Derleme sözlüğünde ise: Çubuk Haymana ve Polatlı çevresinde dağda yaşayan ve odun satarak geçinen kimse olarak ifade ediliyor.
Hemen bütün Orta Anadolu’da, ilçemiz halkı Çıtak olarak tanınır. Bu güne kadar bu kavram ile ilgili olarak doğru yanlış bir sürü senaryo üretilmiştir. Bu gün araştırmacıların, gezi notları ve belgelere dayanarak yaptıkları değerlendirmeler, bu çeşit kavramlar hakkında az da olsa bir fikir verebilmektedir.
Bu gün Çıtak kelimesi hala Rumeli’de Çıtak, Orta Asya’da ise Çatak veya Çotak şeklinde kullanılıyor.
Yaptığımız araştırmalar bizi, Çıtakların Orta Asya’daki kökleri hakkında bazı ipuçları bulmamızı sağladı. Bu kelimenin menşeinde Çiğil Türkleri ile karşılaştık.
Çiğiller, Doğu ve Batı Türkistan sınırında Karluklarla beraber yerleşmiş ve komşuları Oğuzlarla devamlı mücadele halindedir.
Kaşgarlı Mahmud’a göre Çiğiller; Peçenek, Kıpçak, Oğuz, Başkurt ve Uygur gibi büyük boylardan ve Türkler’in aslen ayrıldıkları 20 ilden biridir. Çiğil lehçesi de Oğuz lehçeleri gibi sırf Türkçedir.
Araştırmacı Y.Ziya Yörükân’a göre Oğuzlar, aynı bölgede beraber yaşadıkları halde kendilerinden olmayan üruğlara Çıtak demişler. Türklerde ve Oğuzlarda böyle bir gelenek olduğu biliniyor. Oğuzlar kendilerini Türk budununun en asil ve şerefli boyu olarak gördükleri için, çevrelerinde kendileri gibi muharip ve kahraman görmedikleri boylara önce sevmedikleri Çiğillerin adını taktılar. Yani onlara Çiğil dediler. Sonraki yıllarda ise bu telakki Çıtak (Veya Çatak) ve Yörük tabirleri ile ifade edilmeye başlandı. 2 Bu tesbite dayanarak Çıtakların Oğuz boylarına dahil olmadıklarını rahatça söyleyebiliriz
Çıtakların Anadolu’ya geliş tarihleri ile ilgili olarak da farklı görüşler var.Ziya Gökalp Çıtakların Anadolu’ya Selçuklularla beraber gelip (11.asrın ikinci yarısı ve 12.asırda) yerleştiklerini belirtiyor. Fakat aralarında var olduğu belirtilen husumet yüzünden beraber geldikleri şeklindeki bu görüş biraz zayıf görünüyor.
Y.Ziya Yörükan ise, Orta Asya’dan göç eden Çıtakların Hazar Tuna yolu ile Balkanlara, küçük bir kolunun da güneye inip Anadolu’ya geldiğini belirtiyor. Orta Asya’daki Moğol-Kıtay çatışması sonucu yapılan göçlerin ilki; Başkırt, Peçenek, Macar ve Bulgarlar tarafından 932 de Balkanlar’a, ikincisi de 11.asır başlarında Kıpçak, Karluk ve Oğuzlar tarafından yapılmıştır. Bu boylar arasında, Karluklarla beraber yaşadıklarını bildiğimiz Çiğillerin ismine rastlanmadığına göre, Çiğillerin zamanla zayıflayıp dağıldıkları ve Çıtak olarak isimlendirildikten sonra küçük guruplar halinde diğer boylarla beraber hareket ettikleri ihtimali düşünülüyor.
Büyük ölçüde Şaman dinine mensup olan bu boylar, yerleştikleri Balkan ülkeleri ve Anadolu’da yerli Hiristiyan halk ile kaynaşarak zamanla Hiristiyan dinine geçtiler ve büyük ölçüde kimlik kaybına uğradılar.
17. asırda Anadolu ve Balkanları dolaşan Evliya Çelebi, ülkenin kuzeydoğusundan Uz (Oğuz) bölgesi olarak bahsederek Silistre’de orta boylu, şen ve sağlam yapılı insanlardan müteşekkil Çıtak isminde bir toplumun yaşadığını, ayrıca Dobruca’da da “Dobruca Çıtakları” olarak anılan büyük bir Çıtak kolunun varlığından bahsederek, Tatar, Ulah ve Bulgarlar’ ın karışımından meydana gelen Çıtak’ların hanımlarının çok utangaç ve namuslu olduklarını da vurguluyor.
