Come, sleep, and with thy sweet deceiving Lock me in delight awhile; Let some pleasing dream beguile All my fancies, that from thence I may feel an influence, All my powers of care bereaving.
Tho' but a shadow, but a sliding, Let me know some little joy. We, that suffer long annoy, Are contented with a thought Thro' an idle fancy wrought: O let my joys have some abiding.
'...evi dağılmış,hiç bir noktaya sabit bir alaka ile bağlı olmayan serbest bir insandım; fakat bu hürriyetin tadı boşluğun korkunç esaretiyle bulanıyordu...Zekamız ve muhayyelemiz,bizi ümit ettiğimiz kadar oyalamıyor...Kitabın dostluğu da günün bir kaç saatine münhasır...Nihayet,her tesirin cevabını bekleyen içtimai hassasiyetimizin azdığı vakitlerde,ikinci bir insanla aramızdaki ruhi teamülü çok arıyoruz; ben bunu geceleri o kadar arıyordum ki hiç bilmediğim ağaçlıklı yollarda,kendi başıma saatlerce dolaştıktan sonra,oteldeki odama pek yorgun döndüğüm halde,gece yarısından sonra saatlerce uyuyamıyordum ve gürültülü kalabalıklardan daha tesirli darbelerle ihsaslarımın üzerine vuran yalnızlığım uykumu kaçırıyordu...'
'...kabil mi acaba? İnsan uykunun karanlıkları arasında,bir kum tanesi kadar küçük ve kendi kendini teftişe muktedir bir şuur noktasını uyanık bırakarak,beyninin öte taraflarına istirahat verebilir mi? '
'...Naci artık herkese tabii adam taklidi yapıyor...Geceleri üstünü örtmeye gelen annesine de uyku taklidi...Yemek yerken iştiha taklidi...Üniversitede aklı başında bir adam taklidi...Sanki kendi haline bıraksa yüzünün çizgileri bir ceviz gibi yamru-yumru büzülecekmiş de görenler ıstırabını anlayacakmış gibilerden,onları germeye çalışması...Tebessüm,yanaklarını kezzap sürülmüşçesine acıtan bir şeydir...Gözleri dibindeki faciayı ifşa etmesin diye takma gözlerle değiştirilmiştir...Ellerini bile fazla hareket ve işaretten alıkoymuş,adeta felce uğratmıştır...
Bu kadar mı?
Ruhu bir tarla...Vehimlerden bu tarlaya kara bulutlar halinde çekirge...Gözlerini kapattığı zaman da kıvrım kıvrım beyni kanıyor...Her fikir,bu kıvrımlar arasından akan siyah bir kan damlası...'
Come, sleep, and with thy sweet deceiving
Lock me in delight awhile;
Let some pleasing dream beguile
All my fancies, that from thence
I may feel an influence,
All my powers of care bereaving.
Tho' but a shadow, but a sliding,
Let me know some little joy.
We, that suffer long annoy,
Are contented with a thought
Thro' an idle fancy wrought:
O let my joys have some abiding.
John Fletcher
'...evi dağılmış,hiç bir noktaya sabit bir alaka ile bağlı olmayan serbest bir insandım; fakat bu hürriyetin tadı boşluğun korkunç esaretiyle bulanıyordu...Zekamız ve muhayyelemiz,bizi ümit ettiğimiz kadar oyalamıyor...Kitabın dostluğu da günün bir kaç saatine münhasır...Nihayet,her tesirin cevabını bekleyen içtimai hassasiyetimizin azdığı vakitlerde,ikinci bir insanla aramızdaki ruhi teamülü çok arıyoruz; ben bunu geceleri o kadar arıyordum ki hiç bilmediğim ağaçlıklı yollarda,kendi başıma saatlerce dolaştıktan sonra,oteldeki odama pek yorgun döndüğüm halde,gece yarısından sonra saatlerce uyuyamıyordum ve gürültülü kalabalıklardan daha tesirli darbelerle ihsaslarımın üzerine vuran yalnızlığım uykumu kaçırıyordu...'
süreklilik arzediyorsa 'insomnia' denen hastalıga göz atabiliriz..
'...kabil mi acaba? İnsan uykunun karanlıkları arasında,bir kum tanesi kadar küçük ve kendi kendini teftişe muktedir bir şuur noktasını uyanık bırakarak,beyninin öte taraflarına istirahat verebilir mi? '
'...Naci artık herkese tabii adam taklidi yapıyor...Geceleri üstünü örtmeye gelen annesine de uyku taklidi...Yemek yerken iştiha taklidi...Üniversitede aklı başında bir adam taklidi...Sanki kendi haline bıraksa yüzünün çizgileri bir ceviz gibi yamru-yumru büzülecekmiş de görenler ıstırabını anlayacakmış gibilerden,onları germeye çalışması...Tebessüm,yanaklarını kezzap sürülmüşçesine acıtan bir şeydir...Gözleri dibindeki faciayı ifşa etmesin diye takma gözlerle değiştirilmiştir...Ellerini bile fazla hareket ve işaretten alıkoymuş,adeta felce uğratmıştır...
Bu kadar mı?
Ruhu bir tarla...Vehimlerden bu tarlaya kara bulutlar halinde çekirge...Gözlerini kapattığı zaman da kıvrım kıvrım beyni kanıyor...Her fikir,bu kıvrımlar arasından akan siyah bir kan damlası...'