MEB, paskalyayı dini bayram yapmış...! ! ! İlkokul öğrencilerine yönelik Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu onaylı Sosyal Bilgiler Kılavuz kitabında, Hıristiyanların Paskalyası da Ramazan ve Kurban bayramlarıyla birlikte dini bayamlar arasında sayıldı.
Milli Gazetenin haberine göre 4. sınıf Sosyal Bilgiler Öğretme Kılavuz Kitabı'nın 179. sayfasında yer alan Bayramlar ve Özel Günler başlıklı bölümde Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı ve Paskalya Yortusu sıralanıyor.
Türk Eğitim-Sen, kitaba tepki gösterdi ve Milli Eğitim Bakanlığının misyonerlik faaliyetine alet olduğunu ileri sürdü. Sendika Genel Sekreteri İsmail Koncuk 'Ne zamandan beri Paskalya yortusu dini bayrammız olmuştur doğrusu çok merak ediyoruz' dedi. Koncuk, 'AB'ye şirin görünmek için ders kitaplarında olmadık şarlatanlıklara yer verildiğini' belirtti ve 'Çocuklarımızı teslim ettiğimiz kurumların güvenilirliği tartışma konusudur' dedi.
(8sutun) (Akp ye Körü Körüne Bağlananlara Duyrulur..Aldatıldınız! ..)
İHANET Gündüz komşu, gece düşman oldun, Gelip kundaktaki bebeleri vurdun. Ne vicdanın sızladı,ne pişman oldun, Bahçelerde güllerin açmadan solsun, Senin gibi hain kardeş olmaz olsun....
Bunca yıldır sana gardaşım dedim, Dedim ama ben söyledim, ben dinledim. Sen bu gardaşlığın kıymetini bilmedin, Bahçelerde güllerin açmadan solsun, Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
İnsan demezken sana İran, Irak, Suriye, Kucak açtı, ekmek, aş verdi Türkiye. Bre nankör, ihanet olur mu bu ülkeye, Bahçelerde güllerin açmadan solsun, Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
Askere, polise kurşun atan sensin, Nazlı hilale kaşlarını çatan sensin. Bu toprağı karış karış satan sensin, Bahçelerde güllerin açmadan solsun, Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
Gökyüzünde melekler olsun şahit, Haykırıyor yerden binlerce şehit. Ya sahip ol vatana, ya da defol git, Bahçelerde güllerin açmadan solsun, Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
Çoğu bulmak için aza kanaat et, Doğrulukta yarış, birliğe gayret et. Türksen övün.. değilsen itaat et, Bahçelerde güllerin açmadan solsun, Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
Genç Ozanım yüreğim, taşımıyor zilleti, Devlet millet elele, bitireceğiz illeti. Yeter ki uyansın, şahlansın TÜRK MİLLETİ. Şahit olsun gaziler, şehitler şahit olsun, Haine hesap sormak, boynumuzun borcu.
vergi vermemek için gelirini açlık sınırının altında gösteren bazı kuyumcular mercedesimin lastiğini patlatmak için altına çivi koyan marketin büyük oğlu celalettin bir büyük rakı içip direksiyona geçen otobüs şöförü evdeki avradı kandırıp villamın havuzuna balık yumurtası diye kurbağa yumurtaları bırakan dallamalar benim yazlıklarımda, ayıptır sölemesi bankadaki milyon dolarlarımda gözü olan kayınbiraderlerim
kısacası yukarıdakilerin al birini vur ötekine, bunların hepsi vatan haini, katli vaciptir. en büyük vatan, ne mutlu türküm diyene! allahu ekber! hohoho yyy
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim.
ve daha da ötesi bağımsızlık demokrasi sosyalizm günümüzde içiçe geçmiş kavramlardır... yani sosyalist olunmadan bağımsız bir ülke de olunmaz,,,suat parların dediği gibi günümüzde ülkeler ya emperyalist ya sömürgedir,, ana çelişki budur,, bu zinciri kırmanın yolu anti emperyalist halk devrimi ve proleterya devrimleridir.... eğer vatan hainliğinden bahsedeceksek,, onlar kendini çok milliyetçi gören devletseverlerdir....türkiyenin egemen sınıflarıdır,, ve tc bağımsız değil amerikan sömürgesidir.. ve sizde yeni sömürgeciliğin milliyetçilerisiniz,,, kimine görede hamburger milliyetçileri... belkide coca cola marlboro milliyetçileri
kısaca,, tutarlı anti emperyalist-yurtsever olmanın koşulu enternasyonalist olmaktır....i
Fransadan Jean Paul Sartre, kendi ulusunun Cezayirde yürüttüğü sömürgeci politikalara karşı çıktığında Fransız sağı kendisini vatan hainliğiyle suçladı. Sartre işkencenin, sömürgeciliğin, Cezayir halkına karşı Fransız egemenlerinin yürüttüğü baskı politikalarının Fransanın onurunu kırdığını söyledi. Cezayir halkının yanında Fransız sömürgeciliğ ine karşı çıkmayı aydın onurunun gereği olarak gördüğünü açıkladı.