Çıtak kelimesinin sözlük anlamı ve Orta Asya’daki hayat tarzları dikkate alınırsa, Yabanâbad’ın doğal yapısının yerleşmeleri için uygun olduğu görülüyor. Fakat genelde bütün Yabanâbad ahalisine Çıtak demek yanlış olacakdır. Kanaatimizce Oğuzlar’dan ayrı olarak dağlık kesimlerde yerleşmiş kısmî bir Çıtak nüfusundan bahsetmek daha sağlıklı olacaktır. Berçin Çatak ve Yıldırım Çatak köyleri, o günden bugüne kısmî Çıtak yerleşiminin izleri olarak değerlendirilebilir.
Çıtaklar’ın Timur ile beraber Anadolu’ya geldiklerini ve Ankara Savaşı’ndan sonra çevreye yayıldıklarını anlatan görüşler varsa da,Timur’ u anlatan eserlerde böyle bir kayıt yok. Ancak, Çıtakların Yıldırım Bayezid’ in ordusunda Rumeli kuvvetleri içinde yer aldıkları ve savaştan sonra dönmeyip bölgede kalmış olabileceği fikri daha makul görünmektedir. Çünkü H. Çınar ve O. Gümüşçü de Yıldırım ve Işık Dağı çevresinde bazı köylerimizin (Berçin Çatak ve Yıldırım Çatak) Çatak veya Çıtak adını almasını, Yıldırım ön adı kadar ilginç görüyorlar. 3
Halk arasında yaygın olan, uzun savaş yıllarındaki bezginlikten dolayı asker kaçaklarının beyaz elbise (ak çit) giymiş bir halde dolaştıkları ve halkın bunlara Çıtaklar ismini vermiş olması görüşü gerçek dışıdır. Çünkü takdir edilmelidir ki, hiçbir asker kaçağı kendisini belli edecek beyaz bir elbise giymez.
Fakat bildiğimiz bir şey var ki; Oğuz Türkleri devamlı beyaz elbise giymişler, beyaz rengi uğurlu, siyah rengi de uğursuz saymışlardır. Yine Y.Ziya Yörükân’ın tesbitine göre Çiğillerin de yün ve kürkten elbise ve beyaz tiftikten kıymaç börk giydiklerini, bu kıyafetin Ceyhun’dan Çin’e kadar Türkler arasında genelleştiğini biliyoruz 4 Dolayısıyla ecdâdın beyaz giyinmesi, sadece Millî Mücadele’ye has bir özellik değil, Orta Asya kültürünün bir parçasıdır. Eğer bu görüş doğru olsaydı, bütün Türk boylarının Çıtak olarak anılması gerekirdi.
Milli Mücâdele yıllarına ait küçüklüğümüzde duyduğumuz bir başka rivâyete göre ise; Yabanâbad halkının bir kısmı,savaşa tiftikden örülmüş beyaz bir elbise ile katıldığı için kendilerine “Çitiaklar” denilmiş. Fakat beyaz rengin, Türkler tarafından daima tercih edildiği ve kutsal kabul edildiğini de belirtmemiz gerekir.
Yapılan araştırmalarla ilgili tesbitler farklı yorum ve kanaâtlere sebep olabilir. Bu tabiî bir olgudur. Çünkü tarihte kesin bir kanaate varabilmek için elde kuvvetli deliller olması gerekir.
Yabanabad 2000 eserimiz yayınlandıktan sonra bir çok arkadaşımızdan kendi köylerinin kökeni ilgili soru aldım. Bunlara cevap verebilmek çok zor.
Ayrıca Çıtaklar’ ın Oğuz Türkleri’ nin bir boyu olduğuna dair mevcut olan görüş de, Yusuf Ziya Yörükan’ın tesbitlerine göre geçerli değil. Çünkü o, Çıtakların önceki ismi olan Çiğillerin, Oğuzlar dışındaki Türk boylarından olduğunu belirtiyor.
