SADECE TARKAN YOK Yorgun denizler usanmış fırtınadan Bense bir gemi ve kaybolmuşum Kıyıları görünmez fenerinde ışık Ay bile gizlenmiş yıldızlar karanlık Ne bir ses var ne bir nefes aldırıyor Ayrılık yakın vuslat görünmüyor
Öncesi yok sonrası yok sanki hepsi hayaldi Bana sevgisi yok yokluğu çok ağır gelirdi Kulağımda hala sesi bir veda busesi Bile bırakmadan gitti, gidiş o gidiş...
Küskün bu dallar kırılmış rüzgarlardan Bense filizlenmiş açacakken solmuşum Baharı beklerken güze boğulmuş bir çiçek Gülümsemeler gibi o da solup gidecek Ne bir umut ne ihtimal kar etmiyor Ayrılık yakın vuslat görünmüyor
Öncesi yok sonrası yok sanki hepsi hayaldi Bana sevgisi yok yokluğu çok ağır gelirdi Kulağımda hala sesi bir veda busesi Bile bırakmadan gitti, gidiş o gidiş...
Öncesi yok sonrası yok sanki hepsi hayaldi Bana sevgisi yok yokluğu çok ağır gelirdi Kulağımda hala sesi bir veda busesi Bile bırakmadan gitti, gidiş o gidiş...
her aşk bir devinimdi, bir yolculuk hikayesi. sokağın rüzgarlarına yanıt verdim; borçlu olduğum bir şiir gibi... sırtıma değdi ve tüm bunları bir anda yazıverdim...
ahh, eğilimliydik bir dostun kelimelerine tutunmaya...meyilliydik acılara... biz nasıl severdik tümcelerini yıkıp onlara mide kanaması geçirtmeyi... hikayesiz kaldılar, bizi yazmayı beceremedikleri için... biz hepsinden daha sevdalıydık, daha çok düşüğüz deyip, anlat diyecek kadar kız çocuğu..
hadi uyuyalım... ben çocuk ve aşıktım anne. kendimi karanlıktan düştüm.
gel ve sakın korkma.aydınlıkta ne varsa karanlıkta da o vardır.
Yıllar gibiydi sensiz geçen günler… Bense yitik bir kız çocuğu…senin sevgin olmadan öksüz….
Ben ve yalnızlığımla baş başa geçen günlerde…^^kayıp aranıyor^^ yazıp tüm dünya mekanlarına…kendimi… ama itiraf etmek istemesem de… hep ama hep…SENİ… aramakla meşguldu benliğim….
Ve sana olan hasretim… Çölün çatlamış kuru toprağının…suya hasretliği kadar büyüktü… Bir bebeğin annesinin kokusuna ve dokunuşuna mecburiyeti kadar….Mecburdum varlığına…
İtiraf ediyordum artık kendime… Bir an bile seni sevmekten vaz geçmediğimi… İtirafımı duymaktan korkarcasına kulaklarımı kapatıyordu ellerim…kendime söz dinletemiyordum..
Ben …halinden memnun bir kölen misali…zaten mahkumdum müebbet olarak özlemine…bu cezayı şiddetle ve mazoşistçe çekiyor…tüm kapıları kendime ve herkese kapatıyor…Yalnızlığımda büyütüyordum seni..
Oysa O gece…her şeyi bırakıp bir yana…sabahın yükselen ışıklarına inat…bedenimi saran uykuya inat…seni seyrettim kucağında uyumayı düşlerken…beyaz satenlerin arasında…
*^^Nights in white satin,Never reaching the end, Letters I've written,Never meaning to send.
Beauty I'd always missed,With these eyes before, Just what the truth is,I can't say anymore.
Gazing at people,Some hand in hand, Just what I'm going thru,They can understand.
Some try to tell me,Thoughts they cannot defend, Just what you want to be,You will be in the end,
Cause I love you,Yes, I love you, How, I love you.^^
Gözlerim…hiç ayrılmak istemezcesine dolaştı bedenini…arada yağmur bulutları kapladı…sana duyurmak istemeden küçük hıçkırıklarla sarsıldı minik yüreğim…seller yarattım gözlerimdeki şelaleden…inciler döktüm yüreğinin engin denizindeki midyelerine….
Ezberlemeye çalıştım çocukça….dudaklarının kıvrımlarını.... Beynimin her sinapsına kazımak istedim yaşanmışlıklarımızı….
