bazen öyle bir zamanda gelir ki dile dökemezsin yüreğinin haylırdığını gözlerin anlatmaya çalışır bir de o senden önce çizmişse yolunu artık çok geçtir söylenecek her keşke için ve sana düşen LÂL olmaktır bundan böyle sonunda keşke dememek için.......................S
nefes alıp vermekten ibaret olsaydı eğer hayat yıkık dökük bir harabe olurdu sadece...
oysa hayat kocaman bir konaktır. her odasında ayrı duyguların yaşadığı, içinde çocukların koşup oynadığı, mutfağında en lezzetli yemeklerin piştiği, bahçesinde buram buram hanımeli kokan, bazen bir bebek sevincinin bazen bir ölüm hüznünün kuşattığı, sevdiğimiz,sevmediğimiz hatta kaybettiğimiz herkesi barındırabilen, yağmurda çatısı aksa da güneş açınca cennete dönen, tavan arasında unutulmuş gramafon gibi hüzünlerimizi, göz yaşlarımızı, düşkırıklıklarımızı, sevinçlerimizi, mutluluğumuzu, kalabalıkları yalnızlıkları, keşkeleri (...) biz unutsak da saklayan ve yeri geldiğinde önümüze çıkaran, baktığımız her pencereden başka başka manzaralar gördüğümüz kocaman bir evdir hayat....
doğayla diğer canlılarla barış içinde yaşamış, verdiği her şey için tanrıya şükretmiş, savaşın kazanç getirmeyeceğine inanan bir halktı........ giderek yok oluyorlar
aşk bir yanılsamadır sadece uzaktan oradaymış gibidir yanına varınca yok oluverir. yani sevgiliyle aradaki yol uzadıkça vardır aşk mesafeler ne kadar uzarsa o kadar büyür aşk ve vuslat yoktur aşk için sevgiliyi getiren her adım celladıdır aşkın
bazen öyle bir zamanda gelir ki
dile dökemezsin yüreğinin haylırdığını
gözlerin anlatmaya çalışır
bir de o senden önce çizmişse yolunu
artık çok geçtir
söylenecek her keşke için
ve sana düşen LÂL olmaktır bundan böyle
sonunda keşke dememek için.......................S
nefes alıp vermekten ibaret olsaydı eğer hayat yıkık dökük bir harabe olurdu sadece...
oysa hayat kocaman bir konaktır. her odasında ayrı duyguların yaşadığı, içinde çocukların koşup oynadığı, mutfağında en lezzetli yemeklerin piştiği, bahçesinde buram buram hanımeli kokan, bazen bir bebek sevincinin bazen bir ölüm hüznünün kuşattığı, sevdiğimiz,sevmediğimiz hatta kaybettiğimiz herkesi barındırabilen, yağmurda çatısı aksa da güneş açınca cennete dönen, tavan arasında unutulmuş gramafon gibi hüzünlerimizi, göz yaşlarımızı, düşkırıklıklarımızı, sevinçlerimizi, mutluluğumuzu, kalabalıkları yalnızlıkları, keşkeleri (...) biz unutsak da saklayan ve yeri geldiğinde önümüze çıkaran, baktığımız her pencereden başka başka manzaralar gördüğümüz kocaman bir evdir hayat....
doğayla diğer canlılarla barış içinde yaşamış, verdiği her şey için tanrıya şükretmiş, savaşın kazanç getirmeyeceğine inanan bir halktı........ giderek yok oluyorlar
her insan, yardan'ın dünya üzerindeki yansımasıdır
ne kadar kafiyesi varsa hayatın, hepsi de ölümle redifli.....
ölüm zamanı gelince herkesin bineceği bir gemi
mutluluk gece yarısı yüzüne düşen kar taneleri.......
kendine aşık kendine hayran, sürekli kendini öven kendiden bahseden,
bana hep bana bana' ve 'ben ben yine ben' diyen kişi
aşk bir yanılsamadır sadece
uzaktan oradaymış gibidir
yanına varınca yok oluverir.
yani sevgiliyle aradaki yol uzadıkça vardır aşk
mesafeler ne kadar uzarsa
o kadar büyür aşk
ve vuslat yoktur aşk için
sevgiliyi getiren her adım celladıdır aşkın
aşk hiç yakında değilidr; hep bir adım ötede.....
komünizm=toplumculuk=cemaatçilik
ve
komünist=toplumcu=cemaatçi
ise
cemaatçi=komünist 'tir