1 Mayıs 1958 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Çocukluk yılları zor tabiat şartlarıyla mücadele içerisinde geçti. Gençlik döneminde ise, 1980 öncesindeki fırtınalı savaş günlerinin tam orta yerinde bulmuştu kendisini. İstanbul Üniversitesi’nde Tarih ilmi tahsil ederken, 13 Şubat 1978’de hapse düştü. Sür-günden sürgüne yollandığı zindanlardan defalarca kaçmaya teşebbüs etmesine rağmen, Sağmalcılar ve Yozgat cezaevinden olmak üzere iki sefer firara muvaffak oldu...
Tamamı yaklaşık on yıl olan hapis hayatının yarısını hücrelerde geçirmek zorunda bırakılmış, kitaplar vasıtasıyla kendi kendine yabancı dil öğrenirken, cezaevlerindeki ecnebi tutuklularla bu lisanların pratiğini yapabilmiştir. Hapishaneden çıkınca da 'nerede kalmıştık? ' diyerek dış dünyadaki mücadelesine kaldığı yerden tekrar başlayıp, 1992 yılında Karabağ savaşında kardeşlerine yardım için Kafkaslar’a, 2003 işgaline karşı Kerkük’e koşmuş ve devamı itibarı ile birçok ülkede Türk düşmanlarına karşı 'fiziki etkinlikler’' örgütlemiş ve kendisi de faal olarak katılmıştır. Bu arada çıkan öğrenci affından faydalanarak devam ettiği üniversiteden, 27 sene sonra da olsa tahsilini tamamlayarak diplomasını alabilmiştir.
Evli ve üç evlat babası olan yazar İngilizce, Arapça, Farsça ve Rusça bilmektedir.
Başlıca eserleri;
BAŞEĞMEDİLER YOLBAŞI KAN FIRTINASI GÜN DOĞARKEN OSMAN BATUR
Ali KINIK Kimdir? 1974 yılında,Malatya’nın Akçadağ ilçesinde doğmuştur. Elazığ Fırat Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Yazıları ve şiirleri, bir çok gazete ve dergilerde yayımlandı. Ayrıca, şarkıları ve şiirleri bir çok sanatçı tarafından albümlerde seslendirildi. Şu ana kadar piyasaya çıkmış olan 5 tane müzik albümü vardır.
Albümlerin isimleri ve piyasaya çıktığı şirket isimleri şunlardır:
MİLLİYETÇİLİK Her sey Türk milleti için, Türk milleti ile beraber ve Türk milletine göre sözleriyle özetlenebilecek, Türk milletine baglilik, sevgi ve Türkiye devletine sadakat ve hizmettir.
Milletlerin geçmişlerinde unutulmaması gereken önemli zamanlar vardır. Önemli olayların başlangıç, bitiş veya meydana geliş günleri anma veya kutlama günleri olarak hatırlanır ileriki yıllarda…1Ocak Küba Bağımsızlık Günü, 11Şubat İran Milli Günü, 23 Mart Pakistan Milli Günü, 12 Haziran Filipinler Bağımsızlık Bildirgesi, 4 Temmuz ABD Bağımsızlık Bildirgesi, 1 Eylül Libya Devrim Yıldönümü, 23 Aralık Japonya İmparatorunun Doğum Günü v. b…..
Dünya tarihine binlerce yıldır kahramanlar, dehalar hediye eden yüce milletimizin anma ve kutlama günleri tüm milletlerinkinden daha çok ve önemlidir. Ne yazık ki bu yüce ulusun adaleti, hoşgörüsü, kahramanlığı ve yönetiminden rahatsız olan bazı çıkar çevreleri zaman zaman dış düşmanların destekledikleri içerideki hainleri devreye sokarak özümüz, kimliğimiz, kültürümüz, inancımızı unutturma, yok etme çalışmaları gayretine girmişlerdir. Böyle zamanlarda milliyetçi, vatansever Türk aydınları, bu satılık beyinlere kimliğimizi, kültürümüzü hatırlatmak zorunda kalmışlardır. Böyle olaylardan birisi de 3 Mayıs 1944 tarihinde yaşanan olaylardır.
