Kendini Kürt olarak tanımlayan kimseye Kürt denir. Dil bakımından incelendiğinde Kürtçenin Hint-Avrupa dil gurubuna dahil olduğunu görürüz. Etnik köken olarak Arap veya Turani görmek yanlış olur. Aryan-İrani kökene dayanması kuvvetle muhtemeldir. 19.Asırda Alman, Avusturya-Macaristan ve Rus tarihçiler nevbahar bir Kürt tarihi oluşturmaya çalışmışlar bu çalışmalar 1950 lerden sonrada ülkemizde mal bulmuş mağrıbilerin temel kaynağını oluşturmuştur. Bu şekilde oluşturulan nevbahar Kürt tarihi 5000 yıllık muhteşem bir tarihe, medeniyeti ve her zaman ezilmiş sürülmüş hakkı gasp edilmiş bir halka mal edilir. Fakat o kadar ilginçtirki 10. asırda Anadoluya giren Oğuzlar karşılarında muhteşem bir geçmişe ve medeniyete sahip Kürtleri beklerken Rumu, Ermeniyi ve Süryaniyi yani Bizansı görmüştür. Ne Anadoluda nede Dünyadaki herhengi bir coğrafyada uzun aramalara rağmen bu muhteşem eski tarihe ait Kürtçe yazıt, kitabe, kitap, mezar taşı bulunamamıştır. Oysa muhteşem medeniyetlerin alfabesi ve yazı dili vardır. İlk Kürtçe eseri İranda soranice ve arap alfabesiyle Baba Tahir (935-1010) 'de görürüz. Ancak bu nevhar ve avanesi yazılı gerçek bir kaynaktan çok onun bunun şunun dediği adlandırdığı yorumladığı belgesiz bilgisiz yorumlara dayanarak tarih yazar. Bunlarıda forumda görüldüğü gibi bir çok arkadaşta işte Kürt tarihi diye karşımıza koyar. Belgelendirmek adına da bir çok mimari eseri kaleleri camileri hiç bir bilimsel dayanağı olmadan bizlere yurtturmaya çalışır. Bu ortaya sundukları bilgi ve belgeler uydurmadır ve tek tek yüzlerine vurulmuştur. Araştırsınlar görsünler. (Devamı gelecek)
Kendini Kürt olarak tanımlayan kimseye Kürt denir. Dil bakımından incelendiğinde Kürtçenin Hint-Avrupa dil gurubuna dahil olduğunu görürüz. Etnik köken olarak Arap veya Turani görmek yanlış olur. Aryan-İrani kökene dayanması kuvvetle muhtemeldir. 19.Asırda Alman, Avusturya-Macaristan ve Rus tarihçiler nevbahar bir Kürt tarihi oluşturmaya çalışmışlar bu çalışmalar 1950 lerden sonrada ülkemizde mal bulmuş mağrıbilerin temel kaynağını oluşturmuştur. Bu şekilde oluşturulan nevbahar Kürt tarihi 5000 yıllık muhteşem bir tarihe, medeniyeti ve her zaman ezilmiş sürülmüş hakkı gasp edilmiş bir halka mal edilir. Fakat o kadar ilginçtirki 10. asırda Anadoluya giren Oğuzlar karşılarında muhteşem bir geçmişe ve medeniyete sahip Kürtleri beklerken Rumu, Ermeniyi ve Süryaniyi yani Bizansı görmüştür. Ne Anadoluda nede Dünyadaki herhengi bir coğrafyada uzun aramalara rağmen bu muhteşem eski tarihe ait Kürtçe yazıt, kitabe, kitap, mezar taşı bulunamamıştır. Oysa muhteşem medeniyetlerin alfabesi ve yazı dili vardır. İlk Kürtçe eseri İranda soranice ve arap alfabesiyle Baba Tahir (935-1010) 'de görürüz. Ancak bu nevhar ve avanesi yazılı gerçek bir kaynaktan çok onun bunun şunun dediği adlandırdığı yorumladığı belgesiz bilgisiz yorumlara dayanarak tarih yazar. Bunlarıda forumda görüldüğü gibi bir çok arkadaşta işte Kürt tarihi diye karşımıza koyar. Belgelendirmek adına da bir çok mimari eseri kaleleri camileri hiç bir bilimsel dayanağı olmadan bizlere yurtturmaya çalışır. Bu ortaya sundukları bilgi ve belgeler uydurmadır ve tek tek yüzlerine vurulmuştur. Araştırsınlar görsünler. (Devamı gelecek)