Selamualeykum din kardeslerim fazla lafa gerek yok sadece asagidaki yaziyi okumaniz kafi bence.
Hicri 661 yılında Harran'da doğdu.Ailesi ilim ve dindarlıkla meşhur, ders,fetva ve telifle meşgul olan,Hanbeli mezhebine mensup,tanınmış bir aileydi.Bu aile zeka,hafıza ve akli muhakeme hususunda eşsiz bir meziyete sahipti.İbnu Teymiyye'de ise bu özellikler daha da ileri seviyedeydi.Bu özellikleriyle Şam ve çevre şehirlerde şöhret kazanmıştı.Halep şehrinden bir alim İbnu Teymiyye'nin bu özelliklerini işitmiş ve onu görmek için Şam’a gelmişti. Bu zat,o zaman daha çocuk yaşta olan İbnu Teymiyye'ye on üç tane hadisi okuyarak,bir tahtanın üzerine yazdırdı.Halepli alim İbnu Teymiyye'den yazdığı bu hadisleri tekrar okumasına fırsat vermeden,ezberden söylemesini istedi.O da elindeki tahtayı bu zata verdi ve hadisleri dinlediğinden daha güzel bir şekilde ezbere okudu.Bunun üzerine Halepli alim:'Eğer bu çocuk yaşarsa onun çok büyük şöhreti olacak.Böyle zeki bir insan görülmemiştir' dedi.İbnu Teymiyye yedi yaşına kadar Harran'da kaldı. Moğolların Harran'ı işgal etmesinden sonra ailesiyle birlikte Şam’a hicret etti.Yolda birçok zorluk ve tehlikeyle karşılaştılar.Bu olaylar onun Moğollardan şiddetli bir şekilde nefret etmesine neden oldu.Büyüdükten sonra Moğollara karşı mücahitlerin başına geçti.İlim çevresinde yetişen İbnu Teymiyye daha küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberledi.Sonra o dönemde bilinen bütün ilimleri okudu.Arap diline çok önem vererek dilbilgisi ilminde otorite sahibi oldu.Hafız Zemlekani onun hadis ilmindeki yerini şöyle anlatır:'Beş yüz seneden beri hıfzı ondan kuvvetli olanı görülmemiştir.'Hafız el-Mizzi de onun hakkında:'Kur'an ve sünneti İbnu Teymiyye'den daha iyi bilen ve ondan daha güzel şekilde onların yolundan giden birini görmedim' demiştir.İbnu Teymiyye kendi döneminde bilinen bütün ilimlerle meşgul olmuş yukarıda sayılan ilimlerin dışında fıkıh usulü,tasavvuf,hat,hesap ve benzeri ilimlerle de ciddi şekilde ilgilenmiştir.O zaman alimlerin Endülüs ve Bağdat'tan hicret ederek Şam’a gelmeleri sebebiyle Şam ilmin merkezi olmuştu.Allame ez-Zemlekani onun hakkında şöyle demiştir:'Ona bir ilimden sorulduğu zaman, onu gören ve dinleyen kişi onun cevapları karşısında bu ilimden başka bir ilim bilmediğine ve bu ilimde onun denginin olmadığına kanaat getirirdi.
'Moğollara Karşı Cihadı:Moğollar 702'de Şam'ın surlarını kuşatınca insanlar korktu.İbnu Teymiyye onları sakinleştirip yemin ederek:'Siz onlara galip geleceksiniz' dedi.Sonra ilk safa girerek cihadı ilan etti.İşte mümin alimin durumu budur.İnsanların içinden çekilip,olaylara tepeden bakarak evinde oturmaz.Bilakis,peygamberi ve sahabeyi örnek edinen bir mümin bütün hassasiyetiyle olayın içinde yerini alır.Etrafında olup bitenlerden haberdar olur.Malını,çocuğunu, evini hatta gerektiğinde canını ortaya koyarak meydanlarda mücadele eder.Kılıç,kalem ve dilin kendisinde toplandığı biri olur.İşte İmam İbnu Teymiyye bu özellikleri taşıyan bir alimdi.İbnu Teymiyye yaşadığı dönemdeki toplumun gerçeklerini iyi tespit etmiş,toplumun hastalıklarını anlamış,ilmini ve bedenini insanlar içinden hayırlı bir ümmete kavuşmak için sarf etmiştir.Sultanların kötülüklerini kınamış bundan dolayı da birçok defa hapse atılmıştır.Hapiste kaldığı müddetçe haline razı olarak ve hayrı yalnızca Allah'tan isteyerek sabırla mukabele etmiş ve şöyle demiştir:'Düşmanlarım bana ne yapabilirler,ben cennetimi kalbimde,bahçemi göğsümde taşıyorum.Nereye götürülsem onlar benimle beraberdir.Hapsedilmem halvet,öldürülmem şehadet ve memleketimden sürülmem ise seyahattir.'Selefi salihinin kitaplarını okur,gerektiğinde bir ayetin açıklaması için bir çok tefsire baş vururdu.