çocukluğum duvarlarda asılı acılarım sızılarım misketlerim ve çamurlu küçük ellerim hepsi parklarda kaldı hepsi kaldırımlarda kırık tırnaklarım ağaç budaklarında ... önüm arkam sağım solum saklanan kimse kalmadı kimse saklanacak yer bulamadı ... sesler mızıkçı yüzler kör ebeler dokunacak kimse kalmadı kalanlar kimseye dokunamadı
mavi denizim kıyıda türküsüz kaldı dudakları çatlak türkülerim dilimde denizsiz susuz bir nakarattı
annemin beni çağıran sesi ve akşamın tarhana kokan nefesi betonların altında kaldı
siddhartha bence de oldukça güzel bir kitap... okuyun...kendinizi keşfedin...edebilirseniz...kendi öğretilerinizi bulup çıkartın sakladığınız yerden...bulabilirseniz...
erkek adam atom bombası kullanmaz savaşta... yiğit olan göğüs göğüse savaşır... yiğitlik ne mi? Bizden,Türklerden başka hiç bi ulusta olmayan şey... çok şükür... ... atom bombası'da yok bizde ama olsun...
(kendi küçücük marifeti büyük lanet olası bi icat... kim bulduysa allah belasını versin atom bombasını ve tüm kitle imha silahlarını)
o gün 4.000 yahudi D.T.M'ne işe gitmediyse var bu işin içinde bi iş... petrolle alakası yok bence... bildiğin israil işi işte... 50 yıl sonra görürürüz altında ne var ne yokmuş... bekleyin... (bu süre içinde amerika tepemize binmezse ve ölmezsek Felluce'nin çocukları gibi, görürüz o günü....)
lüzumsuzluk başka bişey değil... 364 gün yatın yatın, sevgilinizi hatırlamayın jest mest yapmayın sonra 'aaa bugün 14 şubat hadi gidelim bişeyler tüketelim' diyin... tüketim çılgınlığı da denebilir...zaten bu şubat ayında var bi gudubetlik... anlamadım gitti...
aşk;
ikiyi bir etmek
biri iki etmemektir...
*ilkay ilhan*
usta şair...
paradise lost...
silahlara veda
çanlar kimin için çalıyor
güneş te doğar
ve ihtiyar balıkçı...
annabel lee
ve raven
edgar allan poe = kasvet ve karamsarlık
sevgi
şefkat
merhamet
...
..
.
çocukluğum duvarlarda asılı
acılarım
sızılarım
misketlerim
ve çamurlu küçük ellerim
hepsi parklarda kaldı
hepsi kaldırımlarda
kırık tırnaklarım ağaç budaklarında
...
önüm arkam
sağım solum
saklanan kimse kalmadı
kimse saklanacak yer bulamadı
...
sesler
mızıkçı yüzler
kör ebeler
dokunacak kimse kalmadı
kalanlar kimseye dokunamadı
mavi denizim
kıyıda türküsüz kaldı
dudakları çatlak türkülerim
dilimde denizsiz susuz bir nakarattı
annemin beni çağıran sesi
ve akşamın tarhana kokan nefesi
betonların altında kaldı
çocukluğum
yüzümde uykuya dalan bir masaldı...
ilkay ilhan
siddhartha bence de oldukça güzel bir kitap...
okuyun...kendinizi keşfedin...edebilirseniz...kendi öğretilerinizi bulup çıkartın sakladığınız yerden...bulabilirseniz...
erkek adam atom bombası kullanmaz savaşta...
yiğit olan göğüs göğüse savaşır...
yiğitlik ne mi?
Bizden,Türklerden başka hiç bi ulusta olmayan şey...
çok şükür...
...
atom bombası'da yok bizde ama olsun...
(kendi küçücük marifeti büyük lanet olası bi icat...
kim bulduysa allah belasını versin atom bombasını ve tüm kitle imha silahlarını)
o gün 4.000 yahudi D.T.M'ne işe gitmediyse var bu işin içinde bi iş...
petrolle alakası yok bence...
bildiğin israil işi işte...
50 yıl sonra görürürüz altında ne var ne yokmuş...
bekleyin...
(bu süre içinde amerika tepemize binmezse ve ölmezsek Felluce'nin çocukları gibi, görürüz o günü....)
lüzumsuzluk başka bişey değil...
364 gün yatın yatın, sevgilinizi hatırlamayın jest mest yapmayın
sonra 'aaa bugün 14 şubat hadi gidelim bişeyler tüketelim' diyin...
tüketim çılgınlığı da denebilir...zaten bu şubat ayında var bi gudubetlik...
anlamadım gitti...