1942 Yılında ülke başbakanımız olan Şükrü Saraçoğlu aynı zamanda Türkçü bir yönetici olarak da tanınmaktadır.Bu durumunu meclis konuşmalarında sık sık dile getirmektedir. Lakin aynı dönemlerde devlet kadrolarına tescillenmiş solcular atanmaktadır. MEB’e getirilen Hasan Ali Yücel kominist olduğunu çekinmeden söyleyen arkadaş gurubunu da bakanlığı kadrolarına ve üniversitelere atıyordu. Eski koministlerden İ. Hakkı Baltacıoğlu fikrinin yanlışlığını anlayıp özüne döndükten sonra Eminönü Halkevinde konferans verirken, salonu dolduran solcu gençler konferansı proveke ederler. Olaylar çıkarırlar.
Durumun vahametini gören rahmetli Hüseyin Nihal Atsız Orhun dergisini 1944 Mart ve Nisan sayılarında başbakan ve devlet yetkililerini uyarmak için iki ayrı açık mektup yayınlar. Devletin içine girerek,beynine hükmetmeye çalışan virüsleri ve amaçlarını Türk halkına ifşa eder.”… üniversitede devlet parasıyla okuyan talebeler yanlış yoldalar. Demek ki koynumuzda yılan besliyoruz. Sinsi zehirli yılanlar.Bekledikleri yerlerden yemleri geldiği zaman devleti arkadan vuracaklar. Kızıl sabahı Türkiye’ye getirmek isteyen yabancı ordulara ajanlık yapacaklar…”şeklinde kaygılarını açıkça dile getirir.
Türk Milletine yazılan açık mektup MEB başındaki Hasan Ali Yücel’i telaşlandırır.İşin içine tescilli koministlerden Sebahattin Ali de karışır. Zamanın Ulus Gazetesi başyazarı Falih Rıfkı Atay’ın da teşviki ile Atsız mahkemeye verilir. 26 Nisan 1944 tarihinde yapılan ilk duruşmaya üniversite gençliği büyük ilgi gösterir. Atsız Beğ mahkeme heyetine” Sebahattin Ali’den sorulsun. Hıyanetini ispat edelim mi? Buna razı mı? ” şeklinde sorar. Sebahattin Ali sessiz kalır. İkinci celse 3 Mayısta yapılır. Büyük gençlik kalabalığının bir kısmı mahkeme salonunda Nihal Atsız’ı yalnız bırakmazken binlercesi de Ulus Meydanında protesto yürüyüşü yapar. Dava 9 mayısa ertelenir. Atsız tevkif edilir. Ülke çapında Türkçülere eziyet edilip tutuklamalar başlatılır.Zeki Velidi Togan,Fethi Tevetoğlu, Necdet Sançar ve büyük dava adamı Alparslan Türkeş tutuklanır.
7 eylül 1944 günü tutuklanıp işkenceye maruz kalan 23 Türk Milliyetçisi “Gizli teşkilat kurma, düzeni bozmak, ihtilal hazırlığı yapmak..v.b. “ bahaneleri ile yargı önüne çıkarılırlar.” Irkçılık Turancılık” adı verilen dava 65 oturum devam eder. Mahkeme 29 Mart 1945 tarihinde sonuçlanır. Rahmetli Nihal Atsız 6,5 yıl hapse mahkum olur. Temyiz edilen karar daha sonra 1 numaralı sıkıyönetim mahkemesince bozulur.böylece Atsız 1,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra 23 Ekim 1945 tarihinde tahliye edilir. Askeri Temyiz Bozma kararında şu şekilde ifade verir.
“ KİMSEDEN HAKSIZ YERE BİR ŞEY TALEP ETMİYORUZ. ATALARIMIZDAN KALAN MİRASIN MEFAHİRİMİZİN GÖMÜLÜ OLDUĞU TOPRAKLARIN BİZİM OLMZSI ÜLKÜSÜNÜ KALBİMİZDE TAŞIYORUZ. ORALARI UNUTMAMAK İSTİYORUZ.
