Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Billur Çağlayan
Billur Çağlayan

___KADERDEN BİR YAZI Kİ; SİLEMEZ CÜMLE ALEM... ___SİYAH ÜSTÜNE SİYAH... NASIL YAZDIYSA KALEM! ___(İRFAN YILMAZ'IN İZNİYLE PROFİLİME ALINMIŞTIR.)

  • aşk25.02.2012 - 19:19

    Antolojide AŞK ı en iyi anlatan şiiri buldum:

    Aşkın Veda Zamanı ve Nişan IX

    Kaderden bir yazı ki; silemez cümle alem,
    Siyah üstüne siyah... Nasıl yazdıysa kalem!

    Bilir misin sevgili; öksüz yazarlar beni
    Feryadımın şerhini sayfaya işlemeden.
    Hızı insafa gelse, yönü nazarlar beni
    Bahtıma deli rüzgâr koptu keşişlemeden!
    Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
    Günüm, çölde serabın peşinde sürüklenir,
    Gecem, her iki kutbun ayazını yüklenir!

    Firarî uykularla ödesem de ecrini,
    Tekinsiz kuytulara yetim düşler bıraktım.
    Yüreğimde sabahsız gecelerin fecrini
    Tutuşturan umuttan ne kadar da ıraktım!
    Uçan kuşlardan bile nafile medet uman
    Aşkım, hicran hükümlü kalemlerin dargını
    Hangi temyiz bozar ki felek senin yargını?

    Ne kitaptan okunur, ne defterde yazılı,
    Gıyaben yargılanıp resen giydiğim hüküm.
    Aşk ezelden hükümran, insafsız ve azılı...
    Darası düşse bile kurşundan ağır yüküm!
    Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
    Zamansız yıldırımla küllenen viran diyar
    Eğilmeyen başımı, senin için eğdi yâr! ...

    Umut, hayal ve düşler sarıldı mendiline,
    Teselli bulamadı birbirinden yetimler.
    Meçhul bir rüzgâr esti ömrümün kandiline,
    Nutkum tutuldu birden dilim nasıl betimler?
    Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
    Kaderin aynasına bakıp döksem içimi;
    Kâlbimdeki aşk değil, zehrin başka biçimi...

    Derdimin devası yok, sitem etmem hekime;
    Ömür zaman içinde küçücük bir zerreyken...
    Hayatım filme benzer, sahne ağır çekime...
    Dibine ışık verir mum bitmek üzereyken!
    Ey sevgili, unutma... Sana bu vasiyetim:
    Aşkım Araf yeminli, ne küs ne darıl bana;
    Mahşerde görür görmez o anda sarıl bana!

    Dilimde saklı üşür kâlbimi yakan cümle,
    Sessiz çığlıklar taşır Ayyuka her bendimden.
    Sükûtun perdesini yırtarken var gücümle;
    Senden vazgeçmedim yâr, vazgeçerken kendimden!
    Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
    Çiçeklerle süslerken aşkın sahil kesmini,
    Güneşe çizeceğiz mutluluğun resmini.

    Bağrına esmek için ılık meltem fikriyle
    Ne çölün sam yeliydim, ne dağın poyrazıydım.
    Tutsaydım ellerini dilde şükran zikriyle,
    Bir kelebek ömrüne seve seve razıydım!
    Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim;
    O anda göreceksin yüzümün güldüğünü
    Yerde nişan yaparız, gök yüzünde düğünü...

    Hayalde yüzdün belki, bir rüya gördün ya da
    Dense de yaşadığım; ne hayaldi, ne yalan...
    Yarım kalan bir aşk ki; külfeti bu dünyada,
    Nimeti Rûz-i Mahşer sayfalarına kalan!
    Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim;
    Gidişime üzülme vuslat öbür tarafta,
    Yarım kalan sevdalar yaşanırmış Arafta!
    ........
    Umutlarım savrulmuş yedi ayrı iklime;
    Uçan kuşlardan bile nafile medet uman,
    Düşlerim gök kubbeden döküldü lime lime,
    Sanki benim üstüme yıkılıyor asuman!
    Ey sevgili, unutma! Sana bu vasiyetim:
    Mahşer kurulduğunda çekilirken toz-duman
    Arafta sarıl bana bırakma öksüz-yetim,
    Günahım sevmek ise, ödenmiştir diyetim!

    İrfan Yılmaz hocamız en güzel şekilde anlatmış. Bence de AŞK: Mahşere kalan buluşmadır. Kimin mahşere kalan bir aşkı yok ki?

    Sevgilerimle***Saygılarımla***