ya da karı koca Rosenberg'ler, McCarthy mahkemelerinde Rus casusu olarak suçlandı klarında 'vatan haini' damgasını da yemiş oluyorlardı. Franco için Picasso, Albaylar Cuntası için Teodorakis, rölativite teorisinin atom bombası için kullanılmamasını istediğinde Einstein vatan hainiydi.
örnekler çoğaltılabilir. Ama görünen o ki en yüksek sesle vatan haini diye bağıranlar, vatanı sevmeyi kendi tekellerinde gördüklerini söylemek istiyorlar hükmü ise tarih veriyor. Fransa'yı Naziler’e peşkeş çeken Vichyciler Fransız direniş hareketine katılanlara vatan haini diyorlardı, bu suçlamadan, Rosenbergler, Aziz Nesin, Nâzım Hikmet, Teodorakis, Picasso, Allende, Sartre, Einstein vb nasiplerini aldılar. Ama ait oldukları uluslar şimdi onların adlarıyla hatırlanı yor. Peki onları vatan hainliğiyle suçlayanlar.. İsimlerini hatırlayan var mı? şimdi kim yurtsever, insanlığın düşmanlarımı,yoksa yüreği insan halk ve vatan sevgisiyle atanlarmı..Nazım Hikmet ve bütün dünyadaki anti emperyalistler vatan hainliğine devam ediyor hala..
'nazim hikmet vatan hainligine devam ediyor hala' siirini her türk gencinin okumasi lazimdir,zaten birine mualifseniz en azindan onu tanimak için okuyun...
Vatan haini demek ne yaşadığı ülkeye ne ona ekmek veren halka ne o halkın bayrağına saygısı olmayan kişilerdemek.Valla ben onları ALLAHA havale etim çünkü türkiyede kimse bir şey yapmıyo.Lütfen bir şeyler yapalım.
Vatan Hayini: Doğup büyüdüğü, ekmeğini yediği suyunu içtiği yaşadığı vatana ihanet eden, satan yahut bölmek isteyen kişidir Bunlar eski devirlerde kazığa oturtularak idam edilirlerdi, sonraları asılamaya başladılar en sonunda da ölümün çözüm olmadığına karar verildi (ölüm kurtuluştu çünki) tecrit edildiler tekbaşına ölene kadar ahır gibi bir yerde kimseyle konuşmadan tutuluyorlar
'Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.' Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. 'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
vatan haini=topraklarında yaşayan insanlara zulüm eden, onları sindiren, sömüren, işkence yapan, vatan, millet, bayrak edebiyatıyla faşizan baskılar kuran, katilleri vekil yapan, katillerle koalisyon yapan, vatanı kurana küfür edip parti kuran, bu partiye oy veren....
Genellikle sıfatlarının başına “koskocaman” takısı eklenirdi.
Devletin koskoca bakanı, devletin koskocaman generali, devletin koskocaman genel müdürü diye konuşulurdu haklarında.
Bu grupta bir de, kendi paralarını da devletten almak istiyen koskocaman politikacılar vardı.
Bu koskocaman ve önemli insanların yanısıra koskocaman olmayan ve “vatanı sevdiklerini” o kadar yüksek sesle bağırmayan sıradan insanlar bulunuyordu.
Onlar da vatanı seviyordu.
Milyonlarca insan vatanını seviyordu.
Biliyor musunuz, bu milyonlarca insanın vatan sevgisi, bir depremde kırk bin vatandaşın, bir güneydoğu savaşında otuz bin vatandaşın ölmesine engel olmadı.
Vatanın “tek bir çakıltaşını” bile şiddetle koruyan bu vatanseverler o “çakıltaşına” gösterdikleri itinayı asla insanlara göstermediler.
Vatanın böylesine güçlü bir şekilde sevildiği bu ülkede milyonlara vatandaş açlık sınırında yaşıyor.
