Ben gülüşlerimde bir çocuk saklarım Ellerimde hüzün oyunu Hiçbir yere gitmeyen bir yalnızlık hali bu Yürüyor içime dogru, içimdeki sesime dogru Kimbilir hangi şehirde unuttum adımı Bana düştü hep beklemek Yaşam ancak düşümde mutlu ediyor beni Gönderiyor içime dogru, içimdeki sesime dogru Şimdi soruyorum kendime Ben hangi zaman oyuncusuyum? Hangi zaman bahçesine Geç inen yağmurdum
Ben hep saçlarımda ruhumu sakladım Aynalarda yüzüm hiç görünmez Anladım ki paylaşmak eğer verirsen sürüyor Yaşamdan bize doğru, bizden de yaşama doğru.........
Ben jiletin öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler Puhuların üstünden gece vardiyaları ve rıhtım görülüyor Üstündeki kan kokusu bütün cesetleri buraya çekecek Öyle şehvetli ki dudaklarını saran atmosfer Diplerine kömür çökmüş tırnaklarıyla küçük serseriler Senin ellerinden kabusun matarasını kapacak ve İçindeki sessizliği içecekler
Ben hüznün öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler Son tartışmamız olsun bu yoksa beni öldürecekler Usulca akan bir gözyaşı gibi sevişelim de biraz, eğer istersen, Çok uzun yolları aydınlatan benzin istasyonları gibi Uykusuzluğumuzu gölgelesin alkolün dövdüğü saatler Bak, yatakta ikimiz de ağlıyoruz; meselemiz malum, aşk Üst kattaki komşu yine çocuklara su veriyordur Haplar da kayboldu, esrar da, bileklerimizdeki kesikler de Havaya bir kuş at, ben onu yerdeki gözlerimle vuracağım Dudakların ne ki, olsa olsa şurdan üç beş adım
Ben mezarın öteki yanına yatacağım sana iyi geceler Aramıza bir hançer bırakacağım, belki küflü bir hançer Onun küfüyle paslanırken gizli saklı yalnızlığımız Rüyamıza giren prensler İçimizdeki mutsuzluğu içecekler
Ben intiharın öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler
alıştır kendini biraz yalnızlığa, şöyle bir sağdan, bir de soldan bak ara sıra, yatağın senden uzun olsun, düşlerin senden uzak, ve her bir kelime dilinde bir tuzak, bak yer gök yapayalnız, lodos kendisinde, poyraz yağmura gebe değil, bu hep böyle. ne sudan nefes aldın, ne havayı içebildin, sevdin, sevdin, belki sevdin ama; alıştır kendini biraz yalnızlığa.
Bir toplama kampından sağ kurtulmuş bir insanım. Gözlerim, hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz odaları. İyi eğitim görmüş doktorlar tarafından zehirlenen çocuklar. Eğitilmiş hemşireler tarafından öldürülen küçükler. Lise ve yüksekokul mezunları tarafından vurularak öldürülen kadınlar ve bebekler. Bu nedenle, öğrenim olgusuna kuşkuyla bakıyorum. Sizden tek dileğim şudur: Öğrencilerinize insan olmayı öğretin. Çabalarınız bilgili canavarlar, yetenekli ruh hastaları ya da eğitilmiş Eichmann'lar yaratmamalı. Okuma-yazma, yazım, tarih ve matematik, ancak öğrencilerimizin insan olmasını sağlarsa önem kazanırlar.
Haim Ginott: Almanya'da II.Dünya Savaşındaki bir Nazi toplama kampından sağ çıkmış, daha sonra Amerika'da yaşamaya devam etmiş bir psikolog
başkalarının koyduğu kuralların hiçbir geçerliliği olmamalı...
herkes kendi kuralını kendi koymalı..........
karşı koymak iyidir... boğun eğmekten, herşeyi kabullenip susmaktan iyidir..
biz insanız hayvan değil....
insanların içindeyim, seviyorum insanları................
Her şiir boydanboya
bir ıssızlıktır artık
dizelerse giderek daha tenha...
