Bence modern zamandaki en acı durum, karşındaki insanın seni bir alternatif olarak görmesidir. Seni diğer insanlardan farklı görmeyip, hızlıca tüketip başka alternatiflere yönelmesidir. Fastfood tüketir gibi insan tüketmeleridir. Bazı insanlar gerçekten acınası durumdalar. Dünya sevemeyen, duygusuz insanlara doldu. Sizi gerçekten seven bu devirde gerçek bir hazine.. Filozof Prof. Dr. İoanna Kuçuradi....
Bir tarafı sessiz, bir tarafı deli. Bir tarafı eğlenceli, bir tarafı suskun. Bir tarafı çılgın, bir tarafı ağırbaşlı. Bir tarafı ciddi, bir tarafı manyak. Bir tarafı kırgın, bir tarafı mutlu..
"Amerika'da bir idam mahkumu, infazını beklerken hükümet yetkilileri bir teklifle gelir. Bir deney üzerine İdamını darağacında değil de, zehirli bir serumla uyutarak yapmak istediklerini ve bunun karşılığında ailesine yüklü bir para yardımı yapılacağını beyan ederler. Mahkum önündeki seçeneğin iyi olduğunu, en azından ölürken ailesine yardım edebileceğini düşünür ve kabul eder. İnfaz gelir çatar, yatağa yatırılır ve bir serum bağlanır. Doktor, infazın detaylarını mahkuma anlatır; 'Gördüğünüz gibi Bay Jefferson, bağladığımız serumda kademe kademe renkli sıvı mevcut. En üstteki yeşil renkli SIVI bittiğinde elleriniz ve ayaklarınız uyuşacak, ortadaki mavi sıvı bittiğinde kollarınız ve bacaklarınız uyuşacak, en alttaki kırmızı sıvı bittiğinde ise kalp ritminiz yavaşlayacak, nabzınız düşecek ve infaz gerçekleşmiş olacak..' Der. Ve tam da doktorun söylediği gibi gelişir her şey. Önce eller ve ayaklar, sonra bacak ve kollar uyuşur. Sonra ise kalp durur ve mahkum ölür... Üzerinde deney yapılan mahkumun ölüm sebebi sadece kalp krizidir. Serumda bulunan ve zehirli olduğu söylenilen sıvı ise sadece sudur... İnanarak kendini bile öldürebilen insan, inanarak yeniden doğabilir... Hürlüğe, özgürlüğe, mutluluğa ve geleceğe.. Kendimize inanıp, yeniden doğabileceğimiz nice yarınlara armağan olsun. Kendini mutlu hissedecek radikal kararlar vermekten korkma, kimseden korkma, bu senin hayatın, başka hayat yok, geç kalma..."
"Tilkinin kuyruğu kayaya sıkışmış ve kuyruğunu kesmek zorunda kalmış. Daha sonra bir başka tilki onu gördüğünde “Kuyruğunu neden kestin?" diye sormuş. Kuyruğu kesik olan "Böyle mutlu hissediyorum. Sevincimden havalara uçuyorum”demiş. Bunun üzerine diğer tilki de kuyruğunu kesmiş. Fakat mutluluk yerine şiddetli bir acı çekmiş. Hemen tilkiye gelip "Neden bana yalan söyledin?" demiş. Tilki; "Eğer acı çektiğini diğer tilkilere söylersen asla kuyruğunu kesmez ve bizimle dalga geçerler." demiş. Bu iki tilki diğer tilkilere yaşadıkları mutluluğu(!) anlatmışlar. Böylece tilkilerin çoğu kuyruklarını kesmişler. Çoğunluk onlara geçince bu sefer kuyruğu olanlarla dalga geçmeye başlamışlar. İşte böyle... Önce toplumu bozarlar, sonra iyi insanları, kötü insanlara ayıplatırlar. Kendiniz olun, fazlasını olmaya çalışırsanız bir hiç olursunuz."
"Derisini değiştirmeyen yılanlar ölmeye mahkûmdur." der ve ekler Nietzsche... "Bu durum düşüncelerini değiştirmeyen zihinler için de geçerlidir."
Bûtimâr; denize aşık bir kuştur. Her gün kenarına konduğu suya uzun uzun bakar ve "Bu deniz bir gün kurursa, ben ne içerim?" diye endişe eder. Bu ölçüsüz aşk Bûtimâr'in sonu olur, kenarından ayrılmadığı ve içmeye kıyamadığı denizin yanı başında susuzluktan ölür.
Bence modern zamandaki en acı durum, karşındaki insanın seni bir alternatif olarak görmesidir. Seni diğer insanlardan farklı görmeyip, hızlıca tüketip başka alternatiflere yönelmesidir. Fastfood tüketir gibi insan tüketmeleridir. Bazı insanlar gerçekten acınası durumdalar.