BEN BUNLARI ŞAHSIM İÇİN İSTEMİYORUM.ORALARDA ÇİFTLİK VEYA APARTMAN YAPACAK DEĞİLİM. MİLLETİM İÇİN DÜŞÜNDÜĞÜM HAKLARDAN DOLAYI KİMSE BANA VATAN HAİNİ DİYEMEZ. BU ÇİRKEF İFTİRAYI İADE ETMEYE DE TENEZZÜL ETMİYORUM. KİMİN HAİN, KİMİN VATANPERVER OLDUĞUNU TARİH TAYİN EDECEKTİR. HATTA ETMİŞTİR BİLE. “
3 Mayıs daha sonraki yıllarda rahmetli Atsız’ın da arzusu doğrultusunda 1954 yılından itibaren TÜRKÇÜLER GÜNÜ olarak kutlanmaya başlanır. Bu günün, yine rahmetli BAŞBUĞ tarafından çok önemsendiği,her yıldönümünde bizzat kendi katılımıyla Atsız’ın kabri başında dualar okutulup tekbirler getirildiği hepimizce malum olan anma programıdır.
Bizler,geleceğimize ışık tutan Türkçü, Turancı liderlerimizi bir taraftan rahmet ve şükranla anarken diğer taraftan da onların inançları, idealleri uğruna çektiği çileleri unutmamalıyız. Geçmişimizden ibret alarak gelecekte karşılaşabileceğimiz zorluklara, hıyanetlere hazırlıklı olmalıyız.
Tüm Türk Dünyasının 3 Mayıs Türkçülük Günü Kutlu Olsun.
Konuşmak bir 'MANA' ise Susmak binbir Mana... 'HERKES' konuşmasına konuşur Lakin Sükut 'YÜREKLI' olanda yeşerir Hz. Mevlana
İslam toplumu
Ne-Nerede-Ne Zaman-Nasıl-Neden-Kiminle?
Kutsal ülküler uğruna savaşan kişiler alperen...
Yağmurlu ikindi uykularında görülen hüzünlü bir rüya gibiydi hayat..
usuf Ziya ARPACIK
1 Mayıs 1958 yılında Erzurum'da dünyaya geldi. Çocukluk yılları zor tabiat şartlarıyla mücadele içerisinde geçti. Gençlik döneminde ise, 1980 öncesindeki fırtınalı savaş günlerinin tam orta yerinde bulmuştu kendisini. İstanbul Üniversitesi’nde Tarih ilmi tahsil ederken, 13 Şubat 1978’de hapse düştü. Sür-günden sürgüne yollandığı zindanlardan defalarca kaçmaya teşebbüs etmesine rağmen, Sağmalcılar ve Yozgat cezaevinden olmak üzere iki sefer firara
muvaffak oldu...
Tamamı yaklaşık on yıl olan hapis hayatının yarısını hücrelerde geçirmek zorunda bırakılmış, kitaplar vasıtasıyla kendi kendine yabancı dil öğrenirken, cezaevlerindeki ecnebi tutuklularla bu lisanların pratiğini yapabilmiştir. Hapishaneden çıkınca da 'nerede kalmıştık? ' diyerek dış dünyadaki mücadelesine kaldığı yerden tekrar başlayıp, 1992 yılında Karabağ savaşında kardeşlerine yardım için Kafkaslar’a, 2003 işgaline karşı Kerkük’e koşmuş ve devamı itibarı ile birçok ülkede Türk düşmanlarına karşı 'fiziki etkinlikler’' örgütlemiş ve kendisi de faal olarak katılmıştır. Bu arada çıkan öğrenci affından faydalanarak devam ettiği üniversiteden, 27 sene sonra da olsa tahsilini tamamlayarak diplomasını alabilmiştir.
Evli ve üç evlat babası olan yazar İngilizce, Arapça, Farsça ve Rusça bilmektedir.
Başlıca eserleri;
BAŞEĞMEDİLER
YOLBAŞI
KAN FIRTINASI
GÜN DOĞARKEN
OSMAN BATUR
Ali KINIK Kimdir?