İbnu Teymiyye nakli ilimleri olduğu gibi,felsefe,mantık ve kelam ilmini de tahsil etmişti.Felsefe ve kelam ilmiyle ilgili eserler yazmasına rağmen bu ilimlerle uğraşıp az çok bunlardan etkilenen diğer alimler gibi felsefeden etkilenmemiştir.Onun bu ilimleri öğrenmekten maksadı İslam'ın güzelliklerini, İslam davetini anlatmak,dinin emir ve yasaklarına uymayan insanları uyarmaktı.Bundan dolayı onun yazdığı eserlerin çoğunluğu bidat ehline ve dinden uzaklaşanlara reddiye şeklindedir.Onun zamanında onun öğrencisi kadar çok öğrencisi ve müridi olan bir başka hoca yoktu.Özellikle Şam,Mısır,İskenderiye ve Kahire arasında gidip gelirken,kendini tamamen ilme verip hitabette bulunması ve münazaralara katılması gün geçtikçe öğrenci sayısını artırıyordu.Haftanın birkaç gününde Emevi Camisi başta olmak üzere birçok camide halka açık,ilmi tartışmalarla geçen özel dersleri olurdu.Bu derslere çok sayıda insan katılırdı.Bu dersleri kırk altı yıl boyunca bıkmadan sürdürmüştür.Yetiştirdiği öğrencilerin en tanınmış olanları şunlardır:İmam İbnu'l-Kayyım el-Cevziyye,İbnu Kesir.Akla hiçbir zaman güvenmezdi.Bu nedenle akılcıların inançlarına özellikle hocaları olan Aristo'ya karşıydı.Fikrinde bağnaz olmayıp Kur'an,sünnet ve sahabilerden gelen rivayetlere bağlı kalırdı.İmam İbnu Teymiyye Hicri 728'e denk gelen Miladi 1328'de Şam'da Kale hapishanesinde vefat etti.Şam halkı ve alimleri toplu halde daha önce hiç görülmemiş bir kalabalıkla cenazesinde bulundular.Uzak yakın İslam beldelerinde, Yemen'den Çin'e kadar pek çok yerde onun gıyabında cenaze namazı kılınmıştır.Allah rahmet etsin.
Selamualeykum din kardeslerim fazla lafa gerek yok sadece asagidaki yaziyi okumaniz kafi bence.
Hicri 661 yılında Harran'da doğdu.Ailesi ilim ve dindarlıkla meşhur, ders,fetva ve telifle meşgul olan,Hanbeli mezhebine mensup,tanınmış bir aileydi.Bu aile zeka,hafıza ve akli muhakeme hususunda eşsiz bir meziyete sahipti.İbnu Teymiyye'de ise bu özellikler daha da ileri seviyedeydi.Bu özellikleriyle Şam ve çevre şehirlerde şöhret kazanmıştı.Halep şehrinden bir alim İbnu Teymiyye'nin bu özelliklerini işitmiş ve onu görmek için Şam’a gelmişti. Bu zat,o zaman daha çocuk yaşta olan İbnu Teymiyye'ye on üç tane hadisi okuyarak,bir tahtanın üzerine yazdırdı.Halepli alim İbnu Teymiyye'den yazdığı bu hadisleri tekrar okumasına fırsat vermeden,ezberden söylemesini istedi.O da elindeki tahtayı bu zata verdi ve hadisleri dinlediğinden daha güzel bir şekilde ezbere okudu.Bunun üzerine Halepli alim:'Eğer bu çocuk yaşarsa onun çok büyük şöhreti olacak.Böyle zeki bir insan görülmemiştir' dedi.İbnu Teymiyye yedi yaşına kadar Harran'da kaldı. Moğolların Harran'ı işgal etmesinden sonra ailesiyle birlikte Şam’a hicret etti.Yolda birçok zorluk ve tehlikeyle karşılaştılar.Bu olaylar onun Moğollardan şiddetli bir şekilde nefret etmesine neden oldu.Büyüdükten sonra Moğollara karşı mücahitlerin başına geçti.İlim çevresinde yetişen İbnu Teymiyye daha küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberledi.Sonra o dönemde bilinen bütün ilimleri okudu.Arap diline çok önem vererek dilbilgisi ilminde otorite sahibi oldu.Hafız Zemlekani onun hadis ilmindeki yerini şöyle anlatır:'Beş yüz seneden beri hıfzı ondan kuvvetli olanı görülmemiştir.'Hafız el-Mizzi de onun hakkında:'Kur'an ve sünneti İbnu Teymiyye'den daha iyi bilen ve ondan daha güzel şekilde onların yolundan giden birini görmedim' demiştir.İbnu Teymiyye kendi döneminde bilinen bütün ilimlerle meşgul olmuş yukarıda sayılan ilimlerin dışında fıkıh usulü,tasavvuf,hat,hesap ve benzeri ilimlerle de ciddi şekilde ilgilenmiştir.O zaman alimlerin Endülüs ve Bağdat'tan hicret ederek Şam’a gelmeleri sebebiyle Şam ilmin merkezi olmuştu.Allame ez-Zemlekani onun hakkında şöyle demiştir:'Ona bir ilimden sorulduğu zaman, onu gören ve dinleyen kişi onun cevapları karşısında bu ilimden başka bir ilim bilmediğine ve bu ilimde onun denginin olmadığına kanaat getirirdi.