Çocukların çöplüklerden yiyecek bulmaya çalıştığını görüyoruz.
Vatanın bunca sevildiği bir yerde vatandaşların böyle ölmesi, sürünmesi, ezilmesi size hiç tuhaf gelmiyor mu?
Çakıltaşlarının insanlardan daha kıymetli olması bu kadar doğal mı sizce?
Belki de bunu tersine çevirmeliyiz.
İnsanları çakıltaşlarından fazla sevmeliyiz belki de.
Generallerin 30 Ağustoslarda “vatana” değil de “vatandaşa” olan bağlılığını dile getirdikleri konuşmalar yaptığını duymak istemez misiniz?
Başbakanların “bu ülkede bir tek bebeğin bile açlıktan ölmesine canım pahasına izin vermem, ” ya da “İstanbul depreminde yüz bin kişinin ölmemesi için şimdi seferberlik ilan ediyorum” dedikleri bir konuşmayı okumak istemez misiniz?
Bir “çakıltaşı” tehlikeye girdiğinde gösterilen o “ulusal öfkenin” bir insanın hayatı tehlikeye girdiğinde de gösterilmesi fena mı olur?
Eğer bir polis timi vatanın bir çakıltaşını yabancılara satsa o timin elemanları hayatları boyunca cezaevinden çıkamazlardı ama aynı tim yanlışlıkla bastığı bir evde masum bir vatandaşı öldürünce sadece altı ay ceza alıyor.
Vatanın bu kadar değerli vatandaşın bu kadar değersiz olması size hiç çelişkili gelmiyor mu gerçekten?
Üstünde dört keçinin yaşadığı bir adaya kimin bayrağı dikilecek tartışmasını bir savaşa çevirmeye hazır bir ulusun, duvara yazı yazdılar diye onbeş sene hapis yatan çocuklar konusunda çok sessiz olmasında biraz utandırıcı bir gariplik görmüyor musunuz?
Ben, vatanı sevmenin vatandaşın işine yaradığını görmedim hiç.
Vatanı sevmek, vatanı sevenlerin işine yarıyor belki ama o vatanda oturanlara pek bir faydası dokunmuyor sanki.
Taşlarla insanları değiştirmeye ne dersiniz?
İnsanları taşlardan, topraklardan, kayalardan daha çok sevseniz, vatan haini mi olursunuz.
Ben, bu vatanın insanlarını taşlarından daha çok severim.
Bir vatan haini miyim sizce?
Beni, “niye insanları taşlardan çok seviyorsun” diye yargılarlar mı?
Kimbilir belki de gerçek vatan sevgisi, o vatanda yaşayan insanları sevmektir?
Onların ölmesine izin vermemek, onların sürünmesini önlemek için uğraşmaktır.
Ama “şanlı” olan vatandır işte, değerli olan o’dur.
Vatandaşın “şanlı” ya da değerli olduğunu hiç görmedim.
Belki de artık küçük bir değişiklik yapmanın vakti gelmiştir.
Taşlarla insanları değiştirmeliyiz belki de.
Bir düşünün bence, taşları insanlardan çok sevmek sizi mutlu etti mi gerçekten?
Taşları daha çok sevdiğiniz için daha özgür ve daha güvenli yaşadınız mı?
Eğer bunlar sizi mutlu, özgür ve güvenli yapmaya yetmediyse...
Bir de insanları taşlardan daha çok sevmeyi deneyin.
Hiç belli olmaz, bir bakarsınız ki sevginizin odağını değiştirmek birden hayatı daha güzel kılmış.
MEB, paskalyayı dini bayram yapmış...! ! !
İlkokul öğrencilerine yönelik Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu onaylı Sosyal Bilgiler Kılavuz kitabında, Hıristiyanların Paskalyası da Ramazan ve Kurban bayramlarıyla birlikte dini bayamlar arasında sayıldı.
Milli Gazetenin haberine göre 4. sınıf Sosyal Bilgiler Öğretme Kılavuz Kitabı'nın 179. sayfasında yer alan Bayramlar ve Özel Günler başlıklı bölümde Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı ve Paskalya Yortusu sıralanıyor.
Türk Eğitim-Sen, kitaba tepki gösterdi ve Milli Eğitim Bakanlığının misyonerlik faaliyetine alet olduğunu ileri sürdü. Sendika Genel Sekreteri İsmail Koncuk 'Ne zamandan beri Paskalya yortusu dini bayrammız olmuştur doğrusu çok merak ediyoruz' dedi. Koncuk, 'AB'ye şirin görünmek için ders kitaplarında olmadık şarlatanlıklara yer verildiğini' belirtti ve 'Çocuklarımızı teslim ettiğimiz kurumların güvenilirliği tartışma konusudur' dedi.