Bunun yanında 24 Oğuz boyunu incelediğimizde aralarında Çıtak diye bir boy göremiyoruz. Şahsen bundan bir kompleks duymuyorum. Çünkü, insanın kendi soyunu sülalesini seçmek hakkına sahip değil. Geniş bir bakış ile, aynı mekanda farklılıklarla beraber yaşamanın önemi ve gereğine inanıyorum. İnsanca ve dostça.
Geçmiş geride kaldığı için artık önümüze bakarak, bu memleket için bir şeyler yapabilmenin heyecanını ve sorumluluğunu taşımamız gerekiyor.
Çıtak, Oğuz, Çerkez, Laz olmanın ötesinde “insan” olabilmenin şerefi her şeyin üzerinde. Bu şerefin sorumluluğu, aylaklık ve tembellik değil, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir miras bırakabilmek, yaradılış gayesine uygun olarak yaşayabilmektir.
Kaynakça:
1-Arkadaş Türkçe sözlük 256 2-Y.Ziya Yörükân Anadoluda Yörükler ve Tahtacılar s.401 3- Hüseyin Çınar – Osman Gümüşçü Osmanlıdan Cumhuriyete Çubuk Kazası – Çubuk bel. yay. 2002 Ankara s.93 4- Y. Z. Yörükân age.s. 401
Ben çıtak'ım.Ankara Kızılcamamlıyım.Çıtak Kıpçak Türklerinin bir boyu olup,ağırlıklı görüşe göre,büyük kavimler göçü sırasında Balkanlara yerleşen Kıpçak Tüklerinin Türklük ve İslamlığını korumuş Deliorman bölgesi Türkleridir.Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı ordusu ile Anadoluya gelenlerin Deliorman iklim ve tabiatına benzemesi nedeniyle Ankara Kızılcahamam bölgesinde yerleşmişlerdir.Uzun boylu,iri,sert mizaçlı,ciddi,sabırlı,çalışkan,ağırbaşlı,Türklük ve İslamlıklarına önem veren insanlardır.İçlerinden vatan haini hiç çıkmamıştır.
Çıtak Kelimesinin Anlamı
Çıtak kelimesi Arkadaş sözlüğünde şöyle açıklanıyor:
1-Dağlı, dağlarda yaşayan köylü.
2-Yabancı, göçmen.
3-Kavgacı, inatçı, huysuz.
4-İyi giyinmiş, yakışıklı delikanlı 1
Derleme sözlüğünde ise: Çubuk Haymana ve Polatlı çevresinde dağda yaşayan ve odun satarak geçinen kimse olarak ifade ediliyor.
Hemen bütün Orta Anadolu’da, ilçemiz halkı Çıtak olarak tanınır. Bu güne kadar bu kavram ile ilgili olarak doğru yanlış bir sürü senaryo üretilmiştir. Bu gün araştırmacıların, gezi notları ve belgelere dayanarak yaptıkları değerlendirmeler, bu çeşit kavramlar hakkında az da olsa bir fikir verebilmektedir.
Bu gün Çıtak kelimesi hala Rumeli’de Çıtak, Orta Asya’da ise Çatak veya Çotak şeklinde kullanılıyor.
Yaptığımız araştırmalar bizi, Çıtakların Orta Asya’daki kökleri hakkında bazı ipuçları bulmamızı sağladı. Bu kelimenin menşeinde Çiğil Türkleri ile karşılaştık.
Çiğiller, Doğu ve Batı Türkistan sınırında Karluklarla beraber yerleşmiş ve komşuları Oğuzlarla devamlı mücadele halindedir.
Kaşgarlı Mahmud’a göre Çiğiller; Peçenek, Kıpçak, Oğuz, Başkurt ve Uygur gibi büyük boylardan ve Türkler’in aslen ayrıldıkları 20 ilden biridir. Çiğil lehçesi de Oğuz lehçeleri gibi sırf Türkçedir.
