bir yusuf düşlemesi.. yusufun gözleriydi ask...sevgiyi ve merhameti yansıtan bir bakısta saklıydı.yusuf hic konusmazdı hep susardı ama bir o kadar da severdi.züleyhanın yanan kalbiydi sevda.hergün sevdigi ugruna binlerce gözyası dökmekti.züleyhanın vefa dolu kalbiydi...asık ve maşuk olmayı en cok onlar basarabilmişlerdi.birbirlerine sadık olmayı,vefayı ögrenmislerdi.sevda konuşmak degildi onlar icin sevda susmaktı,kavuşmaktı.bir ümitle beklemekti.sevda muhabbetti...yusuf züleyhanın gözyasında saklıydı,züleyha yusufun yanan kalbinde.züleyha yusufun her hecesinde vardı,her hareketinde anardı onu.züleyha yusufun bir parcası,yusuf ise züleyhanın yüregindeki en güzel cevher.züleyha yusuftaki güzelligi ve ahlakı hergün yeniden biraz daha severdi.sevdasıyla cogalırdı adeta.yusuf züleyhasını hic aklından cıkarmazdı,gittigi her yere onu da götürürdü.aşıklık onlar icin her yerde ve herseyde vardı.onlar yalnız kalpleriyle degil hareketleriyle de severlerdi birbirini.yusuf bir külçe altın gibi koydu sevdasını züleyhaya.züleyha incecikten yanar oldu.susuyordu züleyha icindeki alevlere inat.yusuf züleyhanın gözlerine düşen gölge,kalbindeki amansız fırtına oldu...bir tebessümle sevdi züleyha yusufunu.yusuf koca bir okyanustu şimdi züleyhanın sevdasıyla.susma züleyha susma dedi yusuf icindeki yanan atesle.züleyha bir nazlı yar oldu yusufun okyanusunda,yusuf züleyhanın canından da aziz sevdası...yusufun kocaman bir dünyası vardı artık icinde züleyhanın gezindigi...
'Hikmetleri kelimelerin kalplerine indiren Allah'a hamd olsun...' 'Bakışı bakışa ekleyerek bakmayın'buyurulmuştu,bakışı bakışa ekleyerek baktım ona...yüzü küçülen ay gibi gölgeli bir aydınlıktı.Oysa adımla adı arasına haram sözcüğünün harfleri düşecek olana bakamamıştım hiç...Bir günah gibi düştü düşünceme,bahtıma... Onu severken anladım güzelliğin ne olduğunu.Akşamın kısacık vaktinde,şahitlik eden parmağıma batıpta,zor şartlarda aldığım abdestimi bozan gülün dikenini sever gibi sevdim onu.Sonra,vaktin çıkmasına çok az kala yeniden bulduğum bir suyu sever gibi... Aşkın kaldıramayacağı tek yükün,aklın çocuğu olan şüphe olduğunu çok iyi biliyordum.Ama kendini göremeyen göz gibi aklın güvenilmez terazisine düşünce bir daha aşkın katıksız sevincine geri dönemedim.Oysa,fazla değil, varlığında duyduğum sevinç ile yokluğunda duyduğum acıdan ibaret bir aşkım olsun istiyordum sadece... Bu kadar sadeydi istediğim... Aşkın sadece yangını vardı,ismi yoktu.Ne dünü vardı ne yarını.Bütün hükümleri an üzerinden mühürleniyordu.Bütün birikimleri an gelip hükümsüz kılıyordu.Telafisi yoktu..Aşkın bedeli yoktu... Beni sevgiliye kul eden en yanılmış yanıyla kul oluşumun,böyle dua ettim kelam kalbimin zarına değe değe..Ondan nefret edebilmek için dua ettim öfkeyle,kalbimi onun aşkından daha fazla dolduracak birşey istedim... 'Öfkeyle durmayın namaza,'Rabbin girmediği tek kalp nefret dolu bir kalptir',böyle buyurulmuştu.Besbelli içine düştüğüm cehennemle ilahi adaletin hükmü olan cehennemi mukayese ettim.Hata ettim.Hep kaybettim... 'Giderek hafifledi dünyanın içimde tuttuğu yer...' Bir insanı geriye bıraktığı ismi yaşatırdı.Ben ölürken bile kendi ismimle ölemedim... 'Süveyda da sırdır AŞK...Acıtır...' Gönül sevmişse katlanır da...