'Moğollara Karşı Cihadı:Moğollar 702'de Şam'ın surlarını kuşatınca insanlar korktu.İbnu Teymiyye onları sakinleştirip yemin ederek:'Siz onlara galip geleceksiniz' dedi.Sonra ilk safa girerek cihadı ilan etti.İşte mümin alimin durumu budur.İnsanların içinden çekilip,olaylara tepeden bakarak evinde oturmaz.Bilakis,peygamberi ve sahabeyi örnek edinen bir mümin bütün hassasiyetiyle olayın içinde yerini alır.Etrafında olup bitenlerden haberdar olur.Malını,çocuğunu, evini hatta gerektiğinde canını ortaya koyarak meydanlarda mücadele eder.Kılıç,kalem ve dilin kendisinde toplandığı biri olur.İşte İmam İbnu Teymiyye bu özellikleri taşıyan bir alimdi.İbnu Teymiyye yaşadığı dönemdeki toplumun gerçeklerini iyi tespit etmiş,toplumun hastalıklarını anlamış,ilmini ve bedenini insanlar içinden hayırlı bir ümmete kavuşmak için sarf etmiştir.Sultanların kötülüklerini kınamış bundan dolayı da birçok defa hapse atılmıştır.Hapiste kaldığı müddetçe haline razı olarak ve hayrı yalnızca Allah'tan isteyerek sabırla mukabele etmiş ve şöyle demiştir:'Düşmanlarım bana ne yapabilirler,ben cennetimi kalbimde,bahçemi göğsümde taşıyorum.Nereye götürülsem onlar benimle beraberdir.Hapsedilmem halvet,öldürülmem şehadet ve memleketimden sürülmem ise seyahattir.'Selefi salihinin kitaplarını okur,gerektiğinde bir ayetin açıklaması için bir çok tefsire baş vururdu.İbnu Teymiyye nakli ilimleri olduğu gibi,felsefe,mantık ve kelam ilmini de tahsil etmişti.Felsefe ve kelam ilmiyle ilgili eserler yazmasına rağmen bu ilimlerle uğraşıp az çok bunlardan etkilenen diğer alimler gibi felsefeden etkilenmemiştir.Onun bu ilimleri öğrenmekten maksadı İslam'ın güzelliklerini, İslam davetini anlatmak,dinin emir ve yasaklarına uymayan insanları uyarmaktı.Bundan dolayı onun yazdığı eserlerin çoğunluğu bidat ehline ve dinden uzaklaşanlara reddiye şeklindedir.Onun zamanında onun öğrencisi kadar çok öğrencisi ve müridi olan bir başka hoca yoktu.Özellikle Şam,Mısır,İskenderiye ve Kahire arasında gidip gelirken,kendini tamamen ilme verip hitabette bulunması ve münazaralara katılması gün geçtikçe öğrenci sayısını artırıyordu.Haftanın birkaç gününde Emevi Camisi başta olmak üzere birçok camide halka açık,ilmi tartışmalarla geçen özel dersleri olurdu.Bu derslere çok sayıda insan katılırdı.Bu dersleri kırk altı yıl boyunca bıkmadan sürdürmüştür.Yetiştirdiği öğrencilerin en tanınmış olanları şunlardır:İmam İbnu'l-Kayyım el-Cevziyye,İbnu Kesir.Akla hiçbir zaman güvenmezdi.Bu nedenle akılcıların inançlarına özellikle hocaları olan Aristo'ya karşıydı.Fikrinde bağnaz olmayıp Kur'an,sünnet ve sahabilerden gelen rivayetlere bağlı kalırdı.İmam İbnu Teymiyye Hicri 728'e denk gelen Miladi 1328'de Şam'da Kale hapishanesinde vefat etti.Şam halkı ve alimleri toplu halde daha önce hiç görülmemiş bir kalabalıkla cenazesinde bulundular.Uzak yakın İslam beldelerinde, Yemen'den Çin'e kadar pek çok yerde onun gıyabında cenaze namazı kılınmıştır.Allah rahmet etsin.