1974 yılında,Malatya’nın Akçadağ ilçesinde doğmuştur. Elazığ Fırat Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Yazıları ve şiirleri, bir çok gazete ve dergilerde yayımlandı. Ayrıca, şarkıları ve şiirleri bir çok sanatçı tarafından albümlerde seslendirildi. Şu ana kadar piyasaya çıkmış olan 5 tane müzik albümü vardır.
Albümlerin isimleri ve piyasaya çıktığı şirket isimleri şunlardır:
Beni Öldü Say (Kültür Müzik-1996)
Bu Şarkı (Şölen Müzik-2003)
Bir Millet Uyanıyor (Zeybek Müzik-2005)
Duvar Yazısı (Ati Müzik-2006)
İsyan Şarkıları (Ateş Müzik-2008)
Alişan SATILMIŞ ÜLKÜCÜ SAVAŞCI...ÖLÜME KAHKAHA ATAR AMA İHANETE ASLA TEBESSÜM ETMEZ
MİLLİYETÇİLİK
Her sey Türk milleti için, Türk milleti ile beraber ve Türk milletine göre sözleriyle özetlenebilecek, Türk milletine baglilik, sevgi ve Türkiye devletine sadakat ve hizmettir.
Milletlerin geçmişlerinde unutulmaması gereken önemli zamanlar vardır. Önemli olayların başlangıç, bitiş veya meydana geliş günleri anma veya kutlama günleri olarak hatırlanır ileriki yıllarda…1Ocak Küba Bağımsızlık Günü, 11Şubat İran Milli Günü, 23 Mart Pakistan Milli Günü, 12 Haziran Filipinler Bağımsızlık Bildirgesi, 4 Temmuz ABD Bağımsızlık Bildirgesi, 1 Eylül Libya Devrim Yıldönümü, 23 Aralık Japonya İmparatorunun Doğum Günü v. b…..
Dünya tarihine binlerce yıldır kahramanlar, dehalar hediye eden yüce milletimizin anma ve kutlama günleri tüm milletlerinkinden daha çok ve önemlidir. Ne yazık ki bu yüce ulusun adaleti, hoşgörüsü, kahramanlığı ve yönetiminden rahatsız olan bazı çıkar çevreleri zaman zaman dış düşmanların destekledikleri içerideki hainleri devreye sokarak özümüz, kimliğimiz, kültürümüz, inancımızı unutturma, yok etme çalışmaları gayretine girmişlerdir. Böyle zamanlarda milliyetçi, vatansever Türk aydınları, bu satılık beyinlere kimliğimizi, kültürümüzü hatırlatmak zorunda kalmışlardır. Böyle olaylardan birisi de 3 Mayıs 1944 tarihinde yaşanan olaylardır.
1942 Yılında ülke başbakanımız olan Şükrü Saraçoğlu aynı zamanda Türkçü bir yönetici olarak da tanınmaktadır.Bu durumunu meclis konuşmalarında sık sık dile getirmektedir. Lakin aynı dönemlerde devlet kadrolarına tescillenmiş solcular atanmaktadır. MEB’e getirilen Hasan Ali Yücel kominist olduğunu çekinmeden söyleyen arkadaş gurubunu da bakanlığı kadrolarına ve üniversitelere atıyordu. Eski koministlerden İ. Hakkı Baltacıoğlu fikrinin yanlışlığını anlayıp özüne döndükten sonra Eminönü Halkevinde konferans verirken, salonu dolduran solcu gençler konferansı proveke ederler. Olaylar çıkarırlar.
Durumun vahametini gören rahmetli Hüseyin Nihal Atsız Orhun dergisini 1944 Mart ve Nisan sayılarında başbakan ve devlet yetkililerini uyarmak için iki ayrı açık mektup yayınlar. Devletin içine girerek,beynine hükmetmeye çalışan virüsleri ve amaçlarını Türk halkına ifşa eder.”… üniversitede devlet parasıyla okuyan talebeler yanlış yoldalar. Demek ki koynumuzda yılan besliyoruz. Sinsi zehirli yılanlar.Bekledikleri yerlerden yemleri geldiği zaman devleti arkadan vuracaklar. Kızıl sabahı Türkiye’ye getirmek isteyen yabancı ordulara ajanlık yapacaklar…”şeklinde kaygılarını açıkça dile getirir.