(8sutun) (Akp ye Körü Körüne Bağlananlara Duyrulur..Aldatıldınız! ..)
İHANET
Gündüz komşu, gece düşman oldun,
Gelip kundaktaki bebeleri vurdun.
Ne vicdanın sızladı,ne pişman oldun,
Bahçelerde güllerin açmadan solsun,
Senin gibi hain kardeş olmaz olsun....
Bunca yıldır sana gardaşım dedim,
Dedim ama ben söyledim, ben dinledim.
Sen bu gardaşlığın kıymetini bilmedin,
Bahçelerde güllerin açmadan solsun,
Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
İnsan demezken sana İran, Irak, Suriye,
Kucak açtı, ekmek, aş verdi Türkiye.
Bre nankör, ihanet olur mu bu ülkeye,
Bahçelerde güllerin açmadan solsun,
Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
Askere, polise kurşun atan sensin,
Nazlı hilale kaşlarını çatan sensin.
Bu toprağı karış karış satan sensin,
Bahçelerde güllerin açmadan solsun,
Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
Gökyüzünde melekler olsun şahit,
Haykırıyor yerden binlerce şehit.
Ya sahip ol vatana, ya da defol git,
Bahçelerde güllerin açmadan solsun,
Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
Çoğu bulmak için aza kanaat et,
Doğrulukta yarış, birliğe gayret et.
Türksen övün.. değilsen itaat et,
Bahçelerde güllerin açmadan solsun,
Senin gibi hain gardaş olmaz olsun...
Genç Ozanım yüreğim, taşımıyor zilleti,
Devlet millet elele, bitireceğiz illeti.
Yeter ki uyansın, şahlansın TÜRK MİLLETİ.
Şahit olsun gaziler, şehitler şahit olsun,
Haine hesap sormak, boynumuzun borcu.
milliyetciler....isin trajikomik yönü haberleri yok....bir oyuncak gibi devletin elindeler.....aslinda koruduklari sey zenginlerin kiçindan baska birsey deil.......
vergi vermemek için gelirini açlık sınırının altında gösteren bazı kuyumcular
mercedesimin lastiğini patlatmak için altına çivi koyan marketin büyük oğlu celalettin
bir büyük rakı içip direksiyona geçen otobüs şöförü
evdeki avradı kandırıp villamın havuzuna balık yumurtası diye kurbağa yumurtaları bırakan dallamalar
benim yazlıklarımda, ayıptır sölemesi bankadaki milyon dolarlarımda gözü olan kayınbiraderlerim
kısacası yukarıdakilerin al birini vur ötekine, bunların hepsi vatan haini, katli vaciptir. en büyük vatan, ne mutlu türküm diyene! allahu ekber! hohoho yyy
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Nazım Hikmet Ran
emperyalizme karşı çıkmadan yurtsever olunamaz
ve daha da ötesi bağımsızlık demokrasi sosyalizm günümüzde içiçe geçmiş kavramlardır... yani sosyalist olunmadan bağımsız bir ülke de olunmaz,,,suat parların dediği gibi günümüzde ülkeler ya emperyalist ya sömürgedir,, ana çelişki budur,, bu zinciri kırmanın yolu anti emperyalist halk devrimi ve proleterya devrimleridir.... eğer vatan hainliğinden bahsedeceksek,, onlar kendini çok milliyetçi gören devletseverlerdir....türkiyenin egemen sınıflarıdır,, ve tc bağımsız değil amerikan sömürgesidir.. ve sizde yeni sömürgeciliğin milliyetçilerisiniz,,, kimine görede hamburger milliyetçileri... belkide coca cola marlboro milliyetçileri
kısaca,, tutarlı anti emperyalist-yurtsever olmanın koşulu enternasyonalist olmaktır....i
Fransadan Jean Paul Sartre, kendi ulusunun Cezayirde yürüttüğü sömürgeci politikalara karşı çıktığında Fransız sağı kendisini vatan hainliğiyle suçladı. Sartre işkencenin, sömürgeciliğin, Cezayir halkına karşı Fransız egemenlerinin yürüttüğü baskı politikalarının Fransanın onurunu kırdığını söyledi. Cezayir halkının yanında Fransız sömürgeciliğ ine karşı çıkmayı aydın onurunun gereği olarak gördüğünü açıkladı.
ya da karı koca Rosenberg'ler, McCarthy mahkemelerinde Rus casusu olarak suçlandı klarında 'vatan haini' damgasını da yemiş oluyorlardı. Franco için Picasso, Albaylar Cuntası için Teodorakis, rölativite teorisinin atom bombası için kullanılmamasını istediğinde Einstein vatan hainiydi.
