Annem'in ve 106 yaşında ki anneanne'min anlattıkları, Eynelli köyünün tarihini biraz da olsa aydınlatıyor.
Anneanneme duyduklarını ve yaşadıklarını anlatan annesi ve ona anlatan anneannesi, ortalama 80 yıl yaşamış olsa, yaklaşık olarak köy tarihinin 300 yıl gerisine gidebiliyoruz.
Bu köyün tarihinde bizim çocukluğumuzda da halen yaşlılarımızın dilinde olan bir eşkiya meselesi dikkat çekiyor.
Eşkiya meselesinden yola çıkarak tahmini olarak 300 yıl önce bu köyün ataları, Çamardı yoluna yakın bir yer olan kaynarca mevkisinde yaşıyorlarmış.
Bu bölgede yapı yıkıntı kalıntılarının halen mevcut olması bu söylentileri doğruluyor.
Kaynarca bölgesi, yaklaşık 30 yıl önce mahkeme kararı ile çamardı sınırlarına geçmiş ancak Eynelli köyü halkının tarlalarının bulunduğu, bağderesinin ağzı olarak da bilinen bir mevki dir.
O dönemlerde adaleti sağlayacak suçluya ceza verecek bir mekanizma olmadığından eline silahı alan yol keser, insanların değerli eşya ve erzaklarını alıp zulüm ederlermiş.
Öyle'ki; çok eskiye gitmeden anneannemin babasının eşkiyaların eline esir düştüğü ve yıllar sonra kurtulup 4 adet altın ile köye geldiği söylenti değil gerçeğin ta kendisidir. 106 yaşında olan anneannemin bu olayı hatırlama yaşı 10 olsa, Anne Annemin babasının esir düştüğü tarih 1900 lü yılların başları yani dünya savaşlarının olduğu döneme denk geldiği anlaşılıyor.
1900 lü yıllarda ülke işgal girişimi tehdit'i altındayken ülkenin dört bir yanında yabancı askerlerin bulunması nedeni ile atalarımızın bir kısmının gâvur olma ihtimalini de gözardı edemeyiz.
Öyle ki, ülke işgal girişiminden kurtulup Cumhuriyet'in kurulması sonrasında bile Çamardı' da halka dayatma yapan bir fransız insanın varlığından bahsedilmektedir. Çamardı'nın ağası olarak bilinen bu fransız, bir gün halk tarafından boynu vurularak öldürüldüğü söylenmektedir.
Yeniden yaklaşık 300 yıl öncesine gidecek olursak, eşkiya zulümlerinden dolayı büyük sıkıntı yaşayan halk'ın bir kısmı kaynarcadan göç etmek zorunda kalırlar.
Söylentiye göre, durumu atı erzağı bol olan insanlar bir gece fakir insanları orada bırakıp giderler. Bu durum anlatılanlara göre şöyle açıklanır; bölgeyi terk eden insanlar, yolculuk öncesi kaynarca köy meydanına bir kalbur altına iki adet güvercin bırakmıştır. Bu güvercinlerin birinin kanadı kırıktır.
Sabah olduğunda durumu farkeden fakir köylüler, zengin insanların köyü terk ettiğini anlayıp meydanda bulunan kalburu kaldırdıklarında, kanatlı güvercinin uçup gittiğine kanadı kırık güvercinin ise orada kaldığına tanıklık ederler.
Fakir köylü insanlar yani bizim atalarımız; "demek ki bizim kanadımız kırık olduğu için burada bırakıldık, zulüm görmeye devam edeceğiz" deyip kaderlerine razı olurlar.
Ancak muhakkak bir çare bulmak zorundadırlar ve sürekli arayış içerisindedirler.
Köyün ileri gelenlerinin yaptıkları keşiflerin birinde, yoğun olarak yetişen koçkulağı otunun insanları aç bırakmayacağını düşünerek, şimdi ki köyümüzün arazisine yerleşip, Eynelli köyünü kurarlar.
Böylelikle hem koçkulağı bitkisinin hem de suyun bol olduğu bir mevkide yaşacak hem de merkeze daha uzak olup eşkiya zulmünden kurtulacaklardır.
Günümüzde Eynelli köyü;
İnsanoğlu asla mevcut durumu ile yetinmez hep daha fazlasını ister, doyumsuzdur. Bu yüzden atalarımızın nice zulümlerden sonra kurduğu ve işleyip bağ bahçeleri ile yeşerttiği Eynelli köyü, artık neredeyse terkedilmiş, çok az insanın yaşadığı yer haline bürünmüş olsa da,
Ekonomik sıkıntılar, şehirlerin yaşanmaz hale gelmesi, işsizlik ve bulaşıcı hastalıklar, sanki son bir kaç yıldır köyümüzü yeniden canlandırıyor. Bu durum, her zaman esrangiz ve muhteşem bulduğum Eynelli köyümüz adına beni mutlu ediyor.
