'Ey elemden teşekki eden hasta! Senden soruyorum; geçmiş ömrünü düşün ve o ömürde geçmiş lezzetli safa günleri ve belâ ve elemli vakitlerini tahattur et. Herhalde ya oh, ya ah diyeceksin. Yani: ya ELHAMDÜLİLLAH şükür veyahud va-hasreta, va-esefa; kalbin veya lisanın diyecek, dikkat et, sana oh ELHAMDÜLİLLAH şükür dediren, senin başından geçmiş elemler, musibetlerin düşünmesi, bir manevi lezzeti deşiyor ki; senin kalbin şükreder. Çünki; elemin zevali, lezzettir. O elemler, o musibetler zevaliyle, ruhda bir lezzeti irsiyet bırakmış ki, düşünmekle deşilse, ruhdan bir lezzet akıyor; şükürler takattur ediyor. Sana va-esefa, va-hasreta dedirten, eski zamanda geçirdiğin lezzetli ve safalı o hallerdir ki: Zevalleriyle, senin ruhunda daimi bir elemi irsiyet bırakıp, ne vakit düşünsen, o elem yine deşiliyor... esef ve hasret akıtıyor.' Said-i Nursi(K.S.)
'rumuz/lar' da silinen son yazıya...
vâ esefa..
Senin az da olsa bir farkın yoksa..........vâ esefâ!
Esefler olsun, yazık!
Şu aralar bir çok vâ'esefa’lı cümlelerim, adreslerine teslim sözlü okşamalarım var..Vâ'esefa! ! efendim vâ'esefa! ! …
Esefle demek galiba...
'Ey elemden teşekki eden hasta! Senden soruyorum; geçmiş ömrünü düşün ve o ömürde geçmiş lezzetli safa günleri ve belâ ve elemli vakitlerini tahattur et. Herhalde ya oh, ya ah diyeceksin. Yani: ya ELHAMDÜLİLLAH şükür veyahud va-hasreta, va-esefa; kalbin veya lisanın diyecek, dikkat et, sana oh ELHAMDÜLİLLAH şükür dediren, senin başından geçmiş elemler, musibetlerin düşünmesi, bir manevi lezzeti deşiyor ki; senin kalbin şükreder. Çünki; elemin zevali, lezzettir. O elemler, o musibetler zevaliyle, ruhda bir lezzeti irsiyet bırakmış ki, düşünmekle deşilse, ruhdan bir lezzet akıyor; şükürler takattur ediyor. Sana va-esefa, va-hasreta dedirten, eski zamanda geçirdiğin lezzetli ve safalı o hallerdir ki: Zevalleriyle, senin ruhunda daimi bir elemi irsiyet bırakıp, ne vakit düşünsen, o elem yine deşiliyor... esef ve hasret akıtıyor.' Said-i Nursi(K.S.)
Kalpler taştan heykelcikler misali taşınıyorsa şayet...vâ esefâ!
Gecenin karanlığından gündüze yalnız uykuda geçiliyorsa...vâ esefâ!
Okunanlar yalnız gözde kalıyorsa,yüreklere inmiyorsa...vâ esefâ!
Dünyanın başka başka yerlerinde açlıktan ölen küçücük çocuklar varken hâlâ açık büfe otellerde bir israf güruhu kol geziyorsa...vâ esefâ!
vâ esefâ! diyecek devasa cümleler kurabiliyorsak buna da vâ esefâ! ...