Dünya sevemeyen, duygusuz insanlara doldu. Sizi gerçekten seven bu devirde gerçek bir hazine..
Filozof Prof. Dr. İoanna Kuçuradi....
Bildiğin herşeye bilmiyorum diyeceksin
Şarkıda "Tıpkı sevgili yaşlı babamla evlenen kız gibi bir kız istiyorum" demiş adam.
Talih kuşu kafama pislemiş ama
Kör talih gelmemiş gibi...
İnsan son sayfasına kadar ne olacağı bilinmeyen bir roman gibidir. Başka türlü olsaydı okunmaya değmezdi...
YEVGENİ ZAMYATİN | BİZ
Bir tarafı sessiz, bir tarafı deli.
Bir tarafı eğlenceli, bir tarafı suskun.
Bir tarafı çılgın, bir tarafı ağırbaşlı.
Bir tarafı ciddi, bir tarafı manyak.
Bir tarafı kırgın, bir tarafı mutlu..
"Kim bir şairi kırsa şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela Bilirim kim dokunsa şiire
Eline bir kıymık saplanacak."
"Amerika'da bir idam mahkumu, infazını beklerken hükümet yetkilileri bir teklifle gelir. Bir deney üzerine İdamını darağacında değil de, zehirli bir serumla uyutarak yapmak istediklerini ve bunun karşılığında ailesine yüklü bir para yardımı yapılacağını beyan ederler. Mahkum önündeki seçeneğin iyi olduğunu, en azından ölürken ailesine yardım edebileceğini düşünür ve kabul eder.
İnfaz gelir çatar, yatağa yatırılır ve bir serum bağlanır. Doktor, infazın detaylarını mahkuma anlatır;
'Gördüğünüz gibi Bay Jefferson, bağladığımız serumda kademe kademe renkli sıvı mevcut. En üstteki yeşil renkli SIVI bittiğinde elleriniz ve ayaklarınız uyuşacak, ortadaki mavi sıvı bittiğinde kollarınız ve bacaklarınız uyuşacak, en alttaki kırmızı sıvı bittiğinde ise kalp ritminiz yavaşlayacak, nabzınız düşecek ve infaz gerçekleşmiş olacak..' Der. Ve tam da doktorun söylediği gibi gelişir her şey. Önce eller ve ayaklar, sonra bacak ve kollar uyuşur. Sonra ise kalp durur ve mahkum ölür... Üzerinde deney yapılan mahkumun ölüm sebebi sadece kalp krizidir.
Serumda bulunan ve zehirli olduğu söylenilen sıvı ise sadece sudur...
İnanarak kendini bile öldürebilen insan, inanarak yeniden doğabilir... Hürlüğe, özgürlüğe, mutluluğa ve geleceğe..
Kendimize inanıp, yeniden doğabileceğimiz nice yarınlara armağan olsun.
Kendini mutlu hissedecek radikal kararlar vermekten korkma, kimseden korkma, bu senin hayatın, başka hayat yok, geç kalma..."
"Tilkinin kuyruğu kayaya sıkışmış ve kuyruğunu kesmek zorunda kalmış. Daha sonra bir başka tilki onu gördüğünde “Kuyruğunu neden kestin?" diye sormuş. Kuyruğu kesik olan "Böyle mutlu hissediyorum. Sevincimden havalara uçuyorum”demiş. Bunun üzerine diğer tilki de kuyruğunu kesmiş. Fakat mutluluk yerine şiddetli bir acı çekmiş. Hemen tilkiye gelip "Neden bana yalan söyledin?" demiş. Tilki; "Eğer acı çektiğini diğer tilkilere söylersen asla kuyruğunu kesmez ve bizimle dalga geçerler." demiş. Bu iki tilki diğer tilkilere yaşadıkları mutluluğu(!) anlatmışlar. Böylece tilkilerin çoğu kuyruklarını kesmişler. Çoğunluk onlara geçince bu sefer kuyruğu olanlarla dalga geçmeye başlamışlar.
İşte böyle... Önce toplumu bozarlar, sonra iyi insanları, kötü insanlara ayıplatırlar. Kendiniz olun, fazlasını olmaya çalışırsanız bir hiç olursunuz."
"Derisini değiştirmeyen yılanlar ölmeye mahkûmdur." der ve ekler Nietzsche...
"Bu durum düşüncelerini değiştirmeyen zihinler için de geçerlidir."
Bûtimâr; denize aşık bir kuştur. Her gün kenarına konduğu suya uzun uzun bakar ve "Bu deniz bir gün kurursa, ben ne içerim?" diye endişe eder. Bu ölçüsüz aşk Bûtimâr'in sonu olur, kenarından ayrılmadığı ve içmeye kıyamadığı denizin yanı başında susuzluktan ölür.