Araştırmacı Y.Ziya Yörükân’a göre Oğuzlar, aynı bölgede beraber yaşadıkları halde kendilerinden olmayan üruğlara Çıtak demişler. Türklerde ve Oğuzlarda böyle bir gelenek olduğu biliniyor. Oğuzlar kendilerini Türk budununun en asil ve şerefli boyu olarak gördükleri için, çevrelerinde kendileri gibi muharip ve kahraman görmedikleri boylara önce sevmedikleri Çiğillerin adını taktılar. Yani onlara Çiğil dediler. Sonraki yıllarda ise bu telakki Çıtak (Veya Çatak) ve Yörük tabirleri ile ifade edilmeye başlandı. 2 Bu tesbite dayanarak Çıtakların Oğuz boylarına dahil olmadıklarını rahatça söyleyebiliriz
Çıtakların Anadolu’ya geliş tarihleri ile ilgili olarak da farklı görüşler var.Ziya Gökalp Çıtakların Anadolu’ya Selçuklularla beraber gelip (11.asrın ikinci yarısı ve 12.asırda) yerleştiklerini belirtiyor. Fakat aralarında var olduğu belirtilen husumet yüzünden beraber geldikleri şeklindeki bu görüş biraz zayıf görünüyor.
Y.Ziya Yörükan ise, Orta Asya’dan göç eden Çıtakların Hazar Tuna yolu ile Balkanlara, küçük bir kolunun da güneye inip Anadolu’ya geldiğini belirtiyor. Orta Asya’daki Moğol-Kıtay çatışması sonucu yapılan göçlerin ilki; Başkırt, Peçenek, Macar ve Bulgarlar tarafından 932 de Balkanlar’a, ikincisi de 11.asır başlarında Kıpçak, Karluk ve Oğuzlar tarafından yapılmıştır. Bu boylar arasında, Karluklarla beraber yaşadıklarını bildiğimiz Çiğillerin ismine rastlanmadığına göre, Çiğillerin zamanla zayıflayıp dağıldıkları ve Çıtak olarak isimlendirildikten sonra küçük guruplar halinde diğer boylarla beraber hareket ettikleri ihtimali düşünülüyor.
Büyük ölçüde Şaman dinine mensup olan bu boylar, yerleştikleri Balkan ülkeleri ve Anadolu’da yerli Hiristiyan halk ile kaynaşarak zamanla Hiristiyan dinine geçtiler ve büyük ölçüde kimlik kaybına uğradılar.
17. asırda Anadolu ve Balkanları dolaşan Evliya Çelebi, ülkenin kuzeydoğusundan Uz (Oğuz) bölgesi olarak bahsederek Silistre’de orta boylu, şen ve sağlam yapılı insanlardan müteşekkil Çıtak isminde bir toplumun yaşadığını, ayrıca Dobruca’da da “Dobruca Çıtakları” olarak anılan büyük bir Çıtak kolunun varlığından bahsederek, Tatar, Ulah ve Bulgarlar’ ın karışımından meydana gelen Çıtak’ların hanımlarının çok utangaç ve namuslu olduklarını da vurguluyor.
Çıtak kelimesinin sözlük anlamı ve Orta Asya’daki hayat tarzları dikkate alınırsa, Yabanâbad’ın doğal yapısının yerleşmeleri için uygun olduğu görülüyor. Fakat genelde bütün Yabanâbad ahalisine Çıtak demek yanlış olacakdır. Kanaatimizce Oğuzlar’dan ayrı olarak dağlık kesimlerde yerleşmiş kısmî bir Çıtak nüfusundan bahsetmek daha sağlıklı olacaktır. Berçin Çatak ve Yıldırım Çatak köyleri, o günden bugüne kısmî Çıtak yerleşiminin izleri olarak değerlendirilebilir.
Çıtaklar’ın Timur ile beraber Anadolu’ya geldiklerini ve Ankara Savaşı’ndan sonra çevreye yayıldıklarını anlatan görüşler varsa da,Timur’ u anlatan eserlerde böyle bir kayıt yok. Ancak, Çıtakların Yıldırım Bayezid’ in ordusunda Rumeli kuvvetleri içinde yer aldıkları ve savaştan sonra dönmeyip bölgede kalmış olabileceği fikri daha makul görünmektedir. Çünkü H. Çınar ve O. Gümüşçü de Yıldırım ve Işık Dağı çevresinde bazı köylerimizin (Berçin Çatak ve Yıldırım Çatak) Çatak veya Çıtak adını almasını, Yıldırım ön adı kadar ilginç görüyorlar. 3
Halk arasında yaygın olan, uzun savaş yıllarındaki bezginlikten dolayı asker kaçaklarının beyaz elbise (ak çit) giymiş bir halde dolaştıkları ve halkın bunlara Çıtaklar ismini vermiş olması görüşü gerçek dışıdır. Çünkü takdir edilmelidir ki, hiçbir asker kaçağı kendisini belli edecek beyaz bir elbise giymez.
