Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Mim Yahya Çelebi
Mim Yahya Çelebi

HİÇ KİMSE YOK KİMSESİZ.... HERKESİN VAR KİMSESİ.........KİMSE ARADIĞIM YOLLARDA KİMSESİZLİK KİMSEM OLDU...EY KİMSESİZLER KİMSESİ...

  • abd17.12.2008 - 08:36

    abd kul demek
    abdullah Allah'ın kulu demek olduğu gibi
    abid ibadet eden kula verilen isim
    abdiyet ise ibadet etme ameliyesi
    ubidiyet ibadet mana derinliği itibariyle abd kökünden geldiği gibi
    ibadet olmadanda abd olunmuyor
    kul olmak kulluk yapmaktan geçiyor

    kul oldum kul oldum kul oldum (mevlana)

  • tulû02.12.2008 - 09:44

    * (( Bir tulû’ kadar gurûbu seyretmek de tatlı,))
    * Her gurûb, (( bir tulû’a emâre)) bu âlemde,
    * ((gerçeğinin tulû ve gurûbları yaşanır.))
    * ((insanın gönlüne tulû)) eden


    (( Bir tulû’ kadar gurûbu seyretmek de tatlı,))
    Rûh, bir kısım sihirli duygularla kanatlı..
    Her gurûb, (( bir tulû’a emâre)) bu âlemde,
    Karanlığın arkasında ışıktan bir perde.
    Geceleri gökler pırıl pırıl çehresiyle,
    Hep bir türkü söyler o müthiş hendesesiyle.
    .............(m.f.gülen)
    tulû’ kırık mızrapta böyle geçerken

    tasvvuf konulu bir metnin içinde

    Haşyet, kâmil mânâda bir enbiyâ hususiyetidir; nebiler; sürekli içinde, âdetâ İsrafil'in sûrunun duyulduğu bu atmos­ferde ve Hakk'ın azamet ü celâlinin savleti karşısında bir can ile ölür, birkaç can televvünü ile dirilirler. Onların his, şuur ve idrâk ufuklarında her zaman:

    ف َ ل َ م ّ َ ا ت َ ج َ ل ّ َ ى ر َ ب ّ ُ ه ُ ل ِ ل ْ ج َ ب َ ل ِ ج َ ع َ ل َ ه ُ د َ ك ّ ً ا و َ خ َ ر ّ َ م ُ و س َ ى ص َ ع ِ ق ً ا

    'Cenâb-ı Hak azametle dağa tecelli edince, dağ şak şak oldu, parçalandı ve Mûsâ kendinden geçip bayıldı.'[11] ((gerçeğinin tulû ve gurûbları yaşanır.)) (m.f.gülen kalbin zümrüt tepeleri 'Havf ve Haşyet' bahsi)

    başka bir metinde

    Bağış, ihsan, hak vergisi ve ekstra ilâhî lütuflar mânâsına gelen mevhibe; kalbe gelen, içe doğan ve ((insanın gönlüne tulû)) eden vârid –biz bunu daha ziyade çoğul olarak 'vâridât' şeklinde kullanırız– tasavvufçulara göre, yoldakilere Cenâb-ı Hakk'ın özel bir teveccühü, bir iltifatı, bir atiyyesi ve bazı ahvâlde hususi bir tenvir ve irşadıdır ki, buna, hak yolcularının her şeyi doğru görüp doğru değerlendirmeleri için zaman zaman onların iç dünyalarında tecellî eden 'envâr-ı sıfât' veya 'envâr-ı esmâ' demek de mümkündür. (m.f.gülen kalbin zümrüt tepeleri 'Vâridât ve Mevhibe ' bahsi)

  • tulû02.12.2008 - 09:41

    tulû ümit ışıltıları,
    gurûb'un zıttı
    kalpte duyulan itminan duygusu
    mehtabın sırrı
    bir doğum emaresi
    doğum yapan annenin tebessümü
    tulû hakkında kalbimin beyan ettiği kadar
    aslında derin ve sırlı bir sözcük
    sözcükler içindeki yeri 'taşlar içinde kıymetli ve sırlı bir taş gibi'

  • rene magritte21.11.2008 - 10:16

    RENE MAGRITTE
    Belçikalı ressam. Gerçeküstücülüğün önde gelen sanatçısı olan Magritte, Delvaux ile birlikte bu akımın Belçikada‘ki en önemli temsilcisidir.1916-1918 arasında aralıklı olarak devam ettiği Brüksel akademisinde simgeci constant Montald ve Gisbert Combaz‘ın öğrencisi oldu. 1919‘da ressam Pierre Louise Floquet‘den fütürüzmi öğrendi. 1922-1924 arasında Servanckx ile doyut denemelere girişti.Ancak 1922‘de G.de Chirico‘nun yapıtlarını tanıdıktan sonra sanat anlayışını bütünüyle değiştirdi. Yazar arkadaşları Camille Goemans E.L.T. mesens Paul Nouge gibi, oda çeşitli dergilere yazılar yazdı. Dada hareketine ve Fransız gerçek fransız gerçeküstücülerine koşut etkinliklere geçti. 1927-1930 yılları arasında Paris yakınlarında Perreux‘da yaşayan Magritte, Eluard ve Breton ile yakın dostluk kurdu.Sanatçı bütün yapıtlarında yaşamın gizemi ve dünyanın anlamsızlığı üstüne metafizik bir sorgulamaya girişir. Magritte, Eluard‘ın Chants de Maldoror adlı yaptılarınıda resimlemiştir. Mektup ve çeşitli yazıları 1979‘da derlenerek kitap haline getirildi.

  • mâsivâ14.11.2008 - 15:22

    Masiva Yunus Emre hazretlerinin bir mısrasında geçiyor
    ve anlamıda hissediliyor bir nebze;
    şöyle diyor Yunus Emre hazretleri

    'Masivadan bekliyorken bir haber
    perde kalktı öyle gördüm ben beni
    ben taşrada arar iken o can içinde can imiş (can içre can imiş) '

    burada masivadan - ötelerden haber beklemek
    hak dostunun tasavvufun derinliklerinde ki seyehatinde bir yere varmış olduğu
    ve vardığı noktada kalbin dereceyi hayatını farketmesi,
    aradığının masivanın (taşra anlamına gelecek olan masivada değilde)
    iç derinliklerde can içre can olan bir masiva alemde saklı olduğu hissediliyor.
    'biz size şah damarınızdan daha yakınız ' ayeti
    'sığmam dedi hak arz-ı semaya kenzen bilindi dil madeninde' İbrahim Hakkı Hazretleri
    gibi beyanlar ışığında ki manalar masiva ile ilişkilendirildiğinde,
    tasavvuftan doğması hasebiyle masiva sözcüğünün
    iç alemin derinliklerinde bir buud olduğu hissediliyor
    yakında ki uzaklık, yanı başımızdaki öteler, can içre canın ulaşıldığı yerin adı

    Masivadan masivaya yolcu olan insan
    Dağlardan Dağlara koşan ceylan
    Masivada onu yolcu eden
    Masivada onu bekliyor
    İnna Lillah ve İnna İleyhi Raciun
    Haktan geldik hakka yolcuyuz
    (fakir)

    'ben bir yolcuyum bir ağaç altında konakladıktan sonra yoluna devam eden bir yolcuyum benim dünyayla ne alakam olabilir ' hadisi şerif

    yolcu olan ruh ise ruhun mekanı masiva olsa gerek

    bu güzel kelimenin kalemimin darlığı nispetinde manası olarak kabul edilmesi ümidiyle.