Ben gülüşlerimde bir çocuk saklarım
Ellerimde hüzün oyunu
Hiçbir yere gitmeyen bir yalnızlık hali bu
Yürüyor içime dogru, içimdeki sesime dogru
Kimbilir hangi şehirde unuttum adımı
Bana düştü hep beklemek
Yaşam ancak düşümde mutlu ediyor beni
Gönderiyor içime dogru, içimdeki sesime dogru
Şimdi soruyorum kendime
Ben hangi zaman oyuncusuyum?
Hangi zaman bahçesine
Geç inen yağmurdum
Ben hep saçlarımda ruhumu sakladım
Aynalarda yüzüm hiç görünmez
Anladım ki paylaşmak eğer verirsen sürüyor
Yaşamdan bize doğru, bizden de yaşama doğru.........
düş sokağı sakinleri....
Ben jiletin öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler
Puhuların üstünden gece vardiyaları ve rıhtım görülüyor
Üstündeki kan kokusu bütün cesetleri buraya çekecek
Öyle şehvetli ki dudaklarını saran atmosfer
Diplerine kömür çökmüş tırnaklarıyla küçük serseriler
Senin ellerinden kabusun matarasını kapacak ve
İçindeki sessizliği içecekler
Ben hüznün öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler
Son tartışmamız olsun bu yoksa beni öldürecekler
Usulca akan bir gözyaşı gibi sevişelim de biraz, eğer
istersen,
Çok uzun yolları aydınlatan benzin istasyonları gibi
Uykusuzluğumuzu gölgelesin alkolün dövdüğü saatler
Bak, yatakta ikimiz de ağlıyoruz; meselemiz malum, aşk
Üst kattaki komşu yine çocuklara su veriyordur
Haplar da kayboldu, esrar da, bileklerimizdeki kesikler de
Havaya bir kuş at, ben onu yerdeki gözlerimle vuracağım
Dudakların ne ki, olsa olsa şurdan üç beş adım
Ben mezarın öteki yanına yatacağım sana iyi geceler
Aramıza bir hançer bırakacağım, belki küflü bir hançer
Onun küfüyle paslanırken gizli saklı yalnızlığımız
Rüyamıza giren prensler
İçimizdeki mutsuzluğu içecekler
Ben intiharın öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler
Küçük İskender
alıştır kendini biraz yalnızlığa,
şöyle bir sağdan, bir de soldan bak ara sıra,
yatağın senden uzun olsun,
düşlerin senden uzak,
ve her bir kelime dilinde bir tuzak,
bak yer gök yapayalnız,
lodos kendisinde,
poyraz yağmura gebe değil,
bu hep böyle.
ne sudan nefes aldın,
ne havayı içebildin,
sevdin,
sevdin,
belki sevdin
ama;
alıştır kendini biraz yalnızlığa.
F.Kızılok
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil...
N.Hikmet
Yalnızlığımı paylaştığım şarkılar gibi,
Kaçıp kaçıp sığındığım bir liman gibi,
Kış ortasında ısıtan güneş gibi,
Ben sana en güzel gülüşümü bıraktım.
Bir toplama kampından sağ kurtulmuş bir insanım. Gözlerim, hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz odaları.
İyi eğitim görmüş doktorlar tarafından zehirlenen çocuklar.
Eğitilmiş hemşireler tarafından öldürülen küçükler.
Lise ve yüksekokul mezunları tarafından vurularak öldürülen kadınlar ve bebekler.
Bu nedenle, öğrenim olgusuna kuşkuyla bakıyorum. Sizden tek dileğim şudur:
Öğrencilerinize insan olmayı öğretin.
Çabalarınız bilgili canavarlar, yetenekli ruh hastaları ya da eğitilmiş Eichmann'lar yaratmamalı. Okuma-yazma, yazım, tarih ve matematik, ancak öğrencilerimizin insan olmasını sağlarsa önem kazanırlar.
Haim Ginott: Almanya'da II.Dünya Savaşındaki bir Nazi toplama kampından sağ çıkmış, daha sonra Amerika'da yaşamaya devam etmiş bir psikolog