Sen güzel adam…kalbimin..papatyalarımın sahibi… Sen…ruhumun tek teskini…yorgun ve kötü alışkanlığım… Çeçmişimin en temiz, en güzel, en unutulmaz sayfası…. Sen… vazgeçilmezim…mecburiyetim….
Şimdi ben…aykırı sularda…kırık bir tekne gibi.. rüzgarını ve dalganı özlerken…
**^^Ayak izlerine bitiyorum... Sularım çalkantıda! Ayak izlerine doluyorum! Ayak izlerine bir sandal, iki de martı düşürüyorum. Seni seviyorum...! Bu yosun kokuları hiç bitmesin... Ve sen; gönlümün kıyılarından hiç eksik olma diyorum! Terledikçe açıl denizlerime, zira ihtiyacımsın... Mahrum kalmasın suyum tuzundan, mahrum kalmasın sahillerim ve yosunlarım kokusundan. Esirgeme ayak izlerini sahillerimden. Ayaklarını.. izlerini…, Seviyorum! ..^^**
Artık sabah oldu…Biliyorum…Gitmelisin… Ayrılık vakti geldi….
***^^ Işıkların demet demet,Denizlerin dalga dalga gelir üstüme Yokluğun ölüme,Varlığın aşka çağırır bir yandan Bilirim biraz sonra gideceksin… Saatleri durduramam…İnsanları öldüremem Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde …Kadere karşı duramam Ve işte çirkin alınyazım …Sensizliğe mahkum eder İşte o zaman.. Yıkılmış bir şehirdir kalbim İçinde baykuşlar öter..... ^^***
………………………………………
Sana GİT-ME…Diyemiyorum…. Dudaklarına bir öpücük konduruyorum… Ve seni en değerli yaşama sebebime…Allah’a.. emanet ediyorum….
Lütfen bana ağlama deme…lütfen deme… Sevgimin gözyaşlarını döküyorum bir annenin evladını uğurlarken döktüğü bir kova temiz su gibi ardından….
^^Ağlama…^^…. deme…
Başaramıyorum…..
Eternalflame
*Moody Blues **Alıntı ***Ümit Yaşar Oğuzcan/ Köpek Yalnızlığım'dan
iki ucu dışkılı bişey... veda busesi verilemediğinde 'vah tüh! ben onu en son ne saman öptüm aceba? ' diye için titrer, 'keşke daha sıkı sarılıp daha uzun öpseymişim' dersin, öslersin. verildiğinde ise o bir andır artık ve göz önünden kolay kolay gitmez... daha kötüsü veda busesinin veda busesi olmamasıdır, ki buna yalama aşklar da denir. verirsin masumane buseni ve öpüşürken şunu düşünürsün: 'bi dahaki için nası bi bahane uydurcas bakalım? '
Umay adlı bir düz yazı yazarının yarattığı şaheser, insan ve iç savaşlarını anlatır, özellikle bluğ çağını yaşayan bir dişinin düşünme yeteneği okumaya değerdir, etrafta satılan 'aşık oldum mutlu oldum, kitabım 250 bin sattı ama daha cümle kuramıyorum' kitaplarından sıkıldıysanız bunu bi deneyin derim ben :)
SADECE TARKAN YOK
Yorgun denizler usanmış fırtınadan
Bense bir gemi ve kaybolmuşum
Kıyıları görünmez fenerinde ışık
Ay bile gizlenmiş yıldızlar karanlık
Ne bir ses var ne bir nefes aldırıyor
Ayrılık yakın vuslat görünmüyor
Öncesi yok sonrası yok sanki hepsi hayaldi
Bana sevgisi yok yokluğu çok ağır gelirdi
Kulağımda hala sesi bir veda busesi
Bile bırakmadan gitti, gidiş o gidiş...
Küskün bu dallar kırılmış rüzgarlardan
Bense filizlenmiş açacakken solmuşum
Baharı beklerken güze boğulmuş bir çiçek
Gülümsemeler gibi o da solup gidecek
Ne bir umut ne ihtimal kar etmiyor
Ayrılık yakın vuslat görünmüyor
Öncesi yok sonrası yok sanki hepsi hayaldi
Bana sevgisi yok yokluğu çok ağır gelirdi
Kulağımda hala sesi bir veda busesi
Bile bırakmadan gitti, gidiş o gidiş...
