Aylar sonra yeniden defalarca dinlediğim Hozan'ın 'koca çınar-gelmiş bahar-salına salına-ortadoğu-zalimin zulmü-amed-loresima-kevoke sipi-gewre-zerge u mıhemede seid axa-saklasan seni-kırık kanadım-ka ew kene teyi xweş- ezgilerini tekrar dinemek çok güzel.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra,birkaç muhalif gazeteci hariç, geriye kalan tüm medya 27 Mayısçı olacak ve takip eden yıllarda kah iktidar yanlısı,kah muhalefet yanlısı olacak,etik ve demokrasi kültürüyle tanışamayacaktı.ve bu durum,darbe kokusunun gazeteciler üzerinde kurduğu hakimiyetin kalıcılaşmasına zemin hazırlayacaktı.
4 Haziran 1933 gece sabaha karşı Polis Müdürü Fehmi Bey ve yüz kadar polis,Kazım Karabekir Paşa’nın Erenköy’de İstasyon yakınındaki köşkünü sarıyordu.kırarcasına açtırılan kapıdan giren polisler,köşkü talan edercesine arıyordu.Dört buçuk saat bir aramadan sonra,basılmış olan kitaplar ve Paşa’nın günlük notlarının bulunduğu doksan adetten fazla dosya çuvallara doldurularak Topkapı civarında yakılıyordu.
“nefislerimizi unutarak,bütün varlıklarını Cumhuriyete adamış havariler henüz çıkmadı.halk kitlelerinin karanlık tabakaları içine girerek,halkı aydınlatacak dahiler henüz çıkmadı.Biz,Cumhuriyeti kendi başına bıraktık ve kendi şahıslarımız,işlerimiz ve menfaatlerimizle uğraştık.İşte netice! Şimdi sorarım,hangi aydınTürk vardı ki, elini vicdanının üzerine koyarak,nefsini yoklasın da,benim duyduğum fikirlere yandaş olmasın.”
Bugün,Kurtuluş Savaşı Komutanlarından Kazım Karabekir’in ölüm yıldönümü çeşitli askeri etkinlikler çerçevesinde anılıyor.Ancak,onun yazmış olduğu yakın tarihimize ışık tutacak ve Cumhuriyet tarihide ilk yakılan kitap olan “Türk İstiklal Tarihi” kitabını,siyasi çıkar peşinde olup çıkarları uğruna tarihi gerçeklerin gün yüzüne çıkmaya çalışanlarca,kanunlar hiçe sayılarak,ellerinde bulundurdukları siyasi güçle bu kitabın yakılmasının nedeni,nedense hiç sorgulanmadı.Paşanın bir sözü burada önem kazanıyor “İstiklalimizi kazandık,ama özgürlüğümüzü kaybettik’
TSK subayları,kendilerini devletin sahibi olarak görmelerine yol açan bir ortamda yetişirler.Kendini devletin hiyerarşik yapısının hem kısmen dışında hem de üstünde gören Türk Ordusu,parlementodan gücünü alan siyasal meşruiyetin son tahlil de kendi vesayeti altında kalması gerektiğine inanır.
Popüler kültür(süzlüğünün) gönüllü mağduru,aklını sokağa bırakmış birisinin sözde atasözü diye ortaya attığı abukluk.
Şairlere gelince,onlarada çapkınlar ve sapkınlar uyar.Kuran; Şuara suresi 224.Ayet.
Ayrım yapmaksızın duygu ve çoşku dolu bu stanları, klamları zevkle dinliyorum.
Aylar sonra yeniden defalarca dinlediğim Hozan'ın 'koca çınar-gelmiş bahar-salına salına-ortadoğu-zalimin zulmü-amed-loresima-kevoke sipi-gewre-zerge u mıhemede seid axa-saklasan seni-kırık kanadım-ka ew kene teyi xweş- ezgilerini tekrar dinemek çok güzel.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra,birkaç muhalif gazeteci hariç, geriye kalan tüm medya 27 Mayısçı olacak ve takip eden yıllarda kah iktidar yanlısı,kah muhalefet yanlısı olacak,etik ve demokrasi kültürüyle tanışamayacaktı.ve bu durum,darbe kokusunun gazeteciler üzerinde kurduğu hakimiyetin kalıcılaşmasına zemin hazırlayacaktı.
4 Haziran 1933 gece sabaha karşı Polis Müdürü Fehmi Bey ve yüz kadar polis,Kazım Karabekir Paşa’nın Erenköy’de İstasyon yakınındaki köşkünü sarıyordu.kırarcasına açtırılan kapıdan giren polisler,köşkü talan edercesine arıyordu.Dört buçuk saat bir aramadan sonra,basılmış olan kitaplar ve Paşa’nın günlük notlarının bulunduğu doksan adetten fazla dosya çuvallara doldurularak Topkapı civarında yakılıyordu.
“nefislerimizi unutarak,bütün varlıklarını Cumhuriyete adamış havariler henüz çıkmadı.halk kitlelerinin karanlık tabakaları içine girerek,halkı aydınlatacak dahiler henüz çıkmadı.Biz,Cumhuriyeti kendi başına bıraktık ve kendi şahıslarımız,işlerimiz ve menfaatlerimizle uğraştık.İşte netice! Şimdi sorarım,hangi aydınTürk vardı ki, elini vicdanının üzerine koyarak,nefsini yoklasın da,benim duyduğum fikirlere yandaş olmasın.”
Bugün,Kurtuluş Savaşı Komutanlarından Kazım Karabekir’in ölüm yıldönümü çeşitli askeri etkinlikler çerçevesinde anılıyor.Ancak,onun yazmış olduğu yakın tarihimize ışık tutacak ve Cumhuriyet tarihide ilk yakılan kitap olan “Türk İstiklal Tarihi” kitabını,siyasi çıkar peşinde olup çıkarları uğruna tarihi gerçeklerin gün yüzüne çıkmaya çalışanlarca,kanunlar hiçe sayılarak,ellerinde bulundurdukları siyasi güçle bu kitabın yakılmasının nedeni,nedense hiç sorgulanmadı.Paşanın bir sözü burada önem kazanıyor “İstiklalimizi kazandık,ama özgürlüğümüzü kaybettik’
TSK subayları,kendilerini devletin sahibi olarak görmelerine yol açan bir ortamda yetişirler.Kendini devletin hiyerarşik yapısının hem kısmen dışında hem de üstünde gören Türk Ordusu,parlementodan gücünü alan siyasal meşruiyetin son tahlil de kendi vesayeti altında kalması gerektiğine inanır.
İki şeyin kıymeti yitirılmeden anlaşılmaz,Anne ve babanın.