örnekler çoğaltılabilir. Ama görünen o ki en yüksek sesle vatan haini diye bağıranlar, vatanı sevmeyi kendi tekellerinde gördüklerini söylemek istiyorlar hükmü ise tarih veriyor. Fransa'yı Naziler’e peşkeş çeken Vichyciler Fransız direniş hareketine katılanlara vatan haini diyorlardı, bu suçlamadan, Rosenbergler, Aziz Nesin, Nâzım Hikmet, Teodorakis, Picasso, Allende, Sartre, Einstein vb nasiplerini aldılar. Ama ait oldukları uluslar şimdi onların adlarıyla hatırlanı yor. Peki onları vatan hainliğiyle suçlayanlar.. İsimlerini hatırlayan var mı? şimdi kim yurtsever, insanlığın düşmanlarımı,yoksa yüreği insan halk ve vatan sevgisiyle atanlarmı..Nazım Hikmet ve bütün dünyadaki anti emperyalistler vatan hainliğine devam ediyor hala..
'nazim hikmet vatan hainligine devam ediyor hala' siirini her türk gencinin okumasi lazimdir,zaten birine mualifseniz en azindan onu tanimak için okuyun...
Vatan haini demek ne yaşadığı ülkeye ne ona ekmek veren halka ne o halkın bayrağına saygısı olmayan kişilerdemek.Valla ben onları ALLAHA havale etim çünkü türkiyede kimse bir şey yapmıyo.Lütfen bir şeyler yapalım.
'daha çok burası hain vatanı.' bu lafı geri çekiyorum.
Saçmaladım, iyi bir halt yemeye çalışırken.
Gereksiz elektirk yakan,vergisini odemeyen,Avrupa Birliğini savunan,ulkesini sevmeyen
Vatan Hayini: Doğup büyüdüğü, ekmeğini yediği suyunu içtiği yaşadığı vatana ihanet eden, satan yahut bölmek isteyen kişidir Bunlar eski devirlerde kazığa oturtularak idam edilirlerdi, sonraları asılamaya başladılar en sonunda da ölümün çözüm olmadığına karar verildi (ölüm kurtuluştu çünki) tecrit edildiler tekbaşına ölene kadar ahır gibi bir yerde kimseyle konuşmadan tutuluyorlar
yok böle bisi! ! ! !
'nazım hikmet vatan hainliği yapmaya devam ediyor hala.'
ülkesini-onurunu-benliğini-halkını-kimliğini- çıkar amaçlı her şeyiyle birlikte başkalarına satandır ! ! !
bunun için bu ülkeyi amerika ve emperyalistlere peşkeş çekmeye çalışanları sorgulamak lazım :-))
Nazım Hikmet'in bir şiirinin ismi. Şiir şöyle:
'Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
'Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.'
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Nazım Hikmet (28.7.1962)
vatan haini, herkesin üzerinde yaşadığı topraklara zarar veren, milletin bağımsızlığını elinden alanlara denir.
vatan haini=topraklarında yaşayan insanlara zulüm eden, onları sindiren, sömüren, işkence yapan, vatan, millet, bayrak edebiyatıyla faşizan baskılar kuran, katilleri vekil yapan, katillerle koalisyon yapan, vatanı kurana küfür edip parti kuran, bu partiye oy veren....
Vatanınızı mı seviyorsunuz yoksa vatandaşınızı mı?
Vatanını seven çok insan gördüm.
Çoğu aybaşında parasını devletten alıyordu.
Önemli insanlardı.
Genellikle sıfatlarının başına “koskocaman” takısı eklenirdi.
Devletin koskoca bakanı, devletin koskocaman generali, devletin koskocaman genel müdürü diye konuşulurdu haklarında.
Bu grupta bir de, kendi paralarını da devletten almak istiyen koskocaman politikacılar vardı.
Bu koskocaman ve önemli insanların yanısıra koskocaman olmayan ve “vatanı sevdiklerini” o kadar yüksek sesle bağırmayan sıradan insanlar bulunuyordu.