Öncesi yok sonrası yok sanki hepsi hayaldi
Bana sevgisi yok yokluğu çok ağır gelirdi
Kulağımda hala sesi bir veda busesi
Bile bırakmadan gitti, gidiş o gidiş...
"Buse" arapca "öpmek" anlamina geliyor
Ben dedim ama dinlemedi/ler.
Kafan Beat kuşağı olsun ,Haneke ye kul köle ol,sabah Arvo Part la uyansan da,Aşık Veysel olur veda mektubun :)
Arkadaşım seni okumak güzeldi.
Ayrılırken verilen ayrılık öpücüğü,
Son öpüş.
hani o bırakıp giderken seni
bu öksüz tavrını takmayacaktın?
alnına koyarken veda buseni
yüzüne bu türlü bakmayacaktın?
hani ey gözlerim bu son vedada,
yolunu kaybeden yolcunun dağda
birini çağırmak için imdada
yaktığı ateşi yakmayacaktın?
gelse de en acı sözler dilime
uçacak sanırdım birkaç kelime...
bir alev halinde düştün elime
hani ey gözyaşım akmayacaktın
-veda busesi-
Yusuf Nalkesen'in harika bestesi. Zeki Müren dahil bir çok ses sanatçısı tarafından seslendirilmiş güzel eser.
VEDA BUSESİ
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın
Alnına koyarken veda buseni
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırım birkaç kelime
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın
Beste: Yusuf NALKESEN
Güfte: Orhan Seyfi ORHON
ruha iyi gelir mavi saçlı bir fotoğraf ve kocaman bir plaka numarası evet özlemiştim...
34 U 442 :)
Hani, ey gözlerim bu son vedada
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın
orhan seyfi orhon
her aşk bir devinimdi, bir yolculuk hikayesi. sokağın rüzgarlarına yanıt verdim; borçlu olduğum bir şiir gibi... sırtıma değdi ve tüm bunları bir anda yazıverdim...
ahh, eğilimliydik bir dostun kelimelerine tutunmaya...meyilliydik acılara... biz nasıl severdik tümcelerini yıkıp onlara mide kanaması geçirtmeyi... hikayesiz kaldılar, bizi yazmayı beceremedikleri için... biz hepsinden daha sevdalıydık, daha çok düşüğüz deyip, anlat diyecek kadar kız çocuğu..
hadi uyuyalım... ben çocuk ve aşıktım anne. kendimi karanlıktan düştüm.
gel ve sakın korkma.aydınlıkta ne varsa karanlıkta da o vardır.
yerköy
kalbine bir hançer saplanmışçasına acı veren dokunuş.......
buse değildir o matkap gibi bişey olsa gerek..
deler geçer..
onu konduranın da icat edenin de işleri rast gitmesin he mi arkadaşlar....? ?
Yıllar gibiydi sensiz geçen günler…
Bense yitik bir kız çocuğu…senin sevgin olmadan öksüz….
Ben ve yalnızlığımla baş başa geçen günlerde…^^kayıp aranıyor^^ yazıp tüm dünya mekanlarına…kendimi… ama itiraf etmek istemesem de… hep ama hep…SENİ… aramakla meşguldu benliğim….
Ve sana olan hasretim…
Çölün çatlamış kuru toprağının…suya hasretliği kadar büyüktü…
Bir bebeğin annesinin kokusuna ve dokunuşuna mecburiyeti kadar….Mecburdum varlığına…
İtiraf ediyordum artık kendime…
Bir an bile seni sevmekten vaz geçmediğimi…
İtirafımı duymaktan korkarcasına kulaklarımı kapatıyordu ellerim…kendime söz dinletemiyordum..
Ben …halinden memnun bir kölen misali…zaten mahkumdum müebbet olarak özlemine…bu cezayı şiddetle ve mazoşistçe çekiyor…tüm kapıları kendime ve herkese kapatıyor…Yalnızlığımda büyütüyordum seni..
Oysa O gece…her şeyi bırakıp bir yana…sabahın yükselen ışıklarına inat…bedenimi saran uykuya inat…seni seyrettim kucağında uyumayı düşlerken…beyaz satenlerin arasında…
*^^Nights in white satin,Never reaching the end,
Letters I've written,Never meaning to send.
Beauty I'd always missed,With these eyes before,
Just what the truth is,I can't say anymore.
