Her yeni güne 'belki bu gün, o gündür' diye, görebilme umuduyla başlamak. Sokakta yanından geçtiğiniz yüzde, onun yüzünü aramak. Kavuşma hayalinin gerçekleşmediği her günü, anılarla süslemek. Uykuya dalmadan önce, 'o'nun için dua etmek.
zamanın nasıl da hızlı akıp gittiğini anladığınız dönem. o dönemin sonunda artık genç kız/delikanlı değilsinizdir, çevreniz sizi artık olgun bi bayan/adam olarak görür.siz her ne kadar ' yok canım ben daha küçüğüm' deseniz de nafile. geçmiş ola...
bu garip bir veda olacak çünkü aslında hep içimdesin ne kadar uzağa gitsem de gittiğim her yerde benimlesin söylenecek söz yok...gidiyorum ben hoşçakal
seni sordum yıldızlara,seni sordum yalnızlara...
Her yeni güne 'belki bu gün, o gündür' diye, görebilme umuduyla başlamak. Sokakta yanından geçtiğiniz yüzde, onun yüzünü aramak. Kavuşma hayalinin gerçekleşmediği her günü, anılarla süslemek. Uykuya dalmadan önce, 'o'nun için dua etmek.
i don' wanna miss a thing...
'ben sana dayanamam yarim, ben sana aldanamam' dediğinde, tüylerimi diken diken eden muhteşem yorumcu.
üzülmeyi peşin peşin kabul etmektir; kumardır... sonunda çook mutlu olmak da vardır çook üzülmek de.
'half'ına bayıldığım dizi
iki kardeş birbirinden ne kadar farklı olabilir; en fazla charlie ile alan kadar :)
var mı öle doktor yaa diye sorası geliyor insanın :)
döver gibi konuşmasına rağmen karizması yetiyor
zamanın nasıl da hızlı akıp gittiğini anladığınız dönem.
o dönemin sonunda artık genç kız/delikanlı değilsinizdir, çevreniz sizi artık olgun bi bayan/adam olarak görür.siz her ne kadar ' yok canım ben daha küçüğüm' deseniz de nafile.
geçmiş ola...
vitrinin arkasında birilerinin olduğunu farkettiğiniz zamanki rezilliğe kadar güzel bir şeydir.
bu garip bir veda olacak çünkü aslında hep içimdesin
ne kadar uzağa gitsem de gittiğim her yerde benimlesin
söylenecek söz yok...gidiyorum ben
hoşçakal