Onlar da vatanı seviyordu.
Milyonlarca insan vatanını seviyordu.
Biliyor musunuz, bu milyonlarca insanın vatan sevgisi, bir depremde kırk bin vatandaşın, bir güneydoğu savaşında otuz bin vatandaşın ölmesine engel olmadı.
Vatanın “tek bir çakıltaşını” bile şiddetle koruyan bu vatanseverler o “çakıltaşına” gösterdikleri itinayı asla insanlara göstermediler.
Vatanın böylesine güçlü bir şekilde sevildiği bu ülkede milyonlara vatandaş açlık sınırında yaşıyor.
Çocukların çöplüklerden yiyecek bulmaya çalıştığını görüyoruz.
Vatanın bunca sevildiği bir yerde vatandaşların böyle ölmesi, sürünmesi, ezilmesi size hiç tuhaf gelmiyor mu?
Çakıltaşlarının insanlardan daha kıymetli olması bu kadar doğal mı sizce?
Belki de bunu tersine çevirmeliyiz.
İnsanları çakıltaşlarından fazla sevmeliyiz belki de.
Generallerin 30 Ağustoslarda “vatana” değil de “vatandaşa” olan bağlılığını dile getirdikleri konuşmalar yaptığını duymak istemez misiniz?
Başbakanların “bu ülkede bir tek bebeğin bile açlıktan ölmesine canım pahasına izin vermem, ” ya da “İstanbul depreminde yüz bin kişinin ölmemesi için şimdi seferberlik ilan ediyorum” dedikleri bir konuşmayı okumak istemez misiniz?
Bir “çakıltaşı” tehlikeye girdiğinde gösterilen o “ulusal öfkenin” bir insanın hayatı tehlikeye girdiğinde de gösterilmesi fena mı olur?
Eğer bir polis timi vatanın bir çakıltaşını yabancılara satsa o timin elemanları hayatları boyunca cezaevinden çıkamazlardı ama aynı tim yanlışlıkla bastığı bir evde masum bir vatandaşı öldürünce sadece altı ay ceza alıyor.
Vatanın bu kadar değerli vatandaşın bu kadar değersiz olması size hiç çelişkili gelmiyor mu gerçekten?
Üstünde dört keçinin yaşadığı bir adaya kimin bayrağı dikilecek tartışmasını bir savaşa çevirmeye hazır bir ulusun, duvara yazı yazdılar diye onbeş sene hapis yatan çocuklar konusunda çok sessiz olmasında biraz utandırıcı bir gariplik görmüyor musunuz?
Ben, vatanı sevmenin vatandaşın işine yaradığını görmedim hiç.
Vatanı sevmek, vatanı sevenlerin işine yarıyor belki ama o vatanda oturanlara pek bir faydası dokunmuyor sanki.
Taşlarla insanları değiştirmeye ne dersiniz?
İnsanları taşlardan, topraklardan, kayalardan daha çok sevseniz, vatan haini mi olursunuz.
Ben, bu vatanın insanlarını taşlarından daha çok severim.
Bir vatan haini miyim sizce?
Beni, “niye insanları taşlardan çok seviyorsun” diye yargılarlar mı?
Kimbilir belki de gerçek vatan sevgisi, o vatanda yaşayan insanları sevmektir?
Onların ölmesine izin vermemek, onların sürünmesini önlemek için uğraşmaktır.
Ama “şanlı” olan vatandır işte, değerli olan o’dur.
Vatandaşın “şanlı” ya da değerli olduğunu hiç görmedim.
Belki de artık küçük bir değişiklik yapmanın vakti gelmiştir.
Taşlarla insanları değiştirmeliyiz belki de.
Bir düşünün bence, taşları insanlardan çok sevmek sizi mutlu etti mi gerçekten?
Taşları daha çok sevdiğiniz için daha özgür ve daha güvenli yaşadınız mı?
Eğer bunlar sizi mutlu, özgür ve güvenli yapmaya yetmediyse...
Bir de insanları taşlardan daha çok sevmeyi deneyin.
Hiç belli olmaz, bir bakarsınız ki sevginizin odağını değiştirmek birden hayatı daha güzel kılmış.
Gerçekten vatan haini: = Bir ülkede yasarken Başka bir ülke kurma hayallerini tasıyan ve uygulamaya çalısan kişi;
Gerçekten vatan haini: = Bir ülkede yasarken diger ülkenin çıkarlarına hizmet eden kişi