Mutedil bir sevdaya talip değil yürekler. AŞK ta kanaat yoktur,yok oluş ve kavruluş vardır. AŞK incinir,GÜL incinir.Tıpkı kelebeğin tül kanatları gibi...Eğer bir gün AŞK çekip giderse; 'Bir yanım çöldür benim,bir yanım dağ Bir adım Yusuf'tur benim bir adım Züleyha... Mecnunluk kaftanın ben biçtim öyle oldurdum Leyla'ya. Tüm şirinliğiyle gülümserken Ferhat,Kerem'in bedenine Aslı'yı koyan benim. Ey insan! ...Sana bir GÜL bıraksam ardımda,incindiğimi anlar mısın? ...Tüm bana talip olupta aciz olan yüreklerden... Saat zamanın demini vurmakta.. GÜL nerdesin? ... Öfkem sana değil AŞK. GÜL incinir,yürek incinir sen gelmezsen.Bilirim taze ve kırılgandır AŞK'ın yüreği ilkbahar sürgünlerine inat.Tabiatın sabrını taşır yüreklere,nazende bir gelinciktir AŞK... Bak! Huşu katıyor saba rüzgarı ikindi ayinine.Gülistan yarenlik ediyor,misk-i anberden utanarak. Yağmurlar ağıdından yaş döküyor... Neredesin? ... Gitme... 'İkiden bir gidince bir kaldığı yalan... Sen gidersen AŞK,ben kalır mıyım o zaman? ...' Eyvah ki AŞK yüreği terk-i diyar eyledi Gidişinle darmadağın olur cihan.Gülleri gazel eylersin,yüreği taş,İklimleri perişan eyleme gel... Bilirim AŞK! ...Cihanşümul bir servete sahip olmanın nazını edersin.Yürekleri çil çil sayıp kesene istif edersin.'Her biri kainata değer 'dersin. Ey AŞK! ... Gel... Gidişine ağıt değil bu bilesin... Döneceğin günlerin 'TALEAL BEDRU ALEYNA'sıdır
Katre-i Matem de anlatılıyor:LALE bir ilham; güzellik uğuldar renklerinde,sevgiler coşar yapraklarında.LALE bir güzel bahçe,şavklar saçılır altı yöne altı yaprağından.LALE hasbi bir tebessüm,kalbi bir yakınlık...LALE bir aşkın adı; bir derin hüzün buketi...LALE ile acı gerçekler mutlu düşlere,paslı demirler parlak gümüşlere,yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden; LALE ile uğruna can verilecek sevgili yaşar içimde.LALE başıma taç ve ben ona muhtaç.Bakir kaselerinde demlenmiş düşler getirir LALE hayatımıza ve yaşama sevinci vurur kalplerimizin duvarlarına.Kapa gözlerini ve dinle saki,bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun? ! ...İstanbul'a çıkmayan bir LALE yolu,LALEye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır,yitiktir.Rüzgarları toplayan hüzünler ağlar yoksa İstanbul bahçelerinde; ve bir kabir başında yas tutar gibi LALEler ağlar seher vakitlerinde.
bir yusuf düşlemesi..
yusufun gözleriydi ask...sevgiyi ve merhameti yansıtan bir bakısta saklıydı.yusuf hic konusmazdı hep susardı ama bir o kadar da severdi.züleyhanın yanan kalbiydi sevda.hergün sevdigi ugruna binlerce gözyası dökmekti.züleyhanın vefa dolu kalbiydi...asık ve maşuk olmayı en cok onlar basarabilmişlerdi.birbirlerine sadık olmayı,vefayı ögrenmislerdi.sevda konuşmak degildi onlar icin sevda susmaktı,kavuşmaktı.bir ümitle beklemekti.sevda muhabbetti...yusuf züleyhanın gözyasında saklıydı,züleyha yusufun yanan kalbinde.züleyha yusufun her hecesinde vardı,her hareketinde anardı onu.züleyha yusufun bir parcası,yusuf ise züleyhanın yüregindeki en güzel cevher.züleyha yusuftaki güzelligi ve ahlakı hergün yeniden biraz daha severdi.sevdasıyla cogalırdı adeta.yusuf züleyhasını hic aklından cıkarmazdı,gittigi her yere onu da götürürdü.aşıklık onlar icin her yerde ve herseyde vardı.onlar yalnız kalpleriyle degil hareketleriyle de severlerdi birbirini.yusuf bir külçe altın gibi koydu sevdasını züleyhaya.züleyha incecikten yanar oldu.susuyordu züleyha icindeki alevlere inat.yusuf züleyhanın gözlerine düşen gölge,kalbindeki amansız fırtına oldu...bir tebessümle sevdi züleyha yusufunu.yusuf koca bir okyanustu şimdi züleyhanın sevdasıyla.susma züleyha susma dedi yusuf icindeki yanan atesle.züleyha bir nazlı yar oldu yusufun okyanusunda,yusuf züleyhanın canından da aziz sevdası...yusufun kocaman bir dünyası vardı artık icinde züleyhanın gezindigi...
'Hikmetleri kelimelerin kalplerine indiren Allah'a hamd olsun...'
'Bakışı bakışa ekleyerek bakmayın'buyurulmuştu,bakışı bakışa ekleyerek baktım ona...yüzü küçülen ay gibi gölgeli bir aydınlıktı.Oysa adımla adı arasına haram sözcüğünün harfleri düşecek olana bakamamıştım hiç...Bir günah gibi düştü düşünceme,bahtıma...
Onu severken anladım güzelliğin ne olduğunu.Akşamın kısacık vaktinde,şahitlik eden parmağıma batıpta,zor şartlarda aldığım abdestimi bozan gülün dikenini sever gibi sevdim onu.Sonra,vaktin çıkmasına çok az kala yeniden bulduğum bir suyu sever gibi...