Türk Milletine yazılan açık mektup MEB başındaki Hasan Ali Yücel’i telaşlandırır.İşin içine tescilli koministlerden Sebahattin Ali de karışır. Zamanın Ulus Gazetesi başyazarı Falih Rıfkı Atay’ın da teşviki ile Atsız mahkemeye verilir. 26 Nisan 1944 tarihinde yapılan ilk duruşmaya üniversite gençliği büyük ilgi gösterir. Atsız Beğ mahkeme heyetine” Sebahattin Ali’den sorulsun. Hıyanetini ispat edelim mi? Buna razı mı? ” şeklinde sorar. Sebahattin Ali sessiz kalır. İkinci celse 3 Mayısta yapılır. Büyük gençlik kalabalığının bir kısmı mahkeme salonunda Nihal Atsız’ı yalnız bırakmazken binlercesi de Ulus Meydanında protesto yürüyüşü yapar. Dava 9 mayısa ertelenir. Atsız tevkif edilir. Ülke çapında Türkçülere eziyet edilip tutuklamalar başlatılır.Zeki Velidi Togan,Fethi Tevetoğlu, Necdet Sançar ve büyük dava adamı Alparslan Türkeş tutuklanır.
7 eylül 1944 günü tutuklanıp işkenceye maruz kalan 23 Türk Milliyetçisi “Gizli teşkilat kurma, düzeni bozmak, ihtilal hazırlığı yapmak..v.b. “ bahaneleri ile yargı önüne çıkarılırlar.” Irkçılık Turancılık” adı verilen dava 65 oturum devam eder. Mahkeme 29 Mart 1945 tarihinde sonuçlanır. Rahmetli Nihal Atsız 6,5 yıl hapse mahkum olur. Temyiz edilen karar daha sonra 1 numaralı sıkıyönetim mahkemesince bozulur.böylece Atsız 1,5 yıl tutuklu kaldıktan sonra 23 Ekim 1945 tarihinde tahliye edilir. Askeri Temyiz Bozma kararında şu şekilde ifade verir.
“ KİMSEDEN HAKSIZ YERE BİR ŞEY TALEP ETMİYORUZ. ATALARIMIZDAN KALAN MİRASIN MEFAHİRİMİZİN GÖMÜLÜ OLDUĞU TOPRAKLARIN BİZİM OLMZSI ÜLKÜSÜNÜ KALBİMİZDE TAŞIYORUZ. ORALARI UNUTMAMAK İSTİYORUZ.
BEN BUNLARI ŞAHSIM İÇİN İSTEMİYORUM.ORALARDA ÇİFTLİK VEYA APARTMAN YAPACAK DEĞİLİM. MİLLETİM İÇİN DÜŞÜNDÜĞÜM HAKLARDAN DOLAYI KİMSE BANA VATAN HAİNİ DİYEMEZ. BU ÇİRKEF İFTİRAYI İADE ETMEYE DE TENEZZÜL ETMİYORUM. KİMİN HAİN, KİMİN VATANPERVER OLDUĞUNU TARİH TAYİN EDECEKTİR. HATTA ETMİŞTİR BİLE. “
3 Mayıs daha sonraki yıllarda rahmetli Atsız’ın da arzusu doğrultusunda 1954 yılından itibaren TÜRKÇÜLER GÜNÜ olarak kutlanmaya başlanır. Bu günün, yine rahmetli BAŞBUĞ tarafından çok önemsendiği,her yıldönümünde bizzat kendi katılımıyla Atsız’ın kabri başında dualar okutulup tekbirler getirildiği hepimizce malum olan anma programıdır.
Bizler,geleceğimize ışık tutan Türkçü, Turancı liderlerimizi bir taraftan rahmet ve şükranla anarken diğer taraftan da onların inançları, idealleri uğruna çektiği çileleri unutmamalıyız. Geçmişimizden ibret alarak gelecekte karşılaşabileceğimiz zorluklara, hıyanetlere hazırlıklı olmalıyız.
Tüm Türk Dünyasının 3 Mayıs Türkçülük Günü Kutlu Olsun.