Gazing at people,Some hand in hand,
Just what I'm going thru,They can understand.
Some try to tell me,Thoughts they cannot defend,
Just what you want to be,You will be in the end,
Cause I love you,Yes, I love you,
How, I love you.^^
Gözlerim…hiç ayrılmak istemezcesine dolaştı bedenini…arada yağmur bulutları kapladı…sana duyurmak istemeden küçük hıçkırıklarla sarsıldı minik yüreğim…seller yarattım gözlerimdeki şelaleden…inciler döktüm yüreğinin engin denizindeki midyelerine….
Ezberlemeye çalıştım çocukça….dudaklarının kıvrımlarını....
Beynimin her sinapsına kazımak istedim yaşanmışlıklarımızı….
Sen güzel adam…kalbimin..papatyalarımın sahibi…
Sen…ruhumun tek teskini…yorgun ve kötü alışkanlığım…
Çeçmişimin en temiz, en güzel, en unutulmaz sayfası….
Sen… vazgeçilmezim…mecburiyetim….
Şimdi ben…aykırı sularda…kırık bir tekne gibi.. rüzgarını ve dalganı özlerken…
**^^Ayak izlerine bitiyorum...
Sularım çalkantıda!
Ayak izlerine doluyorum!
Ayak izlerine bir sandal, iki de martı düşürüyorum.
Seni seviyorum...!
Bu yosun kokuları hiç bitmesin...
Ve sen; gönlümün kıyılarından hiç eksik olma diyorum!
Terledikçe açıl denizlerime, zira ihtiyacımsın...
Mahrum kalmasın suyum tuzundan, mahrum kalmasın sahillerim ve yosunlarım kokusundan.
Esirgeme ayak izlerini sahillerimden.
Ayaklarını.. izlerini…, Seviyorum! ..^^**
Artık sabah oldu…Biliyorum…Gitmelisin…
Ayrılık vakti geldi….
***^^ Işıkların demet demet,Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
Yokluğun ölüme,Varlığın aşka çağırır bir yandan
Bilirim biraz sonra gideceksin…
Saatleri durduramam…İnsanları öldüremem
Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde …Kadere karşı duramam
Ve işte çirkin alınyazım …Sensizliğe mahkum eder
İşte o zaman..
Yıkılmış bir şehirdir kalbim
İçinde baykuşlar öter..... ^^***
………………………………………
Sana GİT-ME…Diyemiyorum….
Dudaklarına bir öpücük konduruyorum…
Ve seni en değerli yaşama sebebime…Allah’a.. emanet ediyorum….
Lütfen bana ağlama deme…lütfen deme…
Sevgimin gözyaşlarını döküyorum bir annenin evladını uğurlarken döktüğü bir kova temiz su gibi ardından….
^^Ağlama…^^…. deme…
Başaramıyorum…..
Eternalflame
*Moody Blues
**Alıntı
***Ümit Yaşar Oğuzcan/ Köpek Yalnızlığım'dan
valla ben busenin her türlüsünü destekliyorum, her ne kadar veda busesi adama koysada onun sıcaklığı yeter,,
iki ucu dışkılı bişey...
veda busesi verilemediğinde 'vah tüh! ben onu en son ne saman öptüm aceba? ' diye için titrer, 'keşke daha sıkı sarılıp daha uzun öpseymişim' dersin, öslersin.
verildiğinde ise o bir andır artık ve göz önünden kolay kolay gitmez...
daha kötüsü veda busesinin veda busesi olmamasıdır, ki buna yalama aşklar da denir. verirsin masumane buseni ve öpüşürken şunu düşünürsün: 'bi dahaki için nası bi bahane uydurcas bakalım? '
vedayı bitiren buselerdeyım ben! ! bu yüzden vedasız gidiyorum...
bidaha öptüm gözlerinden, artık bu son olsun olmazmı?
Yılışmak
bazen özlediğimi hissettiğim, yalansız dolansız olabilmiş nadir kitaplardan, insanlar özletiyor.
Umay adlı bir düz yazı yazarının yarattığı şaheser, insan ve iç savaşlarını anlatır, özellikle bluğ çağını yaşayan bir dişinin düşünme yeteneği okumaya değerdir, etrafta satılan 'aşık oldum mutlu oldum, kitabım 250 bin sattı ama daha cümle kuramıyorum' kitaplarından sıkıldıysanız bunu bi deneyin derim ben :)