Annem'in ve 106 yaşında ki anneanne'min anlattıkları, Eynelli köyünün tarihini biraz da olsa aydınlatıyor.
Anneanneme duyduklarını ve yaşadıklarını anlatan annesi ve ona anlatan anneannesi, ortalama 80 yıl yaşamış olsa, yaklaşık olarak köy tarihinin 300 yıl gerisine gidebiliyoruz.
Bu köyün tarihinde bizim çocukluğumuzda da halen yaşlılarımızın dilinde olan bir eşkiya meselesi dikkat çekiyor.
Eşkiya meselesinden yola çıkarak tahmini olarak 300 yıl önce bu köyün ataları, Çamardı yoluna yakın bir yer olan kaynarca mevkisinde yaşıyorlarmış.
Bu bölgede yapı yıkıntı kalıntılarının halen mevcut olması bu söylentileri doğruluyor.
Kaynarca bölgesi, yaklaşık 30 yıl önce mahkeme kararı ile çamardı sınırlarına geçmiş ancak Eynelli köyü halkının tarlalarının bulunduğu, bağderesinin ağzı olarak da bilinen bir mevki dir.
O dönemlerde adaleti sağlayacak suçluya ceza verecek bir mekanizma olmadığından eline silahı alan yol keser, insanların değerli eşya ve erzaklarını alıp zulüm ederlermiş.
Öyle'ki; çok eskiye gitmeden anneannemin babasının eşkiyaların eline esir düştüğü ve yıllar sonra kurtulup 4 adet altın ile köye geldiği söylenti değil gerçeğin ta kendisidir. 106 yaşında olan anneannemin bu olayı hatırlama yaşı 10 olsa, Anne Annemin babasının esir düştüğü tarih 1900 lü yılların başları yani dünya savaşlarının olduğu döneme denk geldiği anlaşılıyor.
1900 lü yıllarda ülke işgal girişimi tehdit'i altındayken ülkenin dört bir yanında yabancı askerlerin bulunması nedeni ile atalarımızın bir kısmının gâvur olma ihtimalini de gözardı edemeyiz.
Öyle ki, ülke işgal girişiminden kurtulup Cumhuriyet'in kurulması sonrasında bile Çamardı' da halka dayatma yapan bir fransız insanın varlığından bahsedilmektedir. Çamardı'nın ağası olarak bilinen bu fransız, bir gün halk tarafından boynu vurularak öldürüldüğü söylenmektedir.
Yeniden yaklaşık 300 yıl öncesine gidecek olursak, eşkiya zulümlerinden dolayı büyük sıkıntı yaşayan halk'ın bir kısmı kaynarcadan göç etmek zorunda kalırlar.
Söylentiye göre, durumu atı erzağı bol olan insanlar bir gece fakir insanları orada bırakıp giderler. Bu durum anlatılanlara göre şöyle açıklanır; bölgeyi terk eden insanlar, yolculuk öncesi kaynarca köy meydanına bir kalbur altına iki adet güvercin bırakmıştır. Bu güvercinlerin birinin kanadı kırıktır.
Sabah olduğunda durumu farkeden fakir köylüler, zengin insanların köyü terk ettiğini anlayıp meydanda bulunan kalburu kaldırdıklarında, kanatlı güvercinin uçup gittiğine kanadı kırık güvercinin ise orada kaldığına tanıklık ederler.
Fakir köylü insanlar yani bizim atalarımız; "demek ki bizim kanadımız kırık olduğu için burada bırakıldık, zulüm görmeye devam edeceğiz" deyip kaderlerine razı olurlar.
Ancak muhakkak bir çare bulmak zorundadırlar ve sürekli arayış içerisindedirler.
Köyün ileri gelenlerinin yaptıkları keşiflerin birinde, yoğun olarak yetişen koçkulağı otunun insanları aç bırakmayacağını düşünerek, şimdi ki köyümüzün arazisine yerleşip, Eynelli köyünü kurarlar.
Böylelikle hem koçkulağı bitkisinin hem de suyun bol olduğu bir mevkide yaşacak hem de merkeze daha uzak olup eşkiya zulmünden kurtulacaklardır.
Günümüzde Eynelli köyü;
İnsanoğlu asla mevcut durumu ile yetinmez hep daha fazlasını ister, doyumsuzdur. Bu yüzden atalarımızın nice zulümlerden sonra kurduğu ve işleyip bağ bahçeleri ile yeşerttiği Eynelli köyü, artık neredeyse terkedilmiş, çok az insanın yaşadığı yer haline bürünmüş olsa da,
Ekonomik sıkıntılar, şehirlerin yaşanmaz hale gelmesi, işsizlik ve bulaşıcı hastalıklar, sanki son bir kaç yıldır köyümüzü yeniden canlandırıyor. Bu durum, her zaman esrangiz ve muhteşem bulduğum Eynelli köyümüz adına beni mutlu ediyor.
Murat Tekin