venüs bunların hiçbirini yapmamış. Paris'in altın elmayı tutan eli kımıldamış... herkes heyecan içinde ve el geniş bir kavis çizerek Venüs'e doğru uzanmış. Paris üzerinde 'en güzele' yazan altın elmayı Venüs'e vermiş...
yaw aynı noktada buluşamıyorlar venüste randevu veriyorlar...
nokta kadar beyinle nasıl gerçekleşecek... haaa birde oraya merkeple gidilmiyor.... buda sorun.....