... Fatih, Akşemseddin Hazretleri’ne sıkça gelip gitmeye başlar. Öyle ki devlet işleri oyuncak gelir gözüne. Sarayı, otağı bırakıp döşeği tekkeye sermeye niyetlenir. Nitekim bir gün “N’olur” der, “Beni de dervişleriniz arasına alın”. Akşemseddin, hani Fatih’e baba muamelesi yapan o gül yüzlü muallim birden ciddileşir, celalli bir edayla “Hayır! ” der, “Osmanoğullarının dervişe değil, sultana ihtiyacı var! ” ...
Savasin en kanli gunlerinden biriydi. Asker en iyi arkadasinin az ileride, kanlar icinde yere dustugunu gördü insanin basini bir saniye siperden cikaramayacagi gibi bir ates altindaydilar. Asker tegmenine kostu hemen; Komutanim, bir kosu arkadasimi alip geleyim mi? Delirdin mi? ' der gibi bakti tegmen... Gitmege degmez oglum, arkadasin delik desik olmus. Buyuk olasilikla ölmustur bile. Kendi hayatini da tehlikeye atma sakin! Ama asker o kadar israr etti ki, tegmen izin vermek zorunda kaldi. Peki, dene bakalim! Asker yogun ates altinda firladi siperden ve mucize eseri arkadasinin yanina kadar gitti yarali arkadasini sirtlandigi gibi tasidi. Birlikte siperin icine yuvarlandilar. Tegmen kosup yaraliya bir goz atti ve nefes nefese bir kenara yikilmis askere döndu: Sana hayatini tehlikeye atmaya degmez dememis miydim! Bu zaten ölmüş... Degdi Komutanim, degdi! dedi asker. Nasil degdi, arkadasin zaten ölmus,görmuyor musun? Gene de degdi komutanim, cunku yaninavardigimda henuz yasıyordu onun son sözlerini duymak, dunyalara bedeldi benim icin... Ve, hickirarak, arkadasinin son sözlerini tekrarladi: Gelecegini biliyordum! ' 'GELECEGINI BILIYORDUM! ' ...
Öyle alçak bir kapıdır ki açlık, geçilmesi zorunlu oldu mu, insan ne denli büyükse, o kadar çok eğilir.
Victor Hugo
bilgi ve düşüncelerin gelişmesine dayanak olan ara durak
BİR TARAFIN YAŞAM DİĞERİ ÖLÜM
CANLILIK VE CANSIZLIK
BİRARADA İÇ İÇE
...
Fatih, Akşemseddin Hazretleri’ne sıkça gelip gitmeye başlar. Öyle ki devlet işleri oyuncak gelir gözüne. Sarayı, otağı bırakıp döşeği tekkeye sermeye niyetlenir. Nitekim bir gün “N’olur” der, “Beni de dervişleriniz arasına alın”.
Akşemseddin, hani Fatih’e baba muamelesi yapan o gül yüzlü muallim birden ciddileşir, celalli bir edayla “Hayır! ” der, “Osmanoğullarının dervişe değil, sultana ihtiyacı var! ”
...
DÜŞMAN YAKMIŞTI EVCEĞİZİNİ
Düşman yakmıştı evceğizini
Yok etmişti kimi var kimi yoksa.
Nereye gitsindi şimdi asker
Kime anlatsındı kederini.
Yürüdü asker, acılar içinde,
Köyün bitimindeki mezarlığa.
Üstünü ot bürümüş bir tümsek
Bekliyordu onu orda.
Durdu asker, sanki bir yumruk-
Tıkamıştı boğazını.
Dedi ki: 'Geldim, bak, Proskovya
Karşıla kahraman kocanı.
Büyük bir sofra donat hemen
Konuklarla dolsun evimiz.
Böyle bir günde eğenmeyip
Ne zaman eğleneceğiz? ...'
Yanıt veren olmadı askere
Ne de bir karşılayanı...
Sıcak yaz rüzgarı sadece
Sallıyordu tümseğin üstündeki otları...
Mihail İSAKOVSKİ (Rusya; 1920)
'şiir, büyük zekaların rüyalarıdır'
Lamartine
'Hürriyeti aldık! ' dediler, gaybe inandık;
'Eyvah, bu bazicede bizler yine yandık! '
Cem'iyyete bir fırka dedik, tefrika çıktı:
Sapsağlam iken milletin erkanını yıktı.
'Turan ili' namiyle bir efsane edindik;
'Efsane, fakat, gaye! ' deyip az mı didindik?
Kaç yurda veda etmedik artık bu uğurda?
Elverdi gidenler, acıyın eldeki yurda!
M.Akif ERSOY
ben
Vur Pençe-i Âlî`deki şemşîr aşkına
Gülbang-ı âsmânı tutan pîr aşkına
Ey leşker-i müfettihü`l-ebvâb vur bugün
Feth-i mübîni zâmin o tebşîr aşkına
Vur deyr-i küfrün üstüne rekz-i hilâl içün
Gelmiş bu şehsüvâr-i cihângîr aşkına
Düşsün çelengi Rûm`un, eğilsün ser-i Firenk
Vur Türk`ü gönderen yed-i takdîr aşkına
Son savletinle vur ki açılsın bu sûrlar
Fecr-i hücûm içindeki tekbîr aşkına
Y.K.Beyatlı
Savasin en kanli gunlerinden biriydi.
Asker en iyi arkadasinin az ileride, kanlar
icinde
yere dustugunu gördü
insanin basini bir saniye siperden
cikaramayacagi gibi
bir ates altindaydilar.
Asker tegmenine kostu hemen;
Komutanim, bir kosu arkadasimi alip
geleyim mi?
Delirdin mi? ' der gibi bakti tegmen...
Gitmege degmez oglum, arkadasin delik
desik olmus.
Buyuk olasilikla ölmustur bile. Kendi hayatini da
tehlikeye atma sakin!
Ama asker o kadar israr etti ki, tegmen izin
vermek zorunda kaldi.
Peki, dene bakalim!
Asker yogun ates altinda firladi siperden ve
mucize eseri arkadasinin yanina kadar gitti
yarali arkadasini sirtlandigi gibi tasidi.
Birlikte siperin icine yuvarlandilar.
Tegmen kosup yaraliya bir goz
atti ve nefes
nefese bir
kenara yikilmis askere döndu:
Sana hayatini tehlikeye atmaya degmez dememis miydim!
Bu zaten ölmüş...
Degdi Komutanim, degdi! dedi asker.
Nasil degdi, arkadasin zaten ölmus,görmuyor musun?
Gene de degdi komutanim, cunku yaninavardigimda henuz yasıyordu
onun son sözlerini duymak, dunyalara bedeldi benim icin...
Ve, hickirarak, arkadasinin son sözlerini
tekrarladi:
Gelecegini biliyordum! '
'GELECEGINI
BILIYORDUM! '
...