Fakat bildiğimiz bir şey var ki; Oğuz Türkleri devamlı beyaz elbise giymişler, beyaz rengi uğurlu, siyah rengi de uğursuz saymışlardır. Yine Y.Ziya Yörükân’ın tesbitine göre Çiğillerin de yün ve kürkten elbise ve beyaz tiftikten kıymaç börk giydiklerini, bu kıyafetin Ceyhun’dan Çin’e kadar Türkler arasında genelleştiğini biliyoruz 4 Dolayısıyla ecdâdın beyaz giyinmesi, sadece Millî Mücadele’ye has bir özellik değil, Orta Asya kültürünün bir parçasıdır. Eğer bu görüş doğru olsaydı, bütün Türk boylarının Çıtak olarak anılması gerekirdi.
Milli Mücâdele yıllarına ait küçüklüğümüzde duyduğumuz bir başka rivâyete göre ise; Yabanâbad halkının bir kısmı,savaşa tiftikden örülmüş beyaz bir elbise ile katıldığı için kendilerine “Çitiaklar” denilmiş. Fakat beyaz rengin, Türkler tarafından daima tercih edildiği ve kutsal kabul edildiğini de belirtmemiz gerekir.
Yapılan araştırmalarla ilgili tesbitler farklı yorum ve kanaâtlere sebep olabilir. Bu tabiî bir olgudur. Çünkü tarihte kesin bir kanaate varabilmek için elde kuvvetli deliller olması gerekir.
Yabanabad 2000 eserimiz yayınlandıktan sonra bir çok arkadaşımızdan kendi köylerinin kökeni ilgili soru aldım. Bunlara cevap verebilmek çok zor.
Ayrıca Çıtaklar’ ın Oğuz Türkleri’ nin bir boyu olduğuna dair mevcut olan görüş de, Yusuf Ziya Yörükan’ın tesbitlerine göre geçerli değil. Çünkü o, Çıtakların önceki ismi olan Çiğillerin, Oğuzlar dışındaki Türk boylarından olduğunu belirtiyor.
Bunun yanında 24 Oğuz boyunu incelediğimizde aralarında Çıtak diye bir boy göremiyoruz. Şahsen bundan bir kompleks duymuyorum. Çünkü, insanın kendi soyunu sülalesini seçmek hakkına sahip değil. Geniş bir bakış ile, aynı mekanda farklılıklarla beraber yaşamanın önemi ve gereğine inanıyorum. İnsanca ve dostça.
Geçmiş geride kaldığı için artık önümüze bakarak, bu memleket için bir şeyler yapabilmenin heyecanını ve sorumluluğunu taşımamız gerekiyor.
Çıtak, Oğuz, Çerkez, Laz olmanın ötesinde “insan” olabilmenin şerefi her şeyin üzerinde. Bu şerefin sorumluluğu, aylaklık ve tembellik değil, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir miras bırakabilmek, yaradılış gayesine uygun olarak yaşayabilmektir.
Kaynakça:
1-Arkadaş Türkçe sözlük 256
2-Y.Ziya Yörükân Anadoluda Yörükler ve Tahtacılar s.401
3- Hüseyin Çınar – Osman Gümüşçü Osmanlıdan Cumhuriyete Çubuk Kazası – Çubuk bel. yay. 2002 Ankara s.93
4- Y. Z. Yörükân age.s. 401
Ben çıtak'ım.Ankara Kızılcamamlıyım.Çıtak Kıpçak Türklerinin bir boyu olup,ağırlıklı görüşe göre,büyük kavimler göçü sırasında Balkanlara yerleşen Kıpçak Tüklerinin Türklük ve İslamlığını korumuş Deliorman bölgesi Türkleridir.Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı ordusu ile Anadoluya gelenlerin Deliorman iklim ve tabiatına benzemesi nedeniyle Ankara Kızılcahamam bölgesinde yerleşmişlerdir.Uzun boylu,iri,sert mizaçlı,ciddi,sabırlı,çalışkan,ağırbaşlı,Türklük ve İslamlıklarına önem veren insanlardır.İçlerinden vatan haini hiç çıkmamıştır.