![Mustafa Küçük](/Content/img/no-image.jpg)
Mustafa Küçük
İYİ Kİ BU KADAR GÜZEL YAŞANMIŞLIKLAR BIRAKTIN YÜREĞİME... VE SON KEZ İYİ BAK O ÇOK SEVDİĞİM GÜLÜMSEMENE
İYİ Kİ BU KADAR GÜZEL YAŞANMIŞLIKLAR BIRAKTIN YÜREĞİME... VE SON KEZ İYİ BAK O ÇOK SEVDİĞİM GÜLÜMSEMENE
Hoşgeldin Kadınım...Hoşgeldin...
Mavilikler ortasında kan damlası gibi bir sonbahar güneşiyle başladı bu öykü...ve odam soğuktu, karanlıktı...Ve odamda yaşanılan zamanlar bıçakla kesilecek, askıya asılacak kadar donup kalmıştı...
Günün birinde yaklaşan ayakseslerinin getirdiği yitirdiğim aradığım güneşim KADINIM' dı...
Ve dudaklarımdan dökülen minicik bir kelime ile kocaman bir öykü başladı;
' Hoşgeldin... '
Hoşgeldin Kadınım Hoşgeldin....
Ayağını bastığın odama.
Kırk yıllık beton çayır çimen şimdi,
Hoşgeldin Kadınım Hoşgeldin....
Güldün güllerin açıldı penceremin demirlerinde....
Ağladım... Avuçlarıma döküldü inciler.
Gönlüm gibi zengin,Hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
Hoşgeldin Kadınım Hoşgeldin...
Sanki yılların özlemiyle konuşuyor...Konuşuyoruz...O konuştukça odamda baharlar açıyor,ağzından ballar akıyor, ve gönlüm bir kovan gibi dolup taşıyor...Balağızlım diyorum ona;
Bal ağızlım sen konuşunca, gökyüzü açılıyor
Yeryüzünün dört yanına baharlar saçılıyor
Yosun tutsa yürekler, yıkılsa bütün ümitler
Her kelimen dünyayı yeniden yaratıyor
Ben bir ay, sen ışığım; ben gece, sen sabahım
Sen tarla, ben aşkınla dalgalanan başağım
Bu kurumuş dünyaya ben seninle aşığım
Gönlüm sanki bir kovan, dolu dolu sevginle
Bal ağızlım her günüm bir petek bal seninle
Geliyorsun, seviyorsun, ölüyorsun, gidiyorsun
Sen iğnesiz arımsın, ağzından bal akıyor
Meyva dolu dalımsın, ağzından bal akıyor
Alım, yeşil, sarımsın, ağzından bal akıyor
Hasat günü gelmeden kurumasın ekinler
Baharları sırtlayıp göç etmesin leylekler
Bal ağızlım canım; dün, bugün, yarınım
Sen susarsan yanında hiç kalır ölümler
Sen iğnesiz arımsın, ağzından bal akıyor...
Dinliyor bütün bunları...Ama yalnızca dinliyor...Neden? ...Nerelerdeydin? ...Diyorum. Gözleri yerde pişmanlığını sevgisini anlatıyor.Bende ona Sevgi yetmez diyorum, gerçek aşkı anlatmaya çalışıyorum...
Bana diyorsun ki
Nasıl bir martı yavrusunu severse
Bana diyorsun ki
Nasıl bir midye incisini gizlerse
Bana diyorsun ki
Nasıl bir arı peteğini örerse
İşte öyle büyüyorsun içimde
Sevgi yetmez
Sevgine saygın yoksa
Sevgi yetmez
Sorumluluğun yoksa
Sevgi yetmez
Arada eller varsa
Sevgi yetmez
Yarından ümit yoksa
Bense diyorum ki
Bahçende güller baktıkça güzelleşsin
Bense diyorum ki
Aşk engelleri aştıkça değerlenir
Bense diyorum ki
Güneş yağmurlar topraktan güllerin
Saygı sorumluluk sadakat sevginindir
Dinliyor bütün bunları...Ama yalnızca dinliyor. Yine gidecek biliyorum.Yine de onsuz geçen günlerimi bunalımlarımı anlatıyorum...Dinliyor...Şaşırıyor...Sen Böylemiydin diyor...Sen böylemiydin eğilen selvi gibi...Eriyen bir mum gibi...
olmazları ekiyor, olurları biçiyorum
anılar arasından güzeli seçiyorum
şimdi ne kendimi ne kimseyi düşünüyor
sularda bir yosun gibi hıçkırmak istiyorum
gelmeyişini bekliyorum, dönmeyişini özlüyorum, gülmeyişine ağlıyorum
seni seviyorum...
sen böylemiydin böylemi? eğilen selvi gibi?
sen böylemiydin böylemi eriyen bir mum gibi?
Yarattığın bir dünyada seni yaşıyorum
Bilmediğim insanlarla koşuşuyorum...
Bilmediğin bir dilden konuşuyorum
Yine de anlarsın diye seviniyorum...
Seni Seviyorum...
Ben böylemiydim böylemi? eğilen selvi gibi
Ben böylemiydim böylemi? eriyen bir mum gibi...
Mum gibi...
* Sevgili İLHAN İREM' İN bu çalışmasını duyduğumda 17 yaşlardaydım...
Çok ama çok duygulanmıştım...
Nazım Hikmet'in ' Hoşgeldin' şiiriyle bütünleşmesi öyküyü daha bir güzelleştirmişti...
Ve ben Nereden bilirdim bu öykünün yıllar sonra benim öyküm olacağını...