Aşkın kaldıramayacağı tek yükün,aklın çocuğu olan şüphe olduğunu çok iyi biliyordum.Ama kendini göremeyen göz gibi aklın güvenilmez terazisine düşünce bir daha aşkın katıksız sevincine geri dönemedim.Oysa,fazla değil, varlığında duyduğum sevinç ile yokluğunda duyduğum acıdan ibaret bir aşkım olsun istiyordum sadece...
Bu kadar sadeydi istediğim...
Aşkın sadece yangını vardı,ismi yoktu.Ne dünü vardı ne yarını.Bütün hükümleri an üzerinden mühürleniyordu.Bütün birikimleri an gelip hükümsüz kılıyordu.Telafisi yoktu..Aşkın bedeli yoktu...
Beni sevgiliye kul eden en yanılmış yanıyla kul oluşumun,böyle dua ettim kelam kalbimin zarına değe değe..Ondan nefret edebilmek için dua ettim öfkeyle,kalbimi onun aşkından daha fazla dolduracak birşey istedim...
'Öfkeyle durmayın namaza,'Rabbin girmediği tek kalp nefret dolu bir kalptir',böyle buyurulmuştu.Besbelli içine düştüğüm cehennemle ilahi adaletin hükmü olan cehennemi mukayese ettim.Hata ettim.Hep kaybettim...
'Giderek hafifledi dünyanın içimde tuttuğu yer...'
Bir insanı geriye bıraktığı ismi yaşatırdı.Ben ölürken bile kendi ismimle ölemedim...
'Süveyda da sırdır AŞK...Acıtır...'
Gönül sevmişse katlanır da...
Mutedil bir sevdaya talip değil yürekler.
AŞK ta kanaat yoktur,yok oluş ve kavruluş vardır.
AŞK incinir,GÜL incinir.Tıpkı kelebeğin tül kanatları gibi...Eğer bir gün AŞK çekip giderse;
'Bir yanım çöldür benim,bir yanım dağ
Bir adım Yusuf'tur benim bir adım Züleyha...
Mecnunluk kaftanın ben biçtim öyle oldurdum Leyla'ya.
Tüm şirinliğiyle gülümserken Ferhat,Kerem'in bedenine Aslı'yı koyan benim.
Ey insan! ...Sana bir GÜL bıraksam ardımda,incindiğimi anlar mısın? ...Tüm bana talip olupta aciz olan yüreklerden...
Saat zamanın demini vurmakta..
GÜL nerdesin? ...
Öfkem sana değil AŞK.
GÜL incinir,yürek incinir sen gelmezsen.Bilirim taze ve kırılgandır AŞK'ın yüreği ilkbahar sürgünlerine inat.Tabiatın sabrını taşır yüreklere,nazende bir gelinciktir AŞK...
Bak! Huşu katıyor saba rüzgarı ikindi ayinine.Gülistan yarenlik ediyor,misk-i anberden utanarak.
Yağmurlar ağıdından yaş döküyor...
Neredesin? ...
Gitme...
'İkiden bir gidince bir kaldığı yalan...
Sen gidersen AŞK,ben kalır mıyım o zaman? ...'
Eyvah ki AŞK yüreği terk-i diyar eyledi
Gidişinle darmadağın olur cihan.Gülleri gazel eylersin,yüreği taş,İklimleri perişan eyleme gel...
Bilirim AŞK! ...Cihanşümul bir servete sahip olmanın nazını edersin.Yürekleri çil çil sayıp kesene istif edersin.'Her biri kainata değer 'dersin.
Ey AŞK! ...
Gel...
Gidişine ağıt değil bu bilesin...
Döneceğin günlerin 'TALEAL BEDRU ALEYNA'sıdır
Katre-i Matem de anlatılıyor:LALE bir ilham; güzellik uğuldar renklerinde,sevgiler coşar yapraklarında.LALE bir güzel bahçe,şavklar saçılır altı yöne altı yaprağından.LALE hasbi bir tebessüm,kalbi bir yakınlık...LALE bir aşkın adı; bir derin hüzün buketi...LALE ile acı gerçekler mutlu düşlere,paslı demirler parlak gümüşlere,yavuz bakışlar tatlı gülüşlere döner birden; LALE ile uğruna can verilecek sevgili yaşar içimde.LALE başıma taç ve ben ona muhtaç.Bakir kaselerinde demlenmiş düşler getirir LALE hayatımıza ve yaşama sevinci vurur kalplerimizin duvarlarına.Kapa gözlerini ve dinle saki,bir İstanbul lalesinin çığlıklarını duyuyor musun? ! ...İstanbul'a çıkmayan bir LALE yolu,LALEye çıkmayan bir İstanbul kadar kayıptır,yitiktir.Rüzgarları toplayan hüzünler ağlar yoksa İstanbul bahçelerinde; ve bir kabir başında yas tutar gibi LALEler